Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1154 E. 2022/1124 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1154
KARAR NO: 2022/1124
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2021
NUMARASI: 2021/351E. 2021/997 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 13/05/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/11/2021 tarih ve 2021/351 E – 2021/997 K kararına karşı süresi içinde davalılar … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Dava dışı özel güvenlik görevlisi …’a 26.08.2009 – 08.05.2017 tarihleri arasındaki 7 yıl 7 ay 29 günlük hizmeti karşılığı 17.555,29-TL ile 134,26-TL damga vergisi olmak üzere toplam 17.689,55-TL kıdem tazminatı ödendiğini, müvekkili Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü’nün 233 sayılı KHK uyarınca kurulmuş bir kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, bina ve tesislerinin güvenliğinin sağlanması işinin ihale yöntemiyle özel güvenlik şirketlerinden satın alındığını, güvenlik hizmeti alımı ihalesini üstlenen her bir yüklenici firmanın, ihale konusu hizmeti yürütmek üzere çalıştıracağı işçileri kendilerinin belirlediğini, söz konusu firmalarla yapılan sözleşmeler gereği işe alma ve işten çıkarma yetkileri ile bundan doğacak sorumluluğun bu firmalara ait olduğunu, ihale makamı olan müvekkili kurumun hizmet alımı için ihaleye çıktığını ve söz konusu güvenlik işini ihale usulü gereği en uygun teklifi veren firmaya bıraktığını, ihaleyi alan firmanın da kendi çalıştırdığı işçileri ile bu hizmeti verdiğini, kendi işçileri açısından doğacak sorumlulukların firma tarafından yerine getirilmesi gerektiğini, dava dışı … adlı özel güvenlik görevlisinin 26.08.2009– 08.05.2017 tarihleri arasında müvekkili kurumun bünyesindeki … Şube Müdürlüğü … Ajans Amirliğinde özel güvenlik işlerini yürüten çeşitli özel güvenlik şirketlerinde çalıştığını ve en son çalıştığı …Özel Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti -… Özel Güvenlik Ltd. Şti. iş ortaklığı tarafından 08.05.2017 tarihinde iş akdi feshedildiğini, güvenlik görevlisi … ’a müvekkili tarafından 7 yıl 7 ay 29 günlük hizmeti karşılığı 17.555,29- TL ile 134,26-TL damga vergisi olmak üzere toplam 17.689,55-TL kıdem tazminatı ödendiğini, müvekkili ile şirketler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerine göre; müvekkili kurumun bina ve eklentilerinin güvenlik hizmetleri için çalıştırılacak personelin tüm sorumluluğunun firmaya ait olacağı ve sözleşme konusu işlerin yapılması ve çalıştırılan işçiler bakımından iş kanunu ve mevzuatın işverenlere yüklediği yükümlülükleri yerine getirmekten şirketlerin sorumlu tutulacağından dolayı müvekkili kurumda özel güvenlik görevlisi olarak çalışan … ’a kıdem tazminatı olarak ödenen 17.689,55- TL nin davalı şirketlerden 12.06.2017 tarihinden itibaren uygulanacak sözleşme faizleri, faiz oranı belirlenmeyen sözleşmelerde ticari faiziyle birlikte (her bir sözleşmede ayrı ayrı belirtilen oranlarda) sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar … Özel Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti., … Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. … Güvenlik Sistemleri Özel Güvenlik Ticaret Ltd. Şti. Şirketleri vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun olan davanın zamanaşımına uğradığını, esasa girilmeksizin zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde veya diğer maddelerinde, asıl işverenin alt işverene rücu etmesine olanak sağlayan bir hüküm bulunmadığını, 4857 sayılı İ.K.’nun 2/6.maddesi “…asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur” hükmünün de bulunduğunu, davanın esasına girmeksizin reddedilmesinin gerektiğini, ihale makamı olan davacının müvekkiline kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve/veya benzeri işçilik alacakları bakımından herhangi bir ödeme yapmadığından dolayı bu tür işçilik alacaklarını ihale makamı olarak kendileri ödemek durumunda olduğunu, müvekkillerine ödemediği bir kalem nedeniyle şirketlere ya da oluşturdukları iş ortaklığı’na/iş ortaklıklarına rücu edemeyeceğini, dava konusu olayda davacıyla davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olduğunu, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, diğer taraftan davacının, kıdem tazminatını ödediğini belirttiği özel güvenlik görevlisi…’ın müvekkilini şirketlerin oluşturdukları iş ortaklıkları ile bağıtladığı iş sözleşmeleri kıdem tazminatına hak kazandırmayacak şekilde (istifa veya kıdem tazminatına hak kazandırmayacak diğer şekillerde) sona erdiğini, davacı idarenin, yargı kararı olmadan işçiye/özel güvenlik görevlisine kıdem ve/veya ihbar tazminatı ödeyemeyeceğini, yargı/mahkeme kararı olmadan kıdem tazminatını ödediğine göre sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu, hukuka aykırı olarak ve haksız yere açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında “…Toplanan tüm deliller, dosya kapsamı, dosya kapsamına ve olaya uygun, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 09.04.2021 tarih 2021/517 Esas 2021/713 Karar sayılı ilamında belirtilen gerekçelerde dikkate alınarak, uzman bilirkişiden alınan ek rapor içeriği dikkate alındığında, davacı kurumun 01/01/2011- 31.12.2011 tarihleri arasında geçerli sözleşmenin 36.1 maddesinin açıkça kıdem tazminatının rücusuna ilişkin olmadığı bu sebeple davalı alt işverenliklerin tüm tazminattan asıl işveren ile yarı yarıya çalıştırdıkları süreyle sorumlu oldukları, 01.01.2016 sonrasında ise alt işverenlerin sorumluluğunun olmadığı, davalı … Özel Güv. Ltd. Şti.’nin ödenen 4.257,28.-TL’den tek başına sorumlu olduğu, davalı … Özel Güv. Ltd. Şti.’nin 4.616,33.-TL’den … Özel Güv. Ltd.Şti. ve … Özel Güv. Ltd. Şti. ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalı … Özel Güv, Ltd. Şti.’nin 4.616,33.-TL’den, … Özel Güv. Ltd. Şti ve … Özel Güv. Ltd. Şti. ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalı … , Özel Güv. Ltd. $ti.’nin 4.616,33.-TL’den … Özel Güv. Ltd.Şti. ve … Özel Güv, Ltd. Şti. ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalı … Özel Güv, Ltd. Şti.’nin 4.616,33.-TL’den … Özel Güv, Ltd. Şti. ile birlikte müştereken ve müteseksilen sorumlu olduğu, davalı … Özel Güv. Ltd. Şti.’nin 4.616,33.-TL’den … Özel Güv, 1td.Şti. ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu sonucuna varılmakla, Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, 4.257,28-TL’nin ödeme tarihi olan 12/06/2017’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Özel Güvenlik, Eğitim, Alarm ve Koruma Hizmetleri Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4.616,33-TL’nin ödeme tarihi olan 12/06/2017’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Özel Güvenlik, Danışmanlık, Eğitim, Alarm Cihazları ve Sistemleri Ticaret Limited Şirketi, … Özel Güvenlik Hizmetleri Limited Şirketi ve … Güvenlik Sistemleri Özel Güvenlik Ticaret Limited Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4.616,33-TL’nin ödeme tarihi olan 12/06/2017’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Özel Güvenlik, Danışmanlık, Eğitim, Alarm Cihazları ve Sistemleri Ticaret Limited Şirketi ve … Özel Güvenlik Hizmetleri Limited Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalılar … Özel Güvenlik, Danışmanlık, Eğitim, Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. ve … Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalılar … Özel Güvenlik ve … Özel Güvenlik vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 10.09.2014 tarihinde kabul edilen 6552 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112 nci maddesine eklenen fıkralardan önceki tarihlere ilişkin Yargıtay kararlarında dahi, her alt işverenin kendi dönemine isabet eden kıdem tazminatı, yıllık izin ücret, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri diğer işçilik alacaklarının 1/2’si ile sınırlı olarak sorumlu olduğu belirtilmesine karşın, mahkemenin davanın kabulüne/kısmen kabulüne karar vermiş olmasının dosya içeriğine, usule, kanuna ve konuya ilişkin Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı/Alt İşveren ile davacı İdare arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmesinin/sözleşmelerinin, “Taahhüdün (ilave işler nedeniyle meydana gelebilecek artışlar dahil) yerine getirilmesine ilişkin, ilgili mevzuat gereğince yapılacak her türlü sigorta, ulaşım, vergi, resim ve harç giderleri ile teknik şartnamede belirtilen tüm özel güvenlik personeli giysi bedelleri sözleşme bedeline dahildir. İlgili mevzuat uyarınca hesaplanacak Katma Değer Vergisi, sözleşme bedeline dahil olmayıp İdare tarafından Yükleniciye ödenecektir.” şeklindeki 7.1.maddelerinin, yine “aynı” sözleşmenin/sözleşmelerin, “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” şeklindeki 22.1.maddelerinin ve bu maddelerin atıfta bulunduğu Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 38 inci maddesinin, “Yüklenici çalıştırdığı işçilerin, işin yapılmakta olduğu bir işkolu veya meslekte aynı tipteki bu iş için mevzuatla kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacaktır. Ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde yüklenici, en yakın ve uygun bir bölgedeki işkolu veya meslekteki aynı tip bir iş için mevzuatla tespit edilenlerden daha az elverişli olmayan ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarını sağlayacaktır.” şeklindeki birinci fıkrasının ve “Yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde olup, bunların ücretlerinin ödenmesinden de doğrudan doğruya yüklenici sorumludur. Yüklenici, bunların ücretleri hakkında da aynen kendi elemanları gibi ve yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapmak zorundadır.” şeklindeki 7.fıkrasının, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye (=özel güvenlik görevlisine) ödenecek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığı yerleşik Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulandığını, müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı/Alt İşveren ile davacı İdare arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmelerine ilişkin teknik şartnamelerin “YÜKLENİCİNİN SORUMLULUK ESASLARI” başlıklı 15 inci maddelerinin, “İş, sosyal güvenlik ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yüklenici istihdam edilen hizmet personelinin/özel güvenlik görevlisinin işvereni olarak kabul edilecek ve mevzuattan doğan bütün borç ve yükümlülükler ile istihdam edilen tüm Personelin/tüm özel güvenlik görevlisinin özlük, yıllık ücretli izine ilişkin hakları ile ilgili Kanun ve bunlara ilişkin tüzük, yönetmelik ve tebliğlerle belirlenmiş tüm yükümlülükler, yüklenici tarafından yerine getirilecektir.” şeklindeki 5.bentleri genel bir düzenleme/hüküm olmasına ve bu hükmün/maddenin işçinin (=özel güvenlik görevlisinin) iş sözleşmesinin sona ermesi halinde kendisine ödenecek olan ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile, başka bir deyişle dava konusu ile ilgisi bulunmamasına, “anılı” hüküm işçinin/özel güvenlik görevlisinin fiilen çalıştığı dönemde (=iş sözleşmesinin devamı süresince) kendisine ödenecek aylık ücrete/maaşa, ödenecek sigorta primine, gelir vergisine, yine fiili çalışma döneminde kendisine yıllık ücretli izin kullandırılmasına ve bu iznin kullandırılma esas ve usullerine ve bu çevrelere ilişkin olmasına, fiili çalışma dönemi sonrasına (=iş sözleşmesinin sona ermesi/iş sözleşmesinin feshi sonrası döneme) ilişkin olmamasına, bunun gibi, müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı/Alt İşveren ile davacı İdare arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmelerinin dayanağı olan teknik şartnamelerin, sırasıyla, “Yüklenici; çalıştırdığı elemanların her türlü özlük haklarını karşılamak ve ödemek zorundadır. Bu konularda İdarenin hiçbir sorumluluğu yoktur.” şeklindeki ve “Yüklenici yürürlükteki İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı hükümlerine göre çalıştıracağı güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak zorundadır. Mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkarılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda tüm sorumluluk yükleniciye aittir.” şeklindeki 18 inci maddelerinin 5.bentlerinde, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye/özel güvenlik görevlisine ödenecek kıdem tazminatından ve iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye/özel güvenlik görevlisine ödenecek diğer işçilik alacaklarından müvekkilim Şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı’nın/İş Ortaklıklarının/Alt İşverenin sorumlu olduğunu gösterir bir hüküm bulunmamasına, giderek, “anılı” hükümler işçinin/özel güvenlik görevlisinin fiilen çalıştığı dönemde (=iş sözleşmesinin devamı süresince) kendisine ödenecek aylık ücrete/maaşa, ödenecek sigorta primine, gelir vergisine ve bu çevrelere ilişkin olmasına, fiili çalışma dönemi sonrasına (=iş sözleşmesinin sona ermesi/iş sözleşmesinin feshi sonrası döneme) ilişkin olmamasına, “olgu”nun böyle olduğu, bir başka deyişle “anılı” hükümlerin iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye (=özel güvenlik görevlisine) ödenecek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığı yerleşik Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulanmasına,karşın, Sayın Mahkemenin, müvekkilim şirketlerin ya da oluşturdukları İş Ortaklığının/Ortaklıklarının 01.01.2012-31.12.2015 dönemine/dönemlerine tekabül eden kıdem tazminatının tamamından sorumlu olduğuna hükmetmiş olmasının dosya içeriğine, usule, kanuna ve konuya ilişkin Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, 01.01.2012-31.12.2015 dönemi sözleşmesi ve dayanağı teknik şartname Sayın Mahkemece (=Kayseri Bölge Adliye Mahkemesince) incelendiğinde, Sayın Mahkemenin gerekçelerinin ve kararının dosya içeriğine (=01.01.2012-31.12.2015 dönemine ilişkin sözleşmelere ve/veya ekleri teknik şartnamelere) aykırı olduğunun müşahade edileceğini, müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı/Alt İşveren ile davacı İdare arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmelerinin dayanağı olan teknik şartnamelerin, sırasıyla, “Yüklenici; çalıştırdığı elemanların her türlü özlük haklarını karşılamak ve ödemek zorundadır. Bu konularda İdarenin hiçbir sorumluluğu yoktur.” şeklindeki ve “Yüklenici yürürlükteki İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı hükümlerine göre çalıştıracağı güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak zorundadır. Mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkarılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda tüm sorumluluk yükleniciye aittir.” şeklindeki 18 inci maddelerinin 5.bentlerinin, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye/özel güvenlik görevlisine ödenecek kıdem tazminatı ile ve yine iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye/özel güvenlik görevlisine ödenecek diğer işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığını, “anılı” hükümlerin işçinin/özel güvenlik görevlisinin fiilen çalıştığı dönemde (=iş sözleşmesinin devamı süresince) kendisine ödenecek aylık ücrete/maaşa, ödenecek sigorta primine, gelir vergisine ve bu çevrelere ilişkin olduğunu, fiili çalışma dönemi sonrasına (=iş sözleşmesinin sona ermesi/iş sözleşmesinin feshi sonrası döneme) ilişkin olmadığını, “olgu”nun böyle olduğu, bir başka deyişle “anılı” hükümlerin iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye (=özel güvenlik görevlisine) ödenecek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığının yerleşik Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulandığını, Yargıtay, konuya ilişkin içtihatlarında, sözleşmelerde ve teknik şartnamelerde yer aldığını belirttiğimiz (ve aynen aktardığımız/yazdığımız) yukarıda “anılı” hükümlerden hareketle, alt işverenin kendi dönemine isabet eden kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri diğer işçilik alacaklarının tamamından sorumlu olduğunun ileri sürülemeyeceğini, aksine, her alt işverenin kendi dönemine isabet eden “belirtili” işçilik alacaklarının 1/2’sinden, asıl işverenin de (=davacı Kurumun da) 1/2’sinden sorumlu olacağını/olduğunu vurguladığını, davanın tamamen reddine karar verilmesi gerektiğini, zira, ne 4857 sayılı İş Kanunu’nda ve ne de davacı ile müvekkili şirketlerin oluşturdukları yahut dahil oldukları İş Ortaklığı/İş Ortaklıkları/Alt İşveren(ler) arasında bağıtlanan sözleşmelere ilişkin idari ve/veya teknik şartnamelerde yahut sözleşmelerde davacının müvekkili şirketlere ya da oluşturdukları/dahil oldukları İş Ortaklığı’na/İş Ortaklıklarına/Alt İşveren(ler)e rücu etmesine olanak sağlayan bir hüküm bulunmadığını, ihale makamı olan davacının, müvekkili şirketlerin oluşturdukları yahut dahil oldukları İş Ortaklığı’na/İş Ortaklıklarına/Alt İşveren(ler)e, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacakları bakımından herhangi bir ödeme yapmadığına göre, bu tür (kıdem tazminatı v.b.) işçilik alacaklarını ihale makamı olarak kendilerinin (=TMO) ödemek durumunda olduğunu, davacının, müvekkili şirketlerin oluşturdukları yahut dahil oldukları İş Ortaklığı’na/İş Ortaklıklarına/Alt İşveren(ler)e ödemediği bir kalem nedeniyle müvekkili şirketlere ya da oluşturdukları İş Ortaklığına/İş Ortaklıklarına/Alt İşveren(ler)e rücu edemeyeceğini, 11.09.2014 tarihinden önceki dönemler bakımından da öncelikle 10.09.2014 tarihinde kabul edilen 6552 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112 nci maddesine eklenen fıkraların ve bu fıkralar çevresinde hukukla uyarlı olarak verilmiş bulunan “yukarıda anılı” Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin “2015/212 Esas, 13.02.2018 Tarih ve 2018/55 Karar sayılı kararının ve dayanağı 10.05.2017 tarihli bilirkişi raporunun gözetilmesini, 14.09.2014 tarihinden önceki dönemler bakımından yanılgılı ve hukukla uyarsız değerlendirmeler yapılması durumunda ise 14.09.2014 tarihinden önceki dönemler bakımından yukarıda “sıralı” Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarının gözetilmesini talep ettiklerini, kıdem tazminatına ilişkin düzenlemelerin nitelikçe emredici olduklarından, kıdem tazminatına ilişkin düzenlemeler ya da bu düzenlemelerde yapılan değişikliklerin henüz kesinleşmiş bir kararla sonuçlanmamış tüm uyuşmazlıklarda uygulanmak durumun olduğunu, 10.09.2014 tarihinde kabul edilen 6552 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112 nci maddesine eklenen fıkralar uyarınca da, asıl işveren olan davacı, kıdem tazminatı yönünden de alt işveren olan müvekkili şirketlere rücu edemeyceğini, somut olayda, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6/3. maddesinde yer alan “Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.” şeklindeki hükümde öngörülen 2 yıllık sürenin de geçtiğini, zira, müvekkili şirketlerin oluşturdukları …-…- … İş Ortaklığı’nın 31.12.2013 tarihinden sonra, …-… İş Ortaklığı’nın da 22.10.2014 tarihinden sonra davacı Kuruluşa özel güvenlik hizmeti sunmadıkları gözetildiğinde, somut olayda “belirtili” 2 yıllık sürenin geçtiğinin açık olduğunu, davanın müvekkili şirketler yönünden bu sebeple de reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketler yönünden dava zamanaşımına da uğradığını, müvekkili şirketler yönünden davanın zamanaşımına uğramış olması sebebiyle de reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın, zamanaşımı def’i uyarınca, esasına girmeksizin, zamanaşımına uğramış olmasından ötürü reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmetmiş olmasının da usule ve kanuna aykırı olduğunu, zira, böyle durumlarda ödeme tarihinden itibaren avans faizine, ticari faize veya sözleşme faizine hükmedilemeyeceğini, somut olayda, mahkemenin dava konusu alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiş olmasının da usule ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin olan, Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “2021/351 Esas, 10.11.2021 Tarih ve 2021/997 Karar” sayılı kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır.(23. HD 2019/2339 Esas 2021/225 karar,: 2019/2341 Esas 2021/197 Karar)
Öte yandan davalı iş verenin dava açılmadan önce temerrüde düşmediği, açılan rücuen tazminat davasıyla temerrüde düştüğü göz önünde bulundurulmalıdır. (23. Hukuk Dairesi 2017/2165 Esas 2020/3172 Karar)
Taraflar arasında 01.01.2016 tarihinden sonra imzalanan sözleşme eki teknik şartnamelerin 17/5 maddesinde; mevzuata göre işçi alınması çıkarılması işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) tüm sorumluluğun yükleniciye ait olduğunun kararlaştırıldığı görülmüş olunup tüm bu açıklamalar ışığında davalıların 01.01.2016 tarihi öncesi çalışmalara ilişkin dönemden dolayı yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu tutulacak 01.01.2016 tarihinden sonraki sözleşmeler bakımından ise sorumlulukları yoluna gidilemeyecektir.Mahkemece dairemiz 2021/517 Esas 2021/713 Karar sayılı kaldırma kararı sonucu 06.08.2021 tarihli ek rapor aldırılmış olunup raporun 01.01.2016 tarihi öncesi çalışmalara ilişkin dönemden dolayı yüklenici ile işverenin çalıştırdıkları dönemle sınırlı olmak üzere 01.01.2016 tarihinden sonraki dönem için ise asıl iş verenin sorumlu olacakları yönünde terditli hesaplama yapıldığı görülmüştür.Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin istikrar bulan kararları ve taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eki teknik şartanemler uyarınca taraflar arasında sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde davalı altişverenlerin ödenen kıdem tazminatından işçiyi çalıştırdıkları süreyle sorumlu olacakları buna karşılık 01.01.2016 sonrasındaki dönem için ise yüklenicilerin sorumlu olmayacakları sabit olup mahkemece bu doğrultuda karar verilmesi gerekmekte ise de mahkeme kararına karşı yalnızca davalılarca istinaf yoluna baş vurulması ve aleyhe hüküm kurma yasağı hususları birlikte gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalılar … Özel Güvenlik, Danışmanlık, Eğitim, Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. ve … Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti tarafının söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/11/2021 tarih ve 2021/351 E – 2021/997 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalılar … Özel Güvenlik, Danışmanlık, Eğitim, Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. ve … Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 921,49 TL TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 158,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 763,49 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalılardan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/05/2022