Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1350 E. 2022/1373 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1350
KARAR NO: 2022/1373
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2022
ESAS NO: 2019/733
KARAR NO: 2022/138
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İSTİNAF KARAR
YAZIM TARİHİ: 10/06/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2022 tarih ve 2019/733 E. – 2022/138 K. sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, … ‘de faaliyet gösteren konut yapı kooperatifi olduğunu, 2010 hesap yılına ilişkin olarak 20.02.2011 tarihinde yapılan Genel Kurul kararı gereğince üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyeti çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, kooperatif genel kurulu tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesi ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, davalı üye ve kooperatiften dairesini alan diğer 196 üyeden yalnızca geçici maliyet bedelleri alındığını, o zamanki bilirkişi maliyet raporu incelendiğinde kesin maliyet raporunda bulunması gereken özelliklerin bulunmadığı ve hesaplamaların yapılmadığı, eksik ve hatalı olduğu, geçici maliyet raporu niteliğinde olduğunu, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetleri kooperatif ortaklarına pay edilmediğini, arsa sahiplerine teslim edilen dairelerin maliyetleri kooperatif üzerine yani halihazırda evini teslim almamış üyelerin üzerine bırakıldığını, yine maliyet hesabında kat, cephe ve şerefiye bedeli farkları da gerçeği yansıtmadığını, ayrıca o zamanki yönetim tarafından bilinçli bir şekilde fahiş (%50-%60) oranlarla kat karşılığı inşaat sözleşmeleri yapıldığını, kooperatifin büyük maddi zarara uğratıldığını, davacı Kooperatif tarafından bugüne kadar 196sı kooperatif üyesi, 197si arsa sahibi olmak üzere toplam 393 daire teslim edildiğini, halihazırda 309 daire de (152 koop. üyesi + 157 arsa sahibi) yarım kaldığını, daireler teslim edilemediğini, kooperatif tarafından yapılan/yapılacak olan toplam 702 daire mevcut olduğunu, kooperatifin mevcut 305 üyesi bulunduğunu, bunlardan 196’sı davalı gibi dairesini ve tapusunu aldığını, 109 üyenin henüz dairesini alamadığını, eksik ve hatalı maliyetlerle kooperatif ortaklarına kat mülkiyet tapuları ferdileştirme ile verildiğini, daireleri teslim edilen 197 arsa sahibinin daire maliyetleri hesaplanmayarak ve kooperatiften dairesini teslim almış üyelere yansıtılmayarak 506 dairenin maliyeti (teslim edilen 197 arsa sahibi dairesi, devam eden 152 üye dairesi ve devam eden 157 arsa sahibi dairesi) geriye kalan 109 üyeye yüklendiğini, yapılan geçici/kesin maliyet hesapları doğru olarak üyelere pay edilmiş olsa idi dairesini teslim alan üye başına ortalama 220.000-240.000TL maliyet düşecek iken, arsa sahiplerinin daire maliyetleri üyelere yansıtılmadığı için 90.000-140.000TL arası bedellerle dairelerin üyelere teslim edildiğini, evini teslim alan üyelerden aylık aidat miktarının %40ı oranında kira bedeli alınması yönünde genel kurul kararı olmasına rağmen bu bedeller üyelerden talep ve tahsil edilmediğini, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar, evlerini teslim alan üyeler için kullanılan banka kredisi borçları, vergi, sgk vs. borçlar dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçlar dairesini teslim almamış üyelere bırakıldığını, yapılan bu fahiş hataların davacı kooperatifin halihazırda yönetiminde olanlar tarafından görev başına geldikleri zaman kooperatif kayıtlarında yapılan incelemeler neticesinde tespit edildiğini, bu nedenlerle 21.04.2019 tarihinde yapılan kooperatif olağan genel kurul toplantısında şimdiye kadar hesaplanan tüm geçici/kesin maliyet bedellerinin iptali ile yeniden kesin maliyet bedeli hesaplanmasına karar verildiğini, bu hesap hatalarında o zamanki kooperatif yönetiminin ve ilgililerin kasten hareket ettiği düşünülerek Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, şüpheliler hakkında 2019/18630 Sor. no ile soruşturma başlatıldığını ve yargılama halen devam ettiğini, kooperatif tarafından yapılan 21.04.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararlar muhalefet şerhi olmaksızın oy birliğiyle alındığını, genel kurul toplantısının iptali amacı ile açılmış hiçbir dava bulunmadığını ve alınan tüm kararların kesinleşmiş bulunduğunu, bu kapsamda verilen yetki uyarınca yönetim kurulu tarafından ilgili hazırlıklar yapıldığını ve alınan kararlar ile kesin maliyet bedeli hesaplanması süreci başlatıldığını, hesaplanan kesin maliyetler ana sözleşmenin 61. maddesindeki usule birebir uygun şekilde üyelere tebliğ edilldiğini ve 15 günlük itiraz süreci ve devamındaki prosedür de tüm üyelere tanınarak, ilgili sürecin 61. maddeye uygun olarak tamamlanması sağlandığını, tüm üyelerin paylarına düşen kesin maliyet bedeli borcu miktarı üyelere tebliğ ve ödeme yapmaları hususu talep edildiğini, verilen süre içerisinde ödemelerini yapmayan tüm üyelerle ilgili olarak yasal hukuki süreç başlatıldığını, davalının da verilen tüm bu sürelere rağmen borcunu ödemediğinin tespit edildiğini, kooperatifin genel kurul kararı ile şimdiye kadar belirlenen tüm geçici ve kesin maliyet bedellerini iptal etmesi ile yeniden kesin maliyet hesabı yaparak üyelerden talep etmesinde, yukarıda detaylı olarak izah ettiğimiz üzere dairesini teslim almamış üyeler ile teslim almış üyeler arasındaki eşitliğin sağlanabilmesi amaçlandığını, dava şartı olarak zorunlu Arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak davalı ile 25.10.2019 tarihinde yapılan arabuluculuk toplantısında anlaşma sağlanamadığını belirterek öncelikle telafisi mümkün olamayacak zararlarımızı önlemek maksadıyla davalının kooperatiften almış olduğu … ili … ilçesi … Mah. … Ada … Parselde … Blok, Bağımsız bölüm No … de kayıtlı bulunan mesken vasıflıtaşınmazın tapu kaydı üzerine tedbir konulmasına, davalının davacı kooperatifin halihazırda üyesi olduğunun kabulü ile, davalının kooperatife karşı kesin maliyet ve diğer hususlardan doğan edim borçları nedeniyle, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile (kısmi dava olarak) şimdilik 5.000,00 TL kesin maliyet bedeli alacağının arabuluculuk başvurusu tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın eksik harcı tamamlaması gerektiğini, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının kooperatifin üyesi olmadığını, davalının kooperatife olan borcunu ödeyip 2013 yılında kat mülkiyeti tapusunu aldığını, tapuyu aldıktan sonra kooperatif tarafından yapılan genel kurul toplantıları ve hazirun listesinde ismi bulunmadığını, genel kurula da davet edilmediğini, davalınınn kooperatiften çıktığını, ilişiğinin kesildiğinin onaylandığını, davalının 21.04.2019 tarihinde yapılan genel kurul ile yeniden borç çıkarılmasının kötü niyetli olduğunu, üye olmayan davalıya yıllar sonra haziruna eklenerek genel kurulda borç çıkarılmasının kanuna da aykırı olduğunu, davacı kooperatif tarafından her ne kadar 21.04.2019 tarihli genel kurul kararı ile davalı aleyhine kesin maliyet bedeli talep edilmiş olsa da 2019 yılından önce kesin maliyet hesabı yapıldığını, belirlenen kesin maliyet bedelinin davalı tarafından ödendiğini, üyeliğinin yıllar önce 2013 yılında sona erdiğinden üyelikten kaynaklı olarak alacak talep edilmesi hukuka aykırı olduğunu, 21.04.2019 tarihli genel kurul tutanağında şimdiye kadar belirlenen tüm geçici ve kesin maliyetlerin iptaline karar verildiği belirtilmiş ise de, söz konusu kooperatif genel kurulunda; neden daha önceki kesin hesapların hatalı olduğunun açıkça belirtilmesi ve resmi tespitlerle gösterilmesi gerektiğini, aksi bir durumun keyfiliğe yol açtığını ve kooperatif genel kurul kararları, yasalara ve ana sözleşmeye aykırı olamayacağını, kooperatifin eşitlik ilkesine aykırı davrandığını, davacı kooperatif tarafından çıkarılan kesin maliyet bedeli ve diğer talepleri kesinlikle kabul etmemekle birlikte borcun kaynağı olan 21.04.2019 tarihli genel kurulun hazirun cetveli incelendiğinde bütün üyelerin hazirun cetvelinde yer almadığını, davalının kooperatifin üyesi olmadığını belirterek, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi ek raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki talebi de nazara alınarak, 184.378,00 TL olduğu, genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davacının terditli taleplerinden ikinci talebi olan alacak davasının kabulü ile toplam 184.378,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 29/10/2019 tarihinden ve 179.378,00 TL’sine ıslah tarihi olan 27/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı taraf alacak talebi için banka mevduat faizi talep etmiş ise de kooperatif ile üyesi arasındaki somut uyuşmazlıkta uygulama imkanı bulunmadığından davacının asıl alacağa bankalarca mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesi talebi yerinde görülmemiş….” gerekçesiyle açılan davanın KABULÜ ile; 184.378.,00 TL kesin maliyet alacağının 5.000,00-TL’sine dava tarihi olan 29/10/2019 tarihinden, 179.378,00 TL’sine ise ıslah harcının yatırıldığı 27/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 oranındaki gecikme faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kooperatifin 2010 yılında yaptığı genel kurulda kesin maliyeti ödeyenlerin ilişiğini kesme kararı aldığını ve bunu uyguladığını, 21.02.2010 tarihinde yapılan Kooperatif Genel Kurulunun 16.(onaltıncı) gündem maddesinde Daire kesin maliyetlerinin, kooperatif tarafından oluşturulacak bağımsız bir kesin hesap komisyonu tarafından tespit edilmesi ve dairesini teslim alanların kalan borçlarını ödeyerek kooperatifle ilişkisinin kesilerek tapuların ortaklara tescilinin yapılması hususunda Yönetim Kuruluna yetki verilmesi oy birliğiyle kabul edilip karar verildiğini, davalının kendisine tebliğ edilen kesin maliyeti 2012 yılında ödediğini ve alınan bu karar gereği kooperatifçe üyelikten ilişiği kesildiğini, 2012 yılından 2019 yılına kadar yapılan Genel Kurullara çağrılmadığını ve ortaklar (Hazirun) cetvellerinde de ismi bulunmadığını, bu da artık kooperatifin üyesi olmadığının, kooperatifle ilişiğinin kesildiğinin kooperatifçe de açık bir kabulü olduğunu, davada görevlendirilen bilirkişinin bu durumun Kooperatifler Kanunu 23.maddede izah edilen eşitlik ilkesine aykırı olacağı şeklinde görüş belirtse de Yargıtayın konuyla ilgili kararının Yargıtay 23.H.D. 2016/6897 E;2017/480K; 20.02.2017 tarihli kararı ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 23. Maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim Kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği taktirde, bu hususu, Genel Kurul gündemine alarak, Genel Kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya Genel Kurulun yapılan uygulamayı açıkça veya zımnen benimsemesi icap etmektedir. şeklinde olduğunu, Kooperatif Ana Sözleşmesinin 62. Maddesinde Ferdi münasebete geçilmesi ve diğer bir deyiş ile tapu verilmesi halinin ancak Ana Sözleşmenin 61.maddesine göre kesin maliyet bedelinin hesaplanmasından ve tüm mali yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra olacağını, ifadesiyle kesin maliyet hesaplarının yapıldığının açık olduğunu, davalının kendisine tebliğ edilen kesin maliyeti 2012 yılında ödediğini ve tüm mali yükümlülüklerini yerine getirerek tapusunu aldığını ve kooperatifçe ilişiği kesildiğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2018/854 Esas 2020/4366 Karar sayılı ve 17.12.2020 tarihli ilamı ile; davacı kooperatifin genel kurulunda alınan karar üzerine çıkardığı maliyetin kesin maliyet olduğu hususunu ikrar etmesi karşısında, artık bu bedelin kesin maliyet olmadığı noktasında savunma yapmasının TMK madde 2’ye aykırılık teşkil edeceğini, 2019 tarihine kadar kooperatif defter ve kayıtlarında herhangi bir borç kaydı oluşturulmaması, aidat ve genel gider talebinde bulunulmaması, bununla ilgili ihtarname keşide edilmemesi, genel kurullara dahi çağrılmadığı gibi hazirun cetvellerinde dahi adının geçmemesi davalının peşin bedelli üye olduğunun kooperatifçe zımnen kabul edildiğinin de açık bir göstergesi olduğunu, Yargıtay 23. Hukuk dairesinin 2016/2959 Esas,2019/332 karar sayılı ve 07.02.2019 tarihli içtihadında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/846 Esas,2021/327 Karar sayılı ve 23.03.2021 tarihli kararlarında da açıkça izah edildiği üzere davalıdan kesin maliyeti ödediği 2012 yılından 2019 tarihine kadar geçen yedi yıllık uzunca bir süre boyunca inşaat finansmanı için aidat istenilmediğini, bilançolarda, hesap cetvellerinde, faaliyet raporlarında, genel kurullarda ve üye kayıt defterlerinde; bu yönde bir borç kaydı yer almamış olması davalının peşin bedelli üye olarak davacı kooperatif tarafından zımnen kabul edildiğini gösterdiğini, dolayısıyla da davalının daha sonra çıkartılan kesin maliyet bedelinden sorumlu olmadığını, olsa olsa sadece genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu tutulabileceğini, kooperatif tarafından hazırlanan kesin maliyet hesabında da bu bedellerin ayrıştırılmadığının görüldüğünü, genel gider ve altyapı giderleri de 5 yıllık zaman aşımına tabi olup bu hususta da dosyada itirazlarının mevcut olduğunu, dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporlarını tanzim eden bilirkişi hakkında, kooperatife ait davalarda kooperatif lehine rapor tazmin edilmesi karşılığında menfaat sağlandığı iddiası ile Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/53068 Soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma açıldığını, bu itibarla, dosyadaki mevcut raporların hükme esas alınmasının da mümkün olmayıp, bu raporlara göre verilen kararın da usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/6310 E. .2022/185 E. Sayılı ilamı ile davalı lehine bozma kararı verildiğini, bu sebeple davalı aleyhinde başlatılan ilamlı icranın ifa edilmesinin davalının telafisi zor zararlarına sebep olacağını, davalının icra dairesine de teminat gösterecek maddi gücü bulunmadığını, İİK m. 36 gereği adli yardımdan faydalanmalarına onay verilmesi halinde teminat gösterme zorunluluğu olmadan tehiri icra sürecini yürütebileceklerine, öncelikle adli yardım talebinin ve tehir-i icra talebinin kabulü ile Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/733 Esas 2022/138 Karar sayılı ve 16.02.2022 tarihli ilamının kaldırılmasını ve yeniden hüküm kurularak davanın reddine dair karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve diğer masrafların karşı tarafa yükletilmesine dair karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava kooperatif genel kurulu kararı uyarınca oluşturulan komisyon tarafından yapılan kesin maliyet hesabı doğrultusunda davalıdan talep edilen alacağa ilişkindir.
Her ne kadar mahkemece davacının alacak talebinin kabulüne karar verilmişse de, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2022 tarih ve 2021/6310 E – 2022/185 K sayılı ilamında belirtildiği üzere;Yapı kooperatiflerinin amacı ortaklarının konut ihtiyaçlarının karşılamaktır. Bu amaçla bir araya gelen ortaklar emeklerini ve birikimlerini birleştirerek amaçlarını gerçekleştirirler. Kooperatifler Kanunu 23.maddesine göre “kooperatif ortakları bu yasanın kabul ettiği ilkeler ışığında hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Kooperatif ana sözleşmesi, kooperatif ortaklarının birbiri ve ortaklarla kooperatif tüzel kişiliği arasında özel hukuk sözleşmesidir. Ana sözleşmeye Kooperatifler Kanunu’na aykırı olmamak koşulu ile sözleşme serbestisi çerçevesinde istenilen hükümler konulabilir. Somut olayda; Kooperatif Ana Sözleşmesinin kesin maliyete ilişkin 61.maddesi ve kur’a çekimine ilişkin 62.maddesinde değişiklik yapılarak kooperatifin etap etap yapılacağı, inşaat sona erdikçe, biten binalar için kur’a çekileceği ve çıkarılan kesin maliyet hesabına göre %10 fazla ödeyenlerin bağımsız bölümlerin teslim edilerek kooperatiften istifa edebilecekleri ana sözleşme hükmü olarak belirlenmiştir. Bu ana sözleşme hükmü; gerek kanunla belirlenen kooperatiflerin ana ilkesine, gerekse eşitlik ilkesine aykırıdır. Her ne kadar ana sözleşme değişikliği ile ilgili iptal davası açılmamış ise de kanuna aykırı kararlar yok hükmünde olacağından her zaman göz önünde bulundurulur. Ana sözleşmenin 61 ve 62.maddelerindeki değişiklikler Kooperatifler Kanununda çerçevesi çizilen ana ilkelere ve eşitlik ilkesine aykırı olduğundan yok hükmünde oldukları eldeki davada da gözetilmelidir. Konut sahibi olmak isteyen kooperatif ortakları son bağımsız bölüm bitip teslim edilene kadar kooperatif ortağı olmaya devam etmelidir. Kooperatif, inşaatlar bitmeden bağımsız bölümü teslim alıp istifa eden üyelerden bağımsız bölümü geri alma hakkına sahiptir. İnşaatlar devam ederken başkaca aidat alınmayacağını ilişkin taahhütlerin kooperatif açısından geçerli kabul edilemeyeceği, maliyetlerin artması halinde bu bedelin kooperatif ortaklarından talep edilebileceği yerleşmiş Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiştir. Yine somut olaya gelindiğinde kooperatif yukarıda belirlenen gerekçeyle, geçersiz olan ana sözleşmenin 61 ve 62.maddesi uyarınca kesin maliyet hesabı çıkartıp, bu bedeli davalıdan talep etmiş ise de, henüz tüm inşaatlar bitmeden yapılacak kesin maliyet hesabı hiçbir zaman kesin maliyet sonucunu vermeyecek, her genel kurul sonrasında yapılacak hesaplamaya göre ortaklardan yeniden talepte bulunma zorunluluğu doğacaktır. Bu gerekçeler doğrultusunda kanuna aykırı olarak düzenlenen ana sözleşme uyarınca belirlenen bedelin davalıdan talep edilebilmesini kabul etmek mümkün değildir. Ancak kooperatif, inşaatlarının bitmesini müteakip yapılacak kesin hesap sonucunda belirlenen bedeli bağımsız bölüm teslim alan ortaktan kooperatiften istifa edip etmediğine bakılmaksızın talepte bulunabilecektir. Bu durumda yerel mahkemece eldeki davanın erken açılmış dava olduğu gerekçesiyle usulden reddi ile, masraf ve vekalet ücretinin de bu doğrultuda ve bu konudaki Yargıtay HGK nun 2013/385 Esas – 2014/100 Karar sayılı emsal içtihadı da gözetilmek suretiyle (Davanın erken açılmış olması nedeniyle usulden reddi halinde davalı lehine, maktu vekalet ücretini geçmemek üzere nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine dair) sonuçlandırılması gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü doğru görülmemiştir. Bu yönüyle davalının istinaf sebebinin haklı ve yerinde olduğu, ancak işbu hususun da yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki gibi karar verilmesine dair işbu hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
2-HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğice KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 16/02/2022 tarih ve 2019/733 E – 2022/138 sayılı nihai kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
3-“1-Davanın erken açılmış olması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 85,39 TL ve 3.063,41 TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye artan 3.068,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan başvuru harcı ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.nin 7/2 ve 13/1 maddeleri gereğince davalı lehine takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333 maddesi uyarınca,taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,”
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalının Adli Yardım talebi kabul edildiğinden istinaf karar harcı konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan 83,60 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Alınması gereken 220,70TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 09/06/2022