Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1125 E. 2022/1062 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1125
KARAR NO: 2022/1062
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2022 (ARA KARAR)
ESAS NO: 2022/166
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:10/05/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:10/05/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 23/03/2022 tarih ve 2022/166 Esas sayılı ara karar ilamına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin 01/03/2022 tarihli dilekçesiyle atıfta bulunduğu dava dilekçesinde özetle; “… San. Ve Tic. A.Ş.’nin 15/02/2022 günü saat 11:00’de 2022 yılı olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına karar verilmiştir. Toplantı gününün ilan edilmesinden sonra müvekkil tarafından Ankara 2. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide olunarak şirketin ticari sicil kayıtlarının tetkikinden olağan genel kurul toplantısının hiç yapılmadığının tespit edildiği, olağan genel kurul toplantısı yapılmaksızın olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına karar verilmesinin yasalara, usul ve esaslara aykırılık teşkil ettiği, bunun yanı sıra Türk Ticaret Kanun’un 419. maddesi ve sair ilgili mevzuat hükümleri gereğince anonim şirketlerde iç yönerge zorunluluğu olduğu halde şirketin iç yönergesi bulunmadığından genel kuruldan önce iç yönerge hazırlanması gerektiği, şirketin iç yönergesi hazırlanıp tescil ve ilan edilmeden, genel kurul toplantısı hiç yapılmadan olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasının da usul ve yasalara aykırılık teşkil ettiği, bu nedenlerle olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması kararına muvafakati olmadığını, şirketin iç yönergesinin hazırlanıp tescil ve ilan edilerek bu toplantının olağan genel kurul toplantısı olarak gerçekleştirilmesini talep etmiş olup, müvekkilin ihtarına karşı davalı şirketçe hiçbir cevap verilmediği gibi usul ve yasalara aykırı olarak ilan edilen toplantı gününde olağanüstü genel kurul toplantısı gerçekleştirilmiştir. Genel kurul toplantısı yapılmaksızın olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına karar verilmesi yasalara, usul ve esaslara aykırı olmakla, 15/02/2022 tarihinde gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların uygulanmasının tedbiren teminatsız olarak dururulmasına karar verilmesi” şeklinde talepte bulunmuş ise de tedbir karar ve ilam harcını yatırmadığı anlaşılmakla 25/02/2022 tarihli ara kararımız ile tedbir harcının yatırılmamış olmasından dolayı tedbir talebinin usulden reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Mahkememizin 02/03/2022 tarihli ara kararı ile “TTK’nun 449. maddesi uyarınca 15/02/2022 tarihli davalı şirket olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların kesin hükümlüğünün tespiti ile iptali istemli dava açılmış olmakla davalı şirket yönetim kurulu üyelerine, davacıların söz konusu genel kurulda alınan kararların yürütmesinin durdurulmasına yönelik tedbir talepleriyle ilgili olarak beyan ve görüşlerini bildirmek üzere işbu ara kararının tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre verilmesine, davalı şirket yönetim kurulu üyelerine tanınan sürenin dolmasından sonra davacı vekilinin 15/02/2022 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının uygulanmasının durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesine, işbu kararın bir örneğinin, ara kararının gereğini yerine getirmek üzere davalı şirkete ihtaratlı tebligat evrakı ile tebliğine” karar verilmiş ve davalı şirkete tebliğ edilmiştir. Davalı şirketin yönetim kurulu tarafından 02/03/2022 tarihli ara kararımız çerçevesinde verilen 17/03/2022 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle sermaye arttırımı kararlarının şirketin finansal yönetimi ve devamlılığının sağlanması ile özellikle sermayenin korunması ilkesi çerçevesinde kritik düzeyde önemi haiz olduğu, genel kurul kararının hukuka ve usule uygun olduğu, ihtiyati tedbirin kabulü halinde şirketin faaliyetleri ve borçları karşısında 50.000,00-TL’lık sembolik bir şekilde sermaye ile faaliyetlerine devam edeceğinden finansal olarak oldukça kötü konumda kalmasına sebebiyet vereceği, şirketin devlet desteklerini ve kredi taksitlerini geri ödeyememesine, ayrıca olağan giderlerini karşılayamayacak hale gelmesine yol açacağı ve telafisi imkansız zararlar ortaya çıkacağını, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin isabetli ve hukuka uygun olacağı yönünde görüş bildirilmiştir. Talep, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davası içinde TTK’nun 449. maddesi uyarınca, genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması istemine ilişkindir. TTK’nun 449. maddesindeki düzenleme, ihtiyati tedbirin özel bir türünü içermektedir. TTK’nun 449. maddesi uygulanırken, tamamlayıcı hüküm olarak, HMK’nun ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nun 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı Kanun’un 390/3. maddesi, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemesini içermektedir. Genel kurul iptali davalarında TTK’nun 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da iddia ve ispat edilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’nun “İptal sebepleri” başlıklı 445. maddesine göre “446’ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” düzenlemesi mevcut olup, aynı kanunun “İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446. maddesinde ise, “a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” hükmü mevcuttur. 6102 sayılı TTK’nun “Butlan” başlığını taşıyan 447. maddesi, “Genel kurulun, özellikle; a) pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” hükmünü haizdir. Az yukarıda anlatılanlar ışığında somut olayda 15/02/2022 tarihli genel kurulda alınan kararların uygulanmasının yürütmesinin geri bırakılması hususunda, dosyanın mevcut kapsamı itibariyle ihtiyati tedbir konusunda yeterli kanaat oluşturacak delil bulunmadığı, davacı tarafın iddialarının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, ayrıca taraf menfaatleri de gözetilmek suretiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine…” dair karar verilmiştir.İş bu ara kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Dosya kapsamında davalı şirketin yönetim kurulundan alınan görüş doğrultusunda somut olayda 15.02.2022 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan kararların yürütmesinin geri bırakılması hususunda, dosyanın mevcut kapsamı itibariyle ihtiyati tedbir konusunda yeterli kanaat oluşturacak delil bulunmadığını, iddialarının yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde müvekkilin hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığını, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığını, ayrıca taraf menfaatlerinin de gözetildiği belirtilerek ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini, yönetim kurulu görüşü esas alınarak ihtiyati tedbir hakkında kanaat oluşturulmasının somut olayın niteliğine uygun olmayacak şekilde ve hatalı hüküm kurulmasına sebebiyet verdiğini, azınlık hakkının kullandırılmadığını, taraf menfaatlerinin gözetilmediğini, eksik inceleme ile hatalı hüküm kurulduğunu, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin kararın gerekçesinin belirtilmediğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme tarafından 23/03/2022 tarihli ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin ara kararına karşı istinaf başvurularının kabulünü, ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasını, 15/02/2022 tarihinde gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan kararların tedbiren teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinden özetle; davanın tüm taleplerinin reddini, her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Derdest dava, davalı şirketin 15/02/2022 tarihli olağanüstü Genel Kurul kararlarının uygulanmasının teminatsız olarak ihtiyati tedbiren durdurulmasına, bu kararların kesin hükümsüzlüğünün tespiti ile iptaline, bilgi alma talebinin cevapsız bırakılması ve bu hakların kullandırılmaması sebebiyle mahkemece genel kurul dışında bilgi verilmesi için davalıya talimat verilmesine ve davalı şirkete özel denetçi atanmasına karar verilmesi taleplerine ilişkindir.Mahkeme, davacının ihtiyati tedbir talebi yönünden yaptığı inceleme ile 23/03/2022 tarihli gerekçeli ara karar ile davacıların söz konusu ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiş, davacı vekili iş bu ara kararını süresinde istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebepleri, mahkemenin istinaf edilen 23/03/2022 tarihli gerekçeli ara kararında yazılı hususlar ile bu aşamadaki mevcut derdest dava dosyası kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde; Derdest iş bu davada davacı tarafça istenen söz konusu ihtiyati tedbir talebinin kabulü için yasaca aranan gerekli ve yaklaşık ispata yeterli koşullar bulunmadığından reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle ve mahkemece de istinaf edilen söz konusu ara karar ile davacı tarafın iş bu ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğinden, ara kararda mahkemece yazılı ayrıntılı açıklamalar, yasal sebep ve gerekçeler ile bu aşamadaki mevcut derdest dava dosya kapsamı birlikte gözetildiğinde, ara kararda herhangi bir isabetsizlik usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılığın bulunmadığı, ara kararının hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 gereğince reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 23/03/2022 tarih ve 2022/166 E sayılı ara kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının derdest dava sonunda ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda değerlendirilmesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-f ve 391/3 maddeleri uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 10/05/2022