Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1078 E. 2022/1095 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1078
KARAR NO: 2022/1095
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2021
ESAS NO: 2020/382
KARAR NO: 2021/922
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/05/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 13/05/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/10/2021 tarih ve 2020/382 E – 2021/922 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı asil dava dilekçesinde özetle; daha evvelki yıllarda yaptığı işlerin bir kısmından tahsilat yapamayınca yaşadığı ekonomik krizden sonra darda kaldığını ve iflasın eşiğine düştüğü dönemde, 2001 yılında yeniden aldığı taahhüt işlerinin malzemesini temin edebilmek için görüştüğü … Elektrik şirketi yöneticisi (yetkilisi) … beyin şirket ortakları ile görüştükten sonra ihtiyacı olan tüm elektrik malzemelerini vereceklerini, aldığı malzemelerin bedelini de ödemesini yaptığı günkü, piyasa rayiç fiyatlarından ödeyeceğini, ekonomik durumu düzelince de piyasa rayiç değeri 10,00-TL olan malzemeyi daha aşağı fiyatla vereceklerini söylediklerini ve kendisine destek vereceklerini söylediklerini, kendisi de tüm ihtiyacı olan malzemeleri kendilerinden alacağını belirttiğini ancak kendilerinde olmayan %10 civarında bedelli olan malzemeleri başkasından almaya başladığını, o günden sonra işlerinin çok iyi gittiğini, yıllar geçtikçe davalı şirket yöneticileri ile muhabbetlerinin arttığını, samimi duygularla ahde vefa anlayışıyla ticaretlerinin devam ettiğini ancak 2006 yılından itibaren yaptığı işlerden zarar etmeye başladığında madeni metal malzemelere gelen zamlardan kaynaklandığını sandığını ve akabinde 2007 yılında ise işlerimde hiç ticari kar elde etmediğini, 2008 yılında çok büyük zararlarının olduğunu, davalı … Elektrik şirketi yönetiminin ise, işlerini büyüttüğünden, şantiye sayısını arttırdığından, malzeme stoklarından (şantiye depolarımdan) malzemelerinin çalınıyor olabileceğini söylediklerini, fakat çalıntı kayıplarımızın olmadığını, hatta fire malzemelerinin dahi minimumda olduğunu söylediğini, davalı şirket yetkililerinin iyi niyetli olduğuna inandığını ancak yine de aldığı malzemelerin faturalarını ve fiyatlarını kontrol ettiğinde gerçek değeri ile satış değeri arasında açık oransızlık tespit ettiğini, böylece zarar etmesinin sebebini de bulduğunu, faturalarda çelişkili fiyatlar tespit ettiğini, iyi niyetinin suistimal edildiğini, derhal duygusallıktan ve ahde vefa anlayışından çıkıp, davalı şirket yöneticileri ile konuyu sitemli olarak görüştüğünü, yönetim kurulu başkanı … …’ın olayın muhasebe personelinden kaynaklı olduğunu söylediğini, davalı şirket yöneticileri ile birlikte tüm faturaları ve fiyatları değerlendirme konusunda karar kıldıklarını, görüşmelerine rağmen ihtilaflı tüm faturaları ve malzeme birim fiyatlarını birlikte değerlendirmeye gözü dönmüş kötü niyetli şirket yöneticilerinin yanaşmadığını, yıllar sonrasında malzemelerini çok çok ucuza başka firmalardan almaya devam ettiğini, çektiği 16.04.2010 ve 27.05.2010 tarihli resmi ihtarlarından sonra çözüme yanaşmayan davalı şirket ile ticareti kesip başka toptancılardan malzemeleri temin etmeye başlaması üzerine Kayseri 6. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosya ile icra takibi başlattıklarını, 28.02.2011 tarihinde Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesine, itirazın iptaline takibin devamına talepli 2011/129 esas sayılı dosya ile 302.310,07-TL bedel talepli dava açtıklarını, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, sayın mahkemece alacaklarının miktarının 2/5 oranına düşürüldüğünü, iyi niyetini açıkça kötüye kullandıklarından bahisle davanın kabulü ile dava aşamasında yaptırılacak bilirkişi hesaplamasına göre dava değeri artırılmak kaydıyla şimdilik fazlaya ilişkin her türlü haklarımı saklı tutarak, ticari (cari) hesabın tamamına dayalı zımni düzenlenen bütün faturalardan kaynaklı şimdilik 50.000,00-TL alacağın, davalı şirkete ihtar tarihi olan 16.04.2010 tarihinden ve sonraki ikinci ihtarından itibaren davalının temerrüde düştüğü gözetilerek, faturalardaki malzeme için fazladan ödediği bedellerin o zamanki rayiç değeri karşılığının tespiti ile toplamları olan bedelin, karşı taraf şirketten en yüksek ticari temerrüt birleşik faizleriyle birlikte tahsili ile kendisine ödenmesine karar verilmesini, davalı şirketin mal varlıklarına hukuki güvenlik amacıyla ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir konulmasına, aleyhine başlatılan Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile başlattığı icra takibinin tedbiren durdurulmasına, taşkın haciz yapılmasının önlenmesine, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; öncelikle, Türk Ticaret Yasası’nın 21/2. maddesindeki “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmünün amir olduğunu, davacı tarafın 2008-2009 yıllarındaki faturalara kanunda belirtilen sürede itiraz etmediğini ve hatta bu faturaları defterlerine işleyip ticarete devam ettiğini, süresinde yapılmayan itirazların aradan geçen 12 yıl sonrasında yapılmasını kabul etmediklerini, davacı taraf gabin hükümlerinden yararlanarak müvekkil şirketten alacaklı olduğunu iddia ettiğini ancak aşırı yararlanmayı (gabin) düzenleyen Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 28/1’e göre : “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.” aynı maddenin 2. Fıkrasında ise “Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir. ” hükmünün amir olduğunu, davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davranmadığını, deneyimli bir tacir olmasına rağmen ve uzun yıllardır bu işlerle uğraşmasına rağmen aşırı yararlanma (gabin) hükümlerine dayanarak alacak talebinde bulunmasının kötü niyetli olduğunu, davacının bahsettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının ticari ilişkisi bittikten sonra da aradan geçen onca yıla rağmen dava açmamış olması kötüniyetli bir dava ikame ettiğinin açık göstergesi olduğunu, taraflarca düzenlenen faturaların her iki taraf defterlerinde de işlenmiş olduğunu, davacının iddia ettiği tüm hususların Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/1129 E sayılı dosyasında incelendiğini ve kesin hüküm altına alındığını, ayrıca dava dilekçesinde defaten müvekkili şirket ve yöneticileri hakkında hakaret ve iftiraya varacak ithamlarda bulunmuş olması nedeniyle şikayet haklarını saklı tuttuklarını, davanın öncelikle zamanaşımı yönünden usulden reddine, esasa girilmesi durumunda ise haksız ve yersiz davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2001 yılında başladığı ve 2010 yılına kadar devam ettiği bu ticari ilişki kapsamında davacının davalıdan elektrik malzemeleri aldığı, taraflar arasında ticari ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu, davalı tarafından … hakkında mal satımından kaynaklanan alacakların ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığı, bu takibe … tarafından itiraz edildiği, yukarıda ayrıntıları verilen itirazın iptali davası kapsamında da …’nın dava dilekçesinde belirttiği özetle fahiş fiyattan mal satıldığı iddialarını ileri sürdüğü ve yapılan yargılama sonucunda davalının davasının kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği, Mahkememiz tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacının davalıdan alacaklı olmadığının ve aksine davalıya borçlu olduğunun tespit ediliği, davacının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında olması nedeniyle faturalara 8 gün içerisinde itiraz etmesi gerekirken etmediği ve faturaları kabul ederek kayıtlarına işlediği, faturadaki malların teslim alındığı, bu haliyle davacı kayıtlarının esas alınması gerektiği, davalı tarafından cevap dilekçe ile zamanaşımı defiinde bulunulduğu, TBK 28.maddesine göre sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık oransızlık varsa bu oransızlık zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde zarara gören durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebileceği, zarar görenin bu hakkını düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği zor durumda kalmada ise bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabileceği, eldeki davanın 29.06.2020 tarihinde açıldığı, davacının sözleşmedeki edimler arasındaki oransızlığı en geç Mahkememizde açılan ve sonuçlanan itirazın iptali davası kapsamında öğrendiği zira aynı iddiaların o dosyada da dile getirildiği, Mahkememizde davalı tarafından açılan itirazın iptali davasının 28.02.2011 tarihinde açıldığı ve kanunda belirtilen zamanaşımı süresinin fazlasıyla geçtiği anlaşılmakla davacının mevcut delillere göre davalıya borçlu olduğunun tespit edilmesi nedeniyle menfi tespit davasının reddine, alacak davasının ise zamanaşımına uğraması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, Davacının menfi tespit davasının esastan reddine, Davacının alacak davasının zamanaşımı nedeniyle usulden reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İşbu davanın temel konularındaki nedenler ile, ispatını yaptığı dosyadaki tüm yazılı ve sözlü beyanları, haklı talepleriyle alakalı kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde bunun re’sen gözetilmesiyle, lehime olan tüm kanun maddeleri ile değerlendirilerek ve re’sen öngörülecek sebeplerle adaletin tecelli etmesini arz ederek, 2011/129 Esas sayılı dosya ile açılan davanın da, 16.05.2019 tarihli Yargıtay kararı ile kesinleşmesiyle, Derhal Arabulucuya olan müracaatım da olumsuz sonuçlanınca, kesinleşen dosyada bulunan 18.04.2011 tarihli cevap dilekçesinin, konu bölümündeki, yazılı taleplerim ve aynı tarihli dilekçemin en son paragrafında yazılı olan açıklamalı talepleri doğrultusunda, saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarımı, 01.01.2007 ile 2010 yılı arası için, saklı tuttuğum dava açma hakkını da, eski dosyanın kesinleşmesiyle, derhal ve hemen zaman kaybetmeden, 2020/382 Esas sayılı dosya ile, özdeki nedenlerle, resmi belgelerle de ispatlayarak, temelde ticari alacak davayı açtığını, dolayısıyla, istinaf başvurusunun kabulüyle, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.10.2021 tarihli, 2020/382 ESAS, 2021/922 KARAR sayılı davanın reddi yönündeki kararının kaldırılarak, davanın bölge adliye mahkemesi’nde esastan incelenerek, davanın kabulüne, davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde esastan incelenmesi mümkün değilse, hükmün benim lehime kaldırılmasına ve dosyanın yeniden incelenip karar verilmek üzere, ilk derece mahkemesi olan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, her türlü yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin, davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız istinaf başvurusunun esastan reddi ile usul ve yasaya uygun olan Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/382 E – 2021/922 K sayılı kararının aynen korunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, taraflar arasında 01.01.2006-30.12.2009 tarihleri arasında yapılan ticaret nedeniyle davalı tarafça düzenlenen ve davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlenen faturalar nedeniyle açılan menfi tespit ve alacak taleplerine ilişkindir. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre, yerel mahkemece yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, mahkemenin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Sonuç itibariyle; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına davacı tarafça yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/10/2021 tarih ve 2020/382 E – 2021/922 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/05/2022