Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/110
KARAR NO: 2022/116
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2021
ESAS NO: 2020/345
KARAR NO: 2021/864
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/01/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih ve 2020/345 Esas – 2021/864 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı kooperatifin ortağı iken 21/06/2015 tarihli genel kurulda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için her bir üyenin 9.500,00-TL ödenmesine karar verildiğini, davalının yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, genel kurulda alınan kararların tüm ortakları bağlayıcı mahiyette olduğunu, davacı kooperatifçe üyelerine tahsis ve teslim edilecek taşınmazların inşaatlarını etap etap yaptırıldığını, kooperatifin henüz dairelerini teslim almamış 150 kadar üyesinin daire inşaatının devam ettiğini, 21/06/2015 tarihli genel kurulda alınan kararın oy birliğiyle kabul edildiğini, anılan kararın ve vaki genel kurulda alınan tüm kararların davalı yönünden kesinleştiğini, bu nedenlerle davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf savunmasında özetle; itirazın iptali davalarının 1 yıllık süre içerisinde açılması gerektiğini, davalı tarafça Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1113 Esas sayılı 2016/525 Karar sayılı dosyasıyla genel kurul toplantısının 7.maddesinin iptali istemiyle dava açıldığını, davacıların üye olmadıkları ve dava açamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, Yargıtay incelemesi sonucu lehlerine bozularak Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/10 Esasını aldığını, bu davanın sonucunun beklenilmesini talep ettiklerini, davalı ile davacı kooperatif arasında 13/09/2011 tarihinde kesin maliyet hesabı ibra sözleşmesi imzalandığını, kooperatifin genel kurul kararlarına göre davalı hakkında işlem yaptığını, istifa ve kesin hesap konusunda kendi karar ve işlemlerini yok saymalarının mümkün olmadığını, davalının 18/11/2018 tarihli genel kurulunun 6.gündem maddesinde önceki kesin maliyeti iptal ettiğini, yeni kesin maliyet yapmaya karar verdiğini, böyle olunca inşaat maliyeti olan 9.500,00-TL’nin de sonraki yapılacak kesin maliyet içinde olması gerektiğini, bu bakımdan miktarın aynı şekilde talebinin mümkün olmayacağını, davacı kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda kararlaştırılan 9.500,00-TL’yi ödemeyen bir kısım üyeler hakkında tapu iptali ve tescil davacı açıldığını, bu davaların tamamının yerel mahkemece reddedildiğini, istinaf mahkemesince de esastan reddedildiğini, davacı kooperatifin 21/06/2015 tarihinde düzenlenen genel kurul toplantısında görüşülen maddeler sebebiyle davalıdan ödenmesi istenen 9.500,00-TL’nin yeni bir kesin maliyet hesabı yapılması yasağının arkasının dolanılması amacıyla yapıldığını, istenen bedelin kesin maliyet olarak ifade edilse de kooperatif esas sözleşmesinin 61-63 maddelerinde yer alan usullere göre belirlenmediğini ve hukuken geçersiz olduğunu, dava dilekçesinde mahkemeyi yanıltmaya yönelik gerçek dışı beyanlarının olduğunu, inşaatı devam eden daire sayısının yaklaşık 150 olmadığını, 78 daire olduğunu, bu dairelerinin de inşaatının tamamlanmış olup %80 seviyesinde olduğunu, bu nedenlerle açılan haksız ve dayanaksız davanın reddini, %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davacı kooperatif tarafından davalı hakkında 21/06/2015 tarihli genel kurul toplantısının 7. maddesi gereği belirlenen bedelin ödenmesi için takip yapılmış olduğu ve davalının itirazı üzerine mahkememizde dava açıldığı anlaşılmakla, her ne kadar toplanan delliller sonucu alınan bilirkişi raporunda, davacı kooperatifin dava konusu alacağı talep etme hakkının 18/11/2018 tarihli genel kurulun 6. gündem maddesi dikkate alınarak hukuki dayanağı olmadığı belirtilmiş ise de, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2018/687 E, 2019/672 K sayılı ve 18/04/2019 tarihli kararında belirtildiği üzere söz konusu alacak talebinin inşaat finansman gideri niteliğinde bir alacak olması, davanın itirazın iptali davası olması nedeni ile alacağın takip tarihindeki şartlar itibari ile değerlendirilmesinin gerekmesi, sonradan alınan genel kurul kararının talep konusu alacağa etkisinin olmaması, davacı kooperatifin 18/11/2018 tarihli genel kurul kararında 9.500,00 TL bedel talebinin devamına karar verilmiş olması nedeni ile borçtan sorumluluğunun devam etmesi hep birlikte dikkate alınarak davacının takip konusu alacak nedeni ile alacaklı olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne, vaki itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın (12.065,00TL) %20’si tutarında olmak üzere 2.413,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7. maddesinin iptal edildiğini, kooperatif üyelerince açılan Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 esas sayılı genel kurul iptali davasında 25/10/2021 tarihli duruşmasında mahkemece davacıların davasının haklı görülerek davalı … Konut Yapı Kooperatifi’nin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7 numaralı kararının iptaline karar verildiğini, … toplu Konut Yapı Kooperatifi’nin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7 numaralı kararın iptal edilmesi nedeniyle dava konusu edilen 9.500,00 TL’nin de gerekçesinin ortadan kalktığını, iptal edilen bir genel kurul kararının esas alınarak alacak talep edilemeyeceğini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine hüküm kurulması gerektiğini, genel kurul iptali kararından önce Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin, davacı Kooperatif tarafından açılan davalarla ilgili onanmış hükmü mevcut bulunduğunu, bu onama kararlarındaki hükmün içtihat niteliğinde olduğunu, Yüksek Mahkemece 9.500,00 TL talebine yönelik açılan tapu tescili ve iptal konulu davada davalının genel gider hariç hiçbir borcunun kalmadığının Yargıtayca tescillendiğini, Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 esas sayılı genel kurul iptali davasında … Konut Yapı Kooperatifi’nin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7 numaralı kararının iptali kararının hem de Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin, davacı Kooperatif tarafından açılan davalarla ilgili onanmış hükümleri dikkate alındığında; davalının, davacı kooperatife karşı hiçbir borcunun kalmadığının açıkça ortaya çıktığını, dava konusu edilen alacağın likid olması gerektiğini, dava konusu edilen alacağın 21.06.2015 tarihli genel kurulun kararı incelendiğinde söz konusu 9.500,00 TL nin ne olduğu, ne amaçla ödenmesinin istendiğinin anlaşılamadığını, mahkeme kararının gerekçesinde açıkça belirtildiği üzere, davacı kooperatif tarafından takibe ve davaya konu edilmiş olan miktarın isteniliş amacının açık ve net olarak belirli olmadığını, Kooperatifin talep ettiği bu miktarın ek maliyet olarak talep edilmekte ise; bu hususun aidat başlığı adı altında görüşülüp karara bağlanmasının hukuken mümkün olmadığını, bu şekilde talep edilen ödemenin müteahhide yapılmasının da istenemeyeceğini, ne aidatın ne de ek maliyetin, genel kurul kararı ile üçüncü bir şahsa devredilmesinin mümkün olmadığını, sadece kooperatif tarafından toplanabileceğini, kooperatifin talep ettiği miktarın şayet ek maliyet, yani kesin maliyetten eksik hesaplama ile kalan kısmın ise; kooperatif esas sözleşmesinin 61-63. maddelerinde yer alan usul ile belirlenmesi gerekir ki, bu durumda da daha önce yapılan, fakat gerçek ve doğru olmayan kesin maliyet halinde mümkün olduğunu, yoksa bir yönetim kurulu üyesinin kendi hesabına göre genel kurula teklif sunması ve bunun genel kurulda kabul edilmesi ile ek maliyet belirlenmesinin mümkün olmadığını, bu esas sözleşmenin öngördüğü kesin maliyet belirleme usulüne aykırı olduğunu ve geçersiz olduğunu, şayet alınan karar ek ödeme yükümlülüğü ise; zaten genel kurul tarafından ek ödeme yükümlülüğü Kooperatifler Kanunun 31. Maddesinin açık hükmüne göre; ek ödemenin sadece bilanço açıklarının kapatılmasında ve nitelikli çoğunlukla alınan bir karar olduğundan bu şekilde alınması sözkonusu olamayacağını ve hukuken de geçersiz olduğunu, anılan kararın butlan olduğunun açıkça ortada olduğunu, tüm butlanlık itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadığını ve hatalı hüküm kurulduğunu, alacağın niteliğinin inşaat maliyet gideri olduğu kabul edilse de bu durumun gerçeği yansıtmadığını, davacı kooperatifçe 01.07.2012 tarihli genel kurulda tespit edilen kesin maliyet bedeli doğru ve geçerli kesin bir maliyet olduğunu, bir üyeye kesin maliyet kooperatif tarafından belirtilip, bu miktar ödendiğinde ferdileştirme ile daire üyeye geçirilmişse, artık bu kesin maliyetin hatalı olduğu konusunda genel kurulda karar alınıp, yeniden ve esas sözleşmede belirtilen usule uyularak kesin maliyet hesaplanıp kesinleştirilirse bu kesin maliyetin geçerli olacağını, aksi halde kooperatif tarafından önceki belirlenen kesin maliyetin geçerli olduğunu, bu durumda kesin maliyeti ödemiş üyelerin sadece genel giderlerden sorumlu olduğunu, bu üyelere karşı ek maliyet bedelinin talep edilemeyeceğini, öyle ki davacı kooperatifin hesap komisyonu tarafından 2011 yılına ait bilançoların 2012 yılı genel kurulunda kabul edilmiş ve kesinleştiğini, davacının bu genel kurula istinaden kesin maliyet borcunu kapatan üyelere dairelerini ferdileştirerek teslim ettiğini, davalının da kendisine bildirilen bedeli ödeyip kooperatiften ayrıldığını, mahkemece karar gerekçesinde dava konusunun kesin maliyet olmadığı, inşaat maliyetlerine ilişkin olduğunun belirtildiği, anılan genel kurul metninin 6.maddesinde belirlenen bedelin açıkça kesin maliyet olduğunun yazdığını, kaldı ki kesin maliyet değil de inşaat maliyet gideri ise kooperatif tarafından davalının dairesinin ferdileştirilip tapusunun neden verildiğini, davalının, hesaplanan kesin maliyeti ödemek suretiyle tapusunu aldığını, kooperatiften istifa ettiğini, hiçbir yükümlülüğü kalmadığını, bu işlemlerin Kooperatif Genel Kurul Kararı çerçevesinde gerçekleştiğini, genel kurulda belirlenen rakamın ibralaşılan üyeden talep edilebileceği kanaatinin BAM 23. Hukuk dairesinin 2018/108 esas-2018/182 Kararı ile çeliştiğini, kooperatif tarafından yeniden kesin maliyet yapılması yönünde karar alındığından, dava konusu maliyet bedelinin istenmesinin mümkün olmadığını, emsal karar olarak gösterilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.H.D. 2018/687 esas sayılı kararının huzurdaki davaya emsal alınamayacağını, davacı tarafından sonradan belirlenen ek maliyet bedelinin usule aykırı ve geçersiz olduğunu, yine kooperatifin, benzer durumda olan üyeler hakkında, eşitlik kuralına aykırı şekilde işlem yapmakta, davalıdan talep ettiği alacağı benzer diğer üyelerden talep etmediğini, belirterek; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 21/10/2021 tarih ve 2020/345 E. 2021/864 K.sayılı kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, kooperatif genel kurul kararı ile belirlenen inşaat finansman giderinin tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta davacı, kooperatifin ortağı olan davalının 21/06/2015 tarihli genel kurulda, devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için kararlaştırılan miktarı ödememesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ettiği, davacı kooperatife karşı olan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı kooperatifle karşılıklı olarak ibralaştıklarını, kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, bu nedenle açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunduğu görülmüştür. Uyuşmazlık, davalının takip konusu borçtan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda 6. gündem maddesinde, “…kooperatifin kalan inşaatların tespitinin yapılması, (kesin hesap) maliyetinin belirlenmesi, tahsilatının bir takvime bağlanmasını ve takvime bağlanan ve takvim süreci belirlenen tahsilat miktarlarının süresinde ödenmemesi durumun da geciken her bir ay için ayrıca aylık net %1,5 gecikme zammı alınması, kooperatif yönetim kurulu ile görüşüp kesin maliyeti belirlenen üyelerin kooperatiften izin almak kaydı ile borçlarının bir kısmının veya tamamının kooperatif yüklenicisi ile pazarlık yaparak borcunu ödemesi konusunda iş ve işlemleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi” oy birliği ile kabul edilmiş; 7. gündem maddesinde de, “Ortaklık aidatlarının belirlenmesi maddesine geçildi. Yönetim kurulu üyesi … söz alarak ortakların kalan inşaatlar için inşaat maliyeti olarak yaklaşık 9.500.00 tl’nin bir önceki madde de görüşülerek kabul edilen hususlar doğrultusunda ortaklarımızın ödemesi gereken kesin maliyet bedellerinin yönetim kurulumuzun alacağı ödeme planı kararı doğrultusunda ortaklarımızın yükümlülüklerini yerine getirmesi veya yönetim kurulumuzdan görüşerek izin almak kaydı ile yükümlülüklerini müteahhide karşı yerine getirmesi kaydı ile üyelik aidatı alınmamasını teklif etti bunu üzerine oylamaya geçildi.Yapılan oylamada teklif oy birliği ile kabul edildi.” şeklinde karar alınmıştır.
Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, bilanço açığının kapanması veya ortağın kişisel sorumluluğunun artırılması halinde ek ödemeden söz edilebilir. Bu bağlamda, aidatların artırılması, tapu alınması için bazı giderlerin alınması, gecikme faizi, konutların yapımının hızlandırılması için ek aidat, çevre ve bahçe düzenlemesine yönelik alınan kararlar ek ödeme niteliğinde değildir. Bu gibi hallerde, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 31/1 ve 52/1. maddelerindeki ağırlaştırılmış karar yeter sayısına gerek yoktur. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 06.04.2015 tarih ve 2278 E., 2303 K., 05.07.2012 tarih ve 3297 E., 4652 K.,Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.10.2009 2008/1237 E., 2009/11038 K., 05.11.2007 tarih ve 2006/11109 E., 2007/13776 K. sayılı ilamları aynı yöndedir.) Anılan genel kurulun 7. gündem maddesinin iptali talebiyle, bir kısım davacı tarafından Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1113 E. sayılı dosyası ile dava açıldığı, mahkemece 25.04.2016 tarihli kararla davacıların tamamının kooperatif üyeliğinden dava tarihinden önce istifa ettikleri, dava koşulu bulunan hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verildiği, kararın taraf vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarih ve 2016/6318 E., 2019/4277 K. kararı ile, genel kurul kararının iptali davalarında üyenin yargılamanın sonuna kadar kooperatif üyeliğinin devam etmesinin dava şartı olduğu, mahkemenin bu konudaki tespitinin doğru olduğu ancak iptali istenen genel kurul kararı davacıları bizzat ilgilendirdiğinden ve istifadan sonra dahi genel kurulda tespit edilen bu bedel kendisinden isteneceğinden davacıların genel kurul kararının iptalini istemekte hukuki yararları bulunduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, dosyanın bozma sonrası mahkemenin 2020/10 E. sayısına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesindeki, genel kurul kararları aleyhine “pay sahipleri”nin dava açabilecekleri yolundaki hükmü dikkate alınarak, söz konusu maddenin uygulanması tedbiren durdurulmadığından bu dosyanın bekletici sorun yapılmasına gerek görülmemiştir. Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. İbra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. (aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı) Davalı tarafça, kooperatif ortaklığının anılan genel kurul tarihinden sonra sona erdiği, davalının istifasının 20.07.2015 tarihli olduğu görülmüştür. Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar) Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne, icra inkar tazminatına karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ nin istinafa konu edilen 21/10/2021 tarih ve 2020/345 Esas – 2021/864 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 824,16 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 206,04 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 618,12 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 19/01/2022