Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1332 E. 2022/1425 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1332
KARAR NO: 2022/1425
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/03/2022
ESAS NO: 2021/487
KARAR NO: 2022/225
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2022
İSTİNAF KARAR
YAZIM TARİHİ: 15/06/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/03/2022 tarih ve 2021/487 E – 2022/225 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı … A.Ş.’den 262.460,00TL bedel ödeyerek sıfır kilometre … marka … model … şase, … motor nolu aracı satın aldığını, aracın fatura tarihi 14/12/2020 olduğunu, aracın davacıya 01/04/2021 tarihinde teslim edildiğini, yine aynı tarihte ruhsat tescili yapılarak trafiğe çıktığını, aracın davacıya teslim edilmeden önce anlaşılan bedeli olan 262.460,00TL dâhilinde araca Vip Plus Paket adı altında seramik kaplama dâhil bir kısım koruyucu işlemler yapıldığını, yapılan işlemlerin esasen davacının talebine dayalı olmadığını, davalı satıcının davacı ile anlaştığı bedele dâhil olduğunu söyleyerek aracı teslim etmeden mezkûr işlemleri işyerinde yaptığını, davacının aracı teslim aldıktan sonra aracına yüksek bir yerden baktığında aracın üzerine güneş ışığının tersten vurması ile aracın tavanında bir bölgenin farklı bir boyada olduğunu fark ettiğini, mezkûr boyanın normal bir bakış veya incelemede görülebilecek nitelikte olmadığını, davacının ancak ters gün ışığında fark edebildiğini, boyanın normal bakışta görülememesinde araca yapılan seramik kaplamanın da etkisinin olma ihtimali olduğunu, ayrıca aracın uzman bir bilirkişi tarafından detaylı incelenmesi neticesinde aracın başka bölgelerinde de farklı boya çıkma ihtimali olduğunun değerlendirildiğini, davacının araçtaki boyayı fark etmesi üzerine aracı satın aldığı davalı … Motor’a götürdüğünü, durumu anlattığını, bunun üzerine … Motor yetkililerinin aracı incelediklerini ancak araçta hata olup olmadığının tespitini aracın Almanya’daki fabrikasına sorup ona göre işlem yapacaklarını belirttiklerini, bir süre sonra davalı … Motor yetkililerinin davacıyı çağırarak Almanya’daki fabrikadan cevap geldiğini, araçta üretimden kaynaklı hatanın olmadığının bildirildiğini, bu nedenle kendilerinin araçtaki ayıpla ilgili işlem yapamayacaklarını, talep edilmesi halinde ücretsiz olarak tavanı boyayabileceklerini ve 3 bakımın da hediye edebileceklerini söylediklerini, davacının aracın değerini büyük oranda düşürecek olan tavanın boyanması teklifini kabul etmediğini, bunun üzerine davalı yetkililerinin aracı davacıya mevcut hali ile yeniden teslim ettiğini beyan etmiş, satış sözleşmesine konu aracın tespit edilen ve yargılama sırasında uzman bilirkişi incelemesi ile tespit edilecek ayıptan dolayı araçta oluşan değer kaybı nedeniyle uğranılan zarar kapsamında uzman bilirkişiler tarafından yapılacak hesaplama ile gerçek zararın ortaya çıkması durumunda arttırılmak üzere 1.000,00TL maddi tazminatın satış sözleşmesi tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın … A.Ş.’ye ihbarı gerektiğini, davacının davayı … A.Ş.’ye açtığını, araç satışını yapanın … A.Ş. olduğunu, ancak aracın üreticisi veya distribütörü olmadığını, bu sebeplerle davanın öncelikle … A.Ş.’ye ihbarını talep ettiklerini, davanın süresi içinde açılmadığını, davacının yasal süre içinde dava açmadığı gibi yasada belirlenen ayıp ihbarlarına ilişkin şekil ve süre şartına uymadan dava açtığından davanın zamanaşımı bakımından reddi gerektiğini, davacının aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi mümkün olmadığı takdirde araç bedel indirimi talebiyle açıldığını, aracın ayıplı olmadığını, davacı yanın dava konusu aracının boyalı olduğunu, bu durumun aracın ayıplı olmasından kaynaklandığı iddiaları ile huzurdaki davayı açtığını, aracın ayıplı olmadığından, davacının ayıba karşı sorumluluktan doğan seçimlik hak kullanmasının mümkün olmadığını, ayıba karşı sorumluluktan alıcı lehine doğan seçimlik hakların kullanılabilmesi için önkoşulun malın ayıplı olması olduğunu, dava konusu araçta, davacı tarafın iddia ettiği gibi bir ayıp bulunmadığından davacının tazminat talep hakkını haklı gösterecek hukuki ve teknik koşulların oluşmadığını, davacı tarafın ayıp iddialarını kesin bir şekilde reddetmekle birlikte aşağıdaki savunmalarının dikkate alınması gerektiğini, davacı tarafından iddia edilen şikayetlerin varlığının belirlenmesi, bu şikayetlerin ne şekilde giderilebileceğinin tespiti, eğer böyle bir tespit yapılırsa, aracın kıymetinde herhangi bir değişikliğe yol açıp açmadığı, açıyorsa miktarının ne olduğunun tespiti gibi konuların, uzmanlık gerektiren konular olduğunu, bu gerekçelerle, konusunda uzman en az üç bilirkişiden oluşacak heyetten rapor alınmasına karar verilmesini, davanın … A.Ş.’ye ihbarına, zamanaşımı iddialarının kabulü ile davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise açıklanan nedenlerden dolayı davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Davacı konusu araca faturanın incelenmesinde davacının davalıdan 14.12.2020 tarihinde 255.960,00 TL’ye (0) km araç satın aldığı, aracın tescil kaydının incelendiğinde davacı adına kayıtlı olduğu, plakasının ise … olduğu, araç üzerinde rehin bulunduğu görülmüştür. Rehin alacaklısının dosya içerisinde davaya kayıtsız şartsız muvafakatı bulunduğu görülmüştür. Bu nedenle aktif husumet ehliyeti bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı ise savunmalarında, zamanaşımı itirazında bulunmuş, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını ve ayıplı olmadığından bahisle davanın reddini dilemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanunu’nun 219 ile 231 maddeleri arasında maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının ayıba karşı tekeffül borcunu düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 219. Maddesinde, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. TBK 219. maddesinde satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/1900 E., 2016/7367 K. Sayılı ilamında bu husus ayrıca zikredilmiştir.) Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre aracın tavanındaki boyanın açık ayıp olduğu anlaşılmıştır. Davacı ise aracı 14.12.2020 tarihinde satın almış ve servis kayıtlarına göre 01.03.2021 tarihinde ayıbı ihbar etmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa bu 2 ve 8 günlük süre içinde durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Somut olayımızda dava konusu araç, davacı alıcıya 14.12.2020 tarihinde teslim edilmiştir. Davacı vekilinin ayıp ihbarının ise 01.03.2021 tarihinde yapıldığı anlaşılmış olup, açıklanan ilkeler uyarınca ihbar yükümlülüğünün süresinde yerine getirilip getirilmediğinden davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme, kararın gerekçesinde ayıbın açık ayıp olduğunu kabul etmiş ise de bu tespit yerinde olmadığını, Müvekkil, aracı teslim aldıktan sonra aracı incelemiş ancak boya ton farkını fark etmediğini, müvekkil çalışanı bir süre sonra aracına yüksek bir yerden baktığı sırada aracın üzerine güneş ışığının tersten vurması ile aracın tavanında bir bölgenin farklı bir boyada olduğunu fark ettiğini, mezkur boya farkı, normal bir bakış veya incelemede görülebilecek nitelikte olmayıp, müvekkil ancak ters gün ışığında fark edebildiğini, boya farkının normal bakışta görülememesinde araca yapılan seramik kaplamanın da etkisinin olma ihtimali olduğunu, müvekkil yetkilisi, araçtaki ayıbı fark eder etmez aracı satın almış olduğu davalı … Motor’a derhal götürdüğünü, durumu anlattığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, teknik bilirkişiler; araçtaki boya farkının bulunduğunu, aracın bu hali ile ayıplı olduğu tespit ettikten sonra hukukçu bilirkişi herhangi bir gerekçe belirtmeden ayıbın açık ayıp olduğunu belirtmiş ise de bu değerlendirme dosya kapsamına aykırı olduğu gibi teknik bilirkişilerin tespitleri ile de çeliştiğini, boya farkının tavanda olması, keşifte aracı incelemek için aracın öğle vakti güneşli bir günde yer altı otoparkının girişine çekilip tepeden bakılarak boyanın incelenmesi neticesinde görülebilmesi hususları değerlendirildiğinde normal bir inceleme ile araçtaki boya farkının tespit edilemeyeceğini, seramik kaplama nedeniyle araç ilk alındığında tespitin daha zor olacağını, araç müvekkil yetkilisine teslim edilmeden önce anlaşılan satış bedeli olan 262.460,00 TL dahilinde, hediye olarak araca Vip Plus Paket adı altında seramik kaplama, boya koruma dahil bir kısım koruyucu işlemler yapıldığını, yapılan işlemler müvekkilin talebine dayalı olmayıp, davalı satıcı, müvekkil ile anlaştığı bedele dahil olduğunu söyleyerek aracı teslim etmeden mezkur işlemler davalı işyerinde yapıldığını, Vip Plus paketi ile ilgili ayrı fatura düzenlendiğini, mezkur fatura dava dilekçesi ile dosyaya sunulduğunu, dosyadaki deliller de incelendiğinde görüleceği üzere Araç satış faturası 14.12.2020 tarihli, Vip Plus Paket faturası 22.12.2020 tarihli olup aracın trafiğe çıkış tarihi ise 04.01.2021 olduğunu, yani araç müvekkile teslim edilmeden boya koruma vd. işlemleri davalı işyerinde yapıldığını, araçta bulunan seramik kaplama, boya koruma ve diğer koruyucu işlemler nedeniyle aracın boyasındaki farkın anlaşılmasının boya farkının tavanda olmasının da etkisi ile zaman aldığı veya mezkur koruma işlemlerinde zamanla oluşan aşınma nedeniyle boya farkının fark edilebildiğini, bu konudaki beyanla ilgili ne bilirkişiler ne de mahkeme bir değerlendirmede bulunduğunu, davalı, müvekkile garanti belgesi vermediğini, müvekkilce garanti belgesinin istenmesi üzerine faturanın garanti belgesi yerine geçeceği bildirildiğini, esasen sıfır aracın 2 yıl garanti kapsamında olması hususunun yasal zorunluluk olduğunda tereddüt bulunmadığını, garanti ile ilgili hükümlerde müvekkile ayıp ile ilgili bildirim konusunda bir süre kısıtlaması getirilmediğini, 2 yıllık garanti süresi içerisnde vakit kaybetmeden bildirilmesi istendiğini, nitekim müvekkil yetkilisi de ayıbı fark eder etmez davalıya durumu bildirdiğini, bu nedenle ayıp ihbarının süresinde olduğu garanti şartları ile de sabit olduğunu, davalıdan kaynaklı sebeplerle garanti belgesini dosyaya sunulamamış ise de sıfır araçta 2 yıl garantinin yasal zorunluluk olması, ihbar edilenin sitesindeki ticari araçlarla ilgili garanti şartlarının tüm ticari araçlarda geçerli olduğu hususları dikkate alındığında dava konusu araçla ilgili ihbar yükümlülüğünün TBK ve TTK’daki sürelerle sınırlandırılmadığını, tüm bunlara rağmen yerel mahkemece garanti hususundaki beyanları ile ilgili bir değerlendirme yapmaması hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının İstinaf talepleri doğrultusunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İhbar olunan … ve … A.Ş. vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte açık ayıplar için TTK m.23/1/c hükmü ile öngörülen 2 ve 8 günlük hak düşürücü süreler geçtiğini, davacı 2 ve 8 günlük hak düşürücü süreler içinde muayene ve ihbar külfetlerini yerine getirmediğinden haksız ve hukuka aykırı huzurdaki davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını, ayıp iddialarını kesin bir şekilde reddetmekle birlikte ayıplı maldan sorumluluk için öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan müvekkilin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, bu nedenle davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, ayıplı araç satışı nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, mahkemece aldırılan bilirkişi raporundaki tespit, hesaplama ve sair değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, mahkemenin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/03/2022 tarih ve 2021/487 E – 2022/225 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 15/06/2022