Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1138 E. 2022/1055 K. 09.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1138
KARAR NO: 2022/1055
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2022 MÜTEFERRİK KARAR
ESAS NO: 2022/143
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/05/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 09/05/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2022 tarih ve 2022/1138 Esas sayılı ara kararı davacılar vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin alacağının karşılıksız kalmaması için davalıların menkul ve gayrimenkullere, bankalarda ve 3. kişilerde olan mal varlıkları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından verilen ara karar sonucunda; “….İİK’nun 257. maddesinin 1. fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesi gelmesi halinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. İİK’nun 257. maddesinin 2. fıkrası uyarınca “vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:1- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa.” Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder. İİK’nun 258. maddesinin 1. fıkrası uyarınca “… Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiği veya alacağın vadesi gelmemişse, İİK’nun 257/2. maddesi hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır. Daha açık bir anlatımla, sadece alacağın varlığı, ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli veya tek şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilen bir seçenektir. İİK’nun 257/2. maddesindeki hususlar, bir vakıaya veya üçüncü kişilerle yapılan işlemlere dayandığından, bu konuda mahkemeye kanaat verilmesi için gerekli her türlü delilden yararlanmak mümkündür. Özellikle resmi makamlar tarafından düzenlenen ve bu konudaki tespitleri içeren resmi belgelerin dikkate alınması olanaklıdır. Dava dilekçesinin ekinde sunulan belgeler incelendiğinde, ihtiyati haciz talep edenin, aleyhine talep ettiği kişiden alacağının mevcut olduğunu ve miktarını gösterir, daha geniş bir anlatımla İİK’nun 257. maddesinde sayılan yasal koşulların bulunduğu ispat etmeye elverişli ve mahkemeye yaklaşık ölçüde kanaat verici delil bulunmaması nedeniyle…” ihtiyati haciz talebinin reddine dair karar verilmiştir.İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/18058 Esas 2014/1230 Karar sayılı 21.01.2014 tarihli karardan da açıkça anlaşıldığı üzere alacağın varlığının tam ispatı gerekmeyip yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, bu kapsamda dosyaya sunulan karakol ifade tutanağının yaklaşık ispat için yeterli sayıldığını ve alacağın varlığının, miktarının tespiti için yargılama yapılması gerektiği şu aşamada bu deliller ile yaklaşık ispatın sağlandığının kabul edildiğini, dosyaya delil olarak sunmuş oldukları 2021/65307 soruşma numaralı soruşturma dosyası, fotoğraflar ve … sayılı kati doktor raporu müvekkillerin davalılar tarafından haksız fiile uğradığını, bu haksız fiil nedeniyle çalışamadığını ve çalışamadığı süre boyunca kazanç kaybı yaşadığını, müvekkilin ekonomik geleceğinin sarsıldığını ve manevi açıdan da son derece yıprandığını Yargıtay kararı ışığında da yaklaşık ispat ölçüsün de ispatladığını, şu aşamada müvekkili davalılardan hem maddi hem de manevi tazminat olarak alacaklı olduğunun yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlanmış olduğundan ve alacağın varlığının ve miktarının tam ve kesin olarak tespit edilmesi yargılamayı gerektirdiğinden şu aşama da ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını aksi bir durumun müvekkilinin ciddi anlamda mağduriyetine sebebiyet verebileceğini, yine hususta İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2020/1830 Esas 2020/3899 Karar sayılı hükmüne göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi gerekmediğini, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesinin yeterli kabul edildiğini, başka bir anlatımla ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat kuralı gereğince mahkemenin alacaklının alacağı hakkında kanaat sahibi olmasının yeterli olduğunu, davacı tarafından iddia olunan zararın, haksız fiilden kaynaklandığından, tazminatın, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte muaccel hale geldiğini, buradaki “muacceliyet” kavramının, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamında olduğunu, (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2782 Esas ve 2019/11935 Karar 12/12/2019 tarihli kararı). mahkemece, davacı tarafın ihtiyati haciz talebi red edilmiş ise de dosyada mevcut kaza tespit tutanağı ve davacının yaralanmasına ilişkin belgeler dikkate alındığında, ihtiyati hacze karar verilebilmesi için gerekli yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinin anlaşıldığını, bu durumda alacağın varlığının ve miktarının kesin olarak ispatının, bu aşamada gerekli bulunmaması, İİK 257 vd. maddesinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken açıklanan gerekçe ile talebin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, “Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2014/21038 Esas 2014/21387 Karar 27.10.2014 tarihli kararına göre de haksız fiilden kaynaklanan tazminat taleplerinde alacağın olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceği hüküm altına alınmış olup dosyada yer alan kaza tespit tutanağı ve yaralanmaya ilişkin belgeler sonucu haksız fiilin varlığı dolayısıyla ihtiyati hacze karar verilebilmesi için gerekli yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinin hüküm altına alındığını, somut olayda dilekçe ekinde sunmuş oldukları 2021/65307 soruşma numaralı soruşturma dosyasının, müvekkili …’ın yaralandığına ilişkin fotoğraflar ve … sayılı kati doktor raporu müvekkillerinin davalılar tarafından haksız fiile uğradığını yaklaşık olarak ispata elverişli olduğundan ihtiyati hacze karar verilebilmesi için gerekli yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinin açık olduğunu, yine Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2013/3708 Esas 2013/4084 Karar sayılı ilamına göre haksız fiilden kaynaklanan tazminat taleplerinde alacağın olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceği hüküm altına alındığını, yerel mahkeme tarafından İİK madde 257’deki şartların ve yaklaşık ispat şartının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haczi talebinin reddine karar verilmiş olsa da yukarıda detaylı şekilde izah ettiği üzere müvekkillerinin dilekçe ekinde de sunmuş oldukları 2021/65307 soruşma numaralı soruşturma dosyası, müvekkili …’ın yaralandığına ilişkin fotoğraflar ve … sayılı kati doktor raporuyla haksız fiil nedeniyle zarara uğradığı ve alacağın haksız fiil tarihinden itibaren muaccel hale geldiği Yargıtay kararlarıyla da sabit olduğundan İİK madde 257’deki muaccel bir alacağın alacaklı tarafından ihtiyaten haczettirilebileceği açık düzenlemesi gereğince müvekkillerinin hak kaybına uğramamaları için öncelikle teminat aranmaksızın bunun mümkün olmaması halinde ise uygun bir teminat karşılığından ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini belirterek; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/02/2022 tarihli ara kararın kaldırılarak, öncelikle teminatsız olarak bunun mümkün olmaması halinde ise uygun bir teminat karşılığı ihtiyati hacze karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Derdest dava, haksız fiilden kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.Davacı, dava dilekçesi ile, dava konusu maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece 25/02/2022 tarihli gerekçeli ara karar ile söz konusu talebin reddine karar verilmiş, davacı vekili işbu ara kararını süresinde istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebepleri, mahkemenin gerekçeli ara kararında yazılı hususlar ile bu aşamadaki mevcut derdest dava dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde; Derdest davanın haksız fiil ve kusura dayalı bir miktar maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olması, dava konusu maddi ve manevi tazminatlarla ilişkin alacakların varlığı ve miktarları yönünden İ.İ.K. 257 v.d. mddeleri gereğince ihtiyati haciz talebinin kabulü için yasaca aranan gerekli ve yaklaşık ispata yeterli koşulların, bu aşamadaki mevcut derdest dava dosyası kapsamına göre bulunmaması nedeniyle söz konusu ihtiyati haciz talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle ve mahkemece de, istinaf edilen müteferrik karar ile davacı tarafın söz konusu ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olduğundan, istinaf edilen müteferrik kararda yazılı açıklamalar, yasal sebep ve gerekçeler de birlikte gözetildiğinde, istinaf edilen müteferrik kararda usul, yasa ve bu aşamadaki mevcut derdest dava dosya kapsamı yönlerinden bir isabetsizlik ve aykırılığın bulunmadığı, müteferrik kararın hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 gereğince reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2022 tarih ve 2022/143 Esas sayılı müteferrik kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının derdest dava sonunda ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile İ.İ.K. 258/son bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.09/05/2022