Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/133 E. 2022/176 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/133
KARAR NO: 2022/176
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2021
ESAS NO: 2020/789
KARAR NO: 2021/1006
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 27/01/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 19/11/2021 tarih ve 2020/789 E – 2021/1006 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin hissedarı olduğu … San.Tic. Ltd. Şti.’ deki hisselerini 11.10.2017 tarihinde …’ ye devrettiğini, devir sonrasında bankaya … tarihinde hisselerini devir ettikten sonra kefaletinin sonlandırılması gerektiğini ve bu tarihten sonraki kredilere kefaletinin bulunmayacağını belirten Kayseri 8. Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı bankanın ihtarnameye rağmen dava dışı şirkete kullandırılan krediler için müvekkilinden kredi tutarlarını talep ettiğini, banka tarafından müvekkiline icra takibi başlatılacağı yönünde tehdit gelmesi nedeniyle işbu davanın açıldığını, müvekkilinin kefaletinin bulunmadığından icra takibinin geçersiz olması gerektiği beyan edilerek, banka tarafından icra takibi başlatılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve borçlu olmadığının tespit edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkili bankanın … şubesi müşterilerinden … San.Tic. Ltd. Şti.’ nin banka nezdinde imzalanan kredi sözleşmelerinde kefil olduğunu, müvekkili bankanın dava dışı asıl borçlu firma ile kredi ilişkisinin devam ettiğini, kredilerinin kat edilmediğini, ihtarname keşide edilmediğini ve icra takibine geçilmediğini, davacının icra tehdidi altında olduğu varsayımı ile hiçbir belge sunmaksızın soyut iddia ile işbu davayı açtığını, davacının sözleşmelerde kefil olduğunu bankaya karşı Kayseri 8. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesini göndererek kefaletinin sonlandırılmasını talep ettiğini, ancak bankanın karşı ihtarname Kayseri 11. Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap verdiğini ve bankaya karşı sorumluluğunun devam ettiğinin bildirildiğini, borcun doğumundan sonra kefilin kefaletten dönme hakkının bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Dava, dava dışı şirket tarafından çekilmiş olan kredilere davacı tarafından kefil olunması nedeniyle ve davacının asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrılmış olması nedeniyle kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklanan borçlu olmadığının tespiti için açılan menfi tespit davasıdır. Tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalar olup, konusunu hukuki ilişkiler oluşturur. Bu dava türü ile bir hukuksal ilişkinin varlığı veya yokluğu saptanmaktadır. Bu davalarda davacının amacı ve dolayısıyla talep sonucu, bir hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi olup, istemin kabule şayan olabilmesi için bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir. Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması, şu üç şartın birlikte varlığına bağlıdır:
1) Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı;
2) Bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı;
3) Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Somut olayda, davacının kefaletinin bulunduğu kredi nedeniyle hesabın kat edildiğine ve ihtarname düzenlendiğine dair dosya kapsamına yansıyan bir delilin bulunmadığı, davacıya karşı icra takibi yapılmadığı, alınan bilirkişli raporunda dava dışı asıl borçlu şirketin davalı bankaya dava tarihi itibariyle borcunun bulunmadığının tespit edildiği anlaşıldığından bu aşamada davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayacak bir tehlike ve belirsizlik bulunmadığından davacı borçlunun İİK.nun 72.maddesi hükmüne dayalı olarak menfi tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmadığı değerlendirildiğinden- açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin hissedarı olduğu … San. ve Tic. Ltd. Şti. ’de ki %25’lik hissesini 11/10/2017 tarihinde …’ ye devrettiğini, devir sonucunda hissedar iken çalışmış olduğu bankalara ve ticari şirketlere 01/12/2017 tarihinde Kayseri 8. Noterliği … yevmiye numaralı ihtarı ile devri bildirdiğini, müvekkilinin söz konusu ihtar ile hissedarı olduğu şirket payını 11/10/2017 tarihinde devrettiğini ve bu devir itibariyle şirket ortaklığından ayrıldığını ve bu sebeple şirketin kullanacağı kredilerde kefil olarak gösterilmemesini; gösterilmesi halinde ise bu kefilliğin kendisini bağlamayacağını, herhangi bir sorumluluğu olmayacağını, aksi takdirde hukuki yaptırımların sübut bulması için yasal yollara müracaat edeceğini bildirdiğini, davalı banka ihtarnameyi bilmesine rağmen, daha sonra kullanılan krediler için müvekkili hakkında icra takibi başlatılacağı telefonla aranarak bildirildiğini müvekkilininde dava açmak zorunda kaldığını .Yerel mahkeme her ne kadar davacının kefaletinin bulunduğu kredi nedeniyle hesabın kat edildiğine ve ihtarname düzenlendiğine dair dosyaya yansıyan bir delil olmadığından davacıya icra takibi de yapılmadığından, davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayacak bir durum olmadığından davanın usulden reddine karar vermişse de verilen kararın hatalı olduğunu kaldırılması gerektiğİni her ne kadar yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunda dava dışı asıl borçlu şirketin davalı bankaya dava tarihi itibariyle borcunun bulunmadığının tespit edildiği belirtilmişse de müvekkil dava dışı şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra davalı bankaya çektiği ihtar akabinde kendisine dava dışı şirketin borcu olmadığı yönünde bir ihtarname vs. Gönderilmediği gibi müvekkile dava dışı şirketin borcu olduğu belirtilerek icra takibine geçileceğini bildirildiğini, Müvekkilin dava açmadan önce dava dışı şirketin borcu olup olmadığına dair araştırarak bir sonuç elde etmesi mümkün olmayıp nitekim davalı banka cevap dilekçesinde dahi dava dışı şirketin borcu olmadığı yönünde bir beyanda bulunmamış ancak yerel mahkemece bilirkişi incelemesi yapılması neticesinde bu sonuca ulaşıldığını mahkeme tarafından dahi bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilen bir hususun müvekkil tarafından dava açılmadan tespitinin yapılması mümkün olmayıp bu sebeple de davasının usulden reddi hatalı olduğunu, eldeki dava takip öncesi menfi tespit davası olup müvekkilin de yukarıda izah edildiği üzere menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olduğunu, Takipten önce açılan menfi tespit davasında davacının borçlu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması gerektiğİni, menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespiti olduğunu , Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlandığını, dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce de ileri sürülebilir.Borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir.Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması’” için menfi tespit davası açabileceği İİK ve yargıtay kararları ile sabit olduğunu, davalarının usulden reddi yerine bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere dava dışı şirketin davalı bankaya borcu olmadığına dair rapor doğrultusunda müvekkilin de davalı bankaya borcu olmadığına dair menfi tespit davamızın kabulüne karar verilmesi gerektiğini İzah edilen nedenlerle yerel mahkeme kararının aldırılarak davamızın kabulüne, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın açmış bulunduğu menfi tespit davası hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddedildiğini, Davacı tarafın sadece icra tehdidi altında bulunduğu varsayımıyla ve hiçbir belge sunmaksızın “müvekkil hakkında icra takibi başlatılacağı telefon ile bildirilmiş” şeklindeki soyut iddiası ile menfi tespit davası açması mümkün olmayıp, kredinin kat edilmemiş olması, ihtarname keşide edilmemiş olması, icra takibi başlatılmamış olması hususları da gözetildiğinde, davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığını yargılama aşmasında yapılan incelemede “davacının kefaletinin bulunduğu kredi nedeniyle hesabın kat edildiğine ve ihtarname düzenlendiğine dair dosya kapsamına yansıyan bir delilin bulunmadığı, davacıya karşı icra takibi yapılmadığı, alınan bilirkişi raporunda dava dışı asıl borçlu şirketin davalı bankaya dava tarihi itibariyle borcunun bulunmadığının tespit edildiği anlaşıldığından” bu aşamada davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayacak bir tehlike ve belirsizlik bulunmadığından davacı borçlunun İİK.nun 72. maddesi hükmüne dayalı olarak menfi tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmadığına karar verildiğini yerel mahkeme kararı hukuka, yasaya ve hakkaniyete uygun olup davacı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf isteminin reddine karar verilmesi talep etmiştir
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Dava, Menfi tespit ( Bankacılık işlemlerinden Kaynaklanan ) talebine ilişkindir. Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davacının kefaleti nedeni ile davalı banka tarafından gerek dava dışı asıl borçluya ve gerekse de davacıya yönelik olarak işbu davanın açıldığı tarihten önce herhangi bir alacak talebinde bulunulmamış,ihtar çekilmemiş olması,bu hususun yani davalı banka aleyhine dava dilekçesinde bildirdiği/iddia ettiği yönlerden işbu menfi tespit davasını açmasını gerektirir bir tehlikenin ya da yakın tehlikenin ve dolayısıyla işbu menfi tespit davasını açmakta menfaatinin (Hukuki yararının) varlığının davacı tarafça ispat edilmemiş olması nedeni ile, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine ilişkin ilk derece mahkemesince verilen kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 19/11/2021 tarih ve 2020/789 E – 2021/1006 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 21,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 27/01/2022