Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2101 E. 2021/2281 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2101
KARAR NO: 2021/2281
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2021
NUMARASI: 2019/402 E. 2021/724 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 30/12/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 29/09/2021 tarih ve 2019/402 E – 2021/724 K kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacının davalıya sattığı mallar nedeni ile alacağını alamadığını, bunun üzerine borçlu hakkında takip başlatıldığını, malların irsaliye faturalarında belirtildiği üzere davalıya teslim edildiğini, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek haksız itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenle reddi gerektiğini, takibe konu faturalar nedeni ile taraflar arasında ticari ilişki olmadığını ve mal teslimi yapılmadığını, takibe konu faturaların davalının defterinde kaydı olmadığını belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “… Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı tarafça takibe konu faturalar nedeni ile davalıdan alacaklı olunduğu belirtilerek takip yapılmış ve davalının takibe itirazı üzerine mahkememizde itirazın iptali davası açılmış ise de, davalı tarafça takibe konu faturalar yönünden form BA beyanında bulunulmamış olması, faturaların davalı defter kayıtlarında yer almaması ve teslimin kabul edilmemesi nedeni ile takibe konu faturalardan dolayı mal teslimi yapılıp yapılmadığının tespiti için sevk irsaliyelerinde teslim alan sıfatı ile isim ve imzaları olan … ile …’ın şirket çalışanı olup olmadığının belirlenmesi için SGK’ya yazılan müzekkereye cevap verilmiş ve söz konusu kişilerin şirket çalışanı olduğu anlaşılmıştır. İsme imza olmayan kaşeli irsaliyeler yönünden davalı şirket yetkilisinin mahkememizde alınan beyanında ise, imzaların kendisine ait olmadığını belirtmesi ve mal teslimini konusunda sadece …’ın yetkili olduğunu söylemesi ile mali müşavir bilirkişinin dosyaya sunduğu 29/07/2020 ve 11/12/2020 tarihli bilirkişi raporlarına göre de teslim olduğu ispatlanan 13.144 TL’ den kaynaklıda davalının takip sonrası yaptığı ödemeler dikkate alındığında davacının alacağının kalmadığı anlaşılmış olup ispat edilemeyen diğer faturalar ve miktar yönünden ise davacının yemin deliline dayanması ve davalı şirket yetkilisinin davacı şirkete borçları olmadığına yönelik yemin etmesi ve yemin delilinin kesin delil olması ile davacının davasını ispat edemediği anlaşılmış ve böylece davanın reddine, davalı tarafça takibin haksız ve kötü niyetle yapıldığı ispatlanamadığından davalı tarafın tazminat talebinin İİK madde 67 gereğince reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı taraf vekillerince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıya satmış olduğu mallar nedeniyle alacağını alamadığını, bunun üzerine borçlu hakkında takip başlattığını, buna karşılık davalı tarafın müvekkili ile aralarında herhangi bir ticari ilişki olmadığını ileri sürdüğünü ve davalı tarafın itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, söz konusu takibin durdurulması nedeniyle müvekkilinin alacağından mahrum bıraktığını, müvekkilinin başlattığı takibin iliraz üzerine durdurulması neticesinde müvekkili tarafından itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı talebiyle belirtilen dava dosyasının açıldığını, belirtilen dosya kapsamında davacının alacağı olmadığına, davacının yemin deliline dayanması üzerine davalının davacı şirkete borcu olmadığına yönelik yemin etmesi üzerine; yerel mahkemece davacının davasını ispat edemediğini ve davanın reddine karar verilmesi üzerine haklı alacağını tahsil edememiş müvekkili adına istinaf yoluna başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu, dava ve takip konusu faturalara ilişkin davalı tarafça hiçbir itirazın söz konusu olmadığını, ilgili kanun maddesi uyarınca itiraz edilmeyen faturanın münderecatının kabul edilmiş olduğunu, herhangi bir itiraza konu olmayan faturaların davalı şirket çalışanları tarafından kaşelenerek İmzalandığını, taraflar arasında TTK hükümlerince açık hesap ilişkisinin kabulü gerektiğinden bilirkişi raporunda belirtilenin aksinde 109.000 TL bedelinfatura bedelleri üzerinden mahsubu konusunda hataya düşüldüğünü, çünkü söz konusu hesaba yapılan ödemelerin hangi faturaya istinaden yapıldığının açıkça belirtilmemiş olup, yapılan ödemelerin ilgili faturalara istinaden yapılmış gibi mahsup edilmesinin eksik ve hatalı olduğunu, hatalı bilirkişi raporu nazarında hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, 27.03.2019 tarihli 50.000,00 TL, 05.04.2019 tarihli 5.000,00 TL, 24.05.2019 tarihli 4.000,00 TL bedelli ödemelerin davaya ve takibe konu faturalara istinaden yapıldığına dair herhangi bir emare bulunmadığını, yapılan ödemelerin şirketin cari hesabına yapılmış ödemeler olup,bilirkişi raporlarında cari hesaba yapılmış olan ödemelerin dava ve takip konusu faturaların ispat olunan kısımlarından mahsubu yönündeki değerlendirmelerinin hatalı olduğunu, eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak yerel mahkemece söz konusu faturaların cari hesaba yapılan ödemelerden mahsubuna karar verilmesinin kanaatlerince yerinde karar niteliği taşımadığını, söz konusu faturaların cari hesaba yapılan ödemelerden mahsup edilebilmesi için ilk olarak yapılan ödemelerin hangi faturalara istinaden yapıldığının ispatlanması gerektiğini, bu hususun yeterince açıklığa kavuşturulmadan yerel mahkemenin mahsuba yönelik kararının kanaatlerince hukuka aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin çari hesaba ilişkin bir takip başlatmamış olup, yapılan ödemelerin hangi faturaya istinaden yapıldığının tespit edilmeden doğrudan mahsuba gidilmesinin bozmayı gerektirdiğini, dava ve takibe konu faturalara ilişkin sevk irsaliyelerin şirket çalışanları tarafından kaşelenip imzalandığını, davalı tarafın ise imzalayan çalışanların teslim almada yetkili kişi olmadığını, herhangi bir teslimin gerçekleşmediğini beyan ettiğini, oysa ki; teslimatın yapıldığı şirket çalışanlarının da şirket bünyesinde teslimatta yetkili kimseler olduğu izlenimi verilmiş olup teslimatın bu kimselere yapıldığını, yapılan teslimatın davalı şirketin defterine kaydedilmediğini ve sonrasında da söz konusu faturaların bedellerinin ödenmediğini, ancak yerel mahkemece eksik inceleme yapılarak sevk irsaliyesi üzerindeki imzalar ile şirket çalışanlarına ait imzalar arasında inceleme yapılmadan hüküm kurulduğunu, eksik hususların araştırılması gerekirken yerel mahkece kurulan hükümün usule aykırı olduğunu, dava ve takip konusu faturalara ilişkin malların tesliminin davalı şirket çalışanlarına teslim edildiğini, bu kişilerce faturaların kaşelenip imzalandığını,ancak; şirket çalışanlarının bu teslimatı ticari kaydım yapmadığını, fatura bedellerini de müvekkilinin davacıya ödemediğini, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, imzaların kim tarafından atıldığının tespiti gerektiğini ileri sürerek davanın kabulüne, davalı aleyhine 420’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından dosyada mevcut olan icra dosyası üzerinden taraflarına icra takibi başlatılmış olup davacı tarafa herhangi bir borçlarının olmayışı nedeniyle itiraz edildiğini ve akabinde davacı tarafından iş bu itirazın iptali davası açıldığını, davacı tarafın teslim etmediği mallar üzerinden müvekkili firmadan alacaklı olduğunu iddia ettiğini, ancak bahse konu itirazın iptali davasının reddolduğunu, davacı firmaya müvekkili firmanın hiçbir borcu olmadığının ortaya çıktığını, ancak yerel mahkemenin İİK Md. 67 / 2 de belirtilmiş olan hususu dikkate almadan karar tayin etmesinin hukuka aykırı olduğunu, dosyada mevcut kök bilirkişi raporu , ek bilirkişi raporu ve isticvap dikkate alındığında davacı taraf teslim etmediği ve alelade düzenlendiği irsaliyeler üzerinden müvekkili firmadan alacaklı olduğunu iddia etmesinin hukuka aykırı olduğu gibi kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu ileri sürerek istinaf başvurularının kabulüne, davacı taraf aleyhine İİK md 67 /2 gereğince kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın teslim etmediği taraflarınca kabul edilmemiş faturalar veya cari hesaplar üzerinden icra takibi başlattığını, icra dosyasına itirazları neticesinde davacı tarafca iş bu itirazın iptali davası açıldığını ve davanın reddolduğunu, taraflarınca kabul edilmediğini, hiçbir şekilde haberleri olmadan kesilmiş olan faturalardan haberdar olmalarının ya da olabilecek olmalarının kabulünün mümkün olmadığını, davacı taraf ile bir ticari alım satım işlemi yapılmak istenildiğini, ancak bilirkişi raporlarında ve davacı tarafın ticari defter kayıtlarında da anlaşılacağı üzere davalı müvekkilinin mal satın almak için ön ödemeler yaptığını ve davacı tarafın iş bu ön ödemelere ilişkin malın teslim etmediğini irsaliyelere ilişkin bilirkişi raporlarının mevcut olduğunu, ayrıca davacı tarafın yemin deliline dayandığını ve usulüne uygun bir şekilde müvekkilinin mahkeme huzurunda yemin ettiğini beyan ederek davacı tarafın vermiş olduğu hukuki dayanağı olmayan ve soyut iddialarına ilişkin istinaf dilekçesinin reddine ,Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2019/402 Esas , 2021/724 Karar sayılı ilamının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava,Kayseri 2. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasınında faturaya dayalı olarak başlatılan takibe yapılan itirazın İ.İ.K. mad. 67 gereğince iptali amacıyla açılan itirazın iptali davasıdır. Bilindiği üzere itirazın iptali davasının konusu icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır.Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukuki sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir.Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.Bu açıklamalar da göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Kısmi ifaya ilişkin kurallar da (icra takibinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan) 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 101. maddesinin Birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. Aynı Kanun’un 102. maddesine göre de kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K., 09.06.2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K, 27.01.2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K., 25.04.2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır. Davacı davalı hakkında Kayseri 2. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyası ile takip başlatmış olup dosyanın incelenmesinde, alacaklının …, borçlunun … olduğu, 28.03.2019 tarih 131.372,01 TL meblağlı 30.03.2019 tarih 2.480,00 TL meblağlı 06.04.2019 tarihli 10.044,00 TL meblağlı 3 adet faturalardan kaynaklı 66.280,98 TL alacak nedeniyle ilamsız takip başlatıldığı, borçluya ödeme emrinin 13/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun itirazı üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Davacı dava dilekçesinde takibe konu faturalardaki malları davalıya teslim ettiğini buna karşılık davalının cevap dilekçesinde takibe konu faturalardaki malların kendisine teslim edilmediğini ileri sürdüğü görülmüştür.Somut olayda uyuşmazlık takibe konu 28.03.2019 tarih 131.372,01 TL meblağlı 30.03.2019 tarih 2.480,00 TL meblağlı 06.04.2019 tarihli 10.044,00 TL meblağlı 3 adet faturadaki malların davalıya teslim edilip edilmediği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.Mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olunup Mali Müşavir Bilirkişiden alınan 29/07/2020 tarihli rapor incelendğinde; Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerle tarafların ticari defterlerin incelenmesinden ulaştığımız bulgulara göre; Davacının davalı aleyhine başlatmış olduğu takibi 3 adet faturaya dayandırdığı, bahse konu faturalar toplamının 143.896,01 TL olduğu, davacının takip ve dava konusu yaptığı faturalardan 06.04.2019 tarihli 10.044,00 TL bedelli faturaya ait 875 numaralı irsaliyede davalı şirketin çalışanı olan … imzasının olduğunu , davacının takip ve dava konusu yaptığı 30.03.2019 tarihli 2.480,00 TL bedelli faturaya ait 836 sayılı irsaliyede teslim alan kişi ve imza bölümün boş olduğunu, davacının takip ve dava konusu yaptığı 28.03.2019 tarihli 131.372,01 TL bedelli faturaya dayalı olarak 677,699,782,784,799 numaralı irsaliyelerin düzenlendiği sadece 782 numaralı irsaliyede davalı çalışanı …’ın isminin ve imzasının bulunduğunu,677,699,784,799 numaralı irsaliyelerde şirket kaşesinin ve imzaların bulunduğu ancak bu herhangi bir ismin yazılı olmadığını, davalının davacıya 109.000,00 Tl ‘lik ödeme yaptığının gözüktüğü , ispatlanan fatura bedelinden tahsilat tutarının mahsubu gerektiği, davacının davalıdan olan alacağının net olarak ortaya konulabilmesi için 677, 699, 784 ve 799 numaralı irsaliyelere ilişkin araştırmanın tamamlanması gerektiğinin bildirildiği görülmüştür. sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür.Öncelikle davacı tarafa malı imza karşılığı teslim ettiklerini belirtiği kişilerin isimlerini sunması için kesin süre verilerek, davacı tarafından isim listesi verildiği takdirde bu şahısların teslim tarihi itibariyle davalı şirkette çalışıp çalışmadıkları SGK dan sorularak çalıştıklarının belirtilmesi durumunda bu kişilerin incelemeye esas olmak üzere imza örnekleri alınarak davacı tarafından liste sunulmadığı takdirde davalı şirket yöneticisi …’ün 04.11.2020 tarihli oturumda; “bana göstermiş olduğunuz sevk irsaliyelerindeki kaşenin şirketlerine aittir. ancak imzalar bana ait değildir. Mal tesliminde çalışan kişilerin … ve … isimli kişlerdir.” Şeklinde beyanı dikkate alınarak davacı tarafından dosyaya sunulan imzalı kaşeli ancak isim hanesi boş olan sevk irsaliyelerinde yer alan imzaların bu kişilere ait olup olmadığı araştırılarak, imza inkarı halinde anılan kişilerin belge öncesi ve sonrasını içeren emsal imzalarının bulunduğu belge asıllarının dosyaya getirtilip imza incelemesi yaptırılarak, mal teslim olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme sonucu hüküm verilmesi doğru olmamıştır.Açıklamalar ışığında davacının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda,istinaf eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden, davalı tarafın istinaf itirazları değerlendirilmeden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine davacının istinaf nedenlerine göre davalının istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 29/09/2021 tarih ve 2019/402 E – 2021/724 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacının istinaf nedenlerine göre davalının istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
8-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
9-Davalının yatırdığı istinaf karar harcının ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının talebi halinde kendisine iadesine,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 30/12/2021