Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1020 E. 2022/1023 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1020
KARAR NO: 2022/1023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2022
ESAS NO: 2021/571
KARAR NO: 2022/141
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 27/04/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2022 tarih ve 2021/571 Esas – 2022/141 Karar sayılı kararı davacılar vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile dava dışı … arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını, ve davacıların 07.06.2013 tarihinde 30.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere dava dışı …’a kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzalamış olduklarını, daha sonra davacıların kefalet miktarlarını 08.08.2014 tarihinde 175.000,00 TL artırarak 205.000,00 TL’ye çıkaran bir sözleşme eki imzalamış olduklarını, dava dışı …’ın davacıların kefilliği ile davalı bankadan hepsi ticari kredi olmak üzere kullanmış olduğu tüm kredileri ödemiş olduğunu, davacıların kefaletlerinin sona ermiş olduğunu, ancak davalı banka tarafından Kayseri 5. Noterliği … Tarih … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi ile davacılara, dava dışı asıl borçlu …’ın davalı bankadan kullandığı ek hesap-kredili mevduat hesabı olan hesaptan yaptığı harcamalar sonucu oluşan 11.111,79 TL bedelden ve yine dava dışı …’ın karşılıksız çıkan 16 adet çeki için bankanın sorumlu olduğu ve çek alacaklılarına ödediği çek bedelleri olan 36.715,00 TL’den olmak üzere toplamda 47.827,47 TL’den sorumlu oldukları ve ödeme yapmaları gerektiğinin bildirilmiş olduğunu, davacıların söz konusu ihtarnameye karşı davalıya herhangi bir borçları bulunmadığını bildirmesi üzerine davalının davacılara tekrar ihtarname göndererek borçlu olduklarını iddia etmeye devam ettiğini, davacıların söz konusu ihtarnamede bahsi geçen 47.827,47 TL’den sorumlu olmadıklarını, bir krediye kefil olacak kimsenin kefil olduğu miktarı ve kefil olduğu alacak kalemlerini kefalet anında bilmesi yani belirlenebilir bir borçtan sorumluluk altına girmesinin esas olduğunu, kefalet ile sorumluluk altına giren kimsenin, asıl borçlunun banka nezdinde doğmuş ve doğacak olan tüm borçlarından sorumlu olacağına dair genel işlem şartı niteliğindeki ibareler, kefaletin söz konusu belirlenebilir olması ilkesine aykırı ve geçersiz olduğunu, davacıların imza attıkları sözleşmenin kefalete ilişkin 9.11.1 ve 9.11.17 arası maddelerinde davacıların kefil olduğu kalemlerin belirlendiğini, bunların içerisinde asıl borçlunun yazmış olduğu çeklerden dolayı bankanın sorumluluğundaki çek bedelleri ve asıl borçlunun krediden bağımsız olarak bankadan kullanmış olduğu ek hesap-kredili mevduat hesabından yapmış olduğu -kefiller açısından belirlenebilir bir miktarı içermeyen- borçlarından dolayı davacıların sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını, T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/19-689 K. 2018/1624 T. 6.11.2018 sayılı ilamının bu kapsamda dikkate alınması gerektiğini, Yargı İçtihatları göstermektedir ki somut olayda kefalete ilişkin maddelerde kefillerin sorumlu olduğu alacak kalemleri içerisinde belirtilmeyen ve asıl borçlunun krediden bağımsız olarak kullandığı; kefiller açısından kefalet anında belirli ya da belirlenebilir olmayan çek bedelleri ve ek hesap-kredili mevduat hesabının borç miktarlardan dolayı davacıların sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacıların asıl borçlunun tedavüle soktuğu kaç adet çekin karşılıksız çıkacağını yahut yine asıl borçlunun krediden bağımsız kullandığı ek hesaptan ne kadar borç altına gireceğini bilmeleri mümkün olmadığından bu iki alacak kalemine kefil olmalarının da mümkün olmadığını, yapılacak bilirkişi incelemesinde görüleceği üzere dava dışı asıl borçlu …, davacıların sözleşme ile limit kefalet şeklindeki kefaletleri miktarınca bankadan kullandığı tüm kredileri ödediğini ve davacıların söz konusu kredi sözleşmesindeki kefaletlerinin zaten sona ermiş olduğunu, hal böyle iken hem kefil oldukları limit ile verilen kredilerin sona ermesi hem de kefalete ilişkin maddelerde davacıların kefaletle borç altına girdiklerinin dışında kalan alacak kalemlerinden davalı tarafından sorumlu tutulmak istenmelerinin yukarıda izah edilen gerekçeler ve yargıtay içtihatları doğrultusunda hakka, hukuka ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davacıların bahsi geçen ihtarnamede belirtilen 47.827,47 TL’den dolayı borçlu olmadıklarının ve kefaletlerinin sona erdiğinin tespitinin ve davalı aleyhine yüzde 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların davalı Bankanın müşterilerinden dava dışı … ile imzalanan 07.06.2013 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi’ni müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olduklarını, asıl borçlunun kredi borcunu ödeyememesi üzerine Ticari Kredili Mevduat, Gayrinakdi Çek Kredisine konu borçları 04/10/2020 tarihi itibarı ile kat edilmiş, asıl borçlu ile davacı/müteselsil kefillere Kayseri 3. Noterliği’nin … tarih ve … ve … tarih, … yevmiye no.lu ihtarnameleri keşide edilmiş olduğunu, davacının korunmaya değer ve güncel bir hukuki yararı olmadığını, her şeyden önce önemle belirtmek gerekir ki, İİK m.72/II gereğince icra takibinden önce açılan menfi tespit davasını, ödemek zorunda olmadığı bir borç ile tehdit edilen kişi açabileceğini, (Yar. 19 HD 28/03/2013 T. 13762 E. – 4705 K.) menfi tespit davasının şartları oluşmamış olduğunu, davacı/borçlular, İİK m.66-67 gereğince icra takibi başlatılması halinde borca itiraz ederek de takibi durdurma hakkına sahip olduklarını, elinde İİK m.68’de yazılı belgelerden bulunmayan alacaklıya karşı borçlunun borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmasında korunmaya değer ve güncel bir hukuki yarar olmadığını, dolayısı ile icra takibi başlatılması halinde borca itiraz ederek takibi durdurma imkanına sahip borçlunun menfi tespit davası açmasının usul ekonomisine aykırı olup, kötü niyete dayalı olarak alacağının tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu, davacıların davalı banka ile imzaladıkları sözleşmelerde mütesesil kefil sıfatını haiz olup, borçtan sorumlu olduklarını, davacıların genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinin “kefalet beyanları ve gerçek kişi kefillerin eş rızası” başlıklı 15. bölümleri imzalamış olduklarını, davacıların kendi el yazısı ile ad/soyadı, adresi, kefil olunan miktar ve imzasını içerir kredi sözleşmesinin sunulmuş olduğunu, anılan sözleşmede görüldüğü üzere davacıların …’ın …doğmuş ve doğacak borçlarına müşterek borçlu ve müteselsil kefil olmuş olduklarını,TK.nun 3 ve 12/b.8 hükümlerine göre bankacılık işlemleri ile ilgili bilumum muameleler “ticari iş” sayıldığı için herhangi bir bankaya karşı borç altına giren kişi ile bu borca “kefil” olan kişi BK.487/2 ve TK.7 maddesi uyarınca o borçtan dolayı müteselsilen sorumlu olacağını, bu maddeler uyarınca “asıl borçlu” ile o borca “kefil” olan kişi arasında sorumluluk derecesi yönünden hiçbir fark olmadığını, banka alacağının tamamını asıl borçludan ( BK.142 ) tek başına isteyebileceği gibi, müteselsil kefilden de tek başına isteyebileceğini, genel nakdi ve gayrınakdi kredi sözleşmelerinde kefiller kefalet limitleri kapsamında asıl borçlunun doğmuş ve doğacak tüm borçlarından sorumlu olduklarını, süresiz kredi sözleşmelerinde kefaletin de süresiz kurulması nedeniyle kefil doğmuş ve doğacak tüm borçlardan sorumlu olduğunu, nitekim Yar. 11. HD 14.09.2012 T. 2011/5684 E. 2012/13371 K. Sayılı kararında “davacının kefil olduğu kredi sözleşmesinde süre bulunmadığı için sözleşmenin süresiz olduğunun kabulü gerektiğini, bu durumda kredi sözleşmesi ve verilen kredinin ödenerek borcun kapatılması sözleşmeyi sona erdirmez ve bu sözleşme ile borçluya yeniden kredi kullandırılması halinde kefilin de sorumluluğu devam eder “ denilmekte olduğunu, dolayısı ile kefillerin süresiz bir kredi sözleşmesinde doğmuş ve doğacak borçları kapsar şekilde vermiş olduğu kefalet, asıl borçlunun kullanmış olduğu tüm kredilerin teminatını oluşturacak olduğunu, borçlu olmadığını ispat yükünün davacıya ait olduğunu, davacı davaya konu borcun dayandığı bir sözleşme bulunmadığını ileri sürmekte olduğunu, taraflarınca sunulan sözleşmeler, ihtarname kapsamında davacıların davalı banka ile karşılıklı olarak kefil sıfatı ile kredi sözleşmesi akdettiklerinin ortada olduğunu, davalı bankadan kullanılan kredilerin halen ödenmemiş olduğunu, banka kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu borçların halen devam etmekte olduğunun anlaşılacak olduğunu belirterek davanın reddine, davacıların alacağın tahsilini geciktirmek amacı ile açmış oldukları dava nedeni ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, davacılara Kayseri 5. Noterliği … Tarih … Yevmiye Numaralı ihtarnamesinin gönderilmesi ile kefil oldukları kredi nedeni ile hesabın kat edildiğinin belirtilmesi karşısında davacıların borçlu olmadıklarının tespiti konusunda dava açmakta hukuki yararları olduğu değerlendirilerek inceleme yapılmış ve bilirkişi raporu alınmıştır. Bankacı bilirkişinin sunmuş olduğu 27/01/2022 tarihli raporda, imzalanan sözleşmede hüküm bulunmadığı için davacılardan gayrinakdi bedel olan çeklerden dolayı talepte bulunulamayacağının belirtilmesi ile davacıların bu bedel yönünden sorumlu olmadıkları ancak nakdi kredi nedeni ile sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Davacı tarafça Kayseri 5. Noterliği … Tarih … Yevmiye Numaralı ihtarnamesinde belirtilen bedel itibari ile talepte bulunulmuş olması dikkate alınarak taleple bağlılık ilkesi gereği söz konusu ihtarda gayrinakdi krediden kaynaklı alacaklar talebinin toplamının 36.175,68 TL olduğu anlaşılmış ve bu bedel yönünden davanın kabulü gerekmiş ve böylece davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davacıların taleple bağlılık kuralı gereğince Kayseri 5. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye nolu ihtarı nedeni ile gayrinakdi krediden kaynaklı olarak davalıya 36.175,68 TL borçlu olmadıklarının kabulüne, fazlaya ilişkin ticari kredili mevduat( … nolu kredi) yönünden talebin reddine, davacı tarafın, haklarında takip yapılmamış olması nedeni ile tazminat talebinin İİK madde 72/5 gereğince reddine, davalı tarafın tazminat talebinin, mahkememizce verilmiş bir tedbir kararı olmadığından İİK madde 72/4 gereğince reddine karar vermek gerekmiş,” 1-Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davacıların taleple bağlılık kuralı gereğince Kayseri 5. Noterliği’nin 27/07/2021 tarihli … yevmiye nolu ihtarı nedeni ile gayrinakdi krediden kaynaklı olarak davalıya 36.175,68 TL borçlu olmadıklarının kabulüne, fazlaya ilişkin ticari kredili mevduat( … nolu kredi) yönünden talebin reddine, 2- Davacı tarafın, haklarında takip yapılmamış olması nedeni ile tazminat talebinin İİK madde 72/5 gereğince reddine, 3- Davalı tarafın tazminat talebinin, mahkememizce verilmiş bir tedbir kararı olmadığından İİK madde 72/4 gereğince reddine karar verilmiştir.İşbu kararı davacılar vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı banka ile dava dışı … arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve davacıların 07.06.2013 tarihinde 30.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere dava dışı …’a kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladıklarını, dava dışı …’ın davacıların kefilliği ile davalı bankadan hepsi ticari kredi olmak üzere kullanmış olduğu tüm kredileri ödediğini, davacıların kefaletlerinin sona erdiğini, davalı banka tarafından Kayseri 5. Noterliği … Tarih … Yevmiye Numaralı ihtarname ile davacılara dava dışı asıl borçlu …’ın davalı bankadan kullandığı ek hesap-kredili mevduat hesabı olan hesaptan yaptığı harcamalar sonucu oluşan 11.111,79 TL bedelden ve yine dava dışı …’ın karşılıksız çıkan 16 adet çeki için bankanın sorumlu olduğu ve çek alacaklılarına ödediği çek bedelleri olan 36.715,00 TL’den olmak üzere toplamda 47.827,47 TL’den sorumlu oldukları ve ödeme yapmaları gerektiğinin bildirildiğini, davacıların söz konusu ihtarnamede bahsi geçen 47.827,47 TL’nin tamamından sorumlu olmadığını, bir krediye kefil olacak kimsenin kefil olduğu miktarı ve kefil olduğu alacak kalemlerini kefalet anında bilmesi yani belirlenebilir bir borçtan sorumluluk altına girmesinin esas olduğunu, kefalet ile sorumluluk altına giren kimsenin, asıl borçlunun banka nezdinde doğmuş ve doğacak olan tüm borçlarından sorumlu olacağına dair genel işlem şartı niteliğindeki ibarelerin, kefaletin söz konusu belirlenebilir olması ilkesine aykırı ve geçersiz olduğunu, nitekim davacıların imza attıkları sözleşmenin kefalete ilişkin 9.11.1 ve 9.11.17 arası maddelerinde davacıların kefil olduğu kalemlerin belirlenmiş olduğunu, bunların içerisinde asıl borçlunun krediden bağımsız olarak bankadan kullanmış olduğu ek hesap-kredili mevduat hesabından yapmış olduğu kefiller açısından belirlenebilir bir miktarı içermeyen borçlarından dolayı davacıların sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını, T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2018/19-689 K. 2018/1624 T. 6.11.2018 yargı içtihatları göstermektedir ki somut olayda kefalete ilişkin maddelerde kefillerin sorumlu olduğu alacak kalemleri içerisinde belirtilmeyen ve asıl borçlunun krediden bağımsız olarak kullandığı, kefiller açısından kefalet anında belirli ya da belirlenebilir olmayan ek hesap-kredili mevduat hesabının borç miktarlardan dolayı davacıların sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacıların asıl borçlunun krediden bağımsız kullandığı ek hesaptan ne kadar borç altına gireceğini bilmelerinin mümkün olmadığından bu alacak kalemine kefil olmalarının da mümkün olmadığını, kaldı ki dava dışı asıl borçlu …’ın, davacıların sözleşme ile limit kefalet şeklindeki kefaletleri miktarınca bankadan kullandığı tüm kredileri ödediğini, davacıların söz konusu kredi sözleşmesindeki kefaletlerinin zaten sona erdiğini, hal böyle iken yerel mahkemece davacıların, hem kefil oldukları limit ile verilen kredilerin sona ermesi sebebiyle hem de kefalete ilişkin maddelerde davacıların kefaletle borç altına girdiklerinin dışında kalan alacak kalemlerinden oluşan 47.827,47 TL’den sorumlu olmadıkları gerekçesi ile davanın tamamı yönünden kabulüne karar vermesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yalnızca çek bedellerine isabet eden kısmı olan 36.175,68 TL yönünden kabul, fazlaya ilişkin ticari kredili mevduat( … nolu kredi) yönünden red kararı vermesinin hukuka, hakka ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararına yapılacak istinaf incelemesi sonucu davanın kabulüne, daireniz aksi kanaatte ise davanın reddedilen kısmı yönünden kararın kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının korunmaya değer ve güncel bir hukuki yararı olmadığını, her şeyden önce önemle belirtmek gerekir ki, İİK m.72/II gereğince icra takibinden önce açılan menfi tespit davasını, ödemek zorunda olmadığı bir borç ile tehdit edilen kişi açabileceğini, (Yar. 19 HD 28/03/2013 T. 13762 E. – 4705 K.) menfi tespit davasının şartlarının oluşmadığını, davacı/borçlular, İİK m.66-67 gereğince icra takibi başlatılması halinde borca itiraz ederek de takibi durdurma hakkına sahip olduklarını, İİK m.68’de yazılı belgelerden bulunmayan alacaklıya karşı borçlunun borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmasında korunmaya değer ve güncel bir hukuki yararı olmadığını ( Baki Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sf.26 ) Dolayısı ile icra takibi başlatılması halinde borca itiraz ederek takibi durdurma imkanına sahip borçlunun menfi tespit davası açmasının usul ekonomisine aykırı olup, kötü niyete dayalı olarak alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu, davacının davalı banka ile imzaladıkları sözleşmelerde mütesesil kefil sıfatını haiz olup, borçtan sorumlu olduğunu, davacıların Genel Nakdi ve Gayrınakdi Kredi Sözleşmesinin “KEFALET BEYANLARI VE GERÇEK KİŞİ KEFİLLERİN EŞ RIZASI” başlıklı 15. bölümleri imzaladıklarını, sözleşmede davacıların …’ın …doğmuş ve doğacak borçlarına müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, herhangi bir bankaya karşı borç altına giren kişi ile bu borca “kefil” olan kişi BK.487/2 ve TK.7 maddesi uyarınca o borçtan dolayı müteselsilen sorumlu olduklarını, bu maddeler uyarınca “asıl borçlu” ile o borca “kefil” olan kişi arasında sorumluluk derecesi yönünden hiçbir fark olmadığını, banka alacağının tamamını asıl borçludan ( BK.142 ) tek başına isteyebileceği gibi, müteselsil kefilden de tek başına isteyebileceğini, genel nakdi ve gayrınakdi kredi sözleşmelerinde kefiller kefalet limitleri kapsamında asıl borçlunun doğmuş ve doğacak tüm borçlarından sorumlu olduğunu, süresiz kredi sözleşmelerinde kefaletin de süresiz kurulması nedeniyle kefil doğmuş ve doğacak tüm borçlardan sorumlu olduğunu, Yar. 11. HD 14.09.2012 T. 2011/5684 E. 2012/13371 K. Sayılı kararında “davacının kefil olduğu kredi sözleşmesinde süre bulunmadığı için sözleşmenin süresiz olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda kredi sözleşmesi ve verilen kredinin ödenerek borcun kapatılması sözleşmeyi sona erdirmez ve bu sözleşme ile borçluya yeniden kredi kullandırılması halinde kefilin de sorumluluğu devam eder “ denildiğini, dolayısı ile kefillerin süresiz bir kredi sözleşmesinde doğmuş ve doğacak borçları kapsar şekilde vermiş olduğu kefalet, asıl borçlunun kullanmış olduğu tüm kredilerin teminatını oluşturacağını, davacının istinaf başvurusunun reddi ile vekâlet ücreti ve yargılama giderinin karşı taraf üzerinde bırakılması talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi uyarınca asıl borçlu …’ın kullandığı ticari kredili mevduat ve çek kredi sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağından davacı kefillerin borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davaya konu genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kat ihtarına konu kredilerden kaynaklı alacaklardan dolayı davacı kefiller yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle aleyhlerine kısmen red kararı verilen davacıların istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından işbu davacıların istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 23/02/2022 tarih ve 2021/571 E. – 2022/141 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacılar tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 27/04/2022