Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2099 E. 2021/2266 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/2099
KARAR NO: 2021/2266
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2021
ESAS NO: 2020/739
KARAR NO: 2021/876
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 29/12/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/10/2021 tarih ve 2020/739 E – 2021/876 K kararına karşı süresi içinde davacı/davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Davacı müvekkili aleyhine alacaklı gözüken davalı tarafından Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … esası üzerinden takip başlatıldığını, icra takibine konu poliçenin hukuka aykırı ve geçersiz olduğunu ve acenta sigorta sözleşmesinden caymış sayıldığından prim borcunun bulunmadığını bu nedenle takibe itiraz ettiklerini, itiraz üzerine Kayseri 1. ATM’nin 2016/479 esas sayılı dosyasından itirazın iptali davası açıldığını ancak icra dosyasına yapılan itirazın geçersiz sayılması nedeni ile konusuz davada karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, takibin kesinleşmesi nedeniyle davacı müvekkilinin malvarlığına haciz konulduğunu, davalı tarafın sigorta sözleşmesinden caymış sayıldığı için prim alacağı talebinde bulunamayacağını, konu ile ilgili emsal kararların bulunduğunu, poliçelerde prim ödemesinin peşinat tarihinin 14/03/2014, ikinci taksitin 21/11/2014 tarihi olduğunu, müvekkilinin bu tarihlerde herhangi bir ödeme yapmadığını, poliçe sözleşmesi genel hükümlerine göre pirim alacağının muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması halinde, sözleşmeden cayılmış olunur denildiğini, ilk prim ödeme tarihi olan 14/03/2014 tarihinden çok sonra 03/08/2015 tarihinde sigortacının takip başlattığını, bu durumda davalının müvekkilimden prim alacağı talep etme hakkının yitirildiğini, poliçelerin 14/03/2014 tarihinde tanzim edildiğini, yöresel iklim koşullarına göre çiçeklenmenin nisan sonu mayıs ayı başında gerçekletiğini, ağaçların çiçek açmadan primin alınmasının haksızlık olduğunu, Kayseri Arabuluculuk bürosu nezdinde arabuluculuk konusunda davalı taraf ile anlaşma sağlanamadığını belirterek Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibinin iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Dava dilekçesinin müvekkili kooperatife tebliğ edilmediğini, davanın zamanaşımına uğradığını bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacını açmış olduğu dava sonucunda Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/431 esas ve 2017/656 karar sayılı dosyası ile Kayseri 1. ATM’nin 2016/479 esas -2017/1034 karar sayılı dosyaları ile bu konuda karar verildiğini bu nedenle davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, davacı şirket ile müvekkili kooperatif arasında … Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortalama poliçelerinin imzalandığını, davacının meyve ağaçlarının poliçe dönemi içerisinde sigorta kapsamında olduğunu ve sigorta poliçelerinin geçerli olduğunu, Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/431 esas ve 2017/656 karar sayılı dosyasının açılmaması nedeniyle, davacının açmış olduğu itirazın iptal davasının hükümsüz hale geldiğini, icra davacısının kesinleşmesi nedeniyle davacının menfi tespit davası açmasının hukuken mümkün olmadığının, sigorta şirketi olan … Sigorta A.ş tarafından sigorta primlerinin 2014 yılı içinde … A.Ş’ne ödenmiş olduğunu bu nedenle iptalinin mümkün olmadığını, davacının esası yönünden yapılan itirazların kabulü ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Somut olayda, sigorta poliçelerinin 14/03/2014 tarihinde düzenlendiği, ilk prim ödeme borcunun 14/03/2014 tarihinde muaccel olduğu, prim alacağı yönünden davalı sigortacının davacı sigorta ettiren aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas (Kayseri Kapatılan 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas) sayılı icra takibini 03/08/2015 tarihinde başlattığı anlaşılmıştır. TTK nın 1434.maddesi gereğince prim alacağının muacceliyet gününden itibaren 3 ay içinde dava veya takip yolu ile istenmemiş olması halinde sözleşmeden cayılmış olduğu kabul edileceğinden 14/03/2014 muacceliyet tarihinin üzerinden bir yıldan fazla sürenin geçmesinden sonra 03/08/2015 tarihinde prim alacağının takip yoluyla istenmiş olması nedeniyle TTK’nın 1430-1434.maddeleri gereğince davalı sigortacı, davacı taraf adına düzenlemiş olduğu işbu sözleşmelerden caymış sayılmıştır. Dolayısıyla sigortacı tarafından 3 ay içerisinde prim alacağı ile ilgili dava veya takip başlatılmadığından söz konusu sözleşme ortadan kalkmıştır. Sözleşmeden cayılmış sayılması ve ortadan kalkması nedeniyle davalı sigortacının, davacı sigorta ettirenden prim alacağını talep etme hakkını yitirdiği anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde davanın kabulü ile birlikte davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Menfi tespit davasının kabulü halinde davacı lehine tazminatı düzenleyen İİK 72/5. maddesine göre; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” şeklindedir. Buna göre davanın kabulü halinde davacı lehine tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanması gerekir.Somut olayda davalının kötü niyetli olarak icra takibini başlattığı ispatlanamadığından İİK’nın 72/5. maddesindeki koşullar oluşmadığı anlaşılmakla davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davanın Kabulü ile; davacının, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas (Kayseri Kapatılan 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı İcra Dosyası) sayılı dosyasında takibe konu poliçe prim alacağı nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, Davacı tarafça, takibin kötüniyetle yapıldığı ispatlanamadığından İİK madde 72/5 gereğince davacı tarafın tazminat talebinin reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı ve davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı bulunduğunu, davacının açmış olduğu dava sonucunda Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesi 2017/431 Esas ve 2017/656 Karar sayılı dosyası ve Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/479 Esas ve 2017/1034 Karar sayılı dosyaları ile bu konuda karar verilmiş olması nedeniyle davanın kesin hüküm nedeniyle de reddine karar verilmemesi de hukuka aykırı bulunduğunu, müvekkil kooperatif sigorta poliçelerinden kaynaklı alacağını tahsil etmek amacıyla Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduğunu, davacı borçlu süresi geçtikten sonra borca itiraz ettiğini, bu itiraz icra müdürlüğü tarafından reddedilmesi üzerine Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/908 Esas ve 2016/49 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini ve iş bu kararı temyiz etmemiz üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2016/7578 Esas ve 2017/407 Karar sayılı ilamı ile bu karar bozulduğunu, bozma üzerine Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/431 Esas numarasına kaydedildiğini, yargılama sırasında davacı 18.7.2017 tarihinde dosyayı müracaata bırakması üzerine Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesi 2017/431 Esas ve 2017/656 Karar sayılı ilamı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve bu karar kesinleştiğini, Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/431 Esas ve 2017/656 Karar sayılı dosyasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi davacının açmış olduğu itirazın iptali davasını hükümsüz hale getirdiğini, icra dosyasının kesinleşmesi nedeniyle davacının menfi tespit davası açması hukuken mümkün olmadığı gibi hukuki yararı da bulunmadığını, ayrıca sigorta Şirketi olan … Sigorta A.Ş. tarafından bu sigorta primleri 2014 yılı içerisinde Tarım Sigortaları Havuzu’na (… A.Ş.’ye) ödendiğini, bu nedenle sigorta poliçelerinin iptali hukuken mümkün olmadığını, Tarım Sigortaları Havuzu (… A.Ş.) ve … Sigorta A.Ş. Tarafından gelen müzekkere cevapları da bu hususu doğruladığını, … Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortalarını diğer sigorta poliçeleri ile eş tutmamak gerektiğini, bu sigorta poliçelerinin mahiyeti gereği 3 aylık süre içerinde poliçe peşinatının ödenmemesi durumunda poliçeden vazgeçileceği durumu söz konusu olmadığını, yerel mahkemece bu hususun yanlış değerlendirilmesi de hukuka aykırı bulunduğunu, dava konusu sigorta poliçelerinin teminat bedelleri … Sigorta A.Ş. Tarafından … A.Ş. Ödenmiş olması sonucu sigorta poliçesinden vazgeçilmesinin hukuken mümkün olmamasına rağmen mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı bulunduğunu, istinaf talebinin kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/739 Esas ve 2021/876 Karar sayılı ilamının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini…. talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı taraf, müvekkile herhangi bir hizmet vermeden, imzalanan poliçeler gereği icra kanalıyla alacağını alma yoluna gitmiş ve neticeten hem dava dilekçesinde belirtilen diğer müvekkili … A.Ş.’ye hem de işbu davadaki müvekkili … A.Ş.’ye karşı olan takipler iptal edilerek davalının alacaklı olmadığının tespitine karar verildiğini, sigorta şirketi olarak hizmet vermediğini bilen davalı şirket, henüz ağaçlar çiçek dahi açmadan don olayı olması nedeniyle müvekkilin sözleşmeden cayma iradesinin ortaya konulduğunu bilip hem de alacağını tahsil etmek için icra takibi yapabiliyorsa bunun açıklaması sadece kötüniyet olduğunu, Yargıtay Kararaları’na göre de kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takip tarihindeki haklılık durumu nazara alındığını, prim bedellerinin hiçbirini ödemeyen ve davalı şirketten cayma talep eden müvekkile hakkında icra takibine girişilmesi de kötüniyetin varlığı için yeterlidir. Kaldı ki, davalı şirket sadece icra takibi yapmamış, takip sonrası müvekkil üzerine kayıtlı tüm taşınmazlara haciz koymuş, müvekkilin hem bankalar hem de iş yaptığı diğer şirketler nezdinde itibarını da düşürdüğünü, hacizler halen durduğunu, dosyada davalı şirketin kötüniyetle icra takibi başlattığı ortada olup, tazminata mahkum edilmesi gerektiğini, karşı tarafın istinaf istemi hukuka aykırı olup, taleplerinin reddi gerektiğini, ortada konusu aynı ve davalısı aynı olan müvekkil lehine kesinleşmiş bir karar olmakla, mevcut dava bir menfi tespit davası olup, itirazın iptali davası olmadığını, bu nedenle İcra Mahkemesi kararının şişbu dosyaya etkisi bulunmadığını, yerel mahkemenin kabul kararı yerinde olduğunu, davalı tarafın diğer itirazları da hukuki destekten yoksun olmakla, mesnetsiz olduğunu, istinaf tallebimizin kabulü ile davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, karşı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, İİK’nun 72.maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit talebine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmesinde; dava dışı … Sigorta A.Ş’nin yetkili acentası sıfatıyla hareket eden davalı … ile davacı şirket arasında 14/03/2014 tarihinde … devlet destekli bitkisel ürün sigortası poliçelerinin düzenlendiği, poliçe primlerinin ödenmemesi üzerine davalı tarafça 03.08.2015 tarihinde prim alacaklarının tahsili hususunda davaya konu icra takibine girişildiği, söz konusu icra takibi nedeniyle davacı tarafından davalıya borçlu olunmadığı iddiasıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Düzenlenen poliçelere göre prim ödeme tarihinin 14/03/2014 olduğu, prim borcunun muaccel olduğu tarihte davacı tarafça ödeme yapılmaması nedeniyle temerrüde düşüldüğü hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Söz konusu poliçelerde “primin tamamının veya ilk taksitin ödenmemesi halinde poliçe teslim edilmiş olsa dahi, sigortacının sorumluluğu başlamaz, pirim ödeme borcunda temerrüte düşülmesi halinde genel hükümler uygulanır.” şeklinde düzenleme bulunduğu, Devlet destekli bitkisel ürün sigortası genel şartları C.1.maddesinin 2 ve 3 nolu Fıkraları uyarınca prim ödeme borcunda temerrüde düşülmesi halinde genel hükümlerin uygulanacağı, bu itibarla genel hüküm niteliği taşıyan ve sigorta ettirenin temerrüt halini düzenleyen TTK’nun 1431/2 maddesine göre sigorta priminin ilk taksidinin veya tamamı bir defada ödenmesi gereken primin zamanında ödenmemesi halinde, sigortacı tarafından prim alacağının muacceliyet tarihinden itibaren 3 ay içinde dava veya takip yolu ile istenmemiş olması halinde sözleşmeden cayılmış sayılacağı, eldeki davada da sigortacının üç ay içinde dava açmadığı gibi, söz konusu icra takibinin de yasal 3 aylık süreden sonra yapılmış olması nedeniyle sigorta sözleşmesinin sigorta ettirene hiçbir bildirim yapılmasına gerek olmadan sona ermiş sayıldığı gerekçesiyle mahkemece davanın reddine ve İİK’nun 72/5 maddesi gereğince koşulları oluşmadığından bahisle davalı aleyhine İİK 72/5. Maddesi gereğince kötü niyet tazminatına hükmolunmamasında herhangi bir isabetsizlik veya usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerine görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/10/2021 tarih ve 2020/739 E – 2021/876 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinaf başvurusu yönünden; Alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalının istinaf başvurusu yönünden; Alınması gerekli olan 1.836,51 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 460,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 1.376,51 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 29/12/2021