Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/131 E. 2022/279 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/131
KARAR NO: 2022/279
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2021
NUMARASI: 2021/119 E. 2021/926 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 11/02/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 05/11/2021 tarih ve 2021/119 E – 2021/926 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalının, davacı kooperatifin üyesi olduğunu, davalının bu üyeliğini …isimli kişiden devraldığını, müvekkili kooperatifin davalı üyeden alacağı olan genel gider katılım payı alacağı, yönetim giderleri alacağı ve ana sözleşme gereği kesin maliyet bedelinin endekslenmiş halinin %10’u alacağını, resmi gider alacağını ve kesin hesap maliyet alacağını talep ettiğini,bu hususta … arabuluculuk bürosuna başvurulduğunu, 13.07.2020 tarihli arabuluculuk dava şartı son tutanakta da anlaşılacağı üzere davalı ile anlaşmaya varılamadığını,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile genel gider katılım payı alacağı için 100,00 TL, yönetim gideri alacağı için 100,00 TL, ana sözleşme gereği kesin maliyet bedelinin endekslenmiş bedelinin %10 alacağı için 100,00 TL, resmi gider alacağı için 100,00-TL , kesin maliyet hesabı alacağı için 100,00-TL olmak üzere toplamda 500,00 TL’nin ödenmesi gerekli günden başlayarak ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; açılan bu davada zamanaşımı itirazlarının ve haksız istek, taleplerle açılan davayı kabul etmediklerini, yönetim kurulu kararı gereğince müvekkilinin ödemesi gereken borcun 130.650,00-TL olduğunun kooperatifçe müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin daha önceki yaptığı ödemelere ek olarak 130.650,00-TL daha ödeme yaptığını, davacı ile müvekkilinin karşılıklı olarak 20/04/2015 tarihinde birbirlerini ibra ettiklerini, anılan tüm bu nedenlerle açılan davayı kabul etmediklerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Dava, davalının kooperatif üyeliğinden kaynaklı genel gider, yönetim gideri ve resmi gider alacağı ile kesin maliyet alacağı ve %10 risk payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.Mahkememizin 10/09/2021 tarihli celsesinde, davalının, davacı kooperatifin üyesi olup olmadığı,üyesi olması halinde davalının normal statülü ortak mı yoksa sabit ve peşin ödemeli kooperatif ortağı mı olduğu,üyeliğinin devam edip etmediği, davalının istifasının bulunup bulunmadığı,kesin maliyet hesabında davalının yaptığı ödemelerin endekslemesinin yapılıp yapılmadığı, endekslemenin hangi metoda göre yapılması gerektiği ve doğru olarak yapılıp yapılmadığı, kesin maliyet hesabının tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı,davacı kooperatifin davalıdan genel gider, yönetim gideri ve resmi gider alacağı ile kesin maliyet alacağı ve %10 risk payı alacağı talep edip edemeyeceği hususunda rapor düzenlenmesi için kooperatif kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek bilirkişi incelemesi için gerekli gider avansının yatırması için davacı vekiline 6100 Sayılı HMK ‘nın 120/3 ve 324/2 maddeleri uyarınca 2 haftalık kesin süre verilmiş ise de kesin süre içerisinde söz konusu gider ve delil avansının yatırılmaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin miktar itibari ile kesin olmak üzere verdiği red kararının hukuk ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davalarda kesinlik sınırının kamu düzeni ile ilgili olduğunu, istinaf konusu işbu kararın kesin bir karar olmayıp taraflarınca kısmi açılmış bir dava olduğunu, dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında ”fazlası hakkındaki talebimiz saklı kalmak kaydıyla” ibaresinin yer almakta olup, davanın kısmi talep ile açıldığının açıkça ortada olduğunu, dolayısıyla kesinlik sınırı için alacaklarının tamamının değerlendirilmesi gerektiğinden söz konusu dava değerinin istinaf sınırının altında kalmadığını, tüm bu nedenlerle öncelikle istinaf başvurularının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, dosya kapsamında yer alan gerekçeli kararda; yerel mahkemece davalının müvekkili kooperatifin üyesi olup olmadığı vb. hususlarda rapor düzenlenmesi için kooperatif kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek bilirkişi incelemesi için gerekli gider avansını yatırmaları için taraflarına HMK m.120/3 ve 324/2 maddeleri uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş ise de, söz konusu delil ve gider avansının yatırılmaması nedeni ile ispatlanamayan davanın reddine şeklinde hüküm kurulduğunu, dosya kapsamında görülen 10.09.2021 tarihli duruşmada bilirkişilere ayrı ayrı 600’er TL ücret, iki adet tebligat masrafı 40,00 TL ve sair yazışma gideri 50,00 TL olmak üzere toplam 1.240,00 TL’nin taraflarınca yatırılan delil avansından karşılanmasına, uyaptan yapılan kontrole göre taraflarınca yatırılan delil avansının yeterli olmadığından taraflarından eksik olan 1.046,10 TL delil avansının iki hafta kesin süre verilerek mahkeme veznesine yatırılmasına ilişkin ara karar verilmiş olup, talep edilen miktarın hatalı olarak fazla takdir edildiğini, yerel mahkemenin her ne kadar takdir edilen delil avansının taraflarınca süresi içinde yatırılmadığından bilirkişi raporu tanzim edilemediği gerekçesi ve iddialarının ispatlanamaması sebebi ile davanın reddine karar verilmiş olsa da dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerin re’sen incelenmesi gerektiğini, mahkemenin re’sen araştırma ilkesi özellikle kamu düzeninin ön planda olduğu ihtilaflarda uygulama alanı bulmakta olup işbu istinaf konusu dava dosyasıınn taraflardan birinin kooperatif olması itibariyle kamu düzeni için önem arz ettiğini, öyle ki; dosya kapsamında davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu evraklar, taraflarınca 17.03.2021 tarihli beyan dilekçesi ekinde sunulan evraklar, … Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden celp edilen evraklar (genel kurul tutanakları, davalının üyelik dosyası, ödeme belgeleri) ile diğer bir çok bilgi ve belge bulunduğunu, yerel mahkemece bilirkişi raporu tanzim edilmeden de söz konusu evrakların incelenip bu doğrultuda bir karara varılması gerekirken, yazılan gerekçeli kararda belirtildiği gibi ”rapor düzenlenemediğinden ispatlanamayan davanın reddine” şeklinde karar verilmesinin hukuk ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtmekle birlikte şayet davanın reddine karar verilse dahi yerel mahkemece dosya nezdinde yer alan evraklar incelenmeden verilen kararın kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını beyan ederek istinaf incelemesi neticesinde … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/119 E. 2021/926 K. sayılı dosyası üzerinden verilen hükmün kaldırılmasına, davanın kabulüne hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re’sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.Dava, kooperatifin üyesine karşı açtığı alacak davasıdır.Mahkemece yapılan yargılama sonucu;”10/09/2021 tarihli celsesinde, davalının, davacı kooperatifin üyesi olup olmadığı,üyesi olması halinde davalının normal statülü ortak mı yoksa sabit ve peşin ödemeli kooperatif ortağı mı olduğu,üyeliğinin devam edip etmediği, davalının istifasının bulunup bulunmadığı,kesin maliyet hesabında davalının yaptığı ödemelerin endekslemesinin yapılıp yapılmadığı, endekslemenin hangi metoda göre yapılması gerektiği ve doğru olarak yapılıp yapılmadığı, kesin maliyet hesabının tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı,davacı kooperatifin davalıdan genel gider, yönetim gideri ve resmi gider alacağı ile kesin maliyet alacağı ve %10 risk payı alacağı talep edip edemeyeceği hususunda rapor düzenlenmesi için kooperatif kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek bilirkişi incelemesi için gerekli gider avansının yatırması için davacı vekiline 6100 Sayılı HMK ‘nın 120/3 ve 324/2 maddeleri uyarınca 2 haftalık kesin süre verilmiş ise de kesin süre içerisinde söz konusu gider ve delil avansının yatırılmaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine” şeklinde karar verildiği görülmüştür.Bilindiği gibi; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 324.maddesinde taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda oldukları belirtilerek, tarafların birlikte aynı delilin ikamesini talep etmiş olmaları halinde gereken gideri yarı yarıya avans olarak ödeyecekleri ve taraflardan birisinin avans yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde diğer tarafın bu avansı yatırabileceği ve aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümlerin saklı olduğu ifade edilmiştir.Ayrıca; davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. HMK’nın 90. maddesine göre kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir.Hakim, tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur.Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletinde bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere düzenlenen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkca anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir.Somut olayda, mahkemenin 10.10.2019 tarihli ara kararıyla dosyada davacı yanın ne kadar gider/delil avansı bulunduğu ve buna göre yatırması gereken kalan tutarın belirlenmediği anlaşılmaktadır. Mahkemeler en az giderle, en süratli şekilde yargılamayı tamamlamalıdırlar.Hal böyle olunca, öncelikle davacının dosyada bulunan gider/delil avansı tespit edildikten sonra eksik kalan bilirkişi giderinin tüm ayrıntılarıyla belirlendikten sonra dosyadaki gider/delil avansına göre yatırılması gereken eksik miktarın yatırılması için kesin süre tayin edilerek usulüne uygun ihtaratın yapılması nihayetinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Bununla birlikte;6100 sayılı HMK’nın 266. maddesindeki özel düzenleme gereğincede, bilirkişi delilline münhasır olmak üzere mahkemenin, uyuşmazlığın çözümü bakımından gerekli görmesi halinde talep olmaksızın kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebileceği düzenlenmiştir.Davalı, davacı Kooperatiften ayrıldığını, kooperatifçe ibra edildiğini kooperatife hiç bir borcunun kalmadığını beyan etmiş olup davalının kooperatifin üyesi olup olmadığı, üyesi olması halinde davalının normal statülü ortak mı yoksa sabit ve peşin ödemeli kooperatif ortağı mı olduğu, üyeliğinin devam edip etmediği, davalının istifasının bulunup bulunmadığı, kesin maliyet hesabının tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı,davacı kooperatifin davalıdan genel gider, yönetim gideri ve resmi gider alacağı ile kesin maliyet alacağı ve %10 risk payı alacağı talep edip edemeyeceği endekslemenin hangi metoda göre yapılması gerektiği ve doğru olarak yapılıp yapılmadığı hususlarının değerlendirilmesinin uyuşmazlığın açığa kavuşturulması zorunluluk arz etmekte olup bu düzenlemeye aykırı şekilde kesin süre verilerek ara karar kurulması da 6100 sayılı HMK 266, 288, 324 madde hükümlerine de aykırı olmuştur.
Açıklamalar ışığında davacı tarafın istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu davacının istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARTE MAHKEMESİ’ nin istinafa konu edilen kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 05/11/2021 tarih ve 2021/119 E – 2021/926 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 11/02/2022