Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2062 E. 2021/2237 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2062
KARAR NO: 2021/2237
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2021
NUMARASI: 2020/642 E. 2021/723 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 24/12/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 29/09/2021 tarih ve 2020/642 E – 2021/723 sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya sattığı ürünlerden kaynaklı alacağı olduğunu, davalının ödeme yapmaması nedeni ile faturalar nedeni ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi nedeni ile arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek davalının takibe itirazının iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu faturalardan davalının icra takibi ile haberdar olduğunu, faturalara ilişkin teslim alan ve teslim eden bölümlerinde de isim ve imza bulunmadığını, kaldı ki davalıya bu fatura karşılığında davacı tarafından herhangi bir ürünün de verilmediğini ve mal teslimi yapılmadığını, hatta mal teslimine ilişkin hiç bir emare, delili bile bulunmadığını, bu konuda ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın 200.maddesi uyarınca bu ispatın yazılı delille (senetle) kanıtlanmasının zorunlu olduğunu, akdi ilişkinin inkarı nedeniyle fatura düzenlenmesi ve bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmasının ve faturaya itiraz edilmemiş olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağını, sözleşmesel ilişkiyi, malın alıcıya teslim edildiğini ve faturanın da bu akdi ilişki nedeniyle düzenlendiğini ispat yükünün davacı tarafa ait olduğunu belirterek davanın reddi ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “… her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, takibe konu faturaların davalı tarafça form BA ile vergi dairesine beyan edilmiş olması ile yukarda belirtilen içtihat gereğince davacının mal teslimini ispat ettiği anlaşılmış olup davalı tarafça ise ödemenin ispat edilmediği ve yemin deliline de dayanılmadığı görülmekle, mali müşavir bilirkişisinin 28/06/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının defter kayıtlarına göre davalıdan 38.038,68 TL alacaklı olduğu anlaşılmış ve bu bedel yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiş olmakla birlikte davacı tarafça her ne kadar takipte faiz talebinde bulunulmuş ise de, takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin dosyaya yazılı delil sunulmadığı ve bu şekilde söz konusu talebin ispatı olmadığı” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına davalı tarafça yapılmış olan itirazın kısmen iptali ile takibin 38.038,68 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen asıl alacak bedeli olan 38.038,68 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının İİK madde 67 gereğince davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı tarafça takibin haksız ve kötü niyetle yapıldığı ispatlanamadığından davalı tarafın tazminat talebinin İİK madde 67/2 gereğince reddine karar verilmiştir.
İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının davalı aleyhine sattığı ürünlerden bahisle alacağın tahsili için irsaliyesiz faturaları dayanak göstererek Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya kapsamında icra takibi başlattığını, taraflarınca bu haksız icra takibine itirazda bulunulduğunu, faturalara ilişkin teslim alan ve teslim eden bölümlerinde de isim ve imza bulunmadığını, kaldı ki davalıya bu fatura karşılığında davacı taraftan herhangi bir ürün de verilmediğini, mal teslimi yapılmadığını, hatta mal teslimine ilişkin hiç bir emare, delilinin bile bulunmadığını, ispat külfetinin davacıda olduğunu, bununla birlikte yine 6100 sayılı HMK’nın 200.maddesi uyarınca bu ispatın yazılı delille (senetle) kanıtlanmasının zorunlu olduğunu, söz konusu davada taraflarınca sözleşmesel ilişkiye, malın teslim edilmiş olmasına ve borcun varlığının inkar edildiğini, hal böyle olunca sözleşmesel ilişkiyi, malın alıcı olan davalıya teslim edildiğini ve faturanın da bu akdi ilişki nedeniyle düzenlendiğini ispat yükünün davacı tarafa ait olduğunu, davacının bu iddiasınının uyuşmazlığın miktarı gereğince 6100 sayılı HMK m.200 kapsamında yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, yine fatura asıllarında teslim imzalarının davalıya ait olmayıp yerel mahkemenin bu hususta inceleme yapmadığını ileri sürerek Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/642 E. , 2021/723 K. Sayılı kararının istinafen incelenerek kaldırılmasına, yeniden karar verilmesi durumunda davanın reddine, davacının kötü niyetli olduğu göz önünde bulundurarak asıl alacağın yüzde yirmisi oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın istinaf dilekçesinde yer alan iddiaların tümünün gerçek dışı olup istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı tarafın takibe konu faturalarda imza bulunmadığını, söz konusu faturalar karşılığı davalıya mal teslimi yapılmadığını ileri sürdüğünü, ancak davalı tarafın iddiaların gerçek dışı olup gerek davacının ticari defter ve kayıtları gerekse form ile davacının davalıdan 38.038,68 TL asıl alacağının bulunduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğunu, davalı tarafın istinaf dilekçesinde yer alan iddiaların tümünün gerçek dışı olup dosya kapsamındaki hiçbir iddiasının ispat edemediğini, ayrıca taraf ticari defter ve kayıtlarını sunmaktan kaçındığını, davalı tarafın defter ibrazından kaçınması halinde defterlerindeki kayıtların, davacının defterlerindeki kayıtlar ile uygunluğunun kabulünün gerekeceğini belirttiğini, form BA’daki taraf bildirimlerinin birbiri ile uyumlu olup davacının alacağının varlığının her halükarda ispat edildiğini beyan ederek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, tarafları arasındaki satım sözleşmesi gereği davacı satıcının iki adet faturadan kaynaklı alacağının tahsili amacıyla davalı alıcı aleyhine başlattığı takibe vaki itirazın iptalidir. Davanın dayandığı temel ilişki, satış sözleşmesidir. Davacı tarafından davalı adına düzenlenen iki adet fatura gereği 38.038,68 TL alacaklı olduğu iddia edilmektedir. Davacı, davalıya mal sattığını, mal satımı nedeniyle düzenlenen fatura tutarının ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise taraflar arasındaki akdi ilişkiyi, teslimi inkar etmiştir.
Satış sözleşmesi, TBK’nın 207. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması, ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında, bedelin alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. Kural olarak satış sözleşmeleri satışa konu malın teslim edildiği hususunda ispat külfeti davacı tarafa düşmektedir. Davacı taraf alacağın dayanağı olan satışa konu malı teslimi hususunu usulünce ispat etmelidir. Davacı tarafından davalı adına takibe konu iki adet faturanın düzenlendiği, 26.06.2019 düzenleme tarihli 19.482,12 TL bedelli olduğu, 11.06.2019 düzenleme tarihli faturanın 18.556,56 TL bedelli olduğu görülmüştür. Davacı alacağının dayanağı olan takibe konu faturaların kayıtlı olduğu döneme ait (2019 haziran) BA formlarının davalının kayıtlı olduğu vergi dairesinden, BS formlarının davacının kayıtlı olduğu vergi dairesinden istenildiği, davalı ve davacı tarafından davaya konu faturaların beyan edildiği, aynı zamanda davacının usulün uygun tutulmuş olan defter ve kayıtlarında davaya ve takibe konu faturaların kayıtlı olduğu görülmekle taraflar arasında alım-satım sözleşmesinin bulunduğu ve davaya konu malın da davalıya teslim edildiği dosya kapsamı, vergi kayıtları ile sabit olduğundan davacı davalıdan, teslim ettiği işbu mal nedeniyle bedeli kadar alacaklı olduğunu ispat etmiş, bu durumda davalının ödediğini ispatlaması gerekmekte olup buna yönelik davalının ispatı olmadığı, davacı yana yemin teklif etmeyeceklerini beyan etmesi karşısında davanın fatura tutarı üzerinden kabulü ile takip öncesi temerrüt oluşmadığından faizin reddine dair verilen kısmen kabul kararı usul ve yasaya uygun olup davalının istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 29/09/2021 tarih ve 2020/642 E – 2021/723 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 2.598,42 T TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 820,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 1.778,42 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021