Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/11 E. 2022/47 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/11
KARAR NO: 2022/47
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
ESAS NO: 2019/938
KARAR NO: 2021/865
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil -Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 12/01/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2021 tarih ve 2019/938 Esas – 2021/865 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Kayseri’de mukim yapı kooperatifi olduğunu, kooperatifin 20/02/2011 tarihli genel kurul gündem maaddesinde yer alan “biten ve teslim edilen konutların geçici maliyetlerinin tespiti için komisyon kurulması, belirlenen maliyetin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi” maddesi gereğince üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyeti çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini ancak komisyon tarafından çıkarılan maliyet raporu incelendiğinde eksik ve hatalı olduğunun görüldüğünü, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetlerinin kooperatif ortaklarına pay edilmediğini, arsa sahiplerine teslim edilen dairelerin maliyetlerinin kooperatif üzerine yani hali hazırda evini teslim almamış üyelerin üzerine bırakıldığını, yine maliyet hesabında kat, cephe ve şerefiye bedeli farklarının da gerçeği yansıtmadığını, o zamanki yönetim tarafından bilinçli bir şekilde %50-60 gibi fahiş oranlarda kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılarak kooperatifin büyük zarara uğratıldığını, kooperatif tarafından bugüne kadar 196’sı kooperatif üyesi, 197’si arsa sahibi olmak üzere toplam 393 dairenin teslim edildiğini, halihazırda 309 dairenin de (152 kooperatif üyesi, 157’si arsa sahibi)yarım kalmış olup, dairlerin henüz teslim edilmediğini, kooperatifin mevcut 305 üyesinin olduğunu, bunlardan 196’sının davalı gibi dairesini ve tapusunu almış olup, 109 üyenin henüz dairesini alamadığını, eksik ve hatalı maliyetlerle kooperatif ortaklarına kat mülkiyeti tapularının ferdileşme ile verildiğini ve daireleri teslim edilen 197 arsa sahibinin daire maliyetleri hesaplanmayarak ve kooperatiften dairesini teslim almış üyelere yansıtılmayarak 506 dairenin maliyetinin geriye kalan 109 üyeye yüklendiğini, eğer yapılan geçici maliyet hesapları doğru olarak üyelere pay edilmiş olsaydı dairesini teslim alan üye başına maliyetin daha fazla çıkacağını, yine dairesini teslim alan üyelerden aylık aidat miktarının % 40’ı oranında kira bedeli alınması yönünde genel kurul kararı olmasına rağmen bu bedellerin üyelerden tahsil edilemediğini, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar evlerini teslim alan üyeler için yapılan inşaatlarda kullanılan banka kredi borçları, vergi, sgk vs borçların dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçların dairesini teslim almayan üyelere bırakıldığını, yapılan tüm bu hataların yeni yönetim göreve geldikten sonra fark edildiğini ve 21/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında şimdiye kadar hesaplanan tüm geçici/kesin maliyet hesaplarının iptali ile yeniden kesin maliyet bedeli hesaplanmasına karar verildiğini, eski hesap hatalarında sorumluluğu olduğu düşünülen yöneticiler aleyhinde Kayseri C.Başsavcılığı’nın 2019/18630 Soruşturma no ile suç duyurusunda bulunulduğunu, 21/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların oy birliği ile alındığını ve iptali için dava açılmadığını, tüm kararların kesinleştiğini, bu kapsamda kesin maliyet bedeli hesaplanması sürecinin başlatıldığını, hesaplanan kesin maliyet hesabı bedelinin tüm üyelere tebliğ edildiğini, 15 günlük itiraz süresinin geçtiğini, verilen süre içerisinde ödemelerini yapmayan tüm üyelerle ilgili olarak yasal sürecin başlatıldığını, kooperatif genel kurulunda alınan kararların herkesi bağlayacağını, bu kapsamda kooperatiften Kayseri ili … İlçesi … mahallesi … ada … parsel A Blok bağımsız bölüm no:10’da kayıtlı bulunan mesken vasıflı daireyi ve tapusunu teslim alan, kooperatif tarafından yapılan olağan genel kurulda üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmeksizin kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini beyan eden davalının hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi gereğince ortaklıktan çıkma iradesi ile birlikte ortaklık payı dahil ortaklıktan kaynaklanan tüm hakları (daireyi) kooperatife aynen iade etmesi gerektiği, ancak verilen süre içinde harhangi bir devrin gerçekleştirilmediği, kooperatifin henüz tamamlanmamış ve tasfiye aşamasına geçmemiş oluşu da göz önünde bulundurularak davalının istifası geçerli kabul edilecek ise davalı adına tapuda kayıtlı olan Kayseri ili … İlçesi … mahallesi … ada … parsel A Blok bağımsız bölüm no:10’da kayıtlı bulunan mesken vasıflı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesicline karar verilmesini, davalının istifası geçerli kabul edilmez ve halen kooperatif üyesi olduğu kabul edilir ise kooperatifin halen devam etmekte olduğu, tasfiye aşamasına geçmediği ve istifa beyanına karşı davalının da kooperatiften almış olduğu daireyi iade etmediği ve yine üyeliğinin gerektirdiği kesin maliyet bedeli borcu ödeme yükümlülüğünü de ihlal ettiği birlikte düşünüldüğünde davalının istifasının sonuç doğurmayacağı değerlendirilerek kooperatif yönetimi tarafından ana sözleşmenin 61.maddesine göre yeniden hesaplanan kesin maliyet bedelleri sonucunda davalının ödemekle yükümlü olduğu kesin maliyet bedeli için şimdilik 5.000,00 TL’nin arabuluculuk başvurusu tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça harcın eksik yatırıldığını, 2010 yılında yapılan genel kurulda kesin maliyet bedellerinin çıkarıldığını ve dairesini teslim alan ortakların kooperatifle ilişiğinin kesilerek tapularının verilmesine karar verildiğini, davalının bankadan kredi çekerek kooperatife olan borcunu ödediğini, taşınmazına banka tarafından ipotek tesis edildiğini, kooperatif ile bağının kalmadığını ve davalıya kooperatif ile bağının kalmadığına ilişkin belge verildiğini, davalının 2012 yılında tapusunu aldıktan sonra yapılan genel kurullarda davalının isminin hazirun listesi tutanaklarında dahi gösterilmediğini, davacının davalıdan geriye dönük talepte bulunamayacağını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi ek raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 216.516,00 TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağını, davalıya ilanen yapılan tebligatın 27/07/2019 tarihli olduğu gözönüne alındığında davalı borcuna 28/08/2018 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davacının terditli taleplerinden ikinci talebi olan alacak davasının kabulü ile toplam 216.516,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 17/12/2019 tarihinden ve 211.516,00 TL’sine ıslah tarihi olan 28/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı taraf alacak talebi için banka mevduat faizi talep etmiş ise de kooperatif ile üyesi arasındaki somut uyuşmazlıkta uygulama imkanı bulunmadığından davacının asıl alacağa bankalarca mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesi talebi yerinde görülmeyerek; 1-Davacının davalı aleyhindeki terditli taleplerinden ilk talebi olan tapu iptal ve tescil talebinin reddine, 2-Davacının davalı aleyhindeki terditli taleplerinden ikinci talebi olan alacak davasının kabulü ile toplam 216.516,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 17/12/2019 tarihinden ve 211.516,00 TL’sine ıslah tarihi olan 28/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,…” dair karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada aynı heyetin vermiş olduğu iki adet rapor olduğunu, raporda taşınmazın güncel değerini de belirlemek için g.menkul değerleme uzmanı olan … eklenmiş ve taşınmazın 235.000-TL ettiğini belirlendiğini, gayrimenkulün dava tarihi itibariyle değerini gösterdiğini, bu defa davaya konu kesin maliyet için dosyanın Prof. Dr … ve …’na verilerek kesin maliyetin hesaplandığını, 21.09.2020 tarihinde rapor verilmiş ve bu raporun sonuç bölümünün 4.maddesinde kesin maliyet ve şerefiye borcu olarak 69.431,62 TL bulunduğunu, davacı vekilince kooperatif teknik komisyonunun belirlediği miktar olan 216.516,00 TL olarak davanın ıslah edildiğini, mahkemece davanın kabulünün yanlış olduğunu, yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınması gerektiğini, kooperatifin arsalarının değerlenmesinin hiç yapılmadığını, mahkemece kooperatife ait arsaları satışlarının yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa arsaların satış tarihi itibariyle reel değerlerinin ne olduğu ve ne kadar satış miktarı gösterildiği, kooperatif muhasebe kayıtlarına yansıyıp yansımadığı hususlarının da hesaplamayı etkileyen faktörler olup bu faktörlerinde araştırılması gerektiğini, üye sayısı 2010-2011 yılındaki genel kurul kararına göre dairelerini alan 99 üyenin ödedikleri bedellerin dava tarihine göre güncel hesaplaması, davalı ve onun konumunda olan 99 kişinin 2018 e kadar üyeliklerinin sona erdiği için hiçbir Genel Kurula davet edilmemesine rağmen ve üye sayısı iflas erteleme dosyalarının da adı geçen aynı heyetin verdiği raporda 170 iken nasıl 304 e çıkarıldığı araştırılmamışken, davalı ve onun konumunda olan kişilerin hiçbir talepleri olmamasına rağmen 2018 yılında tekrar nasıl üye yapıldıkları araştırılmadan, bu insanların kooperatif tarafından 2018 yılında yeniden üye yapılmalarının hukuka uygun olup olmadığı denetlenmeden, dava açıldıktan sonra sıralı olan bu davaların kabullerinden itibaren kooperatifle doğrudan ya da dolaylı ilişkileri olan soy isim benzerlikleri olan 167 Üyenin nasıl üye yapıldığı, para tahsilatı olup olmadığı araştırılmadan, kooperatifin arsalarının satışlarının yapılıp yapılmadığı, ne kadar daha daire yapılması gerektiği, mevcut arsaların 2018 yıldan önceki üye arsa sahiplerinin dairelerini karşılamaya yeterli olup olmadığı, yeterli değilse niçin satıldığı, yeterliyse bu bedellerin hesaplamalara niçin katılmadığı gibi sayısız hususlara cevap veren bir rapor olmadığı için yerel mahkemece dosya tekemmül etmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, rapordaki bir başka hatanın davalıya ait evin 150 m2’lik ev olmasına rağmen, dava dilekçesinde 175 m2 üzerinden talep edildiği için bilirkişilerin davacı kooperatifin verilerini birebir kabul ettiklerini, davaya dayanak yapılan genel kurulun iptali için dava açılmış olmasına rağmen bu davanın bekletici mesele yapılması gerekirken bu yapılmayıp karar verildiğini, ana sözleşmenin 64. maddesi gereği davalı borçlanarak kooperatife kesin maliyet cetvelindeki bedeli ödemek suretiyle ferdi tapuya geçişin gerçekleştirilip kooperatifle ilişiğin kesildiğini, bu nedenle davalının kooperatif üyesi olmadığını, evin değerinin 235.000 TL olmasına rağmen şerefiyeli inşaat maliyetinin 425.874 TL kabul edilmesinin reel bir durum olmadığını, aradan 8 yıl 5 ay geçtikten sonra dava açılmasının ana sözleşmenin 20/2 maddesine aykırı olduğunu, 2 yıllık süre geçtiğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, en baştan davalının dairesi 25 m2 daha fazla hesaplanarak rapor verildiğini, tablolar aynı olmasına rağmen iki rapor arasında iki kat fark olduğunu, evin değeri dahi 235.000 TL iken ve davalının ödediği paralar güncellendiğinde 356.442,38 – TL (denkleştirici adalet ilkesi gereği) dahi evin değerinin üstünde olduğunu, bu kararla davalının yaptığı tüm ödemelerin göz ardı edildiğini, evi dahi verse borcunu ödeyemez hale getirildiğini, kararın kamu vicdanına ve adalet ilkesine açıkça aykırı olduğunu belirterek; öncelikle tehiri icra taleplerinin kabulüyle karar kesinleşinceye kadar icrayı durdurabilme adına ilamın İcraya kanulması halinde icra dosyası için icranın geri bırakılması kararı verilmesine, incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına, Kayseri 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.10.2021 gün ve 2019/938 E. , 2021/865 K. sayılı ilamının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı kooperatifçe 20.02.2011 tarihinde yapılan genel kurul ile biten ve teslim edilen konutların geçici maliyetlerinin tespiti için komisyon kurulması, belirlenen maliyetin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi kararı alındığını, üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyeti çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetleri kooperatif ortaklarına pay edilmediğini, bu dairelerin maliyetleri kooperatif üzerine yani halihazırda evini teslim almamış üyelerin üzerine bırakıldığını, yine geçici maliyetlerin hesabındaki kat, cephe ve şerefiye bedeli farkları da gerçeği yansıtmadığını, eksik ve hatalı maliyetlerle kooperatif ortaklarına kat mülkiyet tapuları ferdileştirme ile verildiğini ve daireleri teslim edilen 197 arsa sahibinin daire maliyetleri hesaplanmayarak ve kooperatiften dairesini teslim almış üyelere yansıtılmayarak 506 dairenin maliyeti (teslim edilen 197 arsa sahibi dairesi, devam eden 152 üye dairesi ve devam eden 157 arsa sahibi dairesi) geriye kalan 109 üyeye yüklendiğini, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar, evlerini teslim alan üyeler için kullanılan banka kredisi borçları, vergi, sgk vs. borçlar dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçlar dairesini teslim almamış üyelere bırakıldığını, tüm bu sebeplerle evini almamış kooperatif üyeleri açısından büyük mağduriyetler ortaya çıktığını, davalı istinaf dilekçesinde kendisinin kooperatife ödemiş olduğu miktarların doğru bir denkleştirme hesabı ile hesaplanmadığını iddia etmiş olsa da endekslemenin nasıl yapılması gerektiği kooperatif ana sözleşmesi 61/b maddesinde düzenlendiğini, hem inşaat maliyetleri hem de üyelerin ödemiş olduğu bedellerin endekslemesi yapılırken kooperatif ana sözleşmesinin 61. maddesinin (b) bendine göre usulüne uygun şekilde müteahhitlik karne katsayısına göre endeksleme yapıldığını, davalı vekili her ne kadar bir kısım üyelere kesin maliyet bedelinin ilanen tebliğ edildiğini ve bu hususun hukuka aykırı olduğunu iddia etse de kooperatif tarafından üyelerin bilinen en son adresine tebligat yapıldığını, ancak bir kısım üyeler adresini güncellemediği için tebligat iade döndüğünü, kooperatif ana sözleşmesinin kesin maliyet şerefiye bedeline ilişkin olan 61. maddenin c bendinde: “…bu rapor yönetim kurulunca taahhütlü mektup veya elden imza karşılığında ortaklara tebliğ edilir…” şeklinde düzenlenmiş olup, kesin maliyet hesabı, kooperatif üyelerinin tamamı hakkında kooperatife bildirdikleri adrese iadeli taahhütlü posta ile tebliğe çıkarıldığını, davacı kooperatif tarafından üyelere taahhütlü posta yolu ile tebligat yapılması ile davacının tebliğ yükümlülüğünün sona erdiğini, ancak davalı gibi bir kısım üyeler adreslerini güncellemedikleri ve yeni adreslerini kooperatife bildirmedikleri için ve yine bir kısım üyeler gelen tebligatı bilerek ve kötü niyetli olarak iade ettikleri için bazı tebligatlar kooperatife iade döndüğünü, kooperatifin kayıtlarında bulunan adresler, üyelerin kendilerinin bildirdikleri adresler olup, adreslerini güncelleme ve yeni adreslerini kooperatife bildirme yükümlülüğü üyelere ait bulunduğunu, davalı vekilince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/54 E. Sayılı dosyası ile kooperatife karşı Genel Kurul Kararının İptali- yokluğu davası açılmış olduğunu bu sebeple bekletici mesele talep edildiğini ancak mahkemece hatalı şekilde bu talebin reddedildiğini beyan ettiğini, genel kurula bakanlık temsilcisinin katıldığı, toplantı ve karar yeter sayılarının tam olduğu, yokluk halinin bulunmadığını, bu husus dosya arasına alınan bilirkişi raporunda da ayrıntılı şekilde incelenmiş ve değerlendirildiğini, açılan dava kooperatif tarafından açılan kesin maliyet davalarını uzatmaya yönelik olup açıkça kötü niyetli olduğunu, davalının soyut, mesnetsiz, usule, yasaya ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, davacı Kooperatif tarafından, Kooperatif üyesi olan davalı aleyhine terditli olarak açılan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde 21.04.2019 tarihli genel kurul kararı uyarınca belirlenen kesin maliyet bedelinin tahsili talebine ilişkindir.Davalı kooperatif ortağı olmadığını, kooperatiften taşınmazı devir aldıktan sonra hiç bir genel kurula çağrılmadığını, bu doğrultuda kesin maliyet adı altında kendisinden herhangi bir alacağın istenemeyeceğini beyan ederek karara karşı istinaf yasa yoluna başvurduğu görülmüştür.Bir kooperatif ortağı istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır.Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/9334 Esas 2016/1573)Bununla birlikte Kooperatifler Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Bununla birlikte; Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davacı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar) Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Bununla birlikte Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar) Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı, kooperatife iade etmediği sabit olup davacı kooperatifçe usulune uygun genel kurul kararı sonucu alınan kesin maliyet bedelinin istenebileceği yönündeki mahkeme kararı yerinde olup davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Yine bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölüm davalı adına tescil edilmiştir.Kooperatifçe taşınmaz davalı adına tescil edilmiş ise de, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, ana sözleşmede belirtilen kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Böyle bir durumda kooperatifçe davalının borcu bulunmadığına yönelik yapılan işlemler, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir. Bu açıklamalar ışığında davalının ibra edildiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir. İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliği denetlenemeyeceğinden davalının genel kurulun yoklukla malul olduğu yönündeki istinaf talebi incelenmemiş, genel kurulun iptaline yönelik açılan davada yürütmenin tedbiren durdurulması kararı verilmediğinden genel kurulun iptali istemli davanın sonucunun beklenmesine gerek görülmemiştir. Tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 12/10/2021 tarih ve 2019/938 E – 2021/865 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 14.790,20 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafça peşin yatırılan 3.697,55 TL’in mahsubu ile bakiye eksik kalan 11.092,65 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/01/2022