Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1384 E. 2022/1350 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1384
KARAR NO: 2022/1350
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2022
NUMARASI: 2021/588 E. 2022/258 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 08/06/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/03/2022 tarih ve 2021/588 E – 2022/258 K kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … Limited Şirketi vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalılar ile müvekkili idare arasında ihale üzerine akdedilen sözleşme gereği hizmet alımı gerçekleştirildiğini, bu kapsamda dava dışı işçi …’ın davalı yükleniciler tarafından çalıştırıldığını, işçinin 05/04/2019 tarihinde iş akdinin feshedilmesi sebebiyle işçiye 14/04/2019 tarihinde 24.370,88-TL kıdem tazminatı, 27/08/2019 tarihinde 6.589,80 TL kıdem tazminatı toplu iş sözleşmesi farkı ve 15/05/2019 tarihinde 6.647,60 TI. ihbar tazminatı olmak üzere toplamda 37.608,25 TI. ödendiğini, söz konusu ödemeden işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı olmak üzere davalı yüklenicinin sorumlu olduğunu, 01/06/2016 İLE 15/06/2016 tarihi arasında doğrudan temin ile hizmet alımı yapıldığından bu sürenin kıdem tazminatına dahil edilmediğini beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, söz konusu ödemenin ödeme tarihinden başlamak kaydıyla işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir…. Ltd. Şti. vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Müvekkili şirketin güvenlik hizmeti alımına ilişkin ihaleyi kazanmasının ardından işyeri devri müessesine dayanarak …’ın bordosunun müvekkili şirkete geçtiğini, dava dışı işçinin müvekkili şirket nezdinde doğmuş olan kıdem tazminatı ve kıdem tazminatı fark alacağının olmadığını, davacının iddiasının aksine işyerinin tasfiyesinin ardından dava dışı işçinin müvekkili şirkete iadesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, işyerinin tasfiyesi sebebiyle davacının ihale kapsamındaki projesi sona ermiş olması nedeniyle davacının sözleşmesinin bu sebeple konusuz kaldığını, dava dışı işçi, iş görme edimini davacı nezdinde yerine getirmiş ve davacının çalışan yetkililerin emir ve talimatları doğrultusunda, onların gözetiminde çalıştığını, dava dışı işçinin asıl işverinin davacı taraf olduğunu, işbu rücuen tazminat davasında müvekkili şirketin rücu edilen alacaklardan sorumluğunun olmadığını, davacı tarafından dava dışı işçi …’ a ödenen kıdem tazminatı ve Tis ücret farkından kaynaklı kıdem tazminatı farkından müvekkili şirketten tahsili talebi ile ikame edildiğini, her ne kadar davacı tarafından müvekkili şirketin ödemelerden taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi gereğince sorumlu olduğu iddia edilmekte ise de, davacı ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşmede dava dışı işçilere ödenen işçilik alacağı ödemelerinden müvekkili şirketin sorumlu olduğunu ilişkin hüküm bulunmadığını, dava dışı işçinin iş akdinin davacının talimatı uyarınca feshedildiğini bu sebeple talep edilen kıdem tazminatı ve TİS kıdem farkının davacı tarafından ödenen kısmından müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, müvekkili şirket tarafından imzalanmış herhangi bir toplu iş sözleşmesinin bulunmadığını belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddine, kabul anlamına gelmemek kaydıyla faiz başlangıç tarihin dava tarihi olarak kabul edilmesine, toplu iş sözleşmesi kıdem tazminatı fark ödemesinden müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığından kıdem tazminatı fark ödemesi talebinin reddine, dava dışı işçinin iş akdi davacının emir ve talimatları sonucu feshedildiğinden kıdem tazminatı ödemesinden müvekkili şirketin bir sorumluluğunun olmadığının kabulü ile kıdem tazminatı ödemesi talebinin reddine, talep edilen alacaklardan müvekkili şirketin sorumlu olduğu kanaatine varılacak ise davacının alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
… Ltd. Şti. Ve … Ltd. Şti. Ve … … Tic. Ltd. Şti. vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Müvekkilleri şirket ile davacı arasında imzalanan hizmet sözleşmelerinde yetkili yer belirlendiğini ve yetkili yer sözleşmesi yapıldığını, buna göre taraflar arasında çıkacak herhangi bir uyuşmazlıkta yetkili yer Mahkemesi’nin Ankara Mahkemeleri olduğunu, yetkisiz açılan işbu davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiğini, davacının yapmış olduğu ödemelerden işbu dava ile haberdar olduklarını, alacaklanın zararını tanzim eden davacının müvekkilleri şirkete rücu ettiğini, ancak herhangi bir ihbar ve bildirimde bulunulmadığını, müvekkili şirketin davacıdan ihale ile iş aldığını, ihaleyi kazanan müvekkili şirketlerin mevcut işçilerle çalışmaya devam ettiğini, ancak davacının ihaleye çıktığı işçi sayısını depoları kapatarak zamanla düşürdüğünü, daha sonra işçileri müvekkili şirkete işten çıkarmadıklarını iade ettiklerini beyan ederek hakkı kötüye kullandıklarını, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmelerin ya da teknik ve idari şartnamelerin hiç birisinde asıl işverenin işçilik alacakları yönüyle müvekkili şirkete rücu edebileceği yönünde bir düzenleme bulunmadığını, ayrıca davacının alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, rücu imkanının bulunmadığını belirterek her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuka aykırı açılan işbu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında “… Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçiye ödenen bu tazminattan hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Sözleşme ve eki şartnamelerde sorumluluğa ilişkin bir düzenleme bulunmadığı hallerde, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2020 gün ve 2019/654 Esas – 2020/1832 Karar sayılı ilamında ve diğer yerleşik uygulamalarında da belirtildiği üzere davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Mahkememizce alınan 20/01/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda I.durumda yapılan hesaplamada, teknik şartnamelerin 17.5 ve 14.6-3 maddelerinde davalı yükleniciler tarafından yerine getirilecek yükümlülükler arasında kıdem tazminatının hariç tutulması nedeniyle 01/01/2016 tarihinden sonra imzalanan hizmet alım sözleşmelerinden dolayı yüklenicilerin sorumlu tutulamayacağı gözetilerek hesaplama yapıldığı,bu hesaplamanın Mahkememizce dosya kapsamında bulunan delillerle uyumlu bulunduğu, bilirkişi raporu, taraflar arasındaki sözleşmeler ve dava dışı işçiye ödenen tazminat miktarı gözönünde bulundurularak açılan davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 6.647,60-TL’nin 15/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya ödenmesine, 5.619,45-TL’nin 14/04/2019 tarihinden 1.519,48-TL’nin 27/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar… Ltd. Şti. ile … Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. ve … … Güvenlik Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, 7.173,77TL’nin 14/04/2019 tarihinden 1.939,76-TL’nin 27/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. ile … … Ltd.ti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili ve davalı … Limited Şirketi vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen hizmet sözleşmesinin davacı tarafın dava dilekçesini ve eklerinden de anlaşılacağı üzere 01/09/2018 – 05/04/2019 tarihlerini kapsadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen hizmet sözleşmesinin 2016 yılı sonrasına ait olduğunu, yerel mahkemece kıdem tazminatına ilişkin olarak yerinde bir kararla müvekkili şirketten talep edilen 2.694,43 TL kıdem tazminatı reddedildiğini, ancak reddedilen miktar yönünden karşı vekalet ücretine hükmedilmediğini, söz konusu kararın yerel mahkemeden HMK 305/A hükmü gereğince düzeltilmesi talep edilmişse de maddi bir hatadan kaynaklı olduğunu düşündükleri bu yerel mahkeme kararının 22.03.2022 tarihli ek kararı ile bu hatanın HMK mad. 305/A kapsamında olmadığından bahisle ancak istinaf mahkemesince düzeltilebileceği şeklinde hüküm kurularak iş bu taleplerinin reddedildiğini, bir dava da kısmen ya da tamamen haksız çıkan tarafın söz konusu reddedilen dava değeri üzerinden karşı vekalet ücretinden sorumlu olacağını, bu nedenle yerel mahkeme kararının bu yönüyle kaldırılarak müvekkili şirket lehine 2.694,43 TL karşı vekalet ücretine hükmedilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen sözleşme ve eki şartnamelerde, işçilik alacaklarından müvekkili şirketin sorumlu olduğu yönünde bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle; huzurdaki davanın haksız ve dayanaksız olduğunun açık olduğunu, huzurdaki davanın; davacı tarafından, dava dışı işçi … ‘a ödenen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve TİS ücret farkından kaynaklı kıdem tazminatı farkından müvekkili şirketten tahsili talebi ile ikame edildiğini, yerel mahkemece kıdem tazminatı ve buna bağlı TİS kıdem farkı ödemesi yerinde bir kararla reddedildiğini, söz konusu kararın ret kısmının yasaya, usule ve sözleşmelerin hukukuna uygun olduğunu, ancak yerel mahkemece ihbar tazminatından müvekkili şirketin sorumlu tutulduğunu, iş bu kararın sözleşmeler hukukuna açıkça aykırı olduğunu, zira müvekkili şirketin ödemelerden taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi gereğince sorumlu olduğu iddia edilmekte ise de, davacı ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşmede dava dışı işçilere ödenen işçilik alacağı ödemelerinden müvekkili şirketin sorumlu olduğuna ilişkin hüküm bulunmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasındaki rücu ilişkisi sözleşmesel ilişkiye dayanmakta olup müvekkili şirketten sözleşmesel sorumluluğu içinde olmayan bir yükümlülüğe katlanmasının beklenebilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasında akdedilen Hizmet Alımına Ait Sözleşme’nin 1 numaralı eki olan Hizmet İşleri Genel Şartnamesi ilgili maddeleri incelendiğinde, Yüklenicinin (Müvekkili Şirketin) çalışan personellerin çalıştıkları süre zarfında hak kazanmış olduğu aylık ücretlerinin ödenmesine ilişkin sorumluluğu olduğu, bundan başka bir sorumluluk düzenlemesi yer almadığının açıkça görüldüğünü, müvekkili şirketin dava dışı işçinin talep ettiği ihbar tazminatından sorumlu tutulamayacağının izahtan vareste olduğunu, bu nedenle, davacı tarafından ödenen ve işbu dava ile talep olunan ihbar tazminatı ödemesinin müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığının açık olduğunu ileri sürerek kabul edilen kısım yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılarak; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/588 E., 2022/588 K. sayılı kararının düzeltilerek müvekkili şirket lehine2.694,43 TL karşı vekalet ücretine hükmedilmesine, müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesinde ihbar tazminatına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından yerel mahkeme kararının kaldırılarak haksız davanın tümden reddine, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile ihbar tazminatı ödemesinden, sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmadığından, müvekkili şirket ile davacının söz konusu ödemeden 1/2 oranda sorumlu olduğuna karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinaf başvuru ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; Teknik şartnamelerdeki bazılarında 15/5., bazılarında 14/5.maddelerindeki “ İş, sosyal güvenlik ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yüklenici istihdam edilen özel güvenlik görevlisinin işvereni olarak kabul edilecek ve mevzuattan doğan bütün borç ve yükümlülükler ile istihdam edilen tüm özel güvenlik görevlisinin özlük, yıllık ücretli izine ilişkin hakları ile ilgili kanun ve bunlara ilişkin tüzük, yönetmenlik ve tebliğlerle belirlenmiş tüm yükümlülükler yüklenici tarafından yerine getirilecektir.” hükmünde kanunların işverene yüklediği tüm yükümlülüklerden taşeron firmaların sorumlu olacağını düzenlediğini, bu hükme göre davalı şirketlerin kıdem tazminatından da sorumlu bulunduğunu, ayrıca; sözleşme ve eki teknik şartnameler ile Kamu İhale Kurumu Genel Tebliği hükümlerine göre ve ayrıca İş Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre kıdem tazminatından asıl işveren olan davalı şirketlerin sorumlu olduğunu, davalı şirketlerle yapılan sözleşmelerin Diğer Hususlar başlıklı 36-15.maddesinde (2008 yılı sözleşmesinde 37-14.madde) ; “Hangi nedenle olursa olsun gerek işçi ücretleri (ücret, fazla mesai, ikramiye, ihbar, kıdem tazminatı ve benzeri işçilik hakları) ve bunlarla ilgili olarak prim, vergi ve fon gibi konularda ve keza iş kazası ve meslek hastalıkları gibi nedenlerle İdare (TMO) Yüklenici işçilerine ve üçüncü kişilere herhangi bir ödeme yapmak durumunda kalırsa, Yüklenici firma bu ödemeleri rucüen idareye belirtilen faiz oranı ile birlikte (%25-42 oranlarında) derhal ödemekle mükelleftir.” dediğini, sözleşmelerde işçilik alacaklarından sorumlu olduklarına ilişkin hüküm bulunmadığından kıdem tazminatından yüklenici şirketlerin sorumlu olduğunu, Yargıtay kararlarında özetle; işveren (müvekkilim kurum) ile yükleniciler (davalı şirketler) arasında yapılan sözleşmelerde işçilik alacaklarından işverenin sorumlu olduğuna dair bir hüküm yoksa işveren işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedelin tamamını talep edeceğine karar verdiğini, bu nedenle 01.01.2016 tarihi sonrası sözleşme dönemlerinden de davalıların sorumlu olduğundan bu dönemlere ait hesaplama yapılması gerektiğini, işbu nedenlerle davalı tarafın ihbar tazminatı ve diğer alacakların hiçbirinde sorumlu olmadığına dair iddialarının gerçek dışı olduğunu, ayrı bir vekalet ücreti talebinin de yerinde olmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğu üzere davalı şirketlerin gerek 01.01.2016 tarihinden önce gerekse sonrası dönemlerden ve diğer müvekkili kurum tarafından yapılan işçilik ödemelerinin tamamında sorumlu olduğunun açık olduğunu, işbu nedenlerle davalı … ve … Hiz. Tic. Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan ederek … ve … Hiz. Tic. Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusunun reddine, istinaf başvurularının kabulüne, neticede yerel mahkeme kararının kaldırılarak davalıların tüm ödemelerden sorumlu tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalı Yavuz limited Şirketinin istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirme;Somut olayda mahkemece 6.647,60 TL’nin davalı … ve… …ltd. Şti den (istinaf eden) alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği görülmüştür.Karara karşı işbu davalı şirket tarafından istinaf yasa yoluna baş vurulduğu görülmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığını taşıyan 341. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.”Mahkemece 25.03.2022 tarihli karar verilmiş olup, kararın verildiği tarih itibariyle kesinlik (İstinaf edilebilme) sınırı 8.000,00 TL’dir.Davalı şirket tarafından istinaf kanun yoluna konu edilen alacağın dava değeri 6.647,60 TL’ye ilişkin olduğu görülmüş olup HMK 341/2 maddesi gereğince hükmün verildiği tarih itibariyle miktar veya değeri 8.000,00 (sekizbin) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar ve asıl karara ilişkin ek kararlar da kesin olduğundan, mahkemece her ne kadar ilgili istinaf başvuru dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmemiş ise de; aynı Kanun hükmü ve 352. madde hükmü uyarınca, istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin olması sebebiyle adı geçen davalının istinaf dilekçesinin/başvurusunun HMK 341/2 ve HMK 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.Davacı … istinaf talebi hakkında yapılan değerlendirme;
Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır.(23. HD 2019/2339 Esas 2021/225 karar,: 2019/2341 Esas 2021/197 Karar) Öte yandan davalı iş verenin dava açılmadan önce temerrüde düşmediği, açılan rücuen tazminat davasıyla temerrüde düştüğü göz önünde bulundurulmalıdır. (23. Hukuk Dairesi 2017/2165 Esas 2020/3172 Karar) Taraflar arasında 01.01.2016 tarihinden sonra imzalanan sözleşme eki teknik şartnamelerin 17/5 maddesinde; mevzuata göre işçi alınması çıkarılması işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) tüm sorumluluğun yükleniciye ait olduğunun kararlaştırıldığı görülmüş olunup tüm bu açıklamalar ışığında davalıların 01.01.2016 tarihi öncesi çalışmalara ilişkin dönemden dolayı yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu tutulacak 01.01.2016 tarihinden sonraki sözleşmeler bakımından ise sorumlulukları yoluna gidilemeyecektir.Mahkemece 20.01.2022 tarihli rapor aldırılmış olunup raporun 01.01.2016 tarihi öncesi çalışmalara ilişkin dönemden dolayı yüklenici ile işverenin çalıştırdıkları dönemle sınırlı olmak üzere 01.01.2016 tarihinden sonraki dönem için ise asıl iş verenin sorumlu olacakları yönünde terditli hesaplama yapıldığı görülmüştür.Bahse konu rapor incelendiğinde;
” Sayın Mahkeme Hizmet Alım Sözleşmeleri eki olan Teknik Şartnamelerin 14.0-)maddesi ile 17.5. maddesi (bir kısım teknik şartınamclerin – E.6-3 maddesi ile F4. Maddesinde) hükümleri nazara alındığında, davalı yüklenicilerin işçinin kidem tazminatından dolayı sorumlulukları bulunmadığı kanaatinde olması halinde, 01/01/2016 tarihinden sonra imzalanan Hizmet Alım Sözleşmelerinden dolayı davalı yüklenicelerin sorumluğunun bulunmadığı,
01/01/2016 tarihinden önce imzalanan Hizmet Alım Sözleşmelerinden dolayı;
1- Davah yüklenici … … LTD. ŞIİ. & … … LTD. ŞTİ. & … … LTD. ŞTİmin 5.619,445 TL’den 14/04/2019 ödeme tarihinden, 1.519,48 TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen,
2- Davalı yüklenici … … LTD. ŞTİ. & … … LTD. ŞTİ.nin 7.173,77 TL’den 14/09/2019 ödeme tarihinden, 1.939.76 TI.’den 27/08/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müleselsilen.
3-… .. LTD. ŞTİ.nin 6.647.60 TL’den 15/05/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı kuruma/işverene karşı sorumlu olduğunun ” belirtildiği görülmüştür.
Belirtilen hesaplama taraflara arasında imzalanan sözleşme ve eki teknik şartname ile Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen 2019/2339 Esas 2021/225 karar, 2019/2341 Esas 2021/197 Karar sayılı içtihatlarına uygun olup raporun bu anlamda hükme esas alınabilecek mahiyette olduğu görülmüştür.
20.01.2022 tarihli rapor, iddia savunma ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davacının istinaf başvurusunun ise esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı … LİMİTED ŞİRKETİ vekilinin istinafa konu dava değerinin/istinaf eden davalı aleyhine kabul kararı verilen karar miktarının karar tarihi itibari ile kesinlik (istinaf edilebilme) sınırı kapsamında kaldığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve 352/1-b maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı şirketçe peşin yatırılmış istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf eden davalı şirketçe yapılmış istinaf posta/yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
B) KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/03/2022 tarih ve 2021/588 E – 2022/258 K sayılı nihai karınının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
1-İstinaf eden davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
2- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
3-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 08/06/2022