Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1299 E. 2022/1270 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1299
KARAR NO: 2022/1270
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2021
ESAS NO: 2021/507
KARAR NO: 2021/1187
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 01/06/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 24/12/2021 tarih ve 2021/507 E – 2021/1187 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; Davalı ile müvekkili arasında Kayseri … … Ada … parsede kain 4.082,45 m2 arsanın satışı ve müvekkiline tahsisi konusunda anlaşma yapıldığını, 44.907,00- USD bedel konusunda tarafların anlaştığını, müvekkilinin anlaşma sonrasında 5.907,00-USD ödeme yaptığını, arsa üzerine iş yerini kurduğunu, … DOKUMA isimli iş yerinde faaliyet göstermeye başladığını, 14 yıldır bu adreste faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin Kayseri 7. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile ödeme planı çıkarılmasını istediğini davalı şirkete bildirdiğini, davalı şirket ise Kayseri 13. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile müvekkilinin kalan bakiye borcunun 39.000,00-USD olmadığını, bu bedele 16.595,84 USD faiz işletilmesi sonucunda bakiye borcun 55.595,84-USD olduğunu, bu bedelin ödenmesi durumunda tapunun verileceğini bildirdiğini, müvekkilin ticari işletmesini kaybetmesi ve ticari faaliyetinin sonu ermesi tehlikesi olduğunudan Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/364 D.iş sayılı dosyasından ihtiyati tedbir talebinin kabul edildiğini, bu nedenle dava konusu taşınmazın satış bedelinden kalan 39.000,00-USD’ nin TL cinsinden bedelinin tespitini, davalı adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; davacının öncelikle dava dilekçesinde belirttiği 44.907,00-USD’ nin dava tarihinde ki TL cinsinden harç ödemesi gerektiğini, davacının satışı vadedilen yerde hiçbir faaliyetinin olmadığını, müvekkili şirketten kiraladığı, … … Cadde No: … de bulunan … ve … nolu iş yerinde faaliyet sürdürdüğünü ve halen burada bulunduğunu, dava konusu taşınmaz ile ilgili şifahi bir anlaşma yapıldığı husununu doğru olduğunu, davacının bugüne kadar 5.907,00-USD dışında herhangi bir ödeme de bulunmadığını, satış bedelinin banka reeskont faizi ile birlikte ödenmesi halinde satışın gerçekleştirilmesi yönünde karar alındığını, belirtilen nedenlerle de ortada bir satış vaadi ve satış sözleşmesi bulunmadığını, öncelikle eksik harcın tamamlattırılması gerektiğini, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, davanın reddini, yargılama harç ve giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “… dava konusu taşınmazın davacıya satışı konusunda sözlü olarak anlaşmaya varıldığı hususunda ihtilaf yoktur, ancak tapulu taşınmazların mülkiyetini nakleden sözleşmeler resmi şekilde yapılmadıkça Türk Medeni Kanununun 706. ve Türk Borçlar Kanununun 237. maddeleri uyarınca, sözlü anlaşmaya dayalı olarak tescil isteminde bulunulamayacağından davacının tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verilmiştir.Ayrıca davacı tarafından taşınmazın satış bedeli olduğu iddia edilen 39.000,00 USD’nin TL cinsinden tespiti talep edilmiş ise de davacının tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verildiğinden tespit isteminde hukuki yarar kalmayacağı değerlendirildiğinden ve kaldı ki taşınmazın satış bedeli olduğu iddia olunan bedel, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara ilişkin tebliğde değişiklik yapılmasına dair tebliğin yürürlüğe girdiği 16/11/2018 tarihinden öncesine ait gecikmiş alacağa ilişkin olup, söz konusu tebliğ geçmişe yürümeyeceğinden anılan Cumhurbaşkanlığı kararının uyuşmazlıkta uygulanması mümkün bulunmadığından davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı ve davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine ikame edilen davanın sonuçta red ile sonuçlanmasına bir diyeceği bulunmadığını, ilk derece Mahkemesince davanın reddi için gösterilen gerekçelerin doğru ve yasaya uygun olduğunu, ancak, eksik harç tamamlanmadan ve nispi vekil ücreti tayin ve takdir edilmeden karar ittihazı doğru olmadığını, dava, tapu iptali ve tescil davası olduğunu, yani, davacı ayni bir hak talebinde bulunduğunu, dava dilekçesinde harca esas değerin 20.000,00 TL olarak gösterildiğini, bu konuda itirazları olmadığını, ilk derece mahkemesi bu yöndeki itirazı kaale almadan hüküm tesis ettiğini, oysaki, davacı dava dilekçesinde tarafların 44.907 USD satış bedeli konusunda anlaştıklarını ifade ettiğini, en azından 44.907, USD nin dava tarihindeki TL karşılığının esas alınmalı, eksik harcın tamamlattırılması ve bu miktar üzerinden nispi vekil ücreti takdir edilmesi gerektiğini veya keşif icrası sonunda taşınmazın dava tarihindeki değeri tespit ettirilmesi gerektiğini ve bu değer üzerinden davacının harç yatırması sağlanmalı ve nispi vekil ücretine hükmedilmesi gerektiğini, istinafa konu kararda maktu vekil ücreti tayini yasaya aykırı düştüğünü, kararda, bu yöndeki itirazları değerlendirilmediğini, eksik inceleme ile karar ittihaz olunduğunu, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin adı geçen kararını bu yönden yasaya uygun bulmadıklarını, kararın vekil ücreti yönünden kaldırılmasına ve taşınmaz değeri esas alınarak lehimize vekil ücreti tayinine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkil arasında Kayseri … … Ada … Parselde kain 4.082,45 metrekare arsanın satışı ve müvekkile tahsisi konusunda anlaşma yapıldığını, toplam 44.907,00 USD bedel konusunda taraflar anlaştığını ve bu anlaşma sonrasında müvekkilinin 5.907,00 USD ödeme yaptığını, müvekkil … DOKUMA isimli iş yerinde faaliyetini sürdürmeye başladığını ve yaklaşık 14 yıldır da Serbest Bölge alanında bu iş yerinde faaliyetini gösterdiğini, müvekkili, Kayseri 7. Noterliğinin … tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarı ile, dava konusu taşınmazın bedelinin ödenmesi hususunda kendisine ödeme planı çıkarılmasını istediğini davalı şirkete bildirdiğini, davalı şirket ise Kayseri 13. Noterliğinin … tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarı ve 31.08.2020 sayılı yazısı ile müvekkilin kalan bakiye borcunun 39.000,00 USD olmadığını, bu bedele 16.595,84 USD faiz işletilmesi sonucunda bakiye borcun 55.595,84 USD olduğunu bildirdiğini ve bu bedelin ödenmesi durumunda tapunun verileceğini bildirdiğini, müvekkili adına davalı şirkete göndermiş olduğu Kayseri 7. Noterliğinin … tarih ve … Yevmiye nolu ihtarında, satış bedelinin 13.09.2018 tarih ve … numaralı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine göre döviz cinsinden belirlenmiş olsa da 02.01.2018 tarihli döviz kuru dikkate alınarak Türk Lirasına çevrilmesinin gerektiği ve bu işlemin yapılıp ödeme planı oluşturulması gerektiği bildirildiğini, bu ihtarname karşı tarafa 16.09.2020 tarihinde tebliğ olduğunu, karşı tarafın 18.09.2020 tarihinde müvekkilin ödemiş olduğu 5.907,00 USD ile 246,81 TL emlak vergisi bedelini müvekkilin hesaplarına iade ettiğini, müvekkili bu iadeleri öğrendiğini, hesabına yollanan bedeli tekrar gönderdiğini ve haksız olarak kendisine ait dava konusu tapunun başkalarına satılması tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını, müvekkil ile karşı taraf arasında yapılan arsa satışından kalan borcu olan 39.000 USD bedelin bulunduğu taraflar arasındaki bahsi geçen ihtarname ve diğer yazışmalar ile sabit olduğunu, 39.000,00 USD bakiye satış bedeli tarafların kabulünde olduğunu, davalı tarafça müvekkilden fahiş bir faiz talep edildiği gibi, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine aykırı olarak döviz cinsinden satış bedeli ve faizi talep edildiğini, müvekkil satış bedelinin belirlenmesini istediğinde ise hakkaniyete aykırı olarak müvekkile yapmış olduğu bakiye satış bedeli iade edildiğini, yine müvekkilin ödediği emlak vergisi bedelleri de kendisine iade edilerek müvekkilinin taşınmazdaki hakkının sonlanmasına neden olacak adımlar atılmaya başlandığını, Kanunların Serbest Bölgeler Müdürlüklerine ve yönetim şirketlerine verdikleri hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle, kanun tarafından verilen güç kötüye kullanılarak müvekkili mağdur edildiğini, Melikgazi Belediyesine ödenen emlak vergisinin davalı şirketçe iadesinin yapılamayacağı ve bunun hukuken mümkün olamayacağı açık olmasına rağmen iade yapılmaya çalışıldığını, Serbest Ticaret Bölgeleri kendilerine has Kanuna tabi olan, Kanunda belirtilen esaslar çerçevesinde kurulan ve faaliyet gösteren, şirket vasıtasıyla işlemlerini yürüten kuruluşlar olduğunu, kuruluş amaç ve esasları 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nda belirtildiğini, Serbest Bölgeler, arsa tahsis ve satış işlemlerini haricen yapmak durumunda olduklarını, çünkü tapuların devri Ticaret Bakanlığının iznine bağlı olduğunu, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı sonrasında Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından da görevsizlik kararı verilmesi sonucunda görev uyuşmazlığı ortaya çıkmıştır. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından görev uyuşmazlığı giderilmiş ve dosya Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, yerel mahkeme delillerimizi toplamadığını, keşif yapılması ve şirket kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılması taleplerimizi yerine getirmediğini, eksik araştırma ile usul ve esas açısından hukuka aykırı bir karar verdiğini, dava dilekçesi ve sonrasındaki iddiaları taraflar arasında arsa tahsisi ve satışı konusunda uyuşmazlık olmadığı ödenecek bedel konusunda ihtilaf olduğunu, neticede yerel mahkeme tarafından da taraflar arasında dava konusu taşınmazın satışının yapıldığı hususunda ihtilaf olmadığı belirtildiğini, davalı şirket tarafından müvekkilin başvurusu üzerine 18.01.2022 tarihli bildirim yapılmış ve müvekkilden dava konusu taşınmazın bedelinin ödenmesi istenerek aslında taraflar arasındaki anlaşmazlığın taşınmaz için ödenecek bedel olduğu görüldüğünü, müvekkil firma dışındaki firmalara da harici tahsis ve satış yapıldığı konusunun davalı tarafça gizlenmiş olması ve şirket kayıtları üzerinde uzman bilirkişiler tarafından inceleme yapılması talebimizin yerine getirilmemiş olması hukuka aykırı olduğunu, müvekkil ile davalı şirket arasında yapılan dava konusu taşınmazın müvekkile satışına ilişkin ön sözleşme, müvekkile ait faaliyet ruhsatı, dava konusu taşınmazın emlak vergilerinin müvekkilden tahsil edildiğine ilişkin belgeler, taraflar arasında gönderilen ihtarname ve diğer belgeler incelendiğinde mahkemece yapılması gereken taşınmazın bedelini belirlemek ve davalı taraf ödenmek üzere mahkeme veznesine depo edilmesini sağlayarak taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmek olduğunu, yerel mahkeme ilamının kaldırılarak davanın kabulüne veya toplanmayan delillerin toplanması ve yeniden karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, taşınmaz bedelinin tespiti ile tapu iptali ve tescil taleplerine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya kapsamında toplanan deliller, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, mahkemece yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, kanıtların takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, buna göre davanın reddine kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen, istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 24/12/2021 tarih ve 2021/507 E – 2021/1187 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinafı yönünden; Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalının istinafı yönünden; Alınması gerekli olan 80,70 T TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/06/2022