Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1148 E. 2022/1254 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1148
KARAR NO: 2022/1254
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2022
ESAS NO: 2021/241
KARAR NO: 2022/183
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/05/2022
İSTİNAF KARAR
YAZIM TARİHİ:27/05/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2022 tarih ve 2021/241 Esas – 2022/183 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının … ödeme tarihli … seri numaralı ve 120.000,00-TL miktarlı çek sebebiyle davacı aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını, takibe konu çek sebebiyle davacının davalıya bir borcu bulunmadığı gibi davalının da yetkili hamil sıfatı bulunmadığını, takibe konu … seri numaralı çekte davalının cirosunun bankaya ibraz tarihinden (30/04/2020) sonraya ait olduğunun davalı yanın icra dosyasına sunduğu çek fotokopisi ile sabit olduğunu, çekin ibrazından sonra eklenen davalı cirosunun geçersiz olduğunu ve davalının yetkili hamil olmadığını, çeki bankaya ibraz eden cirantanın kim olduğunun çek üzerinden anlaşılamadığını, dava konusu çek üzerindeki ciroların usul ve yasaya aykırı bir şekilde iptal edildiğini, ciro silsilesinin bozulduğunu, bu sebeple davalı tarafın yetkili hamil sıfatının ortadan kalktığını, Kambiyo Hukuku bakımından üzeri çizilen veya iptal edilen cironun yok hükmünde olduğunu, davalı alacaklı yararına yapılmış bir ciro bulunmadığını, icra dosyası incelendiğinde yetkili hamil tarafından yapılmış bir temlik sözleşmesinin de bulunmadığını, davacının haciz ve icra tehdidi ile davalı tarafa ödemiş olduğu miktarların tahsili için her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile öncelikle dava sonuna kadar Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibin tedbiren durdurulmasına, akabinde yapılacak yargılama sonucu davanın kabulüne, davacının 30/04/2020 ödeme tarihli … seri numaralı ve 120.000,00-TL miktarlı çek sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava konusu çekin %20’si oranında kötü niyet tazminatına ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine yönelik karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasıyla yürütülen icra takibine konu çekten dolayı alacağı bulunduğunu, 06.10.2020 tarihli icra tutanaklarına bizzat ödeme taahhüdünde bulunduğunu, Yargıtay’ın emsal kararlarında borcun ödenmesi konusunda taahhütte bulunan davacı – borçlunun, “çelişkili davranışta bulunma yasağı” kapsamında menfi tespit davası açamayacağının görüldüğünü, bu nedenle açılan menfi tespit davasının reddinin gerektiğini, davacının iptalini istemiş olduğu takip konusu dosya borcuna mahsuben davalıya toplam 29.412,00-TL nakit para ödediğini, dava konusu çekin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 780 maddesi hükmünde tespit edilen yasal tüm unsurları taşıdığını ve kambiyo senedi niteliği vasfını haiz bir çek olduğundan bahisle öncelikle davacının tedbir talebinin reddine, haksız ve yersiz davanın reddine, davalının mağduriyetine sebebiyet veren davacı aleyhine çek bedelinin %20’si oranında tazminata hükmedilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; … ödeme tarihli … seri numaralı ve 120.000,00TL bedelli çeke istinaden davalı tarafından davacı aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü … E.sayılı dosyası ile takip başlatıldığı,TTK’nun 790.maddesine göre cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılacağı, davaya konu edilen çekin incelenmesinde; çekin temlik cirosu ile … .Ltd.Şti’ne keşide edildiği, birinci cirantanın … , ikinci cirantanın MUYAP, üçüncü cirantanın … .Ltd.Şti ve dördüncü cirantanın … A.Ş.’den tahsil cirosu ile … A.Ş… Şubesine geçtiği ve ciro şerhinde … A.Ş.” Adına vekaleten” şeklinde şerh bulunduğu ,… bankası tarafından çekin muhatap bankaya ibraz edildiği ve karşılıksız kaşesinin vurulduğu, takip konusu çek üzerinde davalı alacaklıya yapılmış herhangi bir ciro işleminin bulunmadığı bu haliyle davalı alacaklının yetkili hamil olmadığı bu sebeple alacak talebinde bulunamayacağı, davacı tarafından davalının takip başlatması nedeniyle kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla” gerekçesiyle açılan davanın KABULÜ ile, 1-Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan … tarihli … seri numaralı 120.000,00-TL bedelli çek yönüyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, İİK.’nun 72/5. maddesi uyarınca kararın icra müdürlüğüne bildirilmesine ve takibin durdurulmasına, Davacının, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı-borçlu eldeki menfi tespit davasını 26.03.2021 tarihinde açmadan önce; dava konusu olan kesinleşmiş borcunu, 6 taksitte ödeyeceği yönünde, dava konusu Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasından tutulan, 06.10.2020 tarihli icra tutanaklarına ödeme taahhüdünde bulunduğunu ve akabinde, davalıya borcundan dolayı 29.412,00-TL tutarında ödeme yapmış olduğundan dolayı Yüksek Yargıtayın yerleşik kararları doğrultusunda, davacı-borçlunun aynı konuda menfi tespit davası açmaya hak ve yetkisinin bulunamayacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/19-35 Esas, 2013/877 Karar sayılı, 26.06.2013 tarihli kararı: “Alacaklının haciz talebi üzerine, 28.6.2009 tarihinde yapıları 1. haciz esnasında borçlu ( davacı ) beyanında aynen; Bu borcumu şimdilik ödeyecek gücüm yoktur. Borcumu en kısa zamanda halledeceğim şeklinde ifade kullandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu itibarla, ödeme emrine karşı itiraz ileri sürülmeksizin kesinleşen icra takibinden üç ay sonra yapılan haciz işlemi esnasında, davacı tarafından sarf edilen bu sözlerin, borcun kabulü olarak benimsenmesinin gerektiğine Genel Kurul çoğunluğunca karar verilmiştir. …” şeklindeki tespitleriyle; Yüksek Mahkeme kararlarının yerleşik kararlarının hasız ve yersiz davanın reddine karar verilmesi yönünde olduğu bilirkişi raporuyla açıklığa kavuştuğunu, Yüksek Yargıtayın yerleşik kararlarında, menfi tespit davasında; “haciz sırasında, borcun kabul edildiğine dair” borçlu tarafından verilen “taahhüt beyanının” gözetilerek menfi tespit davasının “reddine” karar verilmesi gerektiğini kabul ettiğini, davacı-borçlu, sonradan menfi tespit davası konusu etmeye çalıştığı borcuna mahsuben, davalı- alacaklıya birçok ödemeler yapmış olup borcunu bu şekilde de kabul etmiş olduğunun anlaşılmasına rağmen; kabul etmiş olduğu aynı borç hakkında menfi tespit davası açmaya hakkının bulunmadığı Yüksek Yargıtayın yerleşik kararlarıyla açıkça kabul edildiğini, Yüksek Yargıtayın kararları ve davacı-borçlunun “borcunun olmadığından bahisle” menfi tespit davası konusu yapmaya çalıştığı çekle ilgili birçok ödemeler yaptığına ilişkin ödeme dekontları yargılama sırasında taraflarınca Yerel Mahkemeye ibraz edildiğini, görüldüğü gibi davacı, alacaklı davalıya olan borcunu kabul ettiğinden dolayı, davalı-alacaklı vekili olan taraflarına dosyadaki borcuna mahsuben toplam 29.412,00-TL ödeme yaptığını, Yüksek Mahkemenin, aynı şekilde, kıyasen, takip hukukuna ilişkin İİK.m. 170/a.3.f.sı hükmü gereğince borcunu kısmen de olsa kabul eden kişinin, takip konusu senedin kambiyo vasfında olmadığı iddiasıyla genel hükümlere göre dava açma hakkının olamayacağı yönünde görüş bildirdiğini, Davacı-borçlu …’nın, bizzat kendi kabul ve taahhüdünde olduğu gibi; Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasıyla yürütülen, kendisinin keşide ettiği ve imzası bizzat kendisinden sadır olan, … Şubesinin muhatabı bulunduğunu, 120.000,00-TL bedelli çekten dolayı, davalıya borçlu bulunduğunu, dava konusu çekin, 6102 sayılı Türk Ticaret kanunu 780 m. hükmünde tespit edilen yasal tüm unsurları taşımakta olup kambiyo senedi niteliği vasfına haiz bir senet olduğunu, davacının imzasının geçerli olup yukarıda arz ve izah ettiği hususlar dairesinde davacının davalıya karşı malvarlığıyla sorumluluğunun bulunduğunu, davacının taahhütte bulunduğu 06.10.2020 tarihli icra tutanaklarına vermiş olduğu beyandan, davacının dava konusu borcunu ekonomik olarak ödeme gücünün bulunduğu ve davalıya olan borcunu kabul ettiğini, haksız ve yersiz davanın “kabulü” yönündeki Yerel Mahkeme kararının istinaf yoluyla”kaldırılması”na, davacının davasının reddine, haksız ve mesnetsiz dava sebebi ile davalı lehine % 20 den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı yanın dava konusu çekin yetkili ve meşru hamili olmadığını gerek Yargıtay kararları gerekse bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davacının icra taahhüdünde bulunması çelişkili davranışta bulunma yasağını ihlal etmediğini, kaldı ki icra ceza mahkemesinin davacı tarafından verilen taahhüdün geçersiz olduğuna hükmettiğini, Kayseri 1. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2020/637E. 2021/19K. Sayılı ilamı ve üst mahkeme olan Kayseri 2. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2021/31D. İş sayılı kararlarının daha önce dosyaya sunulduğunu, görüleceği üzere geçerli bir icra taahhüdü bulunmadığını, davaya emsal olan ve haklılığı ortaya koyan emsal kararlar olduğunu, son olarak yetkili ve meşru hamil olmayan davalıya ödeme yapılması halinde davalı tarafın sebepsiz zenginleşeceğini belirterek; yetkili ve meşru hamil olmayan davalıya ödeme yapmayı taahhütte bulunması davacının borcu kabul ettiği anlamına gelmemekte olup davalı yanın tüm istinaf taleplerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kayseri 1. asliye ticaret mahkemesinin 2021/241e. 2022/183k. sayılı ilamının onanmasına karar verilmesini yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı alacaklı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, kambiyo senetlerine mahsus icra takibinden sonra İİK.72 mad dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır.
Uyuşmazlık; davalı/alacaklının ibrazdan önceki cirantalar arasında yer almadığı gibi ibrazdan sonra da davalı alacaklıya, alacağın temliki hükümlerini doğuracak nitelikte yapılmış bir ciro olmadığından davalı/takip alacaklısının, dayanak çek bakımından yetkili hamil sıfatını haiz değilse de davacı-keşidecinin icra takibi sırasında borcu ikrar ederek ödeme taahhüdünde bulunmasının borcu kabul (geçersizlik itirazından feragat) olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasındadır.Kural olarak borcun çekince (ihtirazi kayıt) ileri sürülmeksizin ödenmesi ya da ikrar edilmesi, borcun mevcudiyetinin kabulü anlamına gelir ve bundan sonra menfi tespite ilişkin iddia dinlenemez. Henüz icra takibinin kesinleşmediği dönemde, özellikle ihtiyati haczin infazı sırasında borçlunun (haciz ve muhafaza yapılmasını engellemek maksadıyla) borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunması, cebri icra baskısı altında yapıldığı gerekçesiyle gerçek anlamda bir borç ikrarı sayılmamaktadır (HGK. 16.03.2016 gün ve 2014/19-272 E., 2016/324 K.). Ancak borçluya takibe itiraz hakları kullandırılmış ve icra takibi kesinleşmişse artık borçlunun ikrarı veya ödeme taahhüdünün cebri icra baskısı altında verildiği kabul edilemez; böyle bir ikrarın irade sakatlığı nedeniyle geçersizliğinden söz edilemez. Davacı, davanın temelini oluşturan Kayseri Genel İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasında 06/10/2020 tarihli haciz sırasında ”….TL ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Somut olayda icra takibi kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılmış olup, bu takip türünde ödeme emrine itiraz usulü bulunmamaktadır. Borçlu (keşideci) ancak imzaya ya da borca yönelik itirazlarını ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesi nezdinde “şikâyet” yolu ile ileri sürebilmekte (İİK m.169-170) ve ayrıca tedbir kararı verilmedikçe (İİK m.22) bu şikâyet takibi durdurmamaktadır. Diğer bir ifade ile bu takip türünde, takibe yönelik şikâyete başvurulsa dahi takibin kesinleşmesi engellenememekte ve ödeme yapılmaması hâlinde alacaklı, borçluya ait para, mal ve haklar üzerine haciz konulmasını isteyebilmektedir. Nitekim dava konusu takip dosyasında da 06.10.2020 günü borçlu keşidecinin adresinde haciz yapılmıştır. Eldeki dava (haciz tarihinden sonra) 26.03.2021 tarihinde açılmıştır. Haciz sırasında davacının ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğu, davacının borcu kabul ettiği ve ödeme taahhüdü ile bağlı olduğu anlaşılmıştır. Davacı hakkındaki haczin ihtiyati haciz olmaması, kesin haciz olması ve davacının yukarıda belirtilen şekildeki borcu kabul beyanı göz önüne alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Sonradan menfi tespit davası açan borçlunun, haciz sırasında borçlu olmadığına ilişkin iddialarını tutanağa geçirmemek suretiyle ödeme taahhüdünde bulunması da bu taahhüdün, çekince (ihtirazi kayıt) ileri sürülmemesi, cebri icra baskısı altında yapılmadığı anlamına gelir. Diğer bir ifade ile somut olayın, yukarıda açıklanan özellikleri nedeniyle davacı keşidecinin ödeme taahhüdünde bulunması, borçlu olduğunun ikrarı olarak kabul edilmelidir. Davacı borçlu, yapılan haciz sırasında borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunmuştur. Davacının, kesinleşen takip nedeniyle uygulanan haciz sırasındaki kabul beyanının cebri icra baskısı altında yapıldığı kabul edilemeyeceği gibi, davacının borcu kabul ettikten sonra takibin dayanağı çekde davalının yetkili hamil olmadığını ileri sürmesi TMK’ nun 2. maddesinde öngörülen iyi niyet kuralına aykırı olduğundan dinlenemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde davanın kabulünde isabet görülmemiştir. Davacının açıkça yemin deliline dayandığı görülmekle yemin hakkı hatırlatılarak sonuca gidilmesi gerekirken karar tesisi yerinde değildir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda istinaf eden davalı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/03/2022 tarih ve 2021/241 Esas – 2022/183 sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.27/05/2022