Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1076 E. 2022/1120 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1076
KARAR NO: 2022/1120
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/02/2022
ESAS NO: 2021/237
KARAR NO: 2022/159
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/05/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 16/05/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2022 tarih ve 2021/237 Esas – 2022/159 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı kooperatifin ortağı iken kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda, devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için her bir üyenin 9.500,00TL ödemesine dair karar alındığını, davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle aleyhinde Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, vaki takibe davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, genel kurulda alınan kararların tüm ortakları bağlayıcı nitelikte olduğunu, davacı kooperatifçe üyelerine tahsis ve teslim edilecek inşaatlarının etap etap yapıldığını, kooperatifin henüz dairelerini teslim alamamış 150 kadar üyesinin dairelerinin inşaatının devam ettiğini, davacı kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda 6. gündem maddesinde kooperatifin kalan inşaatlarının tespitinin yapılması, (kesin hesap) maliyetinin belirlenmesi, tahsilatının bir takvime bağlanmasını ve takvime bağlanan ve takvim süreci belirlenen tahsilat miktarlarının süresinde ödenmemesi durumunda geciken her ay için ayrıca aylık net %1,5 gecikme zammı alınması, kooperatif yönetim kurulu ile görüşüp kesin maliyeti belirlenen üyelerin kooperatiften izin almak kaydıyla borçlarının bir kısmının veya tamamının kooperatif yüklenicisi ile pazarlık yapılarak borcunu ödemek konusunda iş ve işlemleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi, oy birliği ile kabul edildiğini, kooperatifin 6. ve 7. gündem maddelerinin birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin kalan inşaatlarının tamamlanması ve kooperatifin varlığını sürdürebilmesi için her bir üyeden yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00TL kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oy birliği ile karar verildiğini, kararın oy birliği ile kabul edilmesinin iptal şartını tamamen ortadan kaldırdığını, davalı tarafından kesin hesap raporunun ödendiğinin iddia edildiğini, kesin hesap üye borç tablosu belgesinde üyenin borcunun belirlendiği tarihin açıkça yazıldığını, davacı kooperatifin imalatlarına devam etmesi, inşaat maliyetlerinin artması ve imalatlarını zamanında yetiştirememesi nedeniyle kira borcu altına girdiğini, davalının konutuna 2012 yılında çıkarılan geçici maliyet hesabının ana sözleşmeye aykırı olduğunu, kooperatifin devam etmesi nedeniyle genel giderlerinin artması gibi nedenlerle davalının daha önce yaptığı ve adına isabet eden ödemelerin yetersiz kaldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yapılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı itirazında haksız ve kötü niyetli olduğundan %20 den aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı kooperatife ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, kesin hüküm itirazlarının olduğunu, davacı kooperatif tarafından, kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda her bir üyeden 9.500,00 TL alınmasına ilişkin kararın yerine getirilmemesi iddiasıyla Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/873 Esasına kayıtlı, tapu iptal ve tescil konulu davanın açıldığını, davanın mahkemece reddedildiğini, Kooperatifler Kanunu m.81’de, “amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamaz; ancak, bu eski ortaklar daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılırlar” denildiğini, her ne kadar dağılma sürecine girmiş bir kooperatif söz konusu olmasa da, davalı ortak bakımından kooperatif ve ortak birbirlerine karşı kooperatif-ortak ilişkisinden doğan karşılıklı ana edimlerini yerine getirmiş durumda olduklarını ve ortağın genel gider borcundan başka bir yükümlülüğü bulunmadığını, bu durumda genel gider borcu için dahi tapu iptali talebinde bulunamayacak iken, somut olayda davacının davalıdan tapu iptali istemesi mümkün olmadığını, dava konusu edilen 9.500 TL nin talep edilip edilemeyeceğini, ibra sözleşmelerinde, genel giderde peşin olarak hesaplandığını ve tahsil edildiğini, üyelerin genel gider borcunun bulunmadığını, kooperatif vekilinin önce istinaf yoluna başvurduğunu, istinaf mahkemesinin esastan reddetmesi üzerine temyiz yoluna başvurduğunu, Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2018/1364 esas 2020/4371 karar sayılı ilamı ile anılan mahkeme kararının onanarak kesinleştiğini, kooperatifin bunun üzerine 15/03/2019 tarihinde yine davalıya karşı 18.11.2018 tarihli olağan genel kurulda son çıkarılan kesin maliyet hesabının ödenmemesi iddiası ile dava açtığını, bu davanın Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2019/138 esas 2020/335 karar sayılı ilamı ile red edildiğini, tarafları ve konusu aynı olan iki adet kesinleşmiş mahkeme kararının olduğunu ve HMK 114/1-i uyarınca davanın usulden reddini talep ettiklerini, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1113 E. 2016/525 K. Sayılı bozma sonrası yeni esas (2020/10) sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihinde genel kurulda karar aldığını, bu karara istinaden 21.06.2020 tarihinden sonra ödeme emri gönderildiğini, 5 yıllık yasal sürenin geçtiğini, davalının davacı tarafça belirlenen kesin maliyeti ödediğini, davalının 7 Temmuz 2015 tarihinde noter aracılığıyla istifasını ilettiğini ve ortaklıktan çıktığını, yeniden maliyet hesabı yapıldığı için, eski maliyet hesabının geçersiz olduğunu, BAM 23. HD. nin ilgili kararına katılmadıklarını genel kurul kararının butlan olduğu ve butlan bir kararın herkesçe, her zaman ileri sürülebildiğini, Kayseri 1. Asliye Ticaret mahkemesinin 2016/1671 Esas sayılı dosyasında kooperatifin açmış olduğu dava red edildiğini, dava konusu faiz talepleri ve faiz oranına itirazlarının olduğunu, dava dilekçesinde mahkemeyi yanıltmaya yönelik gerçek dışı beyanlar olduğunu, inşaatı devam eden daire sayısının yaklaşık 150 değil, 78 daire olduğunu, bu 78 dairenin de büyük oranda inşaatının tamamlandığını, %80 seviyesinde olduğunu, 2011 yılında yapılan kesin maliyet hesabıyla üyelerin peşin olarak davacıya olan tüm borçlarını kapattıklarını, 8 yıl içinde Türk parasının uğradığı değer kaybı da dikkate alındığında üyelikten çıkan üyeler ile ödemeleri devam eden üyeler arasında eşitsizlik olmadığını, kötü niyet tazminatı talep edilemeyeceğini, kesin maliyet hesabına göre borcunu kapatan, genel kurulda alınan karar çerçevesinde ortaklıktan ayrılan, elinde ibra belgesi bulunan, bir çok mahkeme kararına göre talep edilemeyeceği belirtilen rakam için yapılan icra takibine itiraz nedeniyle kötü niyet tazminatı talep edilmesi yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini ve icra takibinin iptali ile mütevellit %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…genel kurul tarihi itibariyle kooperatif üyesi olan davalı yönünden 21/06/2015 tarihli genel kurul kararları bağlayıcıdır ve davalının uyması gerekmektedir. Davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden sorumlu olduğu” gerekçesiyle Davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.500,00 TL asıl alacak 8.512,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.012,52 TL üzerinden takibin devamına, takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yasal faizin %100’ünü aşmayacak oranda yıllık %18 oranında asıl alacağa faiz yürütülmesine, Haksız itiraz sebebiyle 18.012,52 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7.maddesinin iptal edildiğini, davalının da davacısı olduğu bir kısım kooperatif üyelerince açılan Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 esas sayılı genel kurul iptali davasında mahkemece davacıların davası haklı görülerek davalı … Konut Yapı Kooperatifi’nin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7 numaralı kararının iptaline karar verildiğini, kesin hükümden dolayı davanın reddi gerektiğini, davacı kooperatif tarafından, kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda her bir üyeden 9.500,00 TL alınmasına ilişkin kararın yerine getirilmemesi iddiasıyla Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/873 Esasına kayıtlı, tapu iptal ve tescil konulu davası açıldığını, davanın yerel mahkemece reddedildiğini, yukarıdaki değerlendirme, dava konusu edilen 9.500 TL nin talep edilip edilemeyeceğine ilişkin olduğunu, kaldı ki ibra sözleşmelerinde, genel giderde peşin olarak hesaplanmış ve tahsil edildiğini, üyelerin genel gider borcu da bulunmadığını, kooperatif vekilince önce istinaf yoluna başvurulduğunu, istinaf mahkemesinin esastan reddetmesi üzerine temyiz yoluna başvurulduğunu, Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2018/1364 esas 2020/4371 karar sayılı ilamı ile anılan mahkeme kararı onanarak kesinleştiğini, kooperatifin bunun üzerine 15/03/2019 tarihinde yine davalıya karşı 18.11.2018 tarihli olağan genel kurulda son çıkarılan kesin maliyet maliyet hesabının ödenmemesi iddiası ile dava açıldığını, bu davanın Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2019/138 esas 2020/335 karar sayılı ilamı ile reddedildiğini, tarafları ve konusu aynı olan iki adet kesinleşmiş mahkeme kararları mevcut olduğunu, bu nedenle huzurdaki davanın kesin hüküm mevcut olmasından dolayı reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu edilen alacağın likid olması gerektiğini, yukarıdaki karar incelendiğinde söz konusu 9.500,00 TL nin ne olduğu, ne amaçla ödenmesinin istendiği anlaşılamadığını, kooperatifin talep ettiği bu miktar ek maliyet olarak talep edilmekte ise; bu hususun aidat başlığı adı altında görüşülüp karara bağlanması hukuken mümkün olmadığını, ayrıca bu şekilde talep edilen ödemenin müteahhide yapılmasının da istenemeyeceğini, keza ne aidatın ne de ek maliyetin, genel kurul kararı ile üçüncü bir şahsa devredilmesinin mümkün olmadığını, kesin maliyetten eksik hesaplama ile kalan kısmın ise; kooperatif esas sözleşmesinin 61-63. Maddelerinde yer alan usul ile belirlenmesi gerektiğini, bu durumda da daha önce yapılan, fakat gerçek ve doğru olmayan kesin maliyet halinde mümkün olduğunu, anılan kararın butlan olduğunun açıkça ortada olduğunu, tüm butlanlık itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmamış ve hatalı hüküm kurulduğunu, davalının, hesaplanan kesin maliyeti ödemek suretiyle tapusunu aldığını, kooperatiften istifa ettiğini ve hiçbir yükümlülüğü kalmadığını, bu işlemlerin Kooperatif Genel Kurul Kararı çerçevesinde gerçekleştiğini, kooperatif tarafından yeniden kesin maliyet yapılması yönünde karar alındığından, dava konusu maliyet bedelinin istenmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından sonradan belirlenen ek maliyet bedelinin usule aykırı ve geçersiz – olduğunu, yerel mahkemece dava konusu inşaat maliyet gideri yani ek maliyet bedeli olarak değerlendirildiğini, bu değerlendirmenin hatalı ve kooperatif ana sözleşmesine aykırı olduğunu, kooperatifçe alınan kararın önceki kesin maliyetin yanlış hesaplandığı hususunda alınan bir karar ise yeniden bilanço hesabı yapılıp esas sözleşmeye uygun hesaplamalar çıkarılıp üyelere kesinleştirmesi gerektiğini, davalının üyeliği sona erdiğinden bu ek maliyetin kendisi açısından kesinleşmediğini, davacı kooperatifin, kesin maliyet ibra sözleşmesinden sonra, uzunca bir süre istifa tarihine kadar üyelik nedeniyle aidat istemediğini, bilançolarda, hesap cetvellerinde, faaliyet raporlarında, genel kurulda ve üye kayıt defterlerinde davalı adına borç kaydı bulunmadığını, yine kooperatifin, benzer durumda olan üyeler hakkında, eşitlik kuralına aykırı şekilde işlem yapmakta olduğunu, davalıdan talep ettiği alacağı benzer diğer üyelerden talep etmediğini, davacı kooperatifin ibralaşılan üyeden tekrar talepte bulunabilmesi için Kooperatifler kanunu ve hukuk çerçevesinde kararlar alması gerektiğini belirterek; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 22/02/2022 tarih ve 2021/237 E. 2022/159 sayılı kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, kooperatif genel kurul kararı ile belirlenen inşaat finansman giderinin tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta davacı, kooperatifin ortağı olan davalının 21/06/2015 tarihli genel kurulda, devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için kararlaştırılan miktarı ödememesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ettiği, davacı kooperatife karşı olan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı kooperatifle karşılıklı olarak ibralaştıklarını, bu nedenle açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunduğu görülmüştür. Uyuşmazlık, davalının takip konusu borçtan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda 6. gündem maddesinde, “…kooperatifin kalan inşaatların tespitinin yapılması, (kesin hesap) maliyetinin belirlenmesi, tahsilatının bir takvime bağlanmasını ve takvime bağlanan ve takvim süreci belirlenen tahsilat miktarlarının süresinde ödenmemesi durumun da geciken her bir ay için ayrıca aylık net %1,5 gecikme zammı alınması, kooperatif yönetim kurulu ile görüşüp kesin maliyeti belirlenen üyelerin kooperatiften izin almak kaydı ile borçlarının bir kısmının veya tamamının kooperatif yüklenicisi ile pazarlık yaparak borcunu ödemesi konusunda iş ve işlemleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi” oy birliği ile kabul edilmiş; 7. gündem maddesinde de, “Ortaklık aidatlarının belirlenmesi maddesine geçildi. Yönetim kurulu üyesi … söz alarak ortakların kalan inşaatlar için inşaat maliyeti olarak yaklaşık 9.500.00 tl’nin bir önceki madde de görüşülerek kabul edilen hususlar doğrultusunda ortaklarımızın ödemesi gereken kesin maliyet bedellerinin yönetim kurulumuzun alacağı ödeme planı kararı doğrultusunda ortaklarımızın yükümlülüklerini yerine getirmesi veya yönetim kurulumuzdan görüşerek izin almak kaydı ile yükümlülüklerini müteahhide karşı yerine getirmesi kaydı ile üyelik aidatı alınmamasını teklif etti bunu üzerine oylamaya geçildi.Yapılan oylamada teklif oy birliği ile kabul edildi.” şeklinde karar alınmıştır.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.Anılan genel kurulun 7. gündem maddesinin iptali talebiyle, bir kısım davacı tarafından Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1113 E. sayılı dosyası ile dava açıldığı, mahkemece 25.04.2016 tarihli kararla davacıların tamamının kooperatif üyeliğinden dava tarihinden önce istifa ettikleri, dava koşulu bulunan hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verildiği, kararın taraf vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarih ve 2016/6318 E., 2019/4277 K. kararı ile, genel kurul kararının iptali davalarında üyenin yargılamanın sonuna kadar kooperatif üyeliğinin devam etmesinin dava şartı olduğu, mahkemenin bu konudaki tespitinin doğru olduğu ancak iptali istenen genel kurul kararı davacıları bizzat ilgilendirdiğinden ve istifadan sonra dahi genel kurulda tespit edilen bu bedel kendisinden isteneceğinden davacıların genel kurul kararının iptalini istemekte hukuki yararları bulunduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, dosyanın bozma sonrası mahkemenin 2020/10 E. sayısına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesindeki, genel kurul kararları aleyhine “pay sahipleri”nin dava açabilecekleri yolundaki hükmü dikkate alınarak, söz konusu maddenin uygulaması tedbiren durdurulmadığından bu dosyanın bekletici sorun yapılmasına gerek görülmemiştir.Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir.Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. İbra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. (aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı)Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur. Ancak satış sonrası genel gider aidatlarından taşınmazı alan kişi sorumlu olacaktır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar) Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne, icra inkar tazminatına karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/02/2022 tarih ve 2021/237 E. – 2022/159 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 1.230,43 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 307,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 922,83 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.12/05/2022