Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1283 E. 2022/1287 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1283
KARAR NO: 2022/1287
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2022
NUMARASI: 2020/874 E. 2022/187 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/06/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 03/03/2022 tarih ve 2020/874 E – 2022/187 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin davalıya sattığı ürünlerden kaynaklanana alacağının tahsili için faturaları ve cari hesap ekstresi dayanak gösterilerek davalı aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatıldığını, davalının borcunun olmadığına ilişkin iddiasının gerçeği yansıtmadığını, tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunun sabit hale geleceğini, işbu dava açmadan önce arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşamama ile sonuçlandığını ileri sürerek; davanın kabulü ile, itirazın iptaline, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacıdan dört ayrı cins ebatta yatak satın aldığını, bu alışverişe istinaden takip konusu edilen 23/07/2020 tarihli fatura tanzim edildiğini, söz konusu faturaya konu edilen ürünlerinin hiçbirisinin müvekkiline teslim edilmediğini, ancak buna istinaden 9.777,55 USD tutarlı faturaya istinaden 1.000,00 Euro alacak talebi ile icra takibine girişildiğini, satıma konu ürünlerin teslim edilmemiş olması ve sonrasında alacağın bir kısmının takibe konulması üzerine 16/11/2020 tarihli iade faturası tanzim edildiğini, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmadığı gibi sözlü olarak akdedilen bir sözleşmede bulunmadığını, satım konusu malların müvekkiline teslim edilmediğini, davacının malların teslim edildiğini ispat etmesi gerektiğini savunarak davanın reddine, davacının kötü niyetli olmasından dolayı alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Somut olayda davalı şirketin BA formu ile vergi dairesine beyan etmesi karşısında davacı şirketin faturalara konu mal ve / veya hizmetin davalıya teslim edildiğini dolayısıyla faturalardan kaynaklanan alacağının varlığını ispat ettiği, bu suretle fatura bedellerinin ödendiğinin eldeki davada davalı şirket tarafından ispat edilmesi gerektiğinden faturanın bulunabileceği kısmına ait davalı defterlerinin ayrıca bilirkişice incelenmesi sonuca bir etkisi olmadığından gerek görülmemiş ve HMK 6. Maddesi gereğince ödemeyi ispat edemediğinden davacının davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmıştır.Somut olayda, takip talebinde ve ödeme emrinde Euro belirtildiği ancak itirazın iptalinde USD üzerinden itirazın iptali dilediği anlaşılmakla takip talebindeki kur ve dayanak fatura USD olması karşısında maddi hata olarak değerlendirilmiştir. Açıklanan gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmitir.İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ticari defter kayıtları ve BA formları dikkate alındığında alacak likid olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.Davacının davasının kısmen kabulü ile, davalının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının 1.000 USD asıl alacak yönünden iptaline, takibe bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren devlet bankalarınca USD cinsinde açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranında faiz işletilmesine, (%10’u geçmemek kaydıyla)1.000 USD asıl alacağın takip tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden belirlenen TL karşılığının %20’si olan 1.693,92 TL tazminatın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Davacı … A.Ş tarafından davalı müvekkiline karşı açılan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/874 Esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş olup; söz konusu karar karşı istinaf dilekçesini sunduklarını, davacı taraf açtığı dava ile; davalı müvekkiline mobilya ürünleri sattığını, bu nedenle takibe konu ettiği faturanın tanzim edildiğini, davalı müvekkilin fatura borcunu ödemediğini, davalı müvekkil hakkında başlatılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini, itirazın iptali ile takibe devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece de davalının talebinin kısmen kabulü ile takibe yapılan itirazın 1.000,00 USD asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına karar verildiğini, yerel mahkeme kararının gerekçesini; davaya konu satım akdinin gerçek ve geçerli olduğunu, bu ilişki nedeniyle düzenlenen faturaların davacının ticari defterlerinde yer aldığını, ayrıca alacağa konu faturanın davalı müvekkili tarafından BA/BS formaları ile maliyeye bildirildiğini, davacının mal satışına ilişkin iddiasını ispatladığını, bedelin ödendiği konusundaki ispat yükünün davalının üzerinde olduğuna dayandırdığını, ancak bu gerekçe, eksik ve yetersiz olduğu gibi, aynı zamanda da hukuka aykırı olduğunu, mahkeme tarafından yargılama kapsamında alınan bilirkişi raporlarının hükme esas alındığını, söz konusu raporlardan 02.02.2022 tarihli ikinci bilirkişi raporunda, mahkemenin kabul kararının gerekçesini oluşturan hususlara değinildiğini, BA/BS formları hakkında görüş tespitlere yer verildiğini, ancak söz konusu raporun davalının borçlu olduğuna ilişkin kanaati içermesinin nedeni, davalı müvekkilinin söz konusu fatura nedeniyle davacıya kestiği iade faturasının inceleme sırasında değerlendirmeye alınmamış olması olduğunu, zira bu hususun bilirkişi raporunda; “davacı kayıtlarında yer aldığı tespit edilmekle davalı kayıtlarında da yer aldığı davalı form BA’sı karinedir. Dosya kapsamında faturaya dönük yapılmış bir yazılı itiraz veya iade talebine rastlanılmamıştır.” şeklinde ifade edildiğini, acak bilirkişinin bu tespitinin doğru olmadığını, zira davaya cevap dilekçesinde takibe konu faturaya ilişkin iade faturasının tanzim edildiği açık bir şekilde belirtildiğini, bu faturanın bir sureti de dilekçe ekinde mahkeme dosyasına sunulduğunu, davalı müvekkili tarafından düzenlenen iade faturasının varlığı karşısında; eksik inceleme ile hazırlanan ve hükme esas alınan raporun hukuka aykırı kanaat bildirdiğinin görüleceğini, davalı müvekkili tarafından form BA ile faturanın beyan edilmiş olmasının, söz konusu fatura nedeniyle iade faturası tanzim edilmiş olması nedeniyle hukuki bir anlam ifade etmeyeceğini, zira davalı müvekkilinin her ne kadar form ba ile beyanda bulunmuş ise de; iade faturası tanzim etmiş olmakla bu ilişkiyi kabul etmediğini, itiraz ettiğini açıkça ortaya koyduğunu, davalının form BA ile beyanda bulunmuş olmasının, aradaki mal ve hizmet alımına karine oluşturduğu da göz önüne alındığında; bu karinenin aksinin ispat edilebilmesinin mümkün olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davalı müvekkilinin iade faturası düzenlemesi ile birlikte bu karinenin aksini ispat ettiğini ve ispat külfetinin davacıya ait olduğuna işaret ettiğini, bu durumda davacının davasını ispat etmesi halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ancak bu ispat faaliyetinin gerçekleştirilmediğini, haksız ve hukuka aykırı işbu istinafa konu kararın tanzim edildiğini, davacı vekilinin taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğuna ilişkin iddiasını kabul etmediklerini, zira Türk Ticaret Kanunu m.89/2 gereğince, cari hesabın geçerli olabilmesi için buna ilişkin sözleşmenin yazılı olarak yapılması gerektiğini, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmadığı gibi sözlü olarak akdedilen bir sözleşme de bulunmadığını, satım konusu malların davalı müvekkiline teslim edilmediğini, dolayısıyla davalı müvekkilinin, kendisine teslim edilmeyen ürünler için bedel ödemek yükümlülüğünün doğmadığını, burada da malların teslim edildiği konusunda ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacının malların teslim edildiğini ispatlaması gerekeceğini, mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları eksik olarak incelendiğini, zira mahkeme dosyasına sundukları 24.05.2021 tarihli dilekçe ile davalı müvekkilinin 2020 yılı Ocak-Ekim dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtlarının Vergi Denetim Kurulu Başkanlığınca başlatılan inceleme kapsamında, Vergi Müfettişi … tarafından 14.12.2020 tarihinde davalı müvekkilinden teslim alındığı, davalı müvekkilinin bu defter ve kayıtların nerede olduğunu tam olarak bilmediğini, bu döneme ilişkin defterlerin nerede olduğu hususunun Vergi Denetim Kurulu Başkanlığından sorulması ve gelecek cevaba göre işlem tesis edilmesinin talep edildiğini, ancak Mahkemece bu taleplerinin kabul görmediğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığı aydınlatmaya yarayacak olan davalı müvekkilinin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmadığını ileri sürerek Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/874 Esas sayılı dava dosyası üzerinden verilen 03.03.2022 tarih ve 2022/187 sayılı kararının yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak, davacı tarafından davalı müvekkiline karşı açılan davanın reddine, davacının kötü niyetli olmasından dolayı alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle ücret-i vekaletimizin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İstinaf dilekçesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hatalı olduğunun ileri sürüldüğünü, müvekkilinin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile davalı şirketin müvekkili şirkete borçlu olduğunu, işbu davaya konu itirazın haksız olduğunun sabit olduğunu, müvekkilinin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda “ davalı tarafın ticâri defterlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda dayalı 091.10.2020-31.12.2020 arası incelendiğini, takibe konu faturanın ise inceleme döneminden önceki bir tarihe(23.07.2020) ait olduğunu, takibe konu faturanın davalının BA’da yer aldığını, bu hususun incelemeye ibraz etmediği 01.01.2020-30.09.2020 dönemi ticari takibe konu faturanın kayıtlı olduğuna karine teşkil ettiği “belirtildiğini müvekkilinin, davalıdan alacaklı olduğu bilirkişi raporları ile sabit olduğunu ve mahkemece hukuka uygun bir karar verildiğini, davalı tarafin istinaf dilekçesinde yer alan iddialarının tümünün gerçekdışı olup istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir. Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir. Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. ( Hukuk Genel Kurulu 2018/(19)11-1099 Esas 2022/61 Karar; 2018/(19)11-1106 Esas 2021/1666 Karar 2017/(19)11-2741 Esas 2021/1418 Karar).
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Kayser Genel İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatılmıştır.Davacı temsilcisi, icra takibine dayanak fatura konusu malzemelerin bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, icra takibine ilişkin faturalar konusu malzemelerin teslim edilmediği yönünde savunmada bulunmuştur. … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 21.10.2021 tarihli müzekkere cevabında, davalının BA formu ile 66.851 TL alış beyan ettiğinin bildirildiği görülmüştür. Mahkemece davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle alınan 02.02.2022 tarihli bilirkişi raporunda davacının usulüne uygun tutulmayan ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 24.049,12 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olması nedeniyle uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturayı göstermiş olup, davacı tarafından söz konusu faturanın davalı tarafından BA formuyla vergi dairesine beyan edildiği görülmekle davacının dava konusu malzemeleri davalıya teslim ettiği buna karşılık davalının fatura borcunu ödediğini kanıtlanması gerekir.Davalı dosyaya ödeme yaptığına dair yazılı delil sunmadığı cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı görülmekle davanın kabulü yönündeki mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla davalının istinaf baş vurusunun HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 03/03/2022 tarih ve 2020/874 E – 2022/187 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 522,16 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 130,54 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 391,62 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01/06/2022