Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1251 E. 2022/1212 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1251
KARAR NO: 2022/1212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2022
ESAS NO: 2018/203
KARAR NO: 2022/189
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:25/05/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:26/05/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 08/03/2022 tarih ve 2018/203 Esas 2022/189Karar sayılı ilamına karşı ,davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in muris …’ın kızı olduğunu, diğer iki mirasçının ise … ile … olduğunu ve davalı …’in bu mirasçılardan …’in eşi olduğunu, müteveffanın vefatından 11 yıl sonra, alacaklı olduğunu iddia eden …’in mirasçılar aleyhine Kayseri 1. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile asıl alacağı 480.000,00/TL olan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığını, davalının eşi …’e karşı takip başlatmadığı, diğer mirasçıya başlatıldığı halde hakkında işlem yapılmadığı dikkate alındığında sadece müvekkilinin üzerine gidildiğini, müteveffanın öldüğünde alacaklı olduğunu iddia eden davalının da müteveffanın tedavi gördüğü Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yaptığını, eşi olan diğer mirasçı … ile birlikte murisin bu durumundan yararlanarak aklı başında olmadığı bir anda murise bir şekilde bu senedin imzalatılmış olabileceğini, böyle bir senedin verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu bildirerek bu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, ayrıca davalının bu aşamaya kadar müvekkilinden 37.669,16-TL tahsil ettiğini, icra tehdidi altında cebri icra yolu ile ödenen bu bedelin de yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Murisin, damadı …’den aldığı borca karşılık takibe konu edilen senedi imzaladığını, takibe konu senetteki borcun vadesinin uzun olmasının mevcut somut durumlar dikkate alındığında hayatın olağan akışına aykırı olmadığını, murisin geniş çaplı mobilya ticareti yaptığını, ancak işlerinin bozulması ve önemli miktarda borçlanması, bunun ardından sağlık sorunları da yaşaması üzerine damadı …’in uzun vadede ödeyebileceği şekilde üst üste borç aldığını, akabinde bunların karşılığında muris …’ın tek bir senet imzalayıp verdiğini, dolayısıyla alacağın varlığının ortada olduğunu, davacının davasında haksız olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “… davacının senedi düzenleyen muris …’ın kızı olduğu, murisin diğer çocukları olan … ve … ile davacının anneleri ayrı ancak babalarının bir olduğu,senedin alacaklısının davacının kardeşi olan …’in eşi davalı … olduğu,davalı tarafından murisin iş yerini kapatması ve borcunun bulunması nedeniyle kendisinden 480.000 YTL borç alması nedeniyle takibe konu senedin düzenlendiğini beyan etmiş olsa da muris …’ın mobilya imalatı işinden dolayı faaliyetini senedin düzenlenme tarihi olan 2005 tarihinden çok önce 1995 yılında sonlandırdığının vergi dairesinden gelen yazı cevabından anaşıldığı,davalının 2005 tarihinde murisin kendisinden borç almasını gerektirir sebeplerin olduğunu,ayrıca bu miktarda parayı murise verebilecek ekonomik güçte olduğunu dosya kapsamında ispatlayamadığı, kaldı ki bu miktarda paranın herhangi bir belge olmadan murise elden verilmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi bunun tanıkla ispatının da mümkün olmadığı, dinlenen tanık beyanlarından murisin ikinci eşinden olan çocuğuna(davacıya) miras payı gitmemesi için ilk eşinden olan çocuklarının baskısı sonucu senedin düzenlendiğinin anlaşıldığı,yine davalı tarafından senedin Kayseri 1.İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı icra dosyasında davacı ile dava dışı … aleyhine takibe konulduğu, icra dosyasında davalı vekili tarafından davacının Kayseri 2 Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunun 2016/24 satış dosyasında davacının hissesine isabet eden paraya haciz işlemi uygulatılmış olmasına ve davacıya babaannesinin annesinden kalan birden fazla taşınmaz üzerine davacıya düşecek hisselere haciz konulması talep edilmiş olmasına rağmen diğer borçlu … hakkında herhangi bir haciz işlemi talep edilmediği gözetildiğinde davacıyı miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla takibe konu senedin muvazaalı olarak düzenlendiği kanaatine varıldığından davanın kabulüne karar verilerek hüküm kurulmuştur. Kurulan hüküm ile; Davanın KABULÜ ile, Kayseri 1. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına konu; borçlusu …, alacaklısı … olan, 25/07/2005 düzenleme, 25/07/2014 ödeme tarihli, 480.000,00 YTL bedelli bono nedeniyle davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, davacı tarafından icra dosyasına ödenen 37.669,16-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Dava değeri olan 480.000,00-TL’nin %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” dair karar verilmiştir.İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Mahkemenin gerekçesinde davacıdan alacaklarının ve senedinin muvazaalı olarak değerlendirilmesinin son derece haksız ve dayanaksız olduğunu, ispat yükünün kendisinde olan davacının davası ispat etmeye yeterli delilleri yokken hukuka aykırı bir karar verdiğini, ilk derece mahkemesinin 16/11/2021 tarihli 13. Celsesinde davacı tarafın diğer delilleriyle davayı ispat edemediğini, davacı vekiline yemin teklif edip etmeyeceklerini bildirmek üzere iki haftalık kesin süre verilmesine dair ara karar verdiğini, davacı tarafın ise bu ara kararı yerine getirmediğini, müvekkilinin murisi damadı olması, murisin ona borçlu olmayacağı anlamına gelmeyeceğini, davacı tarafın muvazaayı gösterir herhangi bir delilinin olmadığını, taraflarının ise öncelikle murisin imzaladığı geçerli bir senedinin olduğunu, murisin faaliyetini daha önce sonlandırmış olduğunu, borçlarının sadece bu dönemde sona erdiği anlamı taşımadığını, murisin maddi sıkıntıları ve ödeyemedikleri borçlarından dolayı hali uzun zaman devam ettiğini, kendisinin önemli bir kalp rahatsızlığı geçirerek kalbine pil takıldığını, bu durumun oldukça fazla para harcamasını gerektirdiğini, muris …’ın borçlarını ödeyip artık tamamen dinlenmek istediğini, murisin alacaklı müvekkilinden borç aldıkça bunları derhal kullanıp değerlendirdiğini, ödemeler yaptığını, icra tehdidiyle karşı karşıya olan murisin banka yoluyla parayı almayı istememesi aldığı paraları bankada tutmamasının gayet doğal ve hayatın olağan akışına uygun olduğunu, alacaklarının varlığı senet ile sabit olduğundan bunun aksin iddia eden davacının iddialarının senetle aynı mahiyette delillerle ispat etmesinin gerektiğini, davacı tarafın bu mahiyette usulüne uygun delili olmadığı gibi yazılı bir delili dahi bulunmadığını, ispat yükünün öncelikle senede karşı söz konusu iddiaları ileri süren davacının olduğunu, davacı …’in daha önceleri de mirastan pay aldığını, müvekkilinin alacaklı olduğu, mirasçı olmadığını, müvekkili tarafından diğer borçlu …’a da icra takibi yapıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde murisin muvazaa yaptığından bahsetmediğini, mahkemenin davacının iddia ve taleplerinin dışına çıkarak karar verdiğini, müvekkilinin …’in biriktiği bütün kazançlarını, bozdurduğu altınlarını sattıkları taşınmazın bedelini ve tüm birikimlerini kayınpederi …’a verdiğini, tüm bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile, usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddini, davacı tarafın alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinden özetle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nun 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunduğundan işbu madde hükmüne göre inceleme yapılmak gerekmiştir.Dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine istemine yöneliktir.Somut olayda davacı, murisi …’in muvazaalı olarak kendisini mirastan mahrum etmek maksadıyla damadı olan davalı …’e yargılamaya konu seneti verdiğini iddia etmiş davalı ise murisin kendisinden borç aldığını ve aldığı bu borç karşılığı dava konusu senedin verildiğini savunmuştur. HMK’nın 201. Maddesine göre senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı ancak senetle ispat edilebileceği düzenlenmiştir. Bu durumda davada ispat yükümlülüğü davacı üzerinde olup davacı somut olayda iddialarını ancak yazılı deliller ispat edilebilecektir. Dosya kapsamında sunulan belgelerden davacının iddiasını yazılı delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkemece somut uyuşmazlıkta davacı tarafa dava dilekçesindeki yemin hakkı hatırlatılmasına ve davacı tarafça yemin teklifinde bulunulmamasına rağmen tanık dinlenmek suretiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuş, ancak bu yanılgı yeniden yargılamayı gerektirmediğinden düzelterek esas hakkında yeniden bir karar vermek üzere mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, ancak yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç görülmediğinden HMK’nın 353/1-b,2. maddesi gereğince düzelterek esas hakkında yeniden karar verilmek üzere Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2022 , 2018/203 E. ve 2022/189 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek esas hakkında yeniden bir karar verilmesini,buna göre;
“1-Davanın REDDİNE.
2-Davacı tarafından yatırılan peşin harcı toplamı 8.197,20 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye artan 8.116,50 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 48.266,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333 maddesi gereğince,Dosya kapsamında bakiye gider avansı var ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili yatırana iadesine,”
2-Davalının istinaf kanun yoluna başvuru sırasında yaptığı 220,70 TL istinaf başvuru harcı, tebligat gideri 127,3 ile dosya gönderi gideri 73,60 TL olmak üzere toplam 421,6 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
4-Taraflarca yatırılıp harcanmaması nedeniyle dosyada kalan gider avansı varsa taraflara iadesine,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26/05/2022