Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/130 E. 2022/292 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/130
KARAR NO: 2022/292
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2021
NUMARASI: 2019/498 E. 2021/541 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 11/02/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/07/2021 tarih ve 2019/498 E – 2021/541 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;Davacı kooperatifçe alınan genel kurul kararı doğrultusunda kesin hesap ve ek kesin hesap maliyeti çıkartıldığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. Maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini, aynı toplantının 9. Maddesinde Denizbank A.Ş tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeni ile kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılması ve çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, davacı kooperatifin ilk defa 2010 yılında kesin hesap yapılması ve ortaklarının borçlarının belirlenerek ferdileştirme suretiyle tapu verilmesi konusunun genel kurulun gündemine geldiğini, 09/05/2010 tarihli genel kurulun 6. Gündem maddesinde bu konuda yönetim kurulunca yapılan hesabın kabul edilmediğini ve yönetime yetki verilmesi teklifinin reddedildiğini, 2015 yılında oluşturulan teknik heyet tarafından kesin hesap yapıldığını ve bu kesin hesabın üyelere noter aracılığı ile gönderildiğini, bahse konu kesin maliyet ve şerefiye hesabının üyelere usulünce tebliğ edilerek itiraz imkanı sağlandığını ve yapılan itirazlar cevaplandırılarak bahse konu kesin hesaba ilişkin borçların kesinleştiğini, ancak bir kısım üyelerin borçlarını ödememesi üzerine banka borçlarının zamanında ödenemediği için inşaatlara devam edilmediğini, üyelerin bu davranışları nedeni ile kooperatifin acze düştüğünü, ödenmesi gereken 19.500,00-TL banka kredi borcunun ve yapılması gereken 98 dairelik 2 blok inşaatın ve ayrılan ortaklara yapılacak 1.500,000-TL geri ödemenin yapılmadığını, alacaklı Denizbank’a olan borcun protokole bağlanarak sabitlendiğini, kooperatifin protokole uyarak borcunu ödeyebilmesi, kalan inşaatları yapabilmesi ve çıkan üyelerin borçlarını ödeyebilmesi için daha önce çıkarılan kök maliyete ek maliyet çıkartılmasının gündeme geldiğini, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. Gündem maddesi ile kesin mayilet hesabı sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini, aynı toplantının 9. Gündem maddesinde Denizbank’ın kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması ve inşaatlarını tamamlanması için kök maliyete ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8. Günden maddesindeki şartlar dahilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, son olarak genel kurulun 11. Gündem maddesinde çıkan kesin hesap borçlarını tamamen ödeyen ortakların kooperatif ortaklığından çıkarılmasına karar verildiğini ve herhangi bir itiraza uğramadan ve dava açılmadan kesinleştiğini, alınan genel kurul kararından sonra teknik heyetin çalışmasını tamamladığını ve kooperatifin kesin hesap maliyet borcunu ödememiş her ortağa kök maliyete ilave olarak 16.301,89-TL ek maliyet çıkarıldığını, bu tutarın Koop. Kan. Mad. 32 ve 54’de öngürülen ek ödeme niteliğinde olmadığını, ek maliyet hesap cetvelinin her bir üyeye tebliğ edildiğini, alınan genel kurul kararı ve hesap cetveline göre her üyenin kooperatife olan toplam borcunun 01/02/2019 – 31/01/2021 tarihleri arasında toplanan 24 taksitte ödenmesinin gerektiğini, ilk taksitin son ödeme tarihin ise 28/02/2019 olduğunu, 24/05/2019 tarihli 24 sayılı kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlem başlatılması için kooperatife yetki verildiğini, huzurdaki davanın kök ve ek maliyet borçlarının ilk 4 taksitini ödemekte temerrüde düşen ve takibe haksız itiraz eden ortağa açıldığını, davalı ile aynı durumda olan bir kısım kooperatif ortaklarına karşı kesin hesap şerefiye bedeli borçları için 2016 yılında takip başlatıldığını, yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasının davacı lehine sonuçlandığını ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf incelemesinin devam ettiğini, davalının toplam borcunun 68.921,96-TL olduğunu, bunun 01/02/2019 tarihinden başlamak üzere 31/01/2021 tarihine kadar her ay 2.871,75-TL olarak ödemesi gerektiğini, davalının ödemesi gereken 4 taksiti geciktirdiğini ve bunun üzerine Kayseri 5. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının kooperatifin halen üyesi olduğunu, peşin bedelli ortak olmadığını, diğer üyelerle eşit statüde olduğunu ve borcunu ödemesi gerektiğini belirterek takip konusu borcun usulünce kesinleştiriliş ve davalıya tebliğ edilmiş olan kesin maliyet hesaplarına dayanması ve alacak kalemlerinin likit olması sebebiyle davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davalının kooperatif üyesi olmadığını, kooperatife borcunu ödediğini ve 02/11/2010 tarihinde kat mülkiyeti tapusunu aldığını,, tapuyu aldıktan sonra hiçbir genel kurula çağrılmadığını, kooperatifin 2014 yılında ödemesi gereken Denizbank Kredisini ödeyememesi nedeniyle acze düştüğünü ve bu sebeple davacı gibi borcu olmayan, tapusunu alan tapusunu aldıktan sonra genel kurullara çağrılmayan hazirun listesinde bulunmayan davalıya ve davalı gibi başka üyelere kötü niyetli olarak borç çıkarıldığını, üye olmayan kişilerin yıllar sonra hazirun listesine eklenerek genel kurulda borç çıkarılmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, ana sözleşme uyarınca davacı talebinin zamanaşımına uğradığını, her yıl yeniden borç çıkarılmasının hukuka aykırı ve alınan kararın yok hükmünde olduğunu, kooperatiflerdeki açık kapı ilkesinin dikkate alınmadığını, davacı kooperatifin bilanço açığını kapatmak için ek ödeme talep ettiğini bu kararın 3/4 çoğunlukla alınması gerektiğini, davacının eşitlik ilkesine aykırı davrandığını belirterek davacının haksız ve hukuka aykırı davacının reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nın 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davanın kabulüne karar verilen alacak miktarının likit yani belirlenebilir bir alacak miktarı olduğundan asıl alacak üzerinden davalı aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile;…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan kesin maliyet ve ek kesin maliyet talepli davada her ne kadar davanın kısmen kabulü ile müvekkilinin kesin maliyet talebinin kabulüne karar verilmiş olup kararı istinaf etmek gerektiğini, müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığını, müvekkilinin 2010 yılında çıkarılan kesin maliyet bedelini ödediğini ve tapusunu aldığını, müvekkili hakkında da yönetim kurulu kararı ile kooperatiften ilişiğinin kesilmesine karar verildiğini, müvekkilinin tapusunu aldıktan sonra hiçbir genel kurula davet edilmemesinin davacı kooperatifin müvekkilinin tapusunu alarak kooperatiften ayrıldığını zımnen kabul ettiği anlamına geldiğini, gerekçeli kararda müvekkilinin kooperatiften ayrıldığına dair belgenin olmaması sebebi ile müvekkilinin kooperatif üyeliğinin devam ettiğinin kabul edildiğini, davacı kooperatifin müvekkilini o tarihten sonra hiçbir genel kurula çağırmadığını, hazirun listesinde adını yazmadığını, bu durumun açıkça kooperatifin müvekkilinin çıkma isteğini kabul ettiği anlamına gelmesi gerektiğini, aksi yorumlanacak olursa kötü niyetli hareket edildiğinin anlaşılması gerektiğini, zira uzun bir süre müvekkilinin herhangi bir şey talep etmeyen kooperatifin bir anda müvekkiline üye gibi davranmasının iyi niyetli hiçbir yanı olmadığını, müvekkilinin tapusunu aldıktan sonra yapılmış olan hiçbir genel kurul toplantısına çağrılmadığını, sadece 30/06/2018 tarihli genel kurula çağrıldığını, bunun dışında hiçbir hazirun cetvelinde adının bulunmadığını, müvekkilinin 2010 yılından sonra en son yapılan genel kurul toplantısına kadar çağrılmadığını, aynı zamanda harizun cetvelinde de isminin bulunmadığını, müvekkilinin tapusunu aldıktan sonra hiçbir ödemeye davet edilmediğini, aidat borcunun istenmediğini, aynı zamanda 5 yıllık süreç içerisinde davacı kooperatifin müvekkilinden herhangi bir maliyet talebi de olmadığını, müvekkilinin tapusunu aldıktan sonra genel kurullara davet edilmediği gibi kendisine aidatlarını ödemesi gerektiği yönünde de kooperatifin bir talebi bulunmadığını, müvekkilinin kooperatif üyeliğinin davet ettiği kabul edilecek olursa aidat borcunun da devam ettiği kabul edilmesi gerektiğini ve 5 yıllık süreç içerisinde aidatını ödemeyen müvekkiline karşı bir girişimde bulunulması gerektiğini, ancak davacı kooperatifin de müvekkilinin üyeliğinin bittiğini kabul etmiş olup üyelik ödevleri konusunda müvekkiline başvuruda bulunmadıklarını, aradan 5 yıl geçtikten sonra sırf bilanço açıklarını kapatmak adına ek maliyet çıkardıkları genel kurula davet ettiğini ve müvekkili aleyhine karar alındığını, bu durumun iyi niyetten uzak bu tutum olup müvekkilinin ve diğer üyelerin haklarını zedelediğini, iş bu dosya kapsamında müvekkilinin istifa talebinden sonra müvekkilinden yıllarca kooperatifin herhangi bir talebi olmadığını, kooperatifin müvekkilinin istifasını zımnen de olsa kabul ettiğinin anlaşılması gerektiğini, müvekkilinin ortaklıktan çıktıktan sonra kooperatife giriş için yeniden yazılı bir beyanda bulunmadığını, bu nedenle 2018 yılında yeniden ortak olduğu yönünde de bir belgenin bulunmadığını, davacı kooperatifin açık kapı ilkesini ihlal ettiğini, müvekkilinin zımni olarak kooperatiften istifanın kabul edildiğinin anlaşılması gerektiğini, bu durumda da müvekkilinin yeniden kooperatife girme yönünde bir beyanı bulunmamakta olup kooperatif tamamen kendi lehine bir durum yaratmak adına müvekkilini maliyetin kabul edileceği genel kurul toplantısına davet ettiğini, müvekkilinin yazılı bir beyanı olmadan kooperatife yeniden üye olmuş gibi bir tutum sergilenmesinin doğru olmadığını, davacı tarafın kendi bilanço açığını kapatmak adına müvekkiline ve diğer üyelere ek maliyet adı altında borçlar çıkardığını, ancak iş bu dosya kapsamında kooperatifin bilanço açığı olup olmadığı bilirkişilerce araştırılmadan dosyada karar verildiğini, müvekkilinin bir alacağı olduğu kabul edilse dahi bu alacakların zamanaşımına uğradığını, dosyada endeksleme yapıldığında müvekkilinin yapmış olduğu ödemelerin fazla olduğunu ve müvekkilinin davacı koperatife bir borcunun kalmadığını ileri sürerek İstinaf taleplerinin kabulüne, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/498 E. 2021/541 K. Sayılı ilamında müvekkili aleyhine verilen hükmün kaldırılmasını ve davanın tamamen reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili istemiyle Kayseri 5. İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı dosyası ile başlatılmış icra takiplerine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında; alacaklının S.S. … Kooperatifi, borçlunun … olduğu, 11.487,00 -TL asıl alacak 311,57 TL işlemiş faiz olmak üzere 11.708,57 TL toplam alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun süresinde yaptığı itiraz ile takibin durduğu anlaşılmıştır.Kooperatifinin 30/06/2018 tarihli Genel kurul toplantısında alınan 8. numaralı kararda; kesin maliyet sonucu (tapusunu alan dairenin teslimi alan ve almayan üyeler itibariyle ayrı ayrı veya birlikte) belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksit halinde ödenmesinin kabul edildiği, 9. maddesinde ise 2014 yılında yapılan kesin maliyet hesabından sonra … A.Ş’ nin başlattığı icra takipleri ve işletilen temerrüt faizleri sebebiyle çıkan ek maliyet ve ek ödemelerin görüşülüp karara bağlandığı, bu doğrultuda …’ ın kooperatif için kullanılan kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeniyle yönetim kuruluna kök maliyete ek olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyeti de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartlarında ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği görülmüştür.Mahkemece aldırılan 14/01/2020 tarihli asıl ve 08.01.2021 tarihli bilirkişi raporlarında; davacı Kooperatifin Kayseri 5.İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davalıdan 8,770,14-TL kesin maliyet taksit alacağı, 121,10-TL işlemiş faiz alacağının alacağının olduğunun belirtildiği görülmüştür.Bilindiği üzere Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur. (Yargıtay 23. HD 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar)Bu durumda mahkeme kararında usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davalının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.Aynı zamanda davaya konu alacak genel kurul kararına dayanmakta olup miktarı belli, hesaplanabilir nitelikte olup likiddir. Davalının itirazının haksız olduğu anlaşıldığından mahkemece davacı yararına icra inkar tazminatı hükmedilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.
Açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesi kararının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir isabetsizliğin bulunmadığı, kamu düzenini ilgilendiren başkaca bir aykırılık da tespit edilemediğinden davalı tarafın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/07/2021 tarih ve 2019/498 E – 2021/541 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 607,36 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 152,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 455,36 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022