Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1110 E. 2022/1161 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1110
KARAR NO: 2022/1161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2021
ESAS NO: 2019/825
KARAR NO: 2021/1063
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil-Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/05/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 25/05/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/11/2021 tarih ve 2019/825 E – 2021/1063 K kararına karşı süresi içinde davacı / davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kayseri’de faaliyet gösteren yapı kooperatifi olduğunu, Kooperatif tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesine ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, davalı üye ve kooperatiften dairesini alan diğer 196 üyeden yalnızca geçici maliyet bedellerinin alındığını, müvekkili kooperatif tarafından şimdiye kadar 196’sı kooperatif üyesi 197’si arsa sahibinin olmak üzere toplam 393 daire teslim edildiğini, hazihazırda 309 dairenin de yarım kalmış olduğunu, henüz tapusunu almamış 109 üye bulunduğunu, 506 dairenin maliyetinin geriye kalan 109 üyeye yüklendiğini, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçların, evlerini teslim alan üyeler için yapılan inşaatlarda kullanılan banka kredisi borçlarının, vergi sgk vs. borçların dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçların dairesini teslim almamış üyelere bırakıldığını, kooperatif tarafından yapılan 21/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların muhalefet şerhi olmaksızın oy birliğiyle alındığını, genel kurul toplantısının iptali amacı ile açılmış hiçbir dava bulunmadığını ve alınan tüm kararların kesinleşmiş bulunduğunu, kooperatif tarafından ilgili üyelere Kayseri 13. Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ihtar gönderildiğini ancak tüm bu ihtarlara rağmen belirtilen süre içerisinde davalı tarafından müvekkili kooperatife daire ve tapu devri yapılmadığı gibi muaccel olan kesin maliyet bedelinin de ödenmediğini, Kayseri ili, … ilçesi, … mahallesi … ada … parsel … blok, … no’da kayıtlı bulunan mesken vasıflı daireyi ve tapusunu teslim alan kooperatif tarafından yapılan olağan genel kurul kararı ile kesin maliyet bedellerinin iptal edilmesi ve yeniden hesaplanması sonrasında üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmeksizin kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini beyan eden davalının hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi gereğince ortaklıktan çıkma iradesi ile birlikte ortaklık payı dahil ortaklıktan kaynaklanan tüm hakları kooperatife aynen iade etmesi gerektiğini, davadan önce 23/09/2019 tarihinde yapılan 2019/95768 arabuluculuk numaralı arabuluculuk toplantısında anlaşma sağlanamadığını, ileri sürerek; davanın kabulü ile, Kayseri ili, … ilçesi, … mahallesi … ada … parsel … blok, … no’da kayıtlı bulunan mesken vasıflı taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili kooperatif adına tescil edilmesine, davalının müvekkili kooperatifin hazihazırda üyesi olduğunun kabulü ile tescil taleplerinin reddedilmesi halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL kesin maliyet bedeli alacağının arabuluculuk başvurusu tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili kooperatife ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Arabuluculuk kanunu gereği dava şartının yerine getirilmediğini, bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafa harcı tamamlaması için kesin süre verilmesi gerektiğini, müvekkilinin kooperatifin üyesi olmadığını, 2019 yılından daha önceki genel kurullarda belirlenen kesin maliyet bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin tapuyu aldıktan sonraki genel kurullara davet edilmediğini ve hazirun cetvellerinde isminin bulunmadığını, yapı kooperatifleri ana sözleşmesi uyarınca davalının alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, kooperatifte açık kapı ilkesi esas olduğunu, kooperatifin eşitlik ilkesine aykırı davrandığını, davacı tarafından talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Toplanan delillerden davalının davacı kooperatifin üyesi olduğu, benimsenen bilirkişi raporunun içeriğine göre davalının daha önceden ödediği tutarın yeniden hesaplanması sonucu davalının ödemesi gereken kesin maliyet bedelinin 232.021,00 TL olduğu anlaşılmıştır. İzah edilen tüm nedenlerle davacının davalıdan 232.021,00 TL talep edebileceği anlaşılmıştır. Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Davacı vekili 25/08/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile öncelikle tapu iptal tescil davasının kabulünü, mahkeme aksi kanaatte ise toplam 232.021,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihinden bakiyesine ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacının ıslah ile arttırdığı tutar, daha önceden davacının tapu iptal tescili talebi nedeni ile taşınmazın değeri üzerinden tamamlanan harç sınırında kalmış, yani harç daha önceden tamamlanmıştır. Ancak alacak talebi yönünden ıslah iradesinin ortaya konulduğu yani ıslah dilekçesinin verildiği tarih 25/08/2021’dir. Davalı vekili davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile alacağın zaman aşımına uğradığını ileri sürmüştür. Yukarıda davalının istifasının hüküm ve sonuç doğurmadığı, üyeliğinin devam ettiği ayrıntısı ile açıklanmıştı. Davacı kooperatif tarafından davacıya karşı edimi yerine getirildiği, taşınmazın davalı adına tescil edildiği dosyadaki kayıtlar ile sabittir. Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata zamanaşımı işlemesi mümkün değildir. Nitekim Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/8913 Esas 2020/237 Karar, 2017/391 Esas 2020/1615 Karar sayılı içtihatları bu yöndedir. İzah edilen nedenle davalının zaman aşımı def’i yerinde görülmemiştir. Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 232.021,00 TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağını, davalıya yapılan tebligatın 27/07/2019 tarihli olduğu gözönüne alındığında davalı borcuna 28/08/2018 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davacının terditli taleplerinden ikinci talebi olan alacak davasının kabulü ile toplam 232.021,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihinden bakiyesine ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacının davalı aleyhindeki terditli taleplerinden ilk talebi olan tapu iptal ve tescil talebinin reddine, Davacının davalı aleyhindeki terditli taleplerinden ikinci talebinin kabulü ile 232.021,00 TL’nin dava dilekçesinde talep edilen 5.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden, bakiyesine ise ıslah tarihi olan 25/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçesinde; davalının taşınmazı davacı kooperatife iade etmediği ve davacı kooperatif genel kurulunda davalının istifasının kabul edildiğine dair açık bir karar alınmadığı için davalının üyeliğinin devam ettiği anlaşılmıştır’ şeklindeki tespiti ile davalının üyeliğinin devam ettiğine karar vermişse de davacı kooperatifin 2011 yılı genel kurulunda alınan karar ile kesin maliyet çıkarılarak tebliği ile ödeyenlerin üyelikle ilişiğin kesilmesi yönünde yönetim kuruluna verilen yetki neticesinde davalıya 21.03.2011 tarihinde gönderilen kesin maliyet bedelini ödediğini, taahhütname ve ilişik kesme belgesini aldığını, tapusunu aldığını ve 21.11.2017 tarihinde yani davaya konu kesin maliyetin çıkarıldığı 2019 yılı genel kurulundan önce ihtarname göndererek kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek istifa ettiğini, zaten davacı kooperatifinde tapuyu aldığı 2011 yılından beri de genel kurula davet etmediğini, davacı kooperatifin en son yaptığı 28.11.2021 tarihli genel kurula dahi davet edilmediğini, esasen davacı kooperatifin de genel kurul kararı doğrultusunda ilişiğini kestiğini, fakat daha sonra davacı kooperatifin toplanan paraları devam eden üyelerin evlerin bitirilmesine kullanmaması nedeniyle oluşan bilanço açığını gidermek için haksız ve hukuka aykırı olarak yeniden kesin maliyet çıkarıldığını, yargılama esnasında davalı hakkında genel kuruldan alınan yetki ile ilişiğin kesilmesine dair karar alınıp alınmadığı, istifasının karar defterlerine işlenip işlenmediği hususlarının tespiti için yönetim kurulu kararlarının incelenmesi talep ve yine bilanço açığı olup olmadığının tespitinin talep edildiğini, fakat alınan bilirkişi raporlarında bu yönde bir inceleme yapılmadığını, davalının istifasının geçerli olmadığı gerekçesi ile aleyhine karar verilmişse de Kayseri 1. Atm 2021/54 E. sayılı dosyası ile dava dışı … tarafından 21.04.2019 tarihli genel kurul 10. maddesinin yoklukla malül olduğu talepli dava açıldığını, yokluğun işlemi baştan itibaren geçersiz hale getirdiğini, yani yokluğa dayalı işlemlerin hiç yapılmamış sayıldığını, hukuki bir sonuç da doğurmadığını, her ne kadar bu dosyada davanın reddine karar verilmişse de dosyada verilen bilirkişi raporu neticesinde verilmiş bir karar olduğunu, isimleri belirtilen kişilerin kooperatif ortağı olmadığına dair noter kanalıyla istifa dilekçesi gönderdikleri ve genel kuruldan önce ortaklıktan ayrıldıkları bu sebeple hazirun listesinde bulunmadıklarının belirtildiği, yine 2019 yılı genel kuruluna davet edilmeyen davalıya ihtarname gönderdiği ve kooperatife borcu olmadığını ihtarda belirttiği bu sebeple genel kurula davet edilmediğinin belirtildiğini, bir yandan davacı kooperatif tarafından ilişiği kesilen üyelere karşı açılan davalarda kooperatiften konut alan üyenin konutu iade etmedikçe istifasının geçerli olamayacağının belirtildiği, 2021/54 e. sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda 2021/54 e. sayılı dosya davacısı …’ın kooperatiften istifa ettiği için 2019 yılı genel kurulunda yer almadığının belirtildiği, bu sebeple 2021/54 E. sayılı dosyasında hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak verilen karar neticesinde eldeki dosyada da genel kurulun toplantı yeter sayısı sağlandığı yönünde tespite varıldığı bu tespitin hatalı olduğu ve 2021/54 E. sayılı dosyada verilen rapor ile eldeki dosyada verilen rapor arasında çelişki olduğunu, 2021/54 E. sayılı dosyada istifa etmesi sebebiyle belirtilen 1-…, 2-…, 3-…, 4-…, 5-…, 6-…, 7-…, 8-…, 9-…, 10-…, 11- …, 12-…, 13-…, 14-…, 15-…, 16-…, 17-…, 18-…, 19-…, 20-…, 21-…, 22-…, 23-2021/54 e. sayılı dosya davacısı …’ın genel kurula çağrılmadığının belirtildiği, bu durumda bu 24 kişi üye ise toplantı yeter sayısının sağlanmadığının açık olduğunu, yukarıda yer alan 24 kişinin yerel mahkemelerde aleyhine açılan davalarda üye olarak kabul edilerek kendilerine borç çıkarıldığı ve istifalarının geçerli olmadığı yönündeki kararları dikkate alındığında üye olarak kabul edilen 24 kişinin dahil edilmesi durumunda 304 olan üye sayısının 328 kişi olması ve toplantı yeter sayısının ise 82 olması gerektiği, bu çoğunluğu sağlamadan toplanan kooperatifin aldığı kararların yok hükmünde olup yokluğun her zaman üye olan yahut üyelik ile ilişiği kesilmiş kişiler tarafından dahi ileri sürülebilen bir husus olduğu bu durumda yok hükmünde olan 2019 yılı genel kurul kararlarına dayanılarak müvekkilinin ve bir çok eski üyeye borç çıkarıldığını, Yargıtay kararında açıkça önceki genel kurullar ile çıkarılan kesin maliyetin eşitlik ilkesine uymadığı, bütün üyelere çıkarılmadığı durumlarda sonraki kesin maliyetin tüm üyelere uygulanması halinde yeniden kesin maliyet çıkarılabileceğinin belirtildiğini, (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2011/2634 Esas, 2012/724 Karar sayılı içtihadı) 2019 yılı genel kurulunda alınan kesin maliyet kararının kazanılmış haklara ihlalinin önlenmesi için eşitlik ilkesine uymadığının tespitinin gerektiği şeklinde tespitte bulunulduğunu, fakat yargılama esnasında davacı genel kurulun daha önceki genel kurullarının bütün üyelere çıkarılıp çıkarılmadığı yönünde bir inceleme yapılmadığını, davacı kooperatifin halen kaç üyesi olduğu ve 2019 yılı kesin maliyetin kaç üyeye çıkarıldığının tespit edilmediği, mahkemece bu talebin dikkate alınmadığını, her ne kadar eşitlik ilkesine uyulmadığından daha önce çıkarılan kesin maliyetlerin iptal edildiğini bilirkişi raporunda belirtildiğini, bu raporlarda hükme esas alınmışsa da bu durumda 2019 yılında çıkarılan kesin maliyetlerin bütün üyelere çıkarılması gerektiğini, 26/09/2021 tarihinde yapacağı genel kurul öncesi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne vermiş olduğu tebligat listesinde belirtilen 24 kişiyi davet ettiğini ve hazirunlarda üye olarak yer aldıklarını, bu tarihli genel kurulun pandemi nedeniyle yapılmadığını, akabinde Kayseri 1. ATM 2021/54 E. Sayılı dosyada gelen raporda bu 24 üyenin istifa ettiği için genel kurula davet edilmediğinin düzenlendiğini, bu nedenle 28/11/2021 de yapılan genel kurula çağırılmadıklarını ve hazirunlarda almadıklarını, davacı kooperatifin keyfi uygulamaları ile davalıdan haksız olarak alacak talebinde bulunduğunun son yapılan işlemlerle de ortada olduğunu, bu dosyaya gelen Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nden gelen müzekkere cevabının da somut delil olduğunun çok açık olduğunu belirterek; izah edilen nedenlerle ve resen inceleme sonucu ortaya çıkacak nedenlerle, öncelikle tehiri icra talebimizin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, davacı kooperatif tarafından, kooperatif üyesi olan davalı aleyhine terditli olarak açılan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde kooperatif genel kurulu kararı uyarınca oluşturulan komisyon tarafından yapılan kesin maliyet hesabı doğrultusunda davalıdan talep edilen alacağa ilişkindir.Her ne kadar mahkemece davanın alacak talebi yönünden kabulüne karar verilmişse de, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2022 tarih ve 2021/6310 E – 2022/185 K sayılı ilamında belirtildiği üzere;Yapı kooperatiflerinin amacı ortaklarının konut ihtiyaçlarının karşılamaktır. Bu amaçla bir araya gelen ortaklar emeklerini ve birikimlerini birleştirerek amaçlarını gerçekleştirirler. Kooperatifler Kanunu 23.maddesine göre “kooperatif ortakları bu yasanın kabul ettiği ilkeler ışığında hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Kooperatif ana sözleşmesi kooperatif ortaklarının birbiri ve ortaklarla kooperatif tüzel kişiliği arasında özel hukuk sözleşmesindir. Ana sözleşmeye Kooperatifler Kanunu’na aykırı olmamak koşulu ile sözleşme serbestisi çerçevesinde istenilen hükümler konulabilir. Somut olayda; Kooperatif Ana Sözleşmesinin kesin maliyete ilişkin 61.maddesi ve kur’a çekimine ilişkin 62.maddesinde değişiklik yapılarak kooperatifin etap etap yapılacağı, inşaat sona erdikçe, biten binalar için kur’a çekileceği ve çıkarılan kesin maliyet hesabına göre %10 fazla ödeyenlerin bağımsız bölümlerin teslim edilerek kooperatiften istinaf edebilecekleri ana sözleşme hükmü olarak belirlenmiştir. Bu ana sözleşme hükmü; gerek kanunla belirlenen kooperatiflerin ana ilkesine, gerekse eşitlik ilkesine aykırıdır. Her ne kadar ana sözleşme değişikliği ile ilgili iptal davası açılmamış ise de kanuna aykırı kararlar yok hükmünde olacağından her zaman göz önünde bulundurulur. Ana sözleşmenin 61 ve 62.maddelerindeki değişiklikler Kooperatifler Kanununda çerçevesi çizilen ana ilkelere ve eşitlik ilkesine aykırı olduğundan yok hükmünde oldukları eldeki davada da gözetilmelidir. Konut sahibi olmak isteyen kooperatif ortakları son bağımsız bölüm bitip teslim edilene kadar kooperatif ortağı olmaya devam etmelidir. Kooperatif, inşaatlar bitmeden bağımsız bölümü teslim alıp istifa eden üyelerden bağımsız bölümü geri alma hakkına sahiptir. İnşaatlar devam ederken başkaca aidat alınmayacağını ilişkin taahhütlerin kooperatif açısından geçerli kabul edilemeyeceği, maliyetlerin artması halinde bu bedelin kooperatif ortaklarından talep edilebileceği yerleşmiş Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiştir. Yine somut olaya gelindiğinde kooperatif yukarıda belirlenen gerekçeyle, geçersiz olan ana sözleşmenin 61 ve 62.maddesi uyarınca kesin maliyet hesabı çıkartıp, bu bedeli davalıdan talep etmiş ise de, henüz tüm inşaatlar bitmeden yapılacak kesin maliyet hesabı hiçbir zaman kesin maliyet sonucunu vermeyecek, her genel kurul sonrasında yapılacak hesaplamaya göre ortaklardan yeniden talepte bulunma zorunluluğu doğacaktır. Bu gerekçeler doğrultusunda kanuna aykırı olarak düzenlenen ana sözleşme uyarınca belirlenen bedelin davalıdan talep edilebilmesini kabul etmek mümkün değildir. Ancak kooperatif, inşaatlarının bitmesini müteakip yapılacak kesin hesap sonucunda belirlenen bedeli bağımsız bölüm teslim alan ortaktan kooperatiften istifa edip etmediğine bakılmaksızın talepte bulunabilecektir. Bu durumda yerel mahkemece eldeki davanın erken açılmış dava olduğu gerekçesiyle usulden reddi ile, masraf ve vekalet ücretinin de bu doğrultuda ve bu konudaki Yargıtay HGK nun 2013/385 Esas – 2014/100 Karar sayılı emsal içtihadı da gözetilmek suretiyle (Davanın erken açılmış olması nedeniyle usulden reddi halinde davalı lehine, maktu vekalet ücretini geçmemek üzere nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine dair) sonuçlandırılması gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü doğru görülmemiştir.Bu yönüyle davalının istinaf sebebinin haklı ve yerinde olduğu, ancak işbu hususun da yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki gibi karar verilmesine dair işbu hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/11/2021 tarih ve 2019/825 E – 2021/1063 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
3-“1-Davanın erken açılmış olması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin yatırılan 85,39 TL ve 4.013,21 TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye 4.017,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan başvuru harcı ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.nin 7/2 ve 13/1 maddeleri gereğince davalı lehine takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333 maddesi uyarınca,taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,”
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 3.962,50 TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan 68,50 TL tebligat gideri ve 93,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 162,10 TL’nin ve 220,70TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 24/05/2022