Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1229 E. 2022/1288 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1229
KARAR NO: 2022/1288
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2021
NUMARASI: 2021/518 E. 2021/1139 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/06/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/12/2021 tarih ve 2021/518 E – 2021/1139 K kararına karşı süresi içinde davalı … LİMİTED ŞİRKETİ vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili kurum tarafından özel güvenlik görevlisi …’ a 04/08/2010-22/02/2017 tarihleri arasında 6 yıl 6 ay 5 günlük hizmeti karşılığı toplam 15.036,87-TL kıdem tazminatı için ödeme yapıldığını, bu ödemeye ilişkin tazminat davası açılmak gerektiğini, dava dışı özel güvenlik görevlisi …’ ın işten ayrıldığı tarihe kadar müvekkkil kurum bünyesinde ihale ile özel güvenlik hizmetlerinde bulunan farklı şirketlerde görev aldığını, ayrıca adı geçen firmalar ile müvekkil idare arasında imzalanan sözleşmelere göre faiz oranları belirlendiğini, faiz oranının belirlenmediği sözleşmelerde ticari faiz uygulanacağını, bu nedenle adı geçen firmaların taraflarınca işçiye ödenen bedelden sorumlu olup, sözleşme ile öngörülen faiz oranı üzerinden taraflarına ödeme yapılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle adı geçen güvenlik görevlisine ödenen kıdem tazminatının davalılarla imzalanan sözleşmeler gereği ödemem tarihinden itibaren uygulanacak sözleşme faiziyle-faiz belirtilmeyen sözleşmelerde ticari faiziyle birlikte davalı şirketlerden sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen rücuan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı şirketler vekilinin cevap dilekçesinden özetle; 7166 sayılı Kanunun 11 inci maddesi ile 4857 sayılı kanunun 112 inci maddesine göre asıl işveren olan kamu kurum veya kuruluşu ile alt işveren arasında bağıtlanan sözleşmede “kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine” dair açık bir hükme yer verilmemişse hiçbir ahvalde alt işverene rücu edilemeyeceğini, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/948 esas 2019/358 karar sayılı kararında ” davacı … Genel Müdürlüğünün 11/09/2014/ öncesine yönelik rücu istemi yönünden da davanın esassı hakkında karar verilmesine yer olmadığına ” şeklinde hükmedildiğini, hukuka aykırı olarak açılan işbu davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Mahkememizce dosyanın önceki rapor düzenleyen bilirkişiye tevdi ile Kayseri Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda ek rapor tanzimi istenmiş, bilirkişi sunmuş olduğu 23/11/2021 havale tarihli ek raporda özetle; Dosyada mevcut 01.01.2016 – 15.03.2016, 16.03.2016 – 31.05.2016, 14.06.2016 – 31.07.2016, 01.06.2016 – 31.08.2016, 01.09.2016 – 31.10.2016, 01.09.2016 – 31.08.2017 tarihleri arasında geçerli teknik şartnamelerin Yüklenicinin Sorumluluk Esasları başlıklı 14 maddesinin 5. fıkrasında “İş, sosyal güvenlik ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yüklenici, istihdam edilen özel güvenlik görevlisinin işvereni olarak kabul edilecek ve mevzuattan doğan bütün borç ve yükümlülükler ile istihdam edilen tüm özel güvenlik görevlisinin özlük, yıllık ücretli izine ilişkin hakları ile ilgili Kanun ve bunlara ilişkin tüzük, yönetmelik ve tebliğlerle belirlenmiş tüm yükümlülükler, yüklenici tarafından yerine getirilecektir…”, 6. fıkrasında “…Hizmet personelinin (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) maaşları, yol, yemek, ödül, ceza, maaş artışı ve buna benzer tüm sosyal hakları ile iş hukuku mevzuatında belirtilen her türlü sorumluluk, vergi, harcama işlemleri yüklenici tarafından sözleşme kapsamında yapılacaktır.” kullanımı gereken kılık, kıyafet, gereç ve donatım kullanımına tahsis edilecek gereçlere ilişkin yüklenicinin yükümlülükleri başlıklı 17. maddenin 5. fıkrasında “Yüklenici yürürlükteki İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku mevzuatı hükümlerine göre çalıştıracağı güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak zorundadır. Mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkarılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) tüm sorumluluk yükleniciye aittir.” hükümlerinin yer aldığı, 01/01/2016 tarihinden sonraki dönemde yüklenicinin sorumlu olmaması haline göre yapılan hesaplamada Davalı … Ltd, Sti.’ nin 3.257,45.-TL den tek başına sorumlu olduğu, Davalı … Ltd. Sti.’nin 4.616,86.-TL’ den … Ltd. Şti, ve … Ltd. Şti. ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, Davalı … Ltd. Şti. ‘nin 4.616,86.-TL ‘den … Ltd. Şti ve … Ltd. Şti. ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, Davalı … Ltd. Şti. ‘nin 4.616,86.-TL’ den … Ltd.Şti. ve … Ltd. ŞtL ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, Davalı … Ltd. Sti.Min 4.514,26.-TL ‘den … Ltd .Şti ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, Davalı … Ltd. Şti.’ nin 4.514,26.-TL ‘den … Ltd.Şti ite birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, Ödeme tarihinin 11.04.2017 tarihi olduğu, faiz konusundaki takdirin Mahkememize ait olduğu yönünde rapor tanzim edilmiştir.Bilirkişi tarafından, 01.01.2016 – 15.03.2016, 16.03.2016 – 31.05.2016, 14.06.2016 – 31.07.2016, 01.06.2016 – 31.08.2016, 01.09.2016 – 31.10.2016, 01.09.2016 – 31.08.2017 tarihleri arasında geçerli teknik şartnamelerin Yüklenicinin Sorumluluk Esasları başlıklı 14 maddesinin 6. Fıkrası ve 17. maddenin 5. fıkrası gözönüne alınarak dava dışı işçinin çalıştığı sürede kıdem tazminatından 01/01/2016 tarihinden sonraki dönemde yüklenicilerin sorumluluğunun bulunmadığı gözetilerek yapılan hesaplama Mahkememizce usul ve yasaya hüküm kurmaya elverişli bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı … LİMİTED ŞİRKETİ vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı şirketler vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;10.09.2014 tarihinde kabul edilen 6552 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112 nci maddesine eklenen fıkralardan önceki tarihlere ilişkin Yargıtay kararlarında dahi, her alt işverenin kendi dönemine isabet eden kıdem tazminatı, yıllık izin ücret, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri diğer işçilik alacaklarının 1/2’si ile sınırlı olarak sorumlu olduğu belirtilmesine karşın, Sayın Mahkemenin davanın kabulüne/kısmen kabulüne karar vermiş olmasının dosya içeriğine, usule, kanuna ve konuya ilişkin Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı/Alt İşveren ile davacı İdare arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmesinin/sözleşmelerinin, “Taahhüdün (ilave işler nedeniyle meydana gelebilecek artışlar dahil) yerine getirilmesine ilişkin, ilgili mevzuat gereğince yapılacak her türlü sigorta, ulaşım, vergi, resim ve harç giderleri ile teknik şartnamede belirtilen tüm özel güvenlik personeli giysi bedelleri sözleşme bedeline dahildir. İlgili mevzuat uyarınca hesaplanacak Katma Değer Vergisi, sözleşme bedeline dahil olmayıp İdare tarafından Yükleniciye ödenecektir.” şeklindeki 7.1.maddelerinin, yine “aynı” sözleşmenin/sözleşmelerin, “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” şeklindeki 22.1.maddelerinin ve bu maddelerin atıfta bulunduğu Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 38 inci maddesinin, “Yüklenici çalıştırdığı işçilerin, işin yapılmakta olduğu bir işkolu veya meslekte aynı tipteki bu iş için mevzuatla kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacağını, ücretin, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde yüklenicinin, en yakın ve uygun bir bölgedeki işkolu veya meslekteki aynı tip bir iş için mevzuatla tespit edilenlerden daha az elverişli olmayan ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarını sağlayacaktır.” şeklindeki birinci fıkrasının ve “Yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde olup, bunların ücretlerinin ödenmesinden de doğrudan doğruya yüklenici sorumludur. Yüklenici, bunların ücretleri hakkında da aynen kendi elemanları gibi ve yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapmak zorundadır.” şeklindeki 7.fıkrasının, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye (=özel güvenlik görevlisine) ödenecek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığı yerleşik Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulandığını, müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı/Alt İşveren ile davacı İdare arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmelerine ilişkin teknik şartnamelerin “YÜKLENİCİNİN SORUMLULUK ESASLARI” başlıklı 15 inci maddelerinin, “İş, sosyal güvenlik ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yüklenici istihdam edilen hizmet personelinin/özel güvenlik görevlisinin işvereni olarak kabul edilecek ve mevzuattan doğan bütün borç ve yükümlülükler ile istihdam edilen tüm Personelin/tüm özel güvenlik görevlisinin özlük, yıllık ücretli izine ilişkin hakları ile ilgili Kanun ve bunlara ilişkin tüzük, yönetmelik ve tebliğlerle belirlenmiş tüm yükümlülükler, yüklenici tarafından yerine getirilecektir.” şeklindeki 5.bentleri genel bir düzenleme/hüküm olmasına ve bu hükmün/maddenin işçinin (=özel güvenlik görevlisinin) iş sözleşmesinin sona ermesi halinde kendisine ödenecek olan ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile, başka bir deyişle dava konusu ile ilgisi bulunmamasına, “anılı” hüküm işçinin/özel güvenlik görevlisinin fiilen çalıştığı dönemde (=iş sözleşmesinin devamı süresince) kendisine ödenecek aylık ücrete/maaşa, ödenecek sigorta primine, gelir vergisine, yine fiili çalışma döneminde kendisine yıllık ücretli izin kullandırılmasına ve bu iznin kullandırılma esas ve usullerine ve bu çevrelere ilişkin olmasına, fiili çalışma dönemi sonrasına (=iş sözleşmesinin sona ermesi/iş sözleşmesinin feshi sonrası döneme) ilişkin olmamasına, bunun gibi, müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı/Alt İşveren ile davacı İdare arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmelerinin dayanağı olan teknik şartnamelerin, sırasıyla, “Yüklenici; çalıştırdığı elemanların her türlü özlük haklarını karşılamak ve ödemek zorundadır. Bu konularda İdarenin hiçbir sorumluluğu yoktur.” şeklindeki ve “Yüklenici yürürlükteki İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı hükümlerine göre çalıştıracağı güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak zorundadır. Mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkarılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda tüm sorumluluk yükleniciye aittir.” şeklindeki 18 inci maddelerinin 5.bentlerinde, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye/özel güvenlik görevlisine ödenecek kıdem tazminatından ve iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye/özel güvenlik görevlisine ödenecek diğer işçilik alacaklarından müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı’nın/İş Ortaklıklarının/Alt İşverenin sorumlu olduğunu gösterir bir hüküm bulunmamasına, giderek, “anılı” hükümler işçinin/özel güvenlik görevlisinin fiilen çalıştığı dönemde (=iş sözleşmesinin devamı süresince) kendisine ödenecek aylık ücrete/maaşa, ödenecek sigorta primine, gelir vergisine ve bu çevrelere ilişkin olmasına, fiili çalışma dönemi sonrasına (=iş sözleşmesinin sona ermesi/iş sözleşmesinin feshi sonrası döneme) ilişkin olmamasına, “olgu”nun böyle olduğu, bir başka deyişle “anılı” hükümlerin iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye (=özel güvenlik görevlisine) ödenecek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığı yerleşik Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulanmasına, karşın, mahkemenin, müvekkili şirketlerin ya da oluşturdukları İş Ortaklığının/Ortaklıklarının 01.01.2012-31.12.2015 dönemine/dönemlerine tekabül eden kıdem tazminatının tamamından sorumlu olduğuna hükmetmiş olmasının dosya içeriğine, usule, kanuna ve konuya ilişkin Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı/Alt İşveren ile davacı İdare arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmelerinin dayanağı olan teknik şartnamelerin, sırasıyla, “Yüklenici; çalıştırdığı elemanların her türlü özlük haklarını karşılamak ve ödemek zorundadır. Bu konularda İdarenin hiçbir sorumluluğu yoktur.” şeklindeki ve “Yüklenici yürürlükteki İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı hükümlerine göre çalıştıracağı güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak zorundadır. Mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkarılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda tüm sorumluluk yükleniciye aittir.” şeklindeki 18 inci maddelerinin 5.bentlerinin, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye/özel güvenlik görevlisine ödenecek kıdem tazminatı ile ve yine iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye/özel güvenlik görevlisine ödenecek diğer işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığı, “anılı” hükümlerin işçinin/özel güvenlik görevlisinin fiilen çalıştığı dönemde (=iş sözleşmesinin devamı süresince) kendisine ödenecek aylık ücrete/maaşa, ödenecek sigorta primine, gelir vergisine ve bu çevrelere ilişkin olduğu, fiili çalışma dönemi sonrasına (=iş sözleşmesinin sona ermesi/iş sözleşmesinin feshi sonrası döneme) ilişkin olmadığı, “olgu”nun böyle olduğu, bir başka deyişle “anılı” hükümlerin iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye (=özel güvenlik görevlisine) ödenecek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığının yerleşik Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulandığını, ne 4857 sayılı İş Kanunu’nda ve ne de davacı ile müvekkili şirketlerin oluşturdukları yahut dahil oldukları İş Ortaklığı/İş Ortaklıkları/Alt İşveren(ler) arasında bağıtlanan sözleşmelere ilişkin idari ve/veya teknik şartnamelerde yahut sözleşmelerde davacının müvekkili Şirketlere ya da oluşturdukları/dahil oldukları İş Ortaklığı’na/İş Ortaklıklarına/Alt İşveren(ler)e rücu etmesine olanak sağlayan bir hüküm bulunmadığını, ihale makamı olan davacının, müvekkili şirketlerin oluşturdukları yahut dahil oldukları İş Ortaklığı’na/İş Ortaklıklarına/Alt İşveren(ler)e, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacakları bakımından herhangi bir ödeme yapmadığına göre, bu tür (kıdem tazminatı v.b.) işçilik alacaklarını ihale makamı olarak kendileri (=…) ödemek durumunda olduğunu, davacının, müvekkili şirketlerin oluşturdukları yahut dahil oldukları İş Ortaklığı’na/İş Ortaklıklarına/Alt İşveren(ler)e ödemediği bir kalem nedeniyle müvekkili şirketlere ya da oluşturdukları İş Ortaklığına/İş Ortaklıklarına/Alt İşveren(ler)e rücu edemeyeceğini, müvekkili şirketler yönünden davanın zamanaşımına da uğradığını, müvekkili şirketler yönünden davanın zamanaşımına uğramış olması sebebiyle de reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin olan, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “2021/518 Esas, 17.12.2021 Tarih ve 2021/1139 Karar” sayılı kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır.(23. HD 2019/2339 Esas 2021/225 karar,: 2019/2341 Esas 2021/197 Karar)
Öte yandan davalı iş verenin dava açılmadan önce temerrüde düşmediği, açılan rücuen tazminat davasıyla temerrüde düştüğü göz önünde bulundurulmalıdır. (23. Hukuk Dairesi 2017/2165 Esas 2020/3172 Karar)Taraflar arasında 01.01.2016 tarihinden sonra imzalanan sözleşme eki teknik şartnamelerin 17/5 maddesinde; mevzuata göre işçi alınması çıkarılması işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) tüm sorumluluğun yükleniciye ait olduğunun kararlaştırıldığı görülmüş olunup tüm bu açıklamalar ışığında davalıların 01.01.2016 tarihi öncesi çalışmalara ilişkin dönemden dolayı yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu tutulacak 01.01.2016 tarihinden sonraki sözleşmeler bakımından ise sorumlulukları yoluna gidilemeyecektir.Mahkemece 23.11.2021 tarihli ek rapor aldırılmış olunup raporun 01.01.2016 tarihi öncesi çalışmalara ilişkin dönemden dolayı yüklenici ile işverenin çalıştırdıkları dönemle sınırlı olmak üzere 01.01.2016 tarihinden sonraki dönem için ise asıl iş verenin sorumlu olacakları yönünde terditli hesaplama yapıldığı görülmüştür.Bahse konu rapor incelendiğinde; Sözleşmede hüküm bulunmadığı durumda davalı alt işverenlerin ödenen kıdem tazminatından işçiyi çalıştırdıkları süreyle sorumlu olacakları ve 01.01.2016 sonrasında yüklenicinin sorumlu olmayacağının kabulü halinde;
Davalı … Ltd.Şti.’nin sorumluluğu (15.036,87 / 2345 x 5O8) = 3.257,45.-TL,
Davalı … Ltd. Şti., … Ltd.Şti. ve … Ltd. Şti. iş ortaklığının sorumluluğu 15.036,87 / 2345 x 720= 4.616,86.TL,
… Ltd. Şti. ve … Ltd.Şti. iş ortaklığının sorumluluğu 15.036,87 / 2345 x 704 =4.514,26.-TL sorumlu olacağı 01.01.2016 sonrasında alt işverenlerin sorumlu olmayacağının kabulü halinde …Lıd.Şti. ve …, Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti. İş Ortaklığının bu dönemden kaynaklanan sorumluluğu olmayacağının” belirtildiği görülmüştür.Belirtilen hesaplama taraflara arasında imzalanan sözleşme ve eki teknik şartname ile Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen 2019/2339 Esas 2021/225 karar, 2019/2341 Esas 2021/197 Karar sayılı içtihatlarına uygun olup raporun bu anlamda hükme esas alınabilecek mahiyette olduğu görülmüştür.Dairemiz 2021/962 Esas 2021/1156 Karar sayılı kaldırma kararı uyarınca aldırılan 23.11.2021 tarihli rapor, iddia savunma ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalı … LİMİTED ŞİRKETİ vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/12/2021 tarih ve 2021/518 E – 2021/1139 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla istinaf eden davalı … LİMİTED ŞİRKETİ vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 846,26-TL TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 156,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 690,26 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalı … LİMİTED ŞİRKETİn den alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01/06/2022