Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1253 E. 2022/1183 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1253
KARAR NO: 2022/1183
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
ESAS NO: 2018/181
KARAR NO: 2020/478
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 26/05/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2020 tarih ve 2018/181 Esas – 2020/478 Karar sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sıklıkla alışveriş ilişkisi içinde olduğu müşterisi olduğunu, davalının 01/07/2016 tarihinde 5.008,16 TL borç devrettiğini ve sonrasında toptan satın aldığı ürünler ile borcunun 17.640,85 TL olduğunu, davalının bu borcun 12.038,51 TL’sini ödediğini ancak kalan 5.602,34 TL borcun ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe borç ve imza yönünden itiraz ettiğini, taraflar arasında uzun yıllardır ilişki olduğunu ve faturalar üzerinde farklı imzaların bulunmasının itirazı haklı kılan bir sebep olmadığını, malı davalı adına çalışan bir kişininde teslim alabileceğini, faturanın tesliminden sonra 8 gün içinde itiraz olmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılacağının 6102 sayılı yasanın 21. maddesinde düzenlendiğini, farklı teslim alan imzaları olmasına rağmen davalının kısmi ödemede yaptığını, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için gerekli koşulların davada oluştuğunu belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talep ve dava etmiştir.Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı bu şekilde HMK 128 md gereği bütün vakaları inkar etmiş sayıldığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar itirazın iptali davasının 02/10/2019 tarihli dilekçe ile tam ıslahı sonucu 5.602,34 TL cari hesap alacağının ödenmesi için dava alacak davasına dönüşmüş ise de, 12/06/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının kendi defter kaydına göre davalıdan 5.602,35 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş olup, davalı tarafından form BA ile beyan edilen faturalar sonrası ödemenin yapılmış olması nedeni ile kalan alacak yönünden tüm faturalardan kaynaklı davacı tarafından davalıya mal tesliminin yazılı delil ile ispatlanamamış olması, davacının kendi defterlerinin alacağın varlığını ispat için yeterli olmaması ve davacı tarafça yemine de gidilmemiş olması nedeni ile……” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı borçlunun, davacı şirketten çeşitli gıda ürünlerini toptan alan ve davacı ile sık sık alışveriş içerisinde bulunan bir müşteri olduğunu, davalının davacıya olan 17.640,85 TL borcundan 12.038,51 TL’sini ödediğini, 5.602,34 TL borcun ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibine geçilmiş olmakla, davalı tarafça borca ve imza yönünden itiraz edildiğini, taraflarınca gerekli koşulların oluşması üzerine itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talepli dava açıldığını ardından 02.10.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile davanın tam ıslah edilerek alacak davasına dönüştürüldüğünü, malların teslimine ilişkin gelen müzekkere cevaplarının davanın tam ıslahından önce itirazın iptaline konu faturalara ilişkin olup, davanın tam ıslahı sonrası davalının Yozgat ve Erciyes Vergi Daireleri’nden BA formuna ilişkin müzekkere bulunmayıp, davalı tarafça resmi kuruma yapılan beyanlar kendisini bağlayacak ve davalıya mal teslimleri yapılmış olduğundan, müzekkerenin eksik ve hatalı değerlendirilmesi neticesinde öncelikle bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini, zira gelecek müzekkere cevaplarında davalıya mal teslimleri yapıldığının açıkça görüleceğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/4326 E 2016/14860 K sayılı 17.11.2016 tarihli ilamında; bununla birlikte davalı tarafça ticari defter ve kayıtları sunulmadığını, davalının defterlerini sunmayarak müvekkilinin defter ve kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehe delil oluşturup oluşturmayacağının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekeceğinden kararın bu nedenle de kaldırılması gerektiğini, ayrıca yerel mahkeme kararında tüm faturalardan kaynaklı mal teslimlerinin ispatlanması gerektiği belirtilmiş ise de yerel mahkemenin 11.12.2019 tarihli celsesinde “mahkeme tarafından çıkarılacak kesin süre ihtarlı tebligatta HMK md 220/1-3 ihtarının bulunması ile davalı vekilinin ticari defterlerin hazır edilmesi gereken günde hazır edilmediği taktirde davacı tarafın iddiasının kabul edilebileceğinin ihtarının yazılmasına” şeklinde karar verilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olup, kaldırma nedeni olduğunu, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 2016/2310 Esas ve 2017/2537 Karar sayılı dosyasından verilen 13.06.2017 tarihli kararı), Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/10756 E 2015/6011 K 28.09.2015 tarihli kararının emsal olduğunu belirterek; haksız ve hukuka aykırı olarak verilen yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, tespit edilen alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, satım sözleşmesinden kaynaklı İİK.67 mad. dayalı itirazın iptali davası olarak açılmış ancak yargılama sırasında davacı tarafça davanın tam ıslahı suretiyle alacak davasına dönüştürülmüştür.Davanın dayandığı temel ilişki, satış sözleşmesidir. Davacı, davalıya mal sattığını, mal satımı nedeniyle düzenlenen fatura tutarının ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise taraflar arasındaki akdi ilişkiyi, teslimi inkar etmiştir.Satış sözleşmesi, TBK’nın 207. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması, ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında, bedelin alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. Kural olarak satış sözleşmelerinde satışa konu malın teslim edildiği hususunda ispat külfeti satıcı tarafa düşmektedir. Fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması, koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle; taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davacının, sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda; davalının, öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla; faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hali, sadece o faturanın miktar ve fiyat yönünden münderecatını kabul anlamını taşır; yoksa, o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez; satıcının, faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesi zorunludur (Doğanay, İ.:Ticari Alım-Satım Akdi ve Nevileri, Ankara 2003, s:52, Doğanay,İ: Faturanın Kapatılması, Delil Olma Özelliği ve Faturaya İtiraz Aylık Yaklaşım Dergisi Sayı 4, Nisan 1993, s:8-13). Kısaca, fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki; taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belge olacaktır. Elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin sonuç doğurması da beklenemez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 12.10.2011 tarih ve 2011/15-472 E.-2011/608 K., 2017/19-915 Esas 2018/1338 sayılı kararında da benimsenmiştir.Davalının faturaya konu sözleşmesel ilişkiyi inkar etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani satım ilişkisini ispat etmesi gerektiği, sözleşmesel ilişkinin ve faturanın da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu, davacının bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre, 6100 sayılı HMK.’nın 200. maddesi (HUMK 288) uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerektiği anlaşılmıştır. Davacının akdi ilişkinin varlığını ve faturaya konu malların davalıya teslimini tanıkla ispat etmesi mümkün değildir. Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan dava konusu faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/515 Esas 2019/5610 Karar)Tüm bunlar ışığında ilk derece mahkemesi tarafından yapılan araştırma, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davacının davalıya 2016 ve 2017 yıllarında toplam 16.062,40 TL fatura düzenlediği, davalı tarafından faturanın ait olduğu 2016 yılına ait döneme ait BA formunda Vergi Dairesi’ne 8.514,00 TL beyanda bulunduğu, 2017 yılında Vergi Dairesi’ne beyanda bulunmadığı, davalının VD’ne beyan ettiğinden fazla ödemede bulunduğu, 10.711,87 TL ödemede bulunduğu, davacının malları teslim ettiği iddiasına yönelik bir kısım imzalı sevk irsaliyesi sunmuşsa da imzanın kime ait olduğunun bilinemediği, son olarak davacının akdi ilişkinin varlığı, faturaya konu malların davalıya teslimi hususunda yemin deliline dayanmayacağını bildirmesi sonucunda davacını davaya konu faturalar nedeniyle taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunu ve alacaklı olduğunu ispatlayamadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin davanın reddi kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 30/09/2020 tarih ve 2018/181 E. – 2020/478 K. sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL nispi istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 25/05/2022