Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1241 E. 2022/1256 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1241
KARAR NO: 2022/1256
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/01/2022
ESAS NO: 2021/279
KARAR NO: 2022/17
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 26/05/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 11/01/2022 tarih ve 2021/279 E – 2022/17 K kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı kooperatifin üyesi olduğunu, davalının birikmiş üyelik aidatlarından kaynaklı olarak davalı aleyhinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, anılan icra dosyasına istinaden davalı borçluya 26/01/2021 tarihinde ödeme emri tebellüğ edildiğini, davalı borçlunun ilk olarak 26/01/2021 tarihinde davacı kooperatifin banka hesabına 20.875,00TL kısmı ödeme yaptığını, 6 gün sonra 01/02/2021 tarihinde ise takibe ve borcun tamamına haksız bir şekilde itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın itirazının haksız, kötü niyetli ve geçersiz nitelikte olduğuu, itiraz öncesi icra dosyası derdest iken yapılan kısmi ödemenin mahsubu sonrası kalan miktar yönünden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, kooperatifin henüz yapı imalatını tamamlayarak kesin maliyet hesabı sürecine ve tasfiye dönemine girmediğini, kooperatif genel kurul kararları ile davalı üyeye isabet eden dairenin niteliği bakımından davalının her ay 2.000,00 TL ile yılın Ocak ve Temmuz aylarına mahsus 2.000,00 TL’ye ek olarak ayrıca 5.500,00 TL üyelik aidatı ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalı üyenin 2019 Aralık ve 2020 Ocak ayından bakiye kalan 8.900,00 TL, 2020 Şubat 2.000,00 TL, 2020 Mart 2.000,00 TL, 2020 Nisan 2.000,00 TL, 2020 Mayıs 2.000,00 TL, 2020 Haziran 2.000,00 TL 2020 Temmuz 7.500,00 TL, 2020 Ağustos 2.000,00 TL, 2020 Eylül 2.000,00 TL, 2020 Ekim 2.000,00 TL, 2020 Kasım 2.000,00 TL olmak üzere toplam 34.400,00TL üyelik aidatını ödemediğinden aleyhine icra takibi başlatıldığını, aylık üyelik aidatlarının miktarı ile ödeme yapılmayan aylara ilişkin hususların kooperatif kayıtları ile sabit olduğunu, davalının borcu olmadığı yönündeki itirazlarının haksız, geçersiz ve kötü niyetli olduğunu, borçlu tarafından yapılan kısmi ödemeden öncelikle feriler düştükten sonra kalan 10.007,90TL anapara borcundan mahsup edildiğini ve davalının bakiye 24.392,10TL anapara borcu kaldığını, davalının faize, faiz oranına ve işlemiş faize de itiraz ettiğini, davalı borçlunun dava tarihinden önce davacı kooperatife noter kanalıyla ihtarname gönderdiğini, davalının bu ihtarına karşılık davacı kooperatif tarafından da cevabi ihtarnamenin noter kanalıyla davalıya ulaştığını beyan etmiş, davalı tarafından yapılan hakız ve kötü niyetli itirazın iptali ile itiraz öncesi icra dosyasının derdest iken yapılan kısmi ödemenin öncelikle ferilere mahsubu sonrası kalan dava konusu miktar yönünden 26/01/2021 tarihinden itibaren icra takibinde talep edilen şekilde faiz işletilmek suretiyle Kayseri Genel İcra Dairesi’nin dosyasından başlatılan icra takibinin devamına, alacağının likit olmasından dolayı davalı borçlunun alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasının kısmi dava şeklinde açılmasının mümkün olmadığını, alacaklı tarafından takip konusu yapılan ve itiraz edilen alacak miktarının belirli olduğundan alacaklı itiraz edilen alacağı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptali davası açamayacağını, açılan davanın “hukuki yarar” yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, somut olayda, davacının alacaklıların takip konusu yaptıkları alacak niteliği itibariyle bölünebilir ise de, davacıların takip konusu yaptığı ve davalının itiraz ettiği alacak miktarının davacılar açısından belirli olduğunu, bu nedenle kısmi davaya konu edilemeyeceğini, Gaziantep 14. Noterliği’nin 26.02.2021 tarih ve 03752 yevmiye numaralı ihtarnamesinde belirtildiği gibi davacı kooperatifin genel kurul kararı ile etap olarak maliyet çıkartılmasına karar verildiğini ve bu karara göre de Sınırlı Sorumlu Kayseri …Kooperatifi tarafından … İlçesi, … Mah. … Ada … parselde yapılacak olan ve 1.etap olarak adlandırılan binanın kura çekimlerinin yapıldığını, Kooperatifin 1. etap bloğunun yapımının 2018 yılı Mayıs ayında tamamlanmış olduğunu, 31.05.2018 tarihinde kesin hesap sonucu tanzim edilen seri A-048433 numaralı faturanın davalıya bildirildiğini, davalıya kat mülkiyeti tapusu verildiğini, düzenlenen faturaya göre davalının ödemesi gereken miktarın 185.000,00 TL +1.850 TL KDV olmak üzere toplam 186.850,00 TL olarak belirlendiğini, yine Kooperatif yönetimince davalının dairesi için 7.000,00 TL şerefiye bedeli belirlendiğini, davacının, 15.03.2021 tarihli ihtarnameye cevabında 15.12.2019 tarihli 6 nolu genel kurul kararı ile etap olarak maliyet çıkarılmasının iptal edildiğini beyan ettiğini ancak davalıya kurada çıkan dairenin 2018 yılında tamamlandığını, yaklaşık 1yıl 7 ay sonra inşaatı tamamlanan 1.etap hakkında geriye dönük kararlar alınmasının davalının kazanılmış hakkının ihlal edilmesi olduğunu, davalının davacı kooperatife yaptığı aidat ve ödemeleri yıllara göre; 2016 yılında 53.500 TL, 2017 yılında 78.200 TL, 2018 yılında 5.500 TL, 2019 yılında 0 TL, 2020 yılında ise 35.800 TL olmak üzere toplam 173.000 TL olduğunu, kooperatifin yapımı tamamlanarak teslim edilen 1.etap daire ve iş yerlerine ilişkin kooperatife iade edilen KDV de dikkate alınırsa davalıya iade edilmesi gereken 6.850,00 TL KDV bedeli bulunduğunu, kısacası tüm bu miktarlar göz önüne alındığında davalının davacıya ödemesi gereken herhangi bir aidat borcu bulunmadığını, kooperatif resmi muhasebe kayıtları incelendiğinde yapılan etaplar için gelir-gider kayıtlarının ayrı ayrı düzenlendiğinin görüleceğini, yine 1.etap yapımının bitiminde vergi dairesine vergi iadesi için müracaat edildiğini, vergi dairesi cevaben yönetimce daha önce ödenmeyen vergi borcuna mahsup edildiğini bildirdiğini, yine kooperatife alınan araç rayiç bedeli ve yapımı tamamlanan 1.etaptan arta kalan ve diğer etaplara aktarılan malzemelerin bedelleri de göz önünde tutulduğunda davalının davacıdan alacağının bulunduğunu, resmi muhasebe mizan kayıtlarında borçlu olarak gözüken tüm üyelere icra takibi başlatılmadığını, davalının da içinde bulunduğu yakın akraba ve arkadaş grubuna yapıldığını, kooperatif yönetimine yakın olan kişilere herhangi bir işlem yapılmadığını, Kooperatif Kanunu’nun 23.maddesine aykırı davranıldığını, yapılan bu takiplerle eşitlik ilkesinin de hiçe sayıldığını, zamanaşımı def’inde bulunduğunu, dava dilekçesinde iddia edilen talepleri kabul etmemekle birlikte alacakların zamanaşımına uğradığını beyan etmiş, davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine, davacının itirazın iptali talebinin ve icra-inkâr tazminatı talebinin reddine, davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Davacı dava dilekçesiyle kooperatif üyesi olduğunu aidat borcu bulunduğundan bahisle yapılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın iptali dilemiştir. Davalı tarafça kısmi dava açılamayacağını, davalı ise yapılan ödemeler nedeniyle borcu olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Davacı taraf yapılan ödemeler mahsup ederek bakiye kısım üzerinden itirazın iptali davası açabileceğinden bu itiraz yerinde görülmemiştir. Davaya konu; Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinde yapılan incelemede takip alacaklısının … Konut Yapı Kooperatifi ve takip borçlusunun … olduğu, kooperatif aidatı alacak sebebi ile genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 26/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 01/02/2021 tarihinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu, işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür. Tarafların beyanı ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu uyarınca davalının kooperatif üyesi olduğu noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bilirkişi raporu uyarınca davacı kooperatifin 03.10.2015 tarihinde yapılan genel kurul uyarınca 2015 yılı peşinat, aylık ile 2018 yılları arası aylık aidat ve ara ödeme kararı alındığı, davalıya 3+1 daire ferdileştirilmek suretiyle verildiği, 17.06.2017 tarihli 21.08.2018, 29.06.2019, 15.12.2019 genel kurul uyarınca aidat ödeme kararı alındığı görülmüştür. Davalı taraf kooperatif genel kurul kararları ile bağlı olduğundan usule ve olaya uygun bilirkişi raporu uyarınca dava tarihi itibariyle davacının 9.537,65 TL asıl alacak ve 357,46 TL işlemiş faiz borcu bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf işlemiş faiz talebi olmadığından taleple bağlı kalınarak anapara üzerinden takibin devamına karar verilmiştir. Faize ait kısımda ise genel kurul kararlar gereğince yıllık %18 faiz kararlaştırıldığından anılan faiz kararları uyarınca faize hükmedilmiştir. İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı). Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce hükmedilen alacak miktarı genel kurul kararları ile belirli olduğundan likit olması sebebiyle icra inkar tazminatına hükmedilEREK -Davacının davasının kısmen kabulü ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile dava tarihi itibari ile 9.537,65 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, asıl alacağa tahsil edilene dek yıllık %18 oranında faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, -İtirazın iptaline karar verilen 9.537,65 TL alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı ve davalı tarafından yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/279 E. – 2022/17 K. Sayılı dosyasına konu itirazın iptali davasında, yerel mahkemece verilen kararda davacının kooperatif üyesi olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmayan davalının genel kurul kararları neticesinde şekillenen aidat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği tespit edilerek alacak tutarı ve sair hususların tetkiki adına dosya, bilirkişi heyetine tevdii edilerek davalının sorumlu olduğu tutar 9.537,65 TL asıl alacak ve 357,46 TL işlemiş faiz borcu olarak tayin edildiğini, işlenmiş faize yönelik taleplerinin olmaması hasebiyle fazlaya ilişkin istemlerinin reddi ile davalının haksız itirazı ortadan kaldırılıp, anılı bilirkişi raporu gereği; Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas Sayılı icra takip dosyasına 9.537,65 TL asıl alacak üzerinden devam edilmesine, asıl alacağa tahsil edilene dek yıllık %18 oranında faiz yürütülmesine ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedildiğini, işbu kararın vakıayı tespitten uzak, borç ilişkisinin taraflar nezdinde doğurduğu hak ve yükümlülüklere aykırı olduğunu yerel mahkeme huzurunda 12.10.2021 tarihinde gerçekleşen ön inceleme duruşmasında, dosyanın; davalı tarafından 26.01.2021 tarihinde yapılan harici ödemenin TBK M.100 uyarınca öncelikle ferilerden düşülmek kaydıyla icra takip tarihi ve dava tarihi itibariyle ayrı ayrı asıl alacak ve işlemiş faiz miktarının, davaya konu borcun zamanaşımına uğrayıp uğramadığının, borcun kaynağının ne olduğu ve hangi tarihte doğduğunun, dava tarihinden sonra ödeme var ise ödeme tarihinin ve miktarının ne olduğunun tespiti adına bilirkişi heyetine tevdine karar verildiğini, bilirkişi heyeti tarafından 01.12.2021 tarihinde tanzim edilen raporda, mahkemece kendisinden talep edilmiş hususlara binaen yapılan inceleme sonucunda; işbu davanın süresi içinde açılmış olduğu ve zamanaşımına yönelik iddiaların geçersizliği, davaya konu alacak kaynağının kooperatif üyeliğine bağlı aidat borcu olduğu, borcun ilk olarak 31.01.2020 tarihinde muaccel olması ve dava tarihinden sonra gerçekleştirilen bir ödemenin bulunmadığı belirtildiğini davalının takip tarihindeki borcu 24.300,00 TL anapara ve 2.429,00 TL işlemiş faiz olarak toplam 26.729,00 TL, yapılan harici ödeme sonrası dava tarihi itibariyle kalan anapara borcu 9.537,65 TL, dava tarihi ile kısmı ödeme tarihi arasında geçen 76 günlük sürede işleyen faiz 357,46 TL olarak tespit edildiğini , mahkemenin gerekçeli kararında değindiği zamanaşımı, borcun kaynağı, muacceliyet tarihi, kısmı ödemenin öncelikle ferilerden düşülerek kalan borcun tayin edilmesi gerekliliği, davaya konu borca uygulanacak faiz tutarının %18 olarak belirlenmesi ve alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi hususunda herhangi bir itirazlarının bulunmadığını, heyet tarafından alacak tutarına yönelik gerçekleştirilen hatalı tespitin yerel mahkemece göz ardı edilmesi sonucu davaya konu alacak taleplerinin kısmen reddine yönelik hükmün, usul ve yasaya aykırı olduğunu yerel mahkemece, mezkur raporda tayin edilen alacak tutarının dosyada bulunan genel kurul raporları ve sair kayıtların tetkiki sonucu ulaşılmış bir sonuç olduğunundan hareketle hüküm tesis edilmiş olsa da; anılı raporun vakıanın gereklerine uygun olarak tanzim edilmediğini 07.05.2016 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat ve ara ödeme tutarları her bölüm için ayrı ayrı düzenlenmiş, davalının dahil olduğu 1.bölüm 3+1 daireler nazarında 03.10.2015 tarihli genel kurulda kararlaştırılmış olan aidat ve ara ödeme tutarında bir değişiklik gerçekleşmemiştir. 2015 yılından, 21.07.2018 tarihli genel kurul kararına kadarki süreçte kooperatif üyelerinin aylık aidat ve buna ek olarak her yılın ocak ile temmuz aylarında ara ödemelerle sorumlu tutulduğu görüldüğünü 21.07.2018 tarihli genel kurul kararında bu yükümlülük devam ettirilmekle birlikte davalının dahil olduğu 1.bölüm için aidat tutarının 2.000 tl’ye ara ödeme miktarının ise 5.500 tl’ye çıkartıldığı görüldüğünü bilirikşi raporunda 03.11.2018, 29.06.2019 ve 15.12.2019 tarihli genel kurul toplantılarında herhangi bir aidat kararı alınmadığını ancak kooperatifçe önceki dönemde alınan 2.000 tl aidat kararının uygulanmaya devam ettiğini belirtmiş ise de; söz konusu genel kurul kararı eksik incelendiğinden 2020 ocak ve temmuz ayına ilişkin hesaplamada önceki dönem genel kurul kararı doğrultusunda hesap yapılmamış; 2.000 tl’ye ek olarak ayrıca 5.500 tl ara ödeme tutarı eklenmeksizin alacak tespiti yapıldığını genel kurul kararları incelendiğinde kooperatif ortakların mali açıdan sorumluluğu her ay belirlenen tutarda aidat ödemek ve buna ek olarak her yılın ocak ve temmuz ayları ile sınırlı olmak üzere ara ödemeler gerçekleştirildiğini,yerel mahkeme dosya mündericatında bulunan genel kurul kararları incelenecek olur ise 2015 yılından itibaren aynı yöntemin kullanıldığı ve bu durumun kooperatif üyeleri tarafından da tasdik edildiği anlaşılacağını aidat ve ara ödemelere yönelik hususun yerleşik bir uygulama haline geldiği açık olup bu iki yükümlülüğün birbirinden ayrı değerlendirilmesinin mümkün olmadığını , genel kurul tarafından benimsenen uygulamanın salt aylık sabit tutar sorumluluğu olarak tespit edildiği görüldüğünü bu tutumun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını aylık aidat ve buna ek olarak ocak ve temmuz aylarındaki ara ödemelerin varlığı sabit olup bu hususun kooperatif bünyesindeki ortaklar tarafından da kabul edildiğini zira dava dışı üyelerin ödeme hususundaki tutumu sayın mahkemeniz tarafından tetkik edilecek olur ise; bugüne kadar gerçekleştirilen ödemelerin, 17.06.2017 tarihli genel kurulda benimsenen usule uygun olarak devam ettirildiği anlaşılacağını, istinaf dilekçesinde ayrıntılı olarak anlatılanlar ışığında sayın bilirkişi tarafından gerçekleştirilen incelemede 2020 ocak ve temmuz ayına ait ara ödeme tutarlarının değerlendirilmemiş olması davaya ve takibe konu alacak tutarının hatalı bir şekilde tespit edilmesine neden olmakla birlikte bu raporun yerel mahkemece hükme esas kabul edilmesinin davacının alacak hakkını zedelediği ve davalı lehine haksız bir menfaat oluşturduğu izahtan vareste olduğunu, müvekkilinin hak ettiği alacağa tam olarak kavuşamamasının yanı sıra edimin miktarın tespitinde düşülen bu hata hükmedilen icra inkar tazminatı, yargılama giderleri ve buna ilişkin sorumluluğun da hatalı olarak tespit edilmesine sebep olduğunu, davaya konu haksız, geçersiz ve kötü niyetli itirazın sahibi davalının olması gerekirken çok daha ufak bir meblağdan sorumlu tutulduğu ve eksik kısmın davacıya yansıtıldığı görüldüğünü, izah edilen sebepler, dosya kapsamındaki delil, bilgi ve belgeler ile sayın heyet tarafından re’sen nazara alınacak sair hususlara binaen; – Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/279 E. – 2022/17 K. sayılı usul ve yasaya aykırı kısmen ret kararının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemece esasa müessir alınan oluşa aykırı ve yanlış bilirkişi raporundan ziyade, maddi gerçeğin şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilebilmesi adına hükme esas teşkil edebilecek yeterliliğe haiz alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından hazırlanmış yeni bir rapor alınmasına, huzurdaki dava ve taleplerimizin tümden kabulüne, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davalıya tahmiline, karar verilmesini, davalının istinafının haksız hukuki mesnetten yoksun ve temelsiz iddialara dayanan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmişti. Davalı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.01.2022 tarih 2021/279 Esas ve 2022/17 Karar sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu müvekkilinin davacıya ödemesi gereken herhangi bir aidat borcu bulunmadığını, Kooperatifin resmi muhasebe kayıtları incelendiğinde yapılan etaplar için gelir- gider kayıtlarının ayrı ayrı düzenlendiğinin görüleceğini Yine 1.etap yapımının bitiminde vergi dairesine vergi iadesi için müracaat edildiğini , vergi dairesi cevaben yönetimce daha önce ödenmeyen vergi borcuna mahsup edildiğini bildirildiğini, Yine kooperatife alınan araç rayiç bedeli ve yapımı tamamlanan 1.etaptan arta kalan ve diğer etaplara aktarılan malzemelerin bedelleri de göz önünde tutulduğunda müvekkilinin davacı kurumdan alacağının bulunduğunu , tapu satışlarının verilmesi esnasında diğer ortaklardan alındığı gibi müvekkilden de 4.500,00 TL alınmış giderin yarısı kooperatif yönetimine ait olduğundan 2.250,00 TL makbuz kesilmesi gerekirken davacı tarafça bu konuda makbuz dahi kesilmediğini, tüm bu hususlar göz önüne alındığında davacı tarafça usulüne uygun olmadan hesap yapıldığı kayıtların düzenli tutulmadığı ve müvekkilinin alacaklı iken borçlu duruma düşürüldüğünü Akabinde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup kararda ” Bilirkişi raporu uyarınca davacı kooperatifin 03.10.2015 tarihinde yapılan genel kurul uyarınca 2015 yılı peşinat, aylık ile 2018 yılları arası aylık aidat ve ara ödeme kararı alındığı, davalıya 3+1 daire ferdileştirilmek suretiyle verildiği, 17.06.2017 tarihli 21.08.2018, 29.06.2019, 15.12.2019 genel kurul uyarınca aidat ödeme kararı alındığı görüldüğünü ,davalı taraf kooperatif genel kurul kararları ile bağlı olduğundan usule ve olaya uygun bilirkişi raporu uyarınca dava tarihi itibariyle davacının 9.537,65 TL asıl alacak ve 357,46 TL işlemiş faiz borcu bulunduğu anlaşıldığını Davacı tarafın işlemiş faiz talebi olmadığından taleple bağlı kalınarak anapara üzerinden takibin devamına karar verildiğinin belirtildiğini Faize ait kısımda ise genel kurul kararlar gereğince yıllık %18 faiz kararlaştırıldığından anılan faiz kararları uyarınca faize hükmedildiğini, dosyada alınan bilirkişi raporuna itirazlarının eğerlendirilmediğini bilirkişi raporunun hatalar içerdiğini, Yargıtay kararında ‘’… Hakim raporu yeterli görmez ise bilirkişiden ek rapor alınmasını isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişiden veye yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme ya yeniden inceleme yaptırabilir. Bilirkişi raporları arası çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez(Yargıtaya 7.hukuk Dairesi2006/3415 Esas , 2006/3201 Karar .yargıtay 3.hukuk Dairesinin 2013/18116 Esas ,2014/2449 Karar ;2014/3431 Esas ,2014/7879 Karar ; 2015/5286 Esas ,2016/5231 Karar ;2014/3440 Esas ,2014/7880 Karar Sayılı kararları da iddialarını desteklediğini , Davacı tarafın faiz talebi olmamasına rağmen faiz hesaplaması yapıldığını, davacı uygulamasında üyenin ödemeleri öncelikle faize sayılmamakta olduğundan bahsedildiğini ancak ödemeler öncelikle faiz ve diğer ferilere mahsup edildiğini karar metninin hatalar içerdiğini, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini ancak yargılama gideri ve harçların tamamından müvekkilinin sorumlu tutulduğunu müvekkili aleyhine icra inkara tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu cevap dilekçelerinde de belirttikleri üzere açılan davayı kabul etmemekle müvekkil üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirmiş ve borçlu olabileceğini kabul etmemekle borçlu olabileceğini düşündüğü azami miktarı dava açılmadan dosyaya ödediğini, müvekkilin takibe itirazı kötüniyetli olmayıp icra inkar davasının şartları oluşmadığını, yine hemen belirtelim ki 37.538,11 TL üzerinden takip başlatılmış ancak davalı taraf 20.875 ,00 TL ödeme yapmasına rağmen24.392,10 TL üzerinden dava açıldığını, dava değeri yanlış belirlendiğini, iş bu hususun da hukuka aykırı olup bu husustaki itirazları da dikkate alınmadığını, bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini, hükme elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayalı karar verildiğini, müvekkilinin kötüniyetli olmaması ve borçlu olabileceğini kabul etmemekle borçlu olabileceğini düşündüğü azami miktarı dava açılmadan dosyaya ödemesi sebebi ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olduğunu , kooperatife borcunun bulunmadığını arz ve izah edilen ve resen nazara alınacak nedenlerle; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.01.2022 tarih 2021/279 Esas ve 2022/17 Karar sayılı kararın usul ve yasaya aykırı olan kararının yapılacak yargılama neticesinde kararın kaldırılarak, esas hakkında yeniden karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Dava, davacı kooperatifin aidat alacağı istemi ile başlattığı icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dosya kapsamında temin edilen bilirkişi raporuna karşılık davacı vekili tarafından sunulan itiraz kapsamında değerlendirme yapmak üzere dosyanın yeniden bilirkişiye tevdii edilerek alınacak ek rapor sonucunda oluşacak kanaate göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması yerinde görülmemiş, belirtilen gerekçelerle davacı istinafı yerinde görülmekle, davalının istinaf talebi belirtilen gerekçe ile bu aşamada incelenmeksizin ve değerlenmeksizin, HMK’nın 353/1-a.6.maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 11/01/2022 tarih ve 2021/279 E – 2022/17 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
Davalının istinaf talebinin belirtilen gerekçe ile bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-Davacı ve davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine
6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
8-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 26/05/2022