Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1112 E. 2022/1146 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1112
KARAR NO: 2022/1146
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/02/2022
NUMARASI: 2019/356 E. 2022/153 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 25/05/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/02/2022 tarih ve 2019/356 E – 2022/153 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacı banka vekilinin 25.06.2019 tarihli dava dilekçesinde: davacı banka ile … arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, Davalı …’ın bu Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borçluların … ürününü kullandıklarını, ödeme sürelerine uymadıklarını, banka tarafından ihtarname keşide edildiğini, yine de ödeme yapılmadığını, davacı bankanın alacağını tahsil etmek için borçlular aleyhinde Kayseri 3,İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlattığını, ödeme emrine davalı tarafından borcun asıl borçlu tarafından ödendiği belirtilerek itiraz edildiğini, davalıların itiraz dilekçesinde faize ve faiz oranlarına da itiraz ettiklerini,uygulanan faiz oranlarının usul ve yasaya uygun olduğunu, takipte uygulanan temerrüt faiz oranının da sözleşme de belirtilen oran ile aynı olduğundan davalı tarafın takip başlatıldıktan sonra bu orana itiraz etmesinin artık hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davalıların itirazlarında ileri sürdüğü sebeplerin usule yasaya aykırı olduğunu ve iptali ile davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa hükmedilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.Davalı vekili tarafından mahkemeye sunulan 05.09.2019 tarihli dilekçesinde özetle: müvekkiline imzalattırılan kredi sözleşmesinin matbu sözleşme olduğunu, sözleşme maddelerinin hepsinin okunup anlaşıldığına dair kayıt bulunmadığı, kredi sözleşmesi hakkında bilgi sahibi olmadığını, asıl borçlunun davalının kefil olduğu krediyi ödedikten sonra davalıya herhangi bir ihtar veya bildirim yapılmadığını ve asıl borçlunun çektiği 2.kredinin cari hesap kredisi olduğunu, beyan ederek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Dosya kapsamında temin edilen belgelerde davacı ile dava dışı Mücahit ile 5.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladıkları, sözleşme tarihinin 05/12/2008 olduğu, davalının kefaleti olmadığı, yine davacı ile dava dışı Mücahit ile 14.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladıkları, sözleşme tarihinin 18/02/2009 olduğu, davalının ise sözleşmeye müteselsil kefil olduğu, kefalet limiti olmadığı, yine davacı ile dava dışı … ile ticari kart sözleşmesi sözleşmesi imzaladıkları, sözleşme tarihinin 11/09/2017 olduğu, dava konusu kredinin ise 11/09/2017 tarihinde kullanıldırıldığı görülmüştür.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.Somut olayda dava dışı kişi tarafından kullanılan kredi 2017 yılına ait genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanıldığından davalının kefaleti olmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda davalının kefaleti bulunmadığından dava itibariyle haksız konumdadır. Bu nedenle yargılama gideri davacı üzerinde bırakılmış ve icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Arabulucuk ücreti ve yargılama gideri ise davalı görüşmelere katılmadığından davalı üzerinde bırakılmış ve lehine vekalet ücreti takdir edilmemiştir.Mahkememizce yukarıda tüm yönleriyle açıklanan gerekçelerle YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA hüküm tesis edilmiştir.Davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, İcra inkar tazminatı talebinin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;İş bu davanın konusu davacı …A.Ş., tarafından başlatılan icra takibinin mahkemede görülen itirazın iptali davasının açılmasına davalı müvekkili …’ın sebebiyet vermediği gibi haksız başlatılan takip ve yargılama sürecinde maddi ve manevi ciddi anlamda zarara uğradığını, iş bu dava neticesinde verilen kararda aleyhine kurulan hükümlerin eksik inceleme neticesinde verildiği kanaatinde olduklarını, mahkeme dava dışı …’ın icra dosyasına ödeme yapması nedeniyle davanın konusuz ve bu sebeple esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermişse de davacı tarafın iş bu davanın başından itiharen davalı müvekkilinin davacı banka ile kefalet ilişkinin bulunduğunu iddia ederek talepte bulunduğunu, kaldı ki; 01.04.2021 tarihli duruşmada davacı vekilinin müvekkili bankaya yargılama devam ederken ödeme yapıldığını, davalının sözleşmeye kefil olduğundan kefalet sözleşmesi yönünden incelemeye devam edilsin…” beyanında bulunduğunu, 23.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişi tarafından icra dosyasına konu borca ilişkin davalı müvekkili …’ın kefaletinin bulunmadığının rapor edildiğini, davacı tarafın iddiasını ispatlayamadığını, dava dışı kişi tarafından kullanılan kredi 2017 yılına ait genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanıldığından ve davalı müvekkilinin kefaleti olmadığı sabit olduğundan davacının haksız açtığı davasının esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı banka ile dava dışı … arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinden davalı müvekkili …’ın müşterek borçlu’müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığından bahisle …’a ait borçtan davalı müvekkili aleyhine Kayseri 3.İcra Müdürlüğü’nün … sayıfı dosyasında takip başlatıldığını, davacı banka ile dava dışı … arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinden davalı müvekkili …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığından bahisle …’a ait borçtan davalı müvekkili aleyhine Kayseri 3.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında takip başlatıldığını, itiraz üzerine duran icra takibine ilişkin itirazın iptali davası açabilmek için dava şartı arabuluculuk yoluna gidildiğini ve Kayseri Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın 2019/38999 sayılı dosyası ile arabuluculuk süreci yürütüldüğünü ancak davalı müvekkili …’ın arabuluculuk toplantısına usulüne uygun bir şekilde davet edilmediğini, Tebligat Kanununun açık olduğunu, arabuluculukta önecelikli usulün ilk oturum toplantısına davetiyenin usulüne uygun gerçeklestirilmiş olması olduğunu, buna ilişkin mahkemeden araştırma yapılması talep edilmiş ise de mahkemenin görevi olmadığından bahisle iş bu taleplerini reddettiğini, bunun üzerine davalı müvekkiline usulüne uygun tebligat yapılmadığının taraflarınca tespit davasının konusu edilmiş olup Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 202U/588 Esas ve 2020/740 Karar sayılı dosyası ile usule ilişkin tespit işlemini itirazın iptaline konu olan dava dosyasında araştırılması gerektiğine karar verildiğini, tespit talep ceden davalı müvekkilinin, açmış olduğu tespit davasının reddi nedeni ile karşı vekalet ücretine hükmedildiğini ve iş bu mahkemenin hasız ve hukuksuz yere taleplerinin reddedilmesi neticesinde bir kez daha zarara girdiğini, iş bu kararın mahkeme dosyasında mevcut olduğunu, yargılama süresince davalı müvekkili …’a usulüne uygun tebliğ işleminin yapıldığını gösterdiğini, arabulucu tarafından herhangi bir evrak sunulamadığını, PTT dava dosyasına gelen cevabi yazıda davalı müvekkili adına herhangi bir kayda rastlanamadığının beyan edildiğini, davalı müvekkiline usulüne uygun tebligatın yapılmadığının sabit olmasına rağmen mahkemenin davacı tarafın veyahut tanıkları olmayan arabulucunun beyanlarında geçen iki kişiyi HMK ya aykırı olarak tanık olarak dinlediğini, mahkemenin dinlediği tanıklar hususunda tanık dinletilmesi için kural olarak tanık listesinin mahkemeye sunulması gerektiğini, aksi takdirde hâkimin resen tanık dinleyemeyeceğini, mahkemenin somut olayda davanın taraflarınca belirtilmemiş olan salt tanık beyanlarını delil olarak kabul etmesi ve davalı müvekkili aleyhine arabuluculuk ücreti ve yargılama giderlerine hükmetmesinin, lehine vekalet ücretine hükmetmemesi hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu,arabulucu tarafından hazırlanan ve davacı tarafından mahkemeye sunulmuş arabuluculuk tutunaklarından da görüleceği üzere arabuluculuk sürecinin 15.04.2019 tarihinde başladığını, 22.05.2019 tarihinde son bulduğunu, arabulucu tarafından 14.05.2019 tarafından davalı …’a davet mektubu gönderildiğinin beyan edildiğini, gönderildiği beyan edilen davet mektubunun akıbetinin PTT ye sorulmuş olup gelen cevabi yazıda söz konusu mektuba ait gönderi barkod numarasının bildirilmesi gerekmektedir yazılı olduğunu, arabulucu tarafından davet mektubu gönderildiği beyan edilmişse de iş bu durumu ispatlar evrakın takibini sağlamaya yarar herhangi bir evrak sunulmadığını, barkod bildirilmediğini, yargılamanın ilerleyen safhalarında davet mektubunun adi mektup yolu ile gönderildiğinin beyan edilmiş olup, iş bu durumun ne davacının ne taraflarını bildirmediği tanıklar ile ispat edilmeye çalışıldığını, iş bu somut olayda arabuluculuk sürecine ilişkin tebligat yokluğunu ispatlar PTT cevabi yazısı, müvekkili lehine olan deliller yok sayılarak davalı müvekkilinin arabuluculuk toplantısına tebligat yapılmış da katılmamış kanısına varılması ve aleyhine arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerine hükmedilmesinin, davalı müvekkilinin borçlu olmadığına dair bilirkişi raporu bulunmasına rağmen lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmemesinin hakkaniyete ve hukuki güvenilirlik ilkesi ile bağdaşmadığını, iş bu davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, mahkemenin arabuluculuk ücreti, yargılama giderleri hususunda davalı müvekkili aleyhine hüküm kurmamasının yine davalı müvekkili lehine nisbi vekalet ücretine hükmetmesi gerektiğini ileri sürerek Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/356 Esas ve 2022/153 Karar sayılı kararının kaldırılarak; öncelikle davacı tarafından haksız ikame edilen ve dava şartı arabuluculuk sürecinin usulüne uygun yürütülmemesi sebebiyle iş bu davanın usulden reddine, her iki halde de davalı müvekkile usulüne uygun tebligat yapıldığının şüpheye mahal vermeyecek şekilde ispat edilmemesi, mevcut dusya kapsamında bulunan delillerin davalı müvekkili lehine yorumlanabilecek nitelikte olması nedeni ile davalı müvekkili aleyhine arabuluculuk ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesini, davalı lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi şeklinde düzeltilerek onanmasına veyahut kararın talepleri doğrultusunda kaldırılarak görevli mahkemeye tevdiine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilince sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalının istinaf dilekçesini kabul etmediklerini, müvekkili banka ile davalı dışı … ile genel kredi sözleşmesinin imzalandığını, davalı genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, bu hususun kefalet sözleşmesi incelendiğinde ortaya çıkacağını, yargılama sırasında borç ödendiğini, davaya yargılama gideri ve icra inkar tazminatı yönünden devam edildiğini, arabuluculuk görüşmelerinin usule uygun olarak yürütüldüğünü, davalı …’ın arabuluculuk toplantısına usulüne uygun bir şekilde davet edildiğini, ilk oturum toplantısına davetiyenin usulüne uygun gerçekleştirildiğini, tanık beyanının da usule uygun tebliğ edildiği yönünde olduğunu, dinlenen tanığın HMK’ya uygun olarak dinlendiğini, işbu nedenle arabuluculuk görüşmelerinin usule uygun olmadığı yönündeki itirazın yerinde olmadığını,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde,hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceğinın düzenlendiğini, bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerektiğini, işbu nedenlerle yerel mahkemece verilen kararın usule ve kanuna uygun olduğunu beyan ederek dilekçelerinin kabulü ile;Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/356 E.-2022/153 K. Sayılı kararının onanmasına ve masraflar ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava itirazın iptali davasıdır.Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının icra inkar tazminat talebinin reddine ve davalının ara buluculuk faaliyetlerine katılmamasından dolayı 1320 TL ara buluculuk ücreti 1.188 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.Davalı, dava açılmadan önce ara bulucu tarafından kendisiyle usulüne uygun şekilde iletişime geçilmeden ilk ve son görüşme tutanağının tanzim edildiğini davacı tarafından dava şartı olan ara bulucuya baş vurma şartının gerçekleşmediğini belirterek davanın usulden reddi talebiyle karara karşı istinaf yasa yoluna baş vurduğu görülmüştür.6325 sayılı HUAK 18/A-11 maddesinde; “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez.Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.”6325 sayılı HUAK 18/A-11 maddesinde; “Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.”
6325 sayılı HUAK’nun 18/A-6 maddesinde;
“Başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması hâlinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmî kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür.”
6325 sayılı HUAK’nun 18/A-7 maddesinde;
” Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir.Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.” Düzenlemeleri mevcuttur.Ara bulucu tarafından tutulan 15.04.2019 tarihli ilk oturum tutanağında; davalıya telefon ve e posta yolu ile ulaşılmadığının belirtildiği görülmüştür.Davacı tarafından ara buluculuk bürosuna davalının adres ve telefonun… – … mahallesi … sk. No…. … Kayseri” olarak bildirildiği görülmüştür.Davalının banka ile imzaladığı 2009 tarihli GKS de adresini … Köyü olarak bildirdiği yine dosyada davalının mernis ve vekaletname adresinin “… Mahallesi … Sk. No: … … Kayseri” adresi olarak gözüktüğü görülmüştür UYAP üzerinden kişi bazlı yapılan telefon numarası sorgulama raporu incelendiğinde; …’ın kullandığı telefon numaraları arasında … numaralı telefon hattının bulunduğunun (pasif kaydı) belirtildiği görülmüştür.Ara bulucu … tarafından Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/356 Esas sayılı dosyasına sunulan dilekçe ve fotoğraf örneği incelendiğinde; “… Mahallesi … Sk No … … Kayseri” adresine adi posta yoluyla davet mektubu gönderildiğinin belirtildiği görülmüştür.Ara bulucu … tarafından Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/356 Esas sayılı dosyasına fotoğrafı sunulan davet mektubu örneği, davalının … köyünde ikamet ediyor olması, bankaya bildirdiği … numaralı hattın davalı adına kayıtlı olması hususları ile yukarıda belirtilen yasal hükümler birlikte değerlendirildiğinde davalının ara buluculuk ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.6100 sayılı HMK’nun 355. Maddesi gereğince davalının istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/02/2022 tarih ve 2019/356 E – 2022/153 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davalı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/05/2022