Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2138 E. 2021/2289 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2138
KARAR NO: 2021/2289
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2021
NUMARASI: 2019/677 E. 2021/785 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 30/12/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 08/10/2021 tarih ve 2019/677 E – 2021/785 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 20.02.2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında biten ve teslim edilen konutların geçici maliyetlerinin tespiti için komisyon kurulması, belirlenen maliyetin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi yönünde karar aldığını, söz konusu karar gereğince 196 dairenin geçici maliyetleri çıkartılarak üyelerden tahsil edildiğini, genel kurul tarafından şimdiye kadar kesin maliyet bedellerinin belirlenmesine ve üyelerden tahsiline yönelik bir karar alınmadığını, sadece 196 üyeden geçici maliyet bedeli alındığını, söz konusu geçici maliyet raporu incelendiğinde kesin maliyet raporunda bulunması gereken özelliklerin bulunmadığını, hesaplamaların eksik ve hatalı olduğunu, geçici maliyet niteliğinde olduğunu, söz konusu hesaplamada arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetlerinin ortaklara pay edilmediğini, arsa sahiplerine verilecek dairelerin maliyetlerinin dairesini teslim almamış üyeler üzerine bırakıldığını, yapılan hesaplamada belirlenen kat, cephe ve şerefiye bedelinin de gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından bugüne kadar 196 adedi üyelere, 197 adedi arsa sahiplerine olmak üzere 393 daire teslimi yapıldığını, halihazırda 152 kooperatif üyesi ve 157 arsa sahibi olmak üzere 309 dairenin imalatının yarım kaldığını ve tesliminin yapılamadığını, daire teslimi yapılan üyelere ferdileştirme suretiyle tapularının verildiğini, ancak hesaplamanın yanlış yapılması sebebiyle kooperatif borçlarının ve arsa sahiplerine verilecek konut maliyetlerinin dairesini henüz almamış üyelere kaldığını, bu hatanın ortadan kaldırılması için kooperatifin 21.04.2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında şimdiye kadar yapılan tüm geçici/kesin maliyet bedellerinin iptali ve yeniden maliyet yapılmasına yönelik karar alındığını, bu kararın herhangi bir muhalefet şerhi olmadan oybirliği ile alındığını, genel kurul kararının iptaline yönelik bir dava açılmadığını ve kararın kesinleştiğini, yönetim kurulu tarafından kesin maliyet hesabı yapılması için süreç başlatıldığını, hesaplanan kesin maliyetlerin ana sözleşmenin 61. Maddesindeki usule uygun şekilde üyelere tebliğ edildiğini, 15 günlük itiraz süreci ve devamındaki usul uygulanarak tüm üyelere paylarına düşen kesin maliyet borcunun tebliğ edilerek ödeme yapmalarının talep edildiğini, verilen süre içinde ödemelerini yapmayan üyelerle ilgili yasal süreç başlatıldığını, davalının da verilen süreye rağmen borcunu ödemediğini, kooperatifin en yetkili organının genel kurul olduğunu ve aldığı kararların tüm üyeleri bağlayacağını, son genel kurulda alınan kararın amacının üyeler arasındaki eşitliği sağlamak olduğunu, davacı kooperatifin henüz tasfiye aşamasına girmediğini, inşaat faaliyetlerinin devam ettiğini, davacının tamamlamış olduğu daireleri ve tapusunu üyelere verdiğini, davalının üyeliğinin devam ettiğini belirterek Kayseri İli … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel, … Blok, daire 21 de kayıtlı bulunan mesken vasıflı taşınmazın 3. Kişilere devrinin önlenmesi amacıyla tapu kaydına tedbir konulmasını, davalının kooperatif tarafından belirlenen kesin maliyet bedelini ve kooperatife karşı diğer yükümlülüklerini yerine getirmeden daire tapusunu aldığını bu nedenle Kayseri İli … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel, … Blok, daire 21 de kayıtlı bulunan mesken vasıflı taşınmazın tapu kaydının iptali ile kooperatif adına tesciline, 5.000,00-TL maliyet bedeli alacağının arabuluculuk başvurusu tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığını, kooperatif tarafından çıkarılan kesin maliyet bedeli dahil kooperatife olan borcun ödediğini ve 2012 yılında kat mülkiyeti tapusunu aldığını, tapuyu aldıktan sonra yapılan genel kurul toplantılar ve hazirun listesinde ismi bulunmadığını, genel kurullara davet edilmediğini, davalının kooperatife yeniden üye olmak gibi bir talebinin olmadığını, davacının 21.04.2019 tarihli genel kurulda alınan kararın kötü niyetli olduğunu, kooperatifçe kesin maliyet bedelinin belirlendiğini, ödemenin yapıldığını, davacının önceki kesin hesapların hatalı olduğundan iptal edildiğini belirttiğini, ancak bunun resmi tespitlerle gösterilmesi gerektiğini, aksi halde istenilen her durumda yeniden kesin maliyet çıkarılabileceğini, ana sözleşmenin 20. maddesinde ortakların sorumluluğunun 2 yıl ile sınırlı olduğunu ve davacı talebinin zamanaşımına uğradığını, kooperatiflerde açık kapı ilkesinin geçerli olduğunu, her ortağın çıkma iradesini kullanabileceğini, 61. Maddeye göre ayrılmak isteyen ortakların ödemesi gereken kesin maliyet ve şerefiye bedelini ödeyerek borcu kalmayan daha sonraki genel kurullara çağrılmayan, hazirun listesinde yer almayan davalının kooperatiften çıktığının davacının kabul ettiğinin açık olduğunu, davacının eşitlik ilkesine aykırı hareket ettiğini, 21.04.2019 tarihli genel kurul hazirun İistesinde bir kısım üyelerin listeye alınmadığını, ilk kesin maliyetin bütün ortaklara tebliğ edilmesinin eşitlik ilkesi gereği olduğunu, hazirunda yer almayan üyelerin hangi nedenle yer almadığı hususunun muğlak olduğunu, davalının 2012 yılında kat mülkiyeti tapusunu aldıktan sonra 06.05.2018 tarihli genel kurula kadar davalının hiçbir hazirun listesinde yer almadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek olmadan genel kurullarca kararlaştırılan parasal yükümlülüklere ilişkin kararlar daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlayacağı, davacı kooperatifin 21/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararın iptal edildiğine dair itiraz olmadığı gibi bu hususta dosya kapsamında bir delilin de bulunmadığı,bu nedenle alınan genel kurul kararının tüm üyeleri bağlayacağı,Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davalının ödemesi gereken kesin maliyet borcunun 198.630,67- TL olduğunun tespit edildiği, davacı vekilinin ise ıslah dilekçesiyle 198.709,00 TL alacak talebinde bulunduğu anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı kooperatif tarafından tapu iptali ve tescil mümkün olmaması halinde kesin maliyet talepli davada yerel mahkeme gerekçeli kararında davcının tapu iptali talebinin reddi ile alacak davasının kabulüne karar verilerek müvekkili aleyhine davacı kooperatif lehine yeniden borç çıkarıldığını, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, yerel mahkemenin her ne kadar müvekkilinin üye olduğu gerekçesi ile müvekkili aleyhine borç çıkarmışsa da müvekkilinin kendisine tebliğ edilen kesin maliyet bedelini ödediğini, ilişik kesme belgesinin düzenlenerek kendine verilmiş ve tapusunu aldığını, dosyada yer alan ve müvekkiline gönderilen kesin maliyet bedelinden anlaşılacağı üzere geçici maliyet+şerefiye payı+genel giderlerin eklenerek kesin maliyet hesabının çıkarılarak üyelere tebliğ edildiğini, ana sözleşme 61/e maddesinde ‘tüm konutlar tamamlanmadan önce kura sonucu kendine konut tahsis edilmiş ve tamamlanmış olan ortağın kat mülkiyet tapusunu alarak ortaklıktan ayrılmak istemesi halinde tamamlanmış ve tahsis edilmiş konutların kesin maliyet bedeli belirlenerek tapusu verilebilir.Bu şekilde konutunu teslim almak isteyen üyelerden ilerde çıkabilecek tüm ortaklara yansıtılması gereken müşterek giderler ile erken konut teslimi ile sağlanan faydanın karşılığı olarak konutun teslim tarihindeki kesin maliyet bedelinin %10’u ayrıca alınır. ‘ şeklinde düzenleme bulunduğunu, müvekkiline gönderilen ve dosyada yer alan kesin maliyet bedeline dikkat edilecek olursa kesin maliyet bedeli ve kesin maliyet bedelinin%10’u kadar genel gider payının da peşinen alındığını, genel gider payı adı altında alınan tutar ana sözleşme 61/e maddesinde konutunu erken teslim alan üyelerden alınan ve konutu teslim aldıkları tarihte hesaplanan kesin maliyetin %10’u tutarındaki rakam olup anasözleşme uyarınca müvekkilinin kooperatif ile ilişiğinin kesildiğinin açık olduğunu, müvekkilinin yeniden üye olmak gibi bir talebi ve kooperatife başvurusunun bulunmadığını, genel kurul tutanakları ve hazirun cetvellerinin resmi belge olup yıllarca hazirun listesinde yer almayan, kooperatiften çıkan ve tekrar üye olma talebi de bulunmayan müvekkilinin davacı kooperatif tarafından kendiliğinden hazirun listesine eklenerek genel kurulda borç çıkartmasının kanuna aykırı olduğunu, buna rağmen kooperatife borcu olmayan, tapusunu alan ve aldıktan sonraki genel kurullara çağrılmayan hazirun listelerinde yer almayan (dolayısıyla üye olmayan) müvekkiline ve müvekkili gibi başka üyelerin de kötüniyetli olarak 21.04.2019 tarihinde yapılan genel kurul ile yeniden borç çıkarılmasının kötüniyetli olduğunu, bu sebeple üye olmayan müvekkilinin yıllar sonra haziruna eklenerek genel kurulda borç çıkarılmasının kanuna da aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı kooperatife borçlu olduğunu kabul etmemekle birlikte her ne kadar davacı kooperatif dava dilekçesinde ve bilirkişi raporunda da daha önce çıkarılan kesin maliyetlerin 2019 yılında yapılan genel kurul kararı ile iptal edildiğini, bu kararın üyeler arasında eşitliğin sağlanmaması sebebiyle alındığını, bu sebeple kazanılmış geçerli olduğu ve kazanılmış hakları ihlal etmeyeceğinin değerlendirildiğini, bu hususta da Y. 23. H. D. 2011/12 e. 2012/995 k. Sayılı ilamının örnek teşkil ettiğini belirtmişse de davacı kooperatifin halen kaç üyesi olduğu ve 2019 yılı kesin maliyetin kaç üyeye çıkarıldığının tespit edilmediğini, mahkemece bu taleplerinin dikkate alınmadığını, her ne kadar eşitlik ilkesine uyulmadığından daha önce çıkarılan kesin maliyetler iptal edildiği bilirkişi raporunda belirtilmiş ve bu raporlarda hükme esas alınmışsa da bu durumda 2019 yılında çıkarılan kesin maliyetlerin bütün üyelere çıkarılması gerektiğini, bu durumda kooperatiften ihraç edilenler yahut tapusunu iade etmek suretiyle istifa edenlerin harç tapusunu aldığını, almamış bütün üyelere kesin maliyet bedeli çıkarılarak anasözleşmede belirtildiği şekilde tebliğ edilip kesinleştirilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda 2011 yılındaki geçici maliyet hesabında üye sayısının 912 olduğu,2019 tarihli genel kurul hazirun listesinde ise 304 olarak belirtildiğinin tespit edildiğini, fakat aradaki yaklaşık 600 kişinin üyelikten ihraç edildiği yahut dairelerini kooperatife teslim ederek üyelikten istifa edip etmediği noktasında raporda herhangi bir tespit bulunmadığını, eşitlik ilkesinden bahsedebilmek için bu hususun tespit edilmesi gerektiğinin açık olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen Yargıtay 23. H. D. 2011/12 e 2012/995 k. Sayılı ilamında; ‘Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurulda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi, daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullar ve eşitlik ilkesi gerektirdiğinde, değişen koşullarda eşitlik sağlanmak üzere değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup, bu durumda kazanılmış hakların ihlalinden sözedilemez. Aksi halde bu ilkelere uyulmadan alınan sonraki genel kurul kararı, kazanılmış hakları ihlal edeceğinden yok hükmündedir.Bu durumda mahkemece her davacıdan istenen miktar açısından ayrı ayrı 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca eksik harçların tamamlattırılması, bu eksiklik tamamlandıktan sonra kooperatif defter, kayıt, belge, genel kurul ve yönetim kurulu varsa banka kayıtları üzerinde, önceki genel kurulda alınan şerefiye bedellerinin tüm üyelerden alınıp alınmadığı, alınmış ise sonraki genel kurul kararının tüm üyelere uygulanıp uygulanmadığı, Kooperatifler Kanununun 23. maddesindeki eşitlik kuralının ihlal edilip edilmediği hususlarında bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden açıklamalı, denetime elverişli rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, soyut düşüncelere ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.’ şeklinde karar verildiğini, eldeki dosyada da daha önceki genel kurul kararlarında alınan karar sonucu çıkarılan kesin maliyetin ve 2019 yılında çıkarılan kesin maliyetin eşitlik ilkesine uygun olup olmadığı,bütün üyelere çıkarılıp tebliğ edilip edilmediği,kazanılmış hakların ihlal edilip edilmediği hususlarının araştırılması gerektiğini, aksi halde keyfi uygulamalar ile daha önce alınan genel kurul kararlarının devamlı surette iptal edilecek ve kazanılmış hakların ihlal edileceğini, ayırca alınan kararlar eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır.’şeklinde hüküm kurulduğunu, eldeki dosyada bu yönde bir değerlendirme yapılmadığını, davacı kooperatifin kesin maliyet çıkardığı üye sayıları 2011 yılında 912 kişi iken 2019 yılında bu sayı 304 olarak belirtildiğini, istifa ve devam eden kooperatiften ilişiğinin kesilmesinin mahkemece kabul edilmediği belirtildiğine göre 2019 yılındaki kesin maliyetin tüm üyelere çıkarılıp çıkarılmadığının araştırılması gerekirken bu husus araştırılmadan 21.04.2019 tarihli genel kurulda alınan kararın eşitlik ilkesine uygunluğu tartışılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkillerinden … adına Kayseri 1. ATM’nin 2021/54 Esas sayılı dosyası ile davaya konu 21.04.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 10 no.lu kararın iptali ve yoklukla malül olduğunun tespiti talepli dava açılmış olup bu davada 2019 tarihli genel kurul toplantısına müvekkili ve müvekkili gibi kesin maliyeti ödemiş ilişiği kesilen bir çok üye 2019 tarihli hazirun listesinde ismi dahi olmadan ,genel kurulda borç çıkarıldığını ve davanın açılmış olduğunu, bu sebeple de 2019 tarihli genel kurulun zaten eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, alınan kararın yoklukla malül olduğu gerekçesi ile dava açıldığını, bu durumda eldeki davada mahkemenin öncelikle 2021/54 e. Sayılı dosya sonucunu beklemeksizin karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu gibi yukarıda da belirtildiği üzere 21.04.2019 tarihli genel kurulda da bütün üyelerin genel kurula davet edilmediğini,hazirunlarda yer almamasına rağmen kesin maliyet borcu çıkarılarak dava açılmasının başlı başına eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eder ki mahkemece bu genel kurul kararı ile çıkarılan kesin maliyetin kabul edilmesinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu sebeple 2021/54 e. Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, 2019 yılı genel kuruluna davet edilmeyen müvekkili …’in de ihtarname gönderdiği ve kooperatife borcu olmadığını ihtarda belirttiği bu sebeple genel kurula davet edilmediğinin belirtildiğini, bu durumda 23 kişi istifa ettiğini ve kooperatife ihtar gönderdiği gerekçesi ile kooperatif tarafından 2019 yılında yapılan genel kurula davet edilmediğini, fakat bu kişiler aleyhine de kesin maliyet hesabı çıkarıldığını ve alacak davası açıldığını, müvekkillerine kesin maliyet sebebiyle açılan davalarda ise gerek bilirkişi raporlarında gerek yerel mahkeme kararlarında istifa yoluyla kooperatif ortaklığından ayrılarak ilişiği kesilmesinin mümkün olmadığını, hatta bu kişilerin genel kurula davet edilmemesinin sehven yahut yönetim kurulunun hatası sonucu davet edilmemiş olabileceğini, bu kişilerin sehven hazirunlarda yer almadığı yönünde tespitte bulunulduğunu ve müvekkillerin üye olduğundan bahisle aleyhine alacağa hükmedildiğini, bu durumda 21.04.2019 tarihli genel kurulda üye sayısı 304 kişi olmayacağı ve toplantı yeter sayısının ise 80 olmayacağının açık olduğunu, bilirkişi raporunu kabul etmemekle birlikte raporda istifa ettiği gerekçesi ile çağrılmayan 23 kişi dahi genel kurula davet edilseydi üye sayısının 304+23 olmak üzere 327 kişi olacağından toplantı yeter sayısının en az 82 kişi olmak zorunda olduğunu, bu durumda müvekkili aleyhine de açılan eldeki davada kesin maliyet alacağının 2019 yılında yapılan genel kurul ile alınmış olup bu genel kurulda yukarıda da belirtildiği üzere toplantı yeter sayısı sağlanmadan genel kurul toplandığını ve karar aldığını, bu sebeple 21.04.2019 tarihli genel kurul yokluk yaptırımına tabi olduğu için alınan kararlarda yok hükmünde olduğu için eldeki davanın da açılmasının mümkün olmayacağını, bu sebeple öncelikle Kayseri 1. ATM’nin 2021/54 Esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı kooperatifin gerek dava dilekçesinde gerek duruşmada bizzat kooperatif başkanının beyanı ile anlaşılacağı üzere kooperatifin inşaatlarının halen devam etmekte olduğunu belirttiğini, kooperatif ana sözleşmesi 61. Maddesinde açıkça son etap konutlar bittikten sonra geçici ve ardından kesin maliyetin çıkarılabileceği belirtilmiş olup bu durumda davacının halen inşaatlar bitmeden çıkartılmış ve daya konu etmiş olduğu kesin maliyetlerin dahi ana sözleşmeye aykırı olduğunun ortada olduğunu, zira ana sözleşmeye aykırı şekilde son etap konutlar bitmeden kesin maliyetin çıkarılamayacağını, Kooperatif üyelerden aldığı aidatlarla orantılı olarak konutları yapıp teslim etmek zorunda olduğundan halen teslim edilemeyen konutların olması kooperatifte bilanço açığı olduğunu da gösterdiğini, zira kooperatifle kar gütme amacıyla kurulamayacağını, üyelerden aylık yahut yıllık aidatlar toplanmak suretiyle konutlar etap etap tamamlanmak zorunda olduğunu, son etap konutların tamamlanması ile de geçici ve kesin maliyetin çıkarılması gerektiğini, aksi halde ana sözleşmeye aykırı şekilde her yönetim kurulu ile birlikte kesin maliyet çıkarılması sözkonusu olacağını, ayrıca davacı kooperatifin birden fazla kesin maiyet hesabı çıkarmış olup çıkarılan kesin maliyetlerin ana sözleşmeye ,Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü kriterlerine uygun olup olmadığının incelemediğini, anasözleşme 61. Maddesine bakıldığında konutların geçici maliyetlerinin son etap inşaatların bitirilmesine müteakip çıkarılacağının belirtildiğini, bu durumda davacı kooperatifin eldeki davada talep ettiği kesin maliyetin de ana sözleşmeye göre kesin maliyet olmayıp davacı tarafından talebinin mümkün olmadığını, davacı tarafın çıkarılan kesin maliyeti üyelere gazetede ilan etmek suretiyle tebliğ ettiğini, kooperatifin ana sözleşme 61. Maddesinde kesin maliyet raporunun yönetim kuruluna noter vasıtasıyla, taahhütlü mektup yahut elden tebliğ edilmek suretiyle gerçekleştirileceğinin düzenlendiğini, davacı kooperatifin ise ana sözleşmeye aykırı olarak kesin maliyet raporunu ilanen tebligat yoluyla tebliğ ettiğini, fakat Tebligat Kanunu gereği kimlerin ilanen tebligat yapabileceği açıkça düzenlenmiş olup kooperatiflerin ilanen tebligat yapma yetkisinin bulunmadığını, ancak noter vasıtasıyla ilanen tebliğat yaptırılabileceğini, yıllarca genel kurula davet edilmeyen müvekkilinin üyelik ile ilişkisinin kesildiği açık olup olup Yapı Kooperatifleri ana sözleşmesi ortakların Şahsi Sorumlulukları başlıklı 20. Maddesi, 1163 sayılı yasa gereği de davacının alacak talebinin zamanaşımıan uğradığını, müvekkilinin tapusunu alırken kooperatife toplu olarak kesin maliyet bedeli altında para yatırmıştır.Bu durumda zamanında üyelik gereği sorumluluğunu yerine getiren müvekkiline ödeme yapmayan üyeler ile aynı kefeye konulması eşitlik ilkesine aykırı olup ödemelerinin eskelasyonun yapılması Yargıtay 23. H. D. Yerleşik kararları gereği zorunlu olduğunu, yargılama esnasında bilirkişi raporlarının alınmadığını, fakat yerel mahkemenin neden sepet hesabının uygulanmaması gerektiği yönünde gerekçesinde bir değerlendire yapmadığını, davacı koperatifin 2019 yılından sonra kooperatife yaklaşık 160 yeni üye alımı yaptığını, müvekkiline ve üye olduğundan bahisle kendisine dava açılan eski kooperatif üyeleri 1163 sayılı yasa gereği azınlık olarak yönetim kuruluna başvuru yapmak suretiyle genel kurulu toplantıya çağrılması talebine kooperatif yönetim kurulunca olumlu yanıt verilmediğini, davacı tarafın tapu iptali talebi reddedilmesine rağmen bu talep yönünden davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olup kararın bu sebeple de kaldırılması gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ,davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili kooperatifçe 20.02.2011 tarihinde yapılan Genel Kurul ile biten ve teslim edilen konutların geçici maliyetlerinin tespiti için komisyon kurulması, belirlenen maliyetin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi kararının alındığını ve üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyeti çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetleri kooperatif ortaklarına pay edilmediğini, bu dairelerin maliyetlerinin kooperatif üzerine yani halihazırda evini teslim almamış üyelerin üzerine bırakıldığını, yine geçici maliyetlerin hesabındaki kat, cephe ve şerefiye bedeli farklarının da gerçeği yansıtmadığını, eksik ve hatalı maliyet hesaplarıyla kooperatif ortaklarına kat mülkiyet tapuları ferdileştirme ile verilmiş ve daireleri teslim edilen 197 arsa sahibinin daire maliyetleri hesaplanmayarak ve kooperatiften dairesini teslim almış üyelere yansıtılmayarak 506 dairenin maliyeti (teslim edilen 197 arsa sahibi dairesi, devam eden 152 üye dairesi ve devam eden 157 arsa sahibi dairesi) geriye kalan 109 üyeye yüklendiğini, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar, evlerini teslim alan üyeler için kullanılan banka kredisi borçları, vergi, sgk vs. borçlar dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçların dairesini teslim almamış üyelere bırakıldığını, tüm bu sebeplerle evini almamış kooperatif üyeleri açısından büyük mağduriyetler ortaya çıktığını, tüm bu nedenlerle 21.04.2019 tarihinde yapılan kooperatif olağan genel kurul toplantısında şimdiye kadar hesaplanan tüm geçici/kesin maliyet bedellerinin iptali ile yeniden kesin maliyet bedeli hesaplanmasına karar verildiğini, bu kararın değişen koşullar çerçevesinde daha önce alınan ve uygulanan kararın üyeler arasında eşitliği sağlamaması sebebiyle alındığı ve üyeler arasında eşitliği sağlama amacı taşıdığını, bu bakımdan geçerli olduğu ve kazanılmış hakları ihlal etmeyeceği açıkça ortada olduğunu, davalının her ne kadar kendisine kesin maliyet bedelinin tebliğ edilmediğini iddia etse de kooperatif tarafından üyenin bilinen en son adresine tebligat yapıldığını,ancak üye adresini güncellemediği için tebligat iade döndüğünü, Kooperatif ana sözleşmesinin kesin maliyet şerefiye bedeline ilişkin olan 61. maddenin c bendinde: “…bu rapor yönetim kurulunca taahhütlü mektup veya elden imza karşılığında ortaklara tebliğ edilir…” şeklinde düzenlendiğini, kesin maliyet hesabı, kooperatif üyelerinin tamamı hakkında kooperatife bildirdikleri adrese iadeli taahhütlü posta ile tebliğe çıkarıldığını ve müvekkili kooperatif tarafından üyelere taahhütlü posta yolu ile tebligat yapılması ile müvekkilinin tebliğ yükümlülüğünün sona erdiğini, ancak davalı gibi bir kısım üyeler adreslerini güncellemedikleri ve yeni adreslerini kooperatife bildirmedikleri için ve yine bir kısım üyelerin gelen tebligatı bilerek ve kötü niyetli olarak iade ettikleri için bazı tebligatlar kooperatife iade döndüğünü, kooperatifin adres araştırma yükümlülüğünün olmadığını ve üyelerin güncel adreslerini kooperatife bildirmeleri gerektiğini, davalının, kendisinin kooperatif üyesi olmadığını, ferdileştirme suretiyle evini aldıktan sonra kooperatif ile bir ilişkisinin kalmadığını iddia ettiğini, ancak müvekkili kooperatifin henüz tasfiye aşamasına geçmemiş olup, halihazırda tamamlanması ve üyelere teslim edilmesi gereken birçok daire bulunduğunu ve bu amaçla inşaat faaliyetlerinin devam ettiğini, davalının da müvekkili kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerinden kura ile adına tahsis, teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olup, davalının kooperatif üyeliği henüz devam ettiğini, Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kooperatiften dairesini teslim almış olmanın kooperatif üyeliğini sona erdiren sebepler arasında yer almadığını, Kooperatifler kanunu madde 10’a göre “Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı olduğunu, çıkma keyfiyetinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde ayrılmak isteyen ortağın, muhik bir tazminat ödenmesine dahi hüküm anasözleşmeye konulabilir.” Kanun maddesinde de belirtildiği üzere her ortak kooperatiften çıkabileceğini, davalının her ne kadar kooperatifin usülsüz üye alımı yaptığını beyan ettiyse de söz konusu beyanın kabulünün mümkün olmadığını, keza görülmekte olan davanın, kooperatiften tapusunu alan üyelerin aldıkları taşınmazların kesin maliyet bedelinin talep ve tahsiline ilişkin olduğunu, bu ölçüde kooperatiften ayrılan veya yeni katılan üyelerin görülmekte olan davaya bir katkısı olmayacağını, Kooperatif hukukunun ilkelerinden olan açık kapı ilkesi gereği isteyen kişiler kooperatiften ayrılacağı gibi isteyen kişilerin de katılabileceğini, üyelerinin bir kısmının davalının da bu iddialarıyla birlikte kooperatifin usulsüz üye alımı yaptığı iddiasıyla kooperatife kayyum atanması talebiyle dava açtığını ve söz konusu dava Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/575E. 2021/769K. Sayılı dosyasında bu iddiaların incelendiğini ve davanın esastan reddine karar verildiğini, davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, kooperatif ortağına karşı açılmış kesin maliyet bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Davalı kooperatif ortağı olmadığını kooperatiften taşınmazı devr aldıktan sonra hiç bir genel kurula çağrılmadığını bu doğrultuda kesin maliyet adı altında kendisinden herhangi bir alacağın istenmeyeceğini beyan ederek karara karşı istinaf yasa yoluna baş vurduğu görülmüştür.Bilindiği üzere bir kooperatif ortağı, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur.İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır
Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. (23. Hukuk Dairesi 2015/9334 Esas 2016/1573)Bununla birlikte Kooperatifler Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalını kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği sabit olup davacı kooperatifçe usulune uygun genel kurul kararı sonucu alınan kesin maliyet bedelinin istenebileceği yönündeki mahkeme kararı yerinde olup davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yine bilindiği üzere Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir.Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)Davalı kooperatifçe adına tescil yapıldığını bundan dolayı ibar edildiğini iddia etmiş olup; Bilindiği üzer bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölüm davalı adına tescil edilmiştir.Kooperatifçe taşınmaz davalı adına tescil edilmiş ise de , kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, ana sözleşmede belirtilen kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Böyle bir durumda kooperatifçe davalının borcu bulunmadığına yönelik yapılan işlemler, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir. Bu açıklamalar ışığında davalının ibra edildiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir. İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği anlaşılmış olup davalının bekletici mesele yapılması yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.Davalı alacağın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş olup; Bilindiği üzere Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Bununla birlikte Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar) Bu durumda mahkemece davalının zaman aşımı itirazın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.Tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 08/10/2021 tarih ve 2019/677 E – 2021/785 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 13.568,46-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 3.392,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 10.176,46 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2021