Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/143 E. 2022/168 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/143
KARAR NO: 2022/168
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2021
ESAS NO: 2019/232
KARAR NO: 2021/846
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 31/01/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2021 tarih ve 2019/232 Esas – 2021/846 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı banka arasında 2012 yılında okul ücretlerinin ödenmesi sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşmenin 3 yıllık olduğunu ve süre sonunda aynı şartlarla tekrar yenilendiğini, son olarak 2018 yılında tekrar sözleşme imzalandığını ve halen devam ettiğini, davacı adına davalı bankanın Kayseri şubesi nezdinde hesap açıldığını ve tüm faaliyetlerin ve para yatırma işlemlerinin bu hesaptan yürütüldüğünü, 2018 yılı 8. ayında davacı hesaplarından yapılmaması gereken kesintiler yapıldığını ve davacıya eksik ödeme yapıldığını, davacı hesabından yapılan komisyon tutarı, komisyon vergisi, servis ücreti tutarı, servis ücreti vergisi, işyeri katkı payı, ödül/promosyon katkısı, servis komisyonu, BSMV gibi adlar altında yapılan kesintilerin iadesinin talep edildiğini, ancak iade işleminin yapılmadığını, bankanın Kayseri şubesi yetkililerince bu kesintilere dayanak gösterilemediğini beyan ederek davacı hesabından 2012 yılından başlayarak yapılan kesintilerin reeskont faizi ile birlikte iade edilmesini arz ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı bankaca yapılan kesintilerin tamamının yasal ve hukuka uygun olduğunu, davacının davasını ve taleplerini ispatlayacak delil sunmadığını, hangi kesintilere itirazda bulunduğunun da açık olmadığını, davalı banka ile davacı arasında Temel Bankacılık Sözleşmeleri, Genel Kredi Sözleşmesi, okul ücretleri sözleşmeleri yapıldığını, Temel Bankacılık Sözleşmesinin 2.4. fıkrası ile 2.3.1. fıkrasına göre bankanın aldığı ücretlerin dayanağının belirtildiğini, bankanın bir tacir olarak ticari işletme olduğunu ve verdiği hizmet karşılığında ücret talep edebileceğini, 2012 yılından bugüne kadar hesap hareketleri için ekstre gönderildiğini, o tarihten beri alınmakta olan ücret ve masrafların 2018 yılında fark edilmiş olmasının kabul edilemeyeceğini, tarafların tacir olarak sözleşme hürriyetleri bulunduğunu ve özgür iradeleri ile yapmış oldukları sözleşme hükümlerini kabul etmiş sayılmaları gerektiğini bildirerek davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….Mahkememizce aldırılan uzman bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere bankaların Üye İşyeri yerleşik uygulamalarında mail order sözleşmesi imzalanabilmesi için öncelikle Üye İşyeri Sözleşmesinin imzalanması ve pos terminalinin fiziki olarak kurulması gerekir. Mail order sözleşmesinin imzalanması ile taraflar arasında Üye İşyeri ilişkisinin olduğu, davalı banka tarafından Üye İşyeri Sözleşmesi ve Ekleri olmadan davacının hesaplarından komisyon tutarı ile vergisi, servis ücreti ile vergisi ve katkı payı kesintileri yapıldığı, davalı banka tarafından yapılan kesintilere ilişkin hesap ekstrelerinin aylık ve düzenli olarak davacıya mail olarak gönderildiği, yapılan söz konusu kesintilerin davacının kullandığı internet bankacılığı aracılığı ile görülebilmesi için davalı banka tarafından internet bankacılığında yetki tanımlandığı, davalı banka tarafindan, davacının davalı bankaya ait POS terminal aracığı ile 31.05.2012-09.01.2019 tarihleri arasında yapmış olduğu satış işlemlerinden; 4.382,16 TL komisyon tutarı ve 219,13 TL komisyon vergisi, 152.501,40 TL servis ücreti ve 7.628,93 TL servis ücreti vergisi, 303.735,39 TL işyeri katkı payı olmak üzere toplamda 468.467,01 TL kesinti yapıldığı, taraflar arasında imzalanmış üye işyeri sözleşmesi olmadığı anlaşılmış olup, yapılan kesintilerin dosya arasına celbedilen banka kayıtları ile de sabit olduğu ve bu kesintilere ilişkin dayanak bulunmaması nedeniyle toplam kesinti tutarı olan 468.467,01 TL’nin davacıya iade edilmesi gerektiği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının davalıdan herhangi bir alacağı olmayıp hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer varsa da zamanaşımına uğradığını, ilk derece mahkemesinin bu hususu hiçbir şekilde dikkate almadığını, yetki itirazları olduğunu, davalı bankanın adresinin İstanbul olması sebebi ile; dava yönünden mahkemenin yetkisiz olduğunun sabit olduğunu, bilirkişi raporunun sonuç kısmında “…davalı banka tarafından yapılan kesintilere ilişkin hesap ekstrelerinin aylık ve düzenli olarak davacıya mail olarak gönderildiği, yapılan söz konusu kesintilerin davacının kullandığı internet bankacılığı aracılığı görülebilmesi için davalı banka tarafından internet bankacılığında yetki tanımlandığı…” tespiti de iddialarını teyit ettiğini, bu tespitlerin davacının basiretli bir iş insanı gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davrandığının açık ispatı olduğunu, hesap ekstrelerinin gönderildiği ve internet bankacılığının da kullanıldığı tespiti dikkate alınarak davacının işbu kesintilerden haberdar olmadığı iddiası basiretli tacir sıfatı yükümlüğüne aykırı davrandığının açık göstergesi olduğunu, davalı banka ile davacı arasında Temel Bankacılık Sözleşmeleri, Genel Kredi Sözleşmesi, Okul Ücret Sözleşmelerinin yapılmış olup davacının iddialarının aksine davacıdan yapılan kesintilerin tamamen hukuka uygun olduğunu, davacı yan tarafından imzalanan sözleşmeler uyarınca banka nezdinde hesap açılmış olup bu hesabın kullanıldığını, dolayısı ile taraflar arasında imzalanan sözleşmeler nazara alındığında banka tarafından yapılan kesintilerin tamamının hukuka uygun olduğunu,davacı tarafın kurum olarak yıllar boyunca hesaplarına giren paraları basiretli bir şekilde ticaret hayatının sorumluluğuna uygun olarak takip etmesi gerekmekte olup yıllarca herhangi bir bildirimde bulunulmaması davacı tarafça aslında taraflar arasında anlaşmalara uygun işlemler olduğunun ( bankaca hatalı işlemi olmadığı) kabul edildiği anlamına geldiğini, bununla birlikte davacıya hesap ekstrelerinin sürekli gönderilmesinin yanında davacının internet bankacılığı da kullandığından davacının hesap hareketlerine ulaşmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kurum olan davacının dava konusu işlemleri yıllarca tespit edememesinin mümkün olamayacağından davanın haksız kazanç sağlamak amacıyla açıldığının aşikar olduğunu, aynı zamanda davacı bünyesinde uzman muhasebe elemanı çalıştırmakta ve ayrıca dışarıdan müşavirlik hizmeti almakta, dava konusu işlemlerin de yıllar içerisinde Vakıflar müdürlüğü denetiminden geçmiş olması da davacının iddialarının ne kadar haksız olduğunu gösterdiğini, unutulmamalıdır ki davacı tarafın internet bankacılığını da kullandığını, uzman muhasebecilerle muhasebe işlerini gören davacının hesaplarından giriş çıkışları her türlü bankacılık imkanından yararlanmasına rağmen fark etmemiş olduğunu düşünmenin olanaksız olduğunu, davacının alacağını hiçbir şekilde ispatlayamadığını, öncelikle tehir-i icra talebinin kabulüne, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2021 tarih ve 2019/232 E ve 2021/846 K. sayılı (Kısmen Kabul Açısından) kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, esas hakkında yeniden inceleme yapılarak davanın tamamen reddine, ve masraf ve ücret-i vekaletin de davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca davacıdan komisyon tutarı, komisyon vergisi, servis ücreti, servis ücreti BSMV’si ve işyeri katkı payı adı altında haksız olarak kesilen bedellerin tahsiline ilişkindir. 29.05.2012 tarihinde Okul Ücretlerinin Ödenmesi Sözleşmesinin, 22.06.2015 tarihinde Okul Ücretlerinin Ödenmesi Sözleşmesinin, 01.06.2018 tarihinde Okul Ücretlerinin Ödenmesi Sözleşmesinin imzalandığı, yine davacı taraf ile davalı banka arasında üzerinde tarih bulunmayan 2 adet Temel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi’nin imzalandığı görülmektedir. Davalı banka ile davacı arasında imzalanmış POS kullanımına yönelik üye işyeri sözleşmesi ibraz edilmemiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde Üye işyeri olarak POS kullanımı ile ilgili herhangi bir düzenleme veya hüküm içermediği görülmektedir. Davalı banka tarafından taraflar arasında imzalanmış bir üye işyeri sözleşmesi ibraz edilememiştir. Davacı tarafın hangi üye işyeri sistemine dahil edildiği, servis ücreti kesilip kesilmemesine yönelik herhangi bir açıklama veya bildirim yapılıp yapılmadığı, kesilecek ise hangi oranda kesinti yapılacağına dair taraflar arasında düzenlenmiş herhangi bir belge sunulamamıştır. Bu nedenle bankanın 2012 yılından başlamak üzere yapmış olduğu servis ücreti + servis ücreti BSMV’si ile ilgili olarak taraflar arasında yapılmış bir sözleşme veva varılmış bir mutabakat olmadığı anlaşılmıştır. Banka kayıtları üzerinde yapıları araştırmada komisyon tutarına, servis ücretine ve katkı payına ilişkin tercih edilen seçeneğin ve kesinti tutarlarının hangi tür olduğuna yönelik bir evrak sunulamadığı, banka tarafından üye işyeri sözleşmesi ve bu sözleşme ekinde yer alması gereken kesinti, komisyon oranları çerçevesinde kesinti yapılması gerekirken bu belgeler / sözleşmeler bulunmaksızın kesinti yapıldığı, dolayısıyla yapılan işleme dayanak sözleşmenin banka tarafından sunulamadığı, banka tarafından yapılan işlemin dayanağının bulunmadığı, davacının davalı bankaya ait POS terminal aracığı ile 31.05.2012-09.01.2019 tarihleri arasında yapmış olduğu satış işlemlerinden; 4.382,16 TL komisyon tutarı ve 219,13 TL komisyon vergisi, 152.501,40 TL servis ücreti ve 7.628,93 TL servis ücreti vergisi, 303.735,39 TL işyeri katkı payı olmak üzere toplamda 468.467,01 TL kesinti yapıldığı, bu kesintilere ilişkin dayanak bulunmaması nedeniyle toplam kesinti tutarı olan 468.467,01 TL’nin davacıya iade edilmesine yönelik ilk derece mahkemesinin hükmü yerinde olmakla davalının istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 19/10/2021 tarih ve 2019/232 E – 2021/846 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 32.000,98 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 8.000,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 24.000,48 TL istinaf karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/01/2022