Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/2047 E. 2021/2236 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2047
KARAR NO: 2021/2236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2021
NUMARASI: 2020/729 E. 2021/877 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 24/12/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 22/10/2021 tarih ve 2020/729 E – 2021/877 sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.06.2015 tarihli genel kurulda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanması için her üyenin 9.500,00-TL ödeme yapmasına karar alındığını, davalının yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, genel kurulda alınan kararın ortakları bağlayıcı nitelikte olduğunu, kooperatif inşaatlarının devam ettiğini ve yaklaşık 150 üyenin dairesini teslim almadığını, alınan genel kurul kararının tüm ortaklar bakımından kesinleştiğini, yargı kararı ile de genel kurul kararının yokluk sebebinin bulunmadığının tespit edildiğini, davacı talebinin bilanço açığının kapanması veya ortakların kişisel sorumluluğunun artırılmasına yönelik ek ödeme olmadığını, genel kurulda ödeme günü belirlenerek (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde bu kararın tüm ortakları bağlayacağının açık olduğunu, davalının kesin hesap borcunu ödediğini iddia ettiğini, üye borç tablosunda üyenin borcunun borcun belirlendiği tarihin yazılı olduğunu, belgenin kesin hesap tanımlamasını içeren başlık taşımakla birlikte kooperatif inşaatlarının devam etmesi, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. Maddesindeki kesin hesabın somut olayda söz konusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğunu, davacı kooperatifin 18.11.2018 tarihli olağan genel kurulda 2012 yılında çıkarılan maliyet hesaplarının geçersiz olduğuna ve halihazırdaki yönetim kurulu tarafından çıkarılan maliyet hesabının geçerli olduğuna ve bu maliyet hesaplarının onaylanmasına karar verildiğini, 2012 yılında yapılan geçici maliyet hesabını ödeyen üyelerin aidat ödemelerine ve tüm ödemelere karşı çıkması sebebiyle evini teslim alamayan üyeler ile davalı gibi evini teslim alan üyeler arasında eşitsizlik doğduğunu, davacı kooperatif tarafından aynı alacakla ilgili açılan Kayseri 1. ATM’nin 2016/1667 E sayılı 2017/1039 K sayılı ilamı ile reddedilen davanın Ankara BAM 23. H.D.nin 2018/687 E 2019/672 K ilamı ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak talep gibi karar verildiğini ve kesinleştiğini, benzer şekilde aynı alacak talebine yönelik Kayseri 1 ATM’nin 2019/303 E dosyanın 2019/1044 K sayılı ilamı ve Kayseri 2 ATM’nin 2019/261 EB sayılı dosyanın 2019/955 K sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiğini ve istinaf talebinin Kayseri BAM 6. H.D. tarafından esastan reddedildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı talebine konu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının konut maliyet alacağı ile genel gider alacağı talepli kısmi alacak davası açtığını, Kayseri 1. ATM’nin 2019/140 E sayılı dosyası üzerinden derdest dava olduğunu, bahse konu davada genel gider talebinde bulunduğunu, huzurdaki davada 21.05.2016 tarihli genel kurul kararına dayandığını, davacı kooperatif hesap komisyonu tarafından üyelerin bakiye borçlarının belirlendiğini ve davalının 02.08.2011 tarihinde borcunu ödediğini konut kesin maliyet hesabı ibra sözleşmesi imzaladığını, davalının 23.10.2015 tarihinden bu tarafa kooperatif üyesi olmadığını, üye olmaktan kaynaklı borcu bulunmadığını, davacı talebine konu maliyetin hangi alacak kalemlerinden oluştuğunun anlaşılmadığını, davacının davalıya daireyi devrettiğini, yeniden inşaat maliyeti istenemeyeceğini, dava konusu takip talebinde gerekçe yapılan genel kurul kararı ile kabul edilen kesin maliyet bedelinin hesabında davalının yaptığı ödemenin dikkate alınıp alınmadığının belli olmadığını, kesin hesabın yapılması ve ferdi tapunun üyeye verilmesi üzerine kooperatif organları tarafından üyeden hiçbir sebeple ücret talep edilemeyeceğini, yapılacak inceleme ile davalının borçlu olmadığının anlaşılacağını, 21.06.2015 tarihli genel kurul kararında devamı eden inşaatların tamamlanması için yani geleceğe etkili şekilde maliyet hesabı yapıldığını, asıl alacağı yıllık %18 işlemiş faiz talep edilmesinin yasal karşılığı olmadığını belirterek davanın reddini, icra takibi başlatmakta kötüniyetli olduğu anlaşılan davacının aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Somut olayda 21/06/2015 tarihli genel kurulunun 7. nolu maddesi uyarınca icra takibi yapılmış ve yapılan itiraz neticesinde 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.512,52TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptali için iş bu dava açılmıştır. İcra takibinde talep edilen alacak kesin maliyet hesabı alacağı değildir. Bu nedenle de 18/11/2018 tarihli genel kurulun 6 nolu oybirliğiyle kabul edilen maddesindeki önceki maliyet hesaplarının onaylanmamasına ve kabul edilmemesine dair hükmünün iş bu davadaki talebi etkilemeyeceği zaten aynı maddenin devamında 9.500,00 TL ödemeyen üyeler hakkında yasal işlem başlatılacağı ve bu üyelerden istenebileceğinin açıkça belirtildiği anlaşılmıştır. Genel kurul tarihi itibariyle kooperatif üyesi olan davalı yönünden 21/06/2015 tarihli genel kurul kararları bağlayıcıdır ve davacının uyması gerekmektedir. Davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan bedelden 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. Maddesindeki eşitlik ilkesi gereğince sorumlu olduğu” gerekçesiyle davanın kabulü ile, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.512,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 18.012,52 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yasal faiz oranının %100’ünü aşmayacak oranda (yıllık %18) asıl alacağa faiz yürütülmesine, asıl alacak üzerinden davalı aleyhinde %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 25.11.2020 tarihli cevap dilekçesinde işbu davaya konu inşaat maliyeti ve genel gider alacağı talebinin Kayseri 1. Asliye Ticaret mahkemesi’nin 2019/140 E. Sayılı dosyasında da dava konusu edildiği gerekçesi ile derdestlik itirazında bulunduklarını, mahkemece derdestlik itirazında bulundukları mahkeme dosyasına konu alacağın içeriğine dahi değinmeksizin dava konusu alacaktan farklı olduğu kanaatine ulaştığını, her iki davaya konu alacak kalemlerinin neden örtüşmediği noktasında hiçbir hukuki tespit veya kanaat dermeyan edilmediğini, davacı kooperatifin davalı aleyhine Konut Maliyeti Alacağı ile Genel Gider Alacağı talepli “kısmi alacak davası” açtığını, bahse konu dosyaya sunulan 02.02.2021 tarihli bilirkişi ek-raporunda 2013-2018 yılları arası için genel gidere katılım alacağı hesaplaması yapıldığının görüldüğünü, derdestlik itirazında bulundukları davanın 2015 yılı içinde üyelere tahakkuk ettirilen genel gider alacaklarını da ihtiva ettiğini, yerel mahkemenin icra takibinde talep edilen alacağın kesin maliyet alacağı olmadığından bahisle derdestlik itirazını reddettiklerini, fakat mahkemenin kabulünün aksine, kesin maliyet hesabının (huzurdaki davaya konu)genel gider alacağını da ihtiva ettiğinden derdestlik itirazının kabulü yerine reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, derdestlik itirazına konu mahkeme kararının kesinleşmesi halinde işbu dava yönünden “kesin hüküm” teşkil edeceğini, bu sebeple, derdestlik nedeniyle ilk derece hükmünün istinafen kaldırılmasını talep ettiklerini, somut olayda dava dilekçesinin 1. paragrafında “konut maliyeti” ve “kooperatif giderleri” olmak üzere 2 ayrı alacak kalemi için toplamda 9.500,00TL aidat talep edildiğini, davacının dilekçesinde hem ortak giderler hem de inşaat maliyeti adı altında talepte bulunmuş, bu taleplerin miktarlarının ne olduğu açıklanmadığını, davacının takip talebinde asıl alacağa yıllık %18 oranında işlemiş faiz uygulanmak suretiyle icra takibi başlatmış ise de işbu faiz oranı fahiş olup yasal dayanağının bulunmadığını, tacir sıfatını haiz bulunmayan davalı aleyhine yasal faiz oranını aşan tutarda faiz uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, öte yandan, davacı tarafın takip talebinde iddia olunan alacağa 01.07.2015 tarihinden itibaren faiz işletmişse de faiz başlangıcına dayanak olan belgeye(ihtarname vs.) hukuki deliller kısmında yer verilmediğini, yargılama sürecinde de bu eksikliğin giderilmediğini, bu yön gözetilmeden eksik inceleme ile faiz başlangıç tarihi tayininin bozma nedeni olduğunu, mahkemenin davacının icra inkar tazminatı talebini kabul etmişse de bu kabulün hatalı olduğunu, zira, dava konusu alacak tutarı niteliği itibariyle likit olmayıp farazi/varsayıma dayalı hesaplama neticesinde tahakkuk ettirildiğini, dava dilekçesinin 1. sayfasının son paragrafında bu rakamın yaklaşık olarak belirlendiğini ve avans olarak ödenmesine karar verildiğinin açıkça yazdığını, kooperatif yönetimince tek taraflı ve tahmini olarak tahakkuk ettirilen borç tutarının likit olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, bu sebeple davacı yanın icra inkar tazminatı yönündeki taleplerinin reddi yerine kabulünün hatalı olduğunu, somut olayda, davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda 7. Gündem maddesi uyarınca icra takibi yapıldığını ve yapılan itiraz neticesinde 9.500,00TL asıl alacak ve 8.512,52TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptali için dava açıldığını, bir kısım kooperatif üyeleri tarafından anılan genel kurul kararının iptali istemli dava açıldığını, Kayseri 1. Asliye Ticaret mahkemesinin 2020/10 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde verilen 25.10.2021 tarihli karar ile; her bir üyenin 9.500 TL ödemesi gerektiğine dair 21.06.2015 tarihli Kooperatif Genel Kurulu’nun 7. maddesinin iptaline karar verildiğini, bu suretle dava konusu alacak istemi de dayanaksız hale gelmiş olup davanın reddi gerektiğini, aksi kanaat halinde mezkur dava dosyası işbu davayı doğrudan ilgilendirdiğinden mahkeme hükmünün “bekletici mesele” yapılmasının zorunlu olduğunu, işbu hususun karar yerinde gözetilmemesinin münhasıran bozma nedeni olduğunu ileri sürerek istinaf başvuru taleplerinin kabulü ile, Kayseri 2. Asliye Ticaret mahkemesinin 22.10.2021 tarih 2020/729 E. 2021/877 K. sayılı ilamının İstinafen Kaldırılmasına, karar verilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, kooperatif genel kurul kararı ile belirlenen inşaat finansman giderinin tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.Somut uyuşmazlıkta davacı, kooperatifin ortağı olan davalının 21/06/2015 tarihli genel kurulda, devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için kararlaştırılan miktarı ödememesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ettiği, davacı kooperatife karşı olan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı kooperatifle karşılıklı olarak ibralaştıklarını, bu nedenle açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunduğu görülmüştür. Uyuşmazlık, davalının takip konusu borçtan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda 6. gündem maddesinde, “…kooperatifin kalan inşaatların tespitinin yapılması, (kesin hesap) maliyetinin belirlenmesi, tahsilatının bir takvime bağlanmasını ve takvime bağlanan ve takvim süreci belirlenen tahsilat miktarlarının süresinde ödenmemesi durumun da geciken her bir ay için ayrıca aylık net %1,5 gecikme zammı alınması, kooperatif yönetim kurulu ile görüşüp kesin maliyeti belirlenen üyelerin kooperatiften izin almak kaydı ile borçlarının bir kısmının veya tamamının kooperatif yüklenicisi ile pazarlık yaparak borcunu ödemesi konusunda iş ve işlemleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi” oy birliği ile kabul edilmiş; 7. gündem maddesinde de, “Ortaklık aidatlarının belirlenmesi maddesine geçildi. Yönetim kurulu üyesi … söz alarak ortakların kalan inşaatlar için inşaat maliyeti olarak yaklaşık 9.500.00 tl’nin bir önceki madde de görüşülerek kabul edilen hususlar doğrultusunda ortaklarımızın ödemesi gereken kesin maliyet bedellerinin yönetim kurulumuzun alacağı ödeme planı kararı doğrultusunda ortaklarımızın yükümlülüklerini yerine getirmesi veya yönetim kurulumuzdan görüşerek izin almak kaydı ile yükümlülüklerini müteahhide karşı yerine getirmesi kaydı ile üyelik aidatı alınmamasını teklif etti bunu üzerine oylamaya geçildi.Yapılan oylamada teklif oy birliği ile kabul edildi.” şeklinde karar alınmıştır.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.Anılan genel kurulun 7. gündem maddesinin iptali talebiyle, bir kısım davacı tarafından Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1113 E. sayılı dosyası ile dava açıldığı, mahkemece 25.04.2016 tarihli kararla davacıların tamamının kooperatif üyeliğinden dava tarihinden önce istifa ettikleri, dava koşulu bulunan hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verildiği, kararın taraf vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarih ve 2016/6318 E., 2019/4277 K. kararı ile, genel kurul kararının iptali davalarında üyenin yargılamanın sonuna kadar kooperatif üyeliğinin devam etmesinin dava şartı olduğu, mahkemenin bu konudaki tespitinin doğru olduğu ancak iptali istenen genel kurul kararı davacıları bizzat ilgilendirdiğinden ve istifadan sonra dahi genel kurulda tespit edilen bu bedel kendisinden isteneceğinden davacıların genel kurul kararının iptalini istemekte hukuki yararları bulunduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, dosyanın bozma sonrası mahkemenin 2020/10 E. sayısına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesindeki, genel kurul kararları aleyhine “pay sahipleri”nin dava açabilecekleri yolundaki hükmü dikkate alınarak, söz konusu maddenin uygulanması tedbiren durdurulmadığından bu dosyanın bekletici sorun yapılmasına gerek görülmemiştir. Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. İbra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. (aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı) Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur. Ancak satış sonrası genel gider aidatlarından taşınmazı alan kişi sorumlu olacaktır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar) Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne, icra inkar tazminatına karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ nin istinafa konu edilen 22/10/2021 tarih ve 2020/729 E – 2021/877 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 1.230,44-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 308,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 922,44 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021