Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1255 E. 2022/1283 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1255
KARAR NO: 2022/1283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2022
NUMARASI: 2020/871 E. 2022/287 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/06/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 06/04/2022 tarih ve 2020/871 E – 2022/287 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı sigorta şirketi arasında 31/12/2013 başlangıç- 31/12/2014 bitiş tarihli işveren sorumluluk sigorta poliçesinin imzalandığını, poliçenin düzenlendiği tarihte davacı şirketin ünvanının …Ltd şti olduğunu, ünvanın 03/04/2018 tarihinde değiştirildiğini, 11/12/2014 tarihinde davacıya ait işyerinde davacının çalışanı…’ın iş kazası geçirdiğini, SGK’ya bildirimde bulunulduğu, alınan raporda davacının kazada %80, …’ın ise %20 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, SGK’nın yapmış olduğu ödemeler nedeni ile davacıya Kayseri 1. İş Mahkemesi’nin 2016/161 E sayılı dosyasında dava açıldığını, davalıya davanın ihbarı talep edilmesine rağmen davanın ihbar edilmediğini, davanın 2019/69 K ile sayılı ilam ile kabul edildiğini, davacının istinaf başvurusunun reddedilmesi ile kararın kesinleştiğini, davacının ilam gereği 89.309,67 TL, karar ve ilam harcı nedeni ile 5.759,10 TL, istinaf harcı nedeni ile 3.290,52 TL ödeme yaptığı, davacının bu iş kazası nedeni ile yapmış olduğu ödemelerin poliçe kapsamında ödenmesi için davalıya 21/09/2020 tarihinde başvurmasına rağmen ödeme yapılmadığını, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek davacının poliçe kapsamında yapmış olduğu ödemelerin 21/09/2020 tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı Şirket sigortalısı … A. Ş.’ de çalışan dava dışı… 11.12.2014 tarihinde iş kazası geçirmiş olduğunu, söz konusu iş kazası sebebi ile davalı şirketin sigortalısının çalışanına SGK tarafından ödenen tutarların davalı şirketin sigortalısından tahsil edilmiş olduğunu, söz konusu kaza neticesinde davalı şirket sigortalısının çalışanına yaptığı ödemelere istinaden mahkeme ilamına dayalı olarak faiz ve masraflar dahil 89.309,00 TL’ nin SGK’ ya toplam 9.049,52 TL de maliyeye ödeme yapıldığı iddiası ile davacı tarafından bu tutarların davalı şirketten rücuen tahsili talep edilmekte olduğunu, ancak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı iş yerinin davalı şirket nezdinde 31.12.2013-31.12.2014 tarihleri arasında … Numaralı … İşveren Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçedeki İşveren Mali Sorumluluk teminatı 3.500.000,00 TL olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatına dahil olmadığını, teminat limitlerini bildirmenin davayı kabul anlamında olmadığını, davalı şirket sigortalısının kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmamakla, dava konusu kazanın meydana gelmesine sebep olan tarafın kusurlarının tespiti için dosyanın adli tıp kurumu’na gönderilmesi gerekmekte olduğunu, davalı şirketin sigortalısının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunun ispat edilmesi halinde sorumluluğun, sigortalının kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, nitekim bu hususun Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğunu, dolayısı ile tüm dosyanın ve varsa savcılık/ceza dosyası evraklarının da eklenerek Adli Tıp Kurumu’ndan kusur raporu alınmasını talep etiklerini, nitekim davacı tarafından iddia edilen kusur oranlarını kabul etmemekle birlikte, davacının da belirttiği gibi davaya dayanak iş kazasının meydana gelmesinde davacının çalışanın da kusurlu olduğu tespit edilmiş olup, kusur durumu ve bu kapsamda müterafik kusurun da dikkate alınması gerekmekte olduğunu, davaya dayanak yapılan iş mahkemesi yargılaması kapsamında davalı şirkete ihbar yükümlüğünü yerine getirmediğinden davacı şirketin sgk’ ya ödediği tutarın davalı şirket tarafından kabulünün mümkün olmadığını, davaya dayanak iş kazasında sigortalı davacı şirket açısından kasıt unsuru bulunmadığından sgk’ nın rücu hakkı da bulunmayıp, olsa bile kurum sigortalısına yapmış olduğu ödemenin ancak yarısını rücu edebilir olduğunu, bu husus dikkate alınmadan davalı şirkete rücu edilen sgk ödemelerinin davalı şirketten rücuen tahsili talebinin hukuken kabule şayan olmadığını, 5510 sayılı Kanunu’nun 39. Maddesine göre, davaya dayanak iş kazasının meydana gelmesinde sigortalının herhangi bir kasti hareketi bulunmadığından, SGK ödediği tazminatın sadece yarısını rücu edebilir ve davacı da ancak bu tutarı davalı şirketten tahsilini talep edebilir olduğunu, bu nedenle davacı tarafından yapılan fazla ödemelerin davalı şirketten rücuen tahsili mümkün olmadığını, davacı tarafın çalışanının meydana gelen kazada gerekli güvenlik önlemlerine uymaması nedeniyle müterafik kusuru bulunmakta olduğunu, Müterafik kusurunun tazminat hesabından düşülmesi gerekmekte olduğunu, davalı şirket çalışanının kazada, kazada olmasa bile zararın artmasında ve ölümün meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığının anlaşılması ve tespit edilen kusur oranında eğer bir tazminat hesaplanırsa bu kusur oranında indirim yapılması gerekmekte olduğunu, Yargıtay’ın bu hususların tespit edilmemesi halinde karar verilmesinin eksik inceleme ile karar verilmesi olarak algıladığı hukuki bir gerçek olduğunu, davacının faiz talebinin yasalara aykırı olduğunu, Sigortacı olan davalı şirketten faiz talep edilmesi yersiz ve haksız olduğunu, Sigortacı olan davalı şirketten ancak KTK 98. ve 99. maddeleri uyarınca, gerekli tüm belgelerle birlikte yapılan müracaattan 8 işgünü sonrasından itibaren faiz talep edilebilecek olduğunu, ancak davacı tarafından başvuru tarihinden itibaren faiz talep edilmekte olup, bu yöndeki talebinin reddi gerekmekte olduğunu, KTK madde 90 “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında borçlar kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” demekte olduğunu, bu meyanda bir an için sorumluluğa hükmedilse dahi, haksız fiillerden mütevellit tazminat taleplerine, temerrütten itibaren yasal faiz talep edilebilir olduğunu, yukarıda belirtilen sebeplerle, davanın açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan davalı şirket aleyhine yargılama giderlerine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmamasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesini talep edilmiş ise de, delillerin toplanmasından sonra 22/02/2022 tarihli bilirkişi raporu alındığı ve raporda davacı ile davalı arasında riziko tarihinde geçerli işveren sorumluluk sigorta sözleşmesi olması ile TTK ve İşveren Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereğince davacının talebinde haklı olduğunun belirtildiği görülmekle bilirkişi raporunun denetime açık ve hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu anlaşılmış ve böylece davanın KABULÜ İLE, 98.359,29 TL tazminat bedelinin 21/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Davanın kabulü ile, 98.359,29 TL tazminat bedelinin 21/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı sigortalı ile müvekkili sigorta şirketi arasında 31/12/2013 başlangıç- 31/12/2014 bitiş tarihli işveren sorumluluk sigorta poliçesinin düzenlendiğini, davacıya ait işyerinde davacının çalışanı…’ın iş kazası geçirdiğini, SGK’ya bildirimde bulunulduğunu, SGK’nın yapmış olduğu ödemeler nedeni ile davacıya Kayseri 1. İş Mahkemesi’nin 2016/161 E. sayılı dosyasında dava açılmış davanın 2019/69 K ile sayılı ilam ile kabul edilerek kararın kesinleştiğini, davacının bu iş kazası nedeni ile yapmış olduğu ödemelerin poliçe kapsamında ödenmesi için 21/09/2020 tarihinden işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiğini, yerel mahkeme tarafından tesis edilen 06.04.2022 tarihli 2020/871 E. Ve 2022/287 K. sayılı karar ile, davanın kabulüne karar verildiğini, dava dışı …a ödeme yapılmış olduğu bilinmekle birlikte dosyanın diğer borçlusu davacı sigortalı söz konusu ödemeye ilişkin şirkete herhangi başvuruda bulunmadığını, buna rağmen kötüniyetle açılan işbu davanın reddini talep ettiklerini, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin… sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının…’ın, borçluların … Anonim Şirketinin, … Anonim Şirketi olduğunu, takibin Kayseri 3. İş Mahkemesi’nin 2019/131 Esas, 2020/774 Karar sayılı ilamı nedeniyle davacı sigortalı ve müvekkili sigorta şirketi hakkında takip başlatılmış olduğunun görüldüğünü, 21/12/2020 tarihinde 159.058,76 TL ödeme yapılmış olduğunun görüldüğünü, ancak sigortalı işverenin söz konusu dava konusu taleplerine ilişkin taraflarına herhangi bir yazılı başvuruda bulunmadığını, kabul anlamında olmamakla, davacının dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren faiz talep etmesinin yasal dayanağının olmadığını, müvekkili şirket yönünden temerrüt gerçekleşmediğinden müvekkili şirketin faiz, yargılama gideri vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirketten olay tarihinden itibaren faiz talep edilmesi tamamen yersiz ve haksız olup, ancak müvekkili şirket Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yalnızca dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, davanın açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine yargılama giderlerine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmamasını talep ettiklerini beyan ederek, istinaf taleplerinin kabulü ile mahkeme tarafından tesis edilen 06.04.2022 tarihli 2020/871 E. Ve 2022/287 K. sayılı haksız ve hukuki mesnetten yoksun kararının kaldırılmasına, davanın müvekkili bakımından reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı…’ın müvekkili şirket ile davalı sigorta şirketi hakkında açtığı maddi tazminat davasında ödemeyi sigorta poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinin yapmış olup, bu ödemenin dava ile alakasının bulunmadığını, müvekkili şirkete ait iş yerinde kazaya uğrayan…’ın müvekkili şirket ile davalı sigorta şirketi hakkında açtığı tazminat davasını kazanması sebebiyle müvekkili şirket ile davalı sigorta şirketi hakkında icra takibi başlattığını ve bu icra takibinde ödeme sigorta poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, bu davadaki taleplerin o dava ile hiç bir alakasının bulunmadığı gibi bu davaya ilişkin bir talep dava konusu edilmediğini, iş bu davanın müvekkili şirketin SGK kurumuna ilam sebebiyle yaptığı ödemelere ilişkin olup, sigorta poliçesi kapsamında rücu edilmesine ilişkin olduğunu, bu sebeplerle davalı sigorta şirketinin bu yöndeki istinaf itirazlarının yersiz haksız olduğunu, bahsedilen bu ödemenin işbu dava ile ilgisinin olmadığını, sigorta şirketine dava tarihinden önce zorunlu yazılı başvuruları üzerine 21.09.2020 tarihinde rücu taleplerinin ulaştığını, davalı tarafın kendilerine başvuru olmadığını ileri sürdüğünü, müvekkili şirketin Kayseri 1.İş Mahkemesinin ilamı üzerine SGK’ya borcunun ödendiğini, daha sonra yapılan ödemelerin sigorta poliçesi kapsamında ödenmesi için yazılı başvuru yapıldığını ve bu başvurunun davalı sigorta şirketine 21.09.2020 tarihinde ulaştığını, davalı tarafın başvuru olmadığı yönündeki itirazlarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tüm dosya kapsamında davalı sigorta şirketine yapılan başvuruyu ispatladığını, müvekkili şirketin iş yeri iş kazalarına karşı davalı sigorta şirketi tarafından İşveren Sorumluluk Sigortası ile sigortalı bulunduğundan müvekkili şirketin iş kazası sebebiyle kesinleşmiş mahkeme ilamı neticesinde yapmış olduğu 98.359,29 TL tutarındaki ödemeyi yapması için yaptıkları yazılı başvuru davalı sigorta şirketine 21.09.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı sigorta şirketinin bu başvuruya 15 gün içinde bir dönüş yapmadığını ve akabinde zorunlu arabuluculuk sürecinin başlatıldığını ve anlaşma olmadığı için işbu davanın ikame edildiğini beyan ederek davalı tarafın tüm istinaf itirazlarının REDDİ ile usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, işveren mali mesuliyet sigorta poliçesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere davacı, iş kazası sonrası SGK tarafından zarar görene yapılan ödemelere ilişkin olarak aleyhine açılan rücu davasında verilen karar sonucunda ve bu karara dayanılarak başlatılan icra takibi sonrasında SGK’ya ödemede bulunmuş, işbu davada da davacı, davalı sigortadan ödediği bu meblağı talep etmiştir.Taraflar arasında 31.12.2013-31.12,2014 tarihleri arasında geçerli işveren mali sorumluluk sigorta sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmenin 17.03.2014 tarihinde işçi sayısı artışına bağlı sigortalı sayısı artışı nedeniyle zeyilname ile değiştirildiği, sigorta sözleşmesinde, işveren mali mesuliyet sigorla genel şartları çerçevesinde iş yerinde çalışan 190 işçi için teminat verildiği, kişi başına bedeni zarar teminatının 500.000 TL, kaza başına bedeni teminatın 1.500.000 TL olarak düzenlendiği görülmüştür.Sigorta teminatının kapsamı İşveren Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 1. Maddesinde düzenleniş olunup maddeye göre; işyerinde meydana gelebilecek iş kazaları sonucunda işverene bir hizmet akdi ile bağlı ve Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi personel veya hak sahipleri tarafından işverenden talep edilecek ve SSK’nın sağladığı yardımların üzerindeki ve dışındaki tazminat talepleriyle yine aynı kurum tarafından işverene karşı iş kazalarından dolayı açılacak rücu davaları sonunda ödenecek tazminat miktarlarını işverenin ödemekle yükümlü olacağı mahkeme masrafları ve avukatlık ücretleri de dâhil toplamı üzere poliçede yazılı teminat limitine kadar teminat altına alınacağı düzenlenmiştir.Davacı Kayseri 1. İş Mahkemesi’nin 2016/161 Esas 2019/69 Karar sayılı dosyasında verilen hüküm sonucu ödemek zorunda kaldığı 89.309,67 TL alacak, 3.290,52 TL yargı harcı, 5.759,10 TL karar ilam harcı olmak üzere toplam 98.359,29 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Kayseri 1. İş Mahkemesi’nin 2016/161 Esas 2019/69 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; Davacısının SGK davalısının eldeki dava davacısı şirket olduğu mahkemece yapılan yargılama sonucu; gelire ilişkin 53.893,68 TL rücu tazminatının gelir bağlama onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, geçici iş göremezlik ödemesine ilişkin 6.498,41 TL rücu tazminatının sarf ve tediye tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği , karara karşı istinaf yasa yoluna baş vurulması sonucu kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/796 Esas 2020/759 Karar 11.06.2020 tarih sayılı ilamıyla aynı tarihte kesinleştiği görülmüştür.Dosya kapsamında yer alan belgeler incelendiğinde; Hükm edilecek ilk peşin sermaye değeri için onay tarihinin 29.02.2016 tarihi olduğu, SGK tarafından dava dışı …’a 11.122014-08.05.2015 tarihleri arası 7.266,62 TL geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı, davacı tarafından 13.02.2019 tarihinde 89.309,67 TL 09.09.2020 tarihinde 3.290,52 TL ve 5.759,10 TL yatırıldığı görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın “Sözleşmenin konusu ve kapsamı” başlıklı 1473 maddesi incelendiğinde,
(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.
(2) Sigorta, sigortalının işletmesi ile ilgili sorumluluğu için yaptırılmışsa, sözleşmede aksine hüküm yoksa bu sigorta, sigortalının temsilcisi ile işletmenin veya işletmenin bir kısmının yönetiminde, denetiminde ve işletmede çalıştırılan kişilerin sorumluluğunu da karşılar.
Bu durumda sigorta bu kişilerin lehine yapılmış sayılır.
Hukuki koruma başlıklı 1474 maddesi incelendiğinde;
(1) Sigortalı aleyhine bir istem ileri sürüldüğünde, isteme ilişkin makul giderler sigortacı tarafından karşılanır; sigorta bedelini aşan giderlerin ödenebilmesi için sözleşmede hüküm bulunmalıdır.
(2) Sigortacı, sigortalının istemi üzerine, giderler için avans vermek zorundadır.
“Bildirim yükümlülüğü” Başlıklı 1475. Maddesi incelendiğinde;
(1) Sigortalı sorumluluğunu gerektirecek olayları, on gün içinde, sigortacıya bildirir.
(2) Sigortalı kendisine yöneltilen istemi, aksi kararlaştırılmamışsa derhâl sigortacıya bildirir. Bu bildirim üzerine veya zarar görenin sigortacıya doğrudan başvurması hâlinde 1427 nci madde uygulanır.
(3) Bildirim yükümlülüğünün ihlali hâlinde, 1446 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri kıyas yolu ile uygulanır.
6102 sayılı TTK 1475/2 maddesi yollamasıyla 1446 maddesi incelendiğinde;
(1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu
gecikmeksizin sigortacıya bildirir.
(2) Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.
(3) Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, ikinci fıkra hükmünden yararlanamaz.”
Sorumluluk sigortalarına uygulanacak hükümler başlıklı 1485 maddesi incelendiğinde; (1) Sorumluluk sigortalarına genel hükümlerle birlikte, 1454 üncü ve 1458 inci maddeler, 1466 ncı maddenin birinci fıkrası ve 1471 inci madde de uygulanır.
6102 sayılı TTK 1485 maddesi delaletiyle “Tazminat ödeme borcu” üst başlıklı 1427 madde hükmü incelendiğinde;
(1) Aynen tazmine ilişkin sözleşme yoksa sigorta tazminatı nakden ödenir.
(2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. … sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez.
(3) Araştırmalar, 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan başlayarak üç ay içinde tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya anlaşmazlık hâlinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz sonucuna göre süratle tespit edilecek hasar miktarının veya bedelin en az yüzde ellisini avans olarak öder.
(4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.
(5) Sigortacının temerrüt faizi ödeme borcundan kurtulmasını öngören sözleşme hükümleri geçersizdir” şeklinde düzenlemelerin olduğu görülmüştür.
Davalı Kayseri 1. İş Mahkemesi’nin 2016/161 Esas sayılı dosyasında davanın sigorta şirketine ihbarını talep etmiş olup dosyada ihbara ilişkin bir belgeye rastlanılmamıştır. 6102 sayılı TTK 1427/4 hükmü uyarınca bu durumda borç ödeme ile muaccel hale gelecek olup davalı sigorta şirketinin ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düştüğünün kabulü gerekir.
Davacı 21.09.2020 tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunmuş olup mahkemece talebi doğrultusunda bu tarihten itibaren yasal faize hükm edildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;, davacının Kayseri 1. İş Mahkemesi’nin 2016/161 Esas 2019/69 Karar sayılı ilamı doğrutusunda SGK’ya rücu borcu bulunduğu, ilam doğrultusunda dava dışı SGK’ya ödeme yaptığı, ödenen tazminatın taraflar arasında düzenlenen işveren sorumluluk sigortası poliçesi kapsamında teminat altına alındığı yine poliçede kişi başı teminat miktraının 500.000 Tl’ olarak düzenlenmesi karşısında ödenen meblağın limit dahilinde olduğu, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu, davacının faiz yönünden talebinin 21.09.2020 tarihi olduğu hususlara birlikte değerlendirildiğinde mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 06/04/2022 tarih ve 2020/871 E – 2022/287 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 6.718,92 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 1.680,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 5.038,92 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01/06/2022