Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1963 E. 2021/2160 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1963
KARAR NO: 2021/2160
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2021
ESAS NO: 2021/217
KARAR NO: 2021/796
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 17/12/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 08/10/2021 tarih ve 2021/217 E – 2021/796 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; 21.06.2015 tarihli genel kurulda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanması için her üyenin 9.500,00-TL ödeme yapmasına karar alındığını, davalının yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, genel kurulda alınan kararın ortakları bağlayıcı nitelikte olduğunu, kooperatif inşaatlarının devam ettiğini ve yaklaşık 150 üyenin dairesini teslim almadığını, alınan genel kurul kararının tüm ortaklar bakımından kesinleştiğini, yargı kararı ile de genel kurul kararının yokluk sebebinin bulunmadığının tespit edildiğini, davacı talebinin bilanço açığının kapanması veya ortakların kişisel sorumluluğunun artırılmasına yönelik ek ödeme olmadığını, genel kurulda ödeme günü belirlenerek (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde bu kararın tüm ortakları bağlayacağının açık olduğunu, davalının kesin hesap borcunu ödediğini iddia ettiğini, üye borç tablosunda üyenin borcunun borcun belirlendiği tarihin yazılı olduğunu, belgenin kesin hesap tanımlamasını içeren başlık taşımakla birlikte kooperatif inşaatlarının devam etmesi, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. Maddesindeki kesin hesabın somut olayda söz konusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğunu, davacı kooperatifin 18.11.2018 tarihli olağan genel kurulda 2012 yılında çıkarılan maliyet hesaplarının geçersiz olduğuna ve halihazırdaki yönetim kurulu tarafından çıkarılan maliyet hesabının geçerli olduğuna ve bu maliyet hesaplarının onaylanmasına karar verildiğini, 2012 yılında yapılan geçici maliyet hesabını ödeyen üyelerin aidat ödemelerine ve tüm ödemelere karşı çıkması sebebiyle evini teslim alamayan üyeler ile davalı gibi evini teslim alan üyeler arasında eşitsizlik doğduğunu, davacı kooperatif tarafından aynı alacakla ilgili açılan Kayseri 1. ATM’nin 2016/1667 E sayılı 2017/1039 K sayılı ilamı ile reddedilen davanın Ankara BAM 23. H.D.nin 2018/687 E 2019/672 K ilamı ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak talep gibi karar verildiğini ve kesinleştiğini, benzer şekilde aynı alacak talebine yönelik Kayseri 1 ATM’nin 2019/303 E dosyanın 2019/1044 K sayılı ilamı ve Kayseri 2 ATM’nin 2019/261 EB sayılı dosyanın 2019/955 K sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiğini ve istinaf talebinin Kayseri BAM 6. H.D. tarafından esastan reddedildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının talep ettiği tutardan davalının sorumluluğu olmadığını, davalının kooperatife üye olduğu tarihten itibaren tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, yapılan aidat ödemesinin dışında kooperatif tarafından kesin hesap sonucu belirlenmiş olan bedeli ödediğini, kooperatifle ibralaştığını, borcunu ödedikten sonra ferdileştirme yoluyla tapusunun verildiğini, davacının derdest davanın ikamesinden önce tapu iptali ve tescil davası açtığını, bunun Mahkemece reddedildiğini, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğini ayrıca Yargıtay tarafından onandığını, bahse konu Mahkeme ilamları ile davalının borçlu olmadığının tespit edildiğini, huzurdaki davanın reddi gerektiğini, bir üyeye kesin maliyet çıkartılıp bu miktar ödendikten sonra ferdileştirme ile daire üyeye tescil edilmişse bu maliyetin yanlış olduğu hususunda genel kurulda karar alınmayıp, yeniden ve esas sözleşmede belirtilen usulde gerçek ve doğru maliyet hesaplanıp üyelere tebliğ ettirilip kesinleştirilmedikçe daha önceki maliyetin geçerli bir maliyet olacağını, davacının talep ettiği 9.500,00-TL’nin ne olduğunun anlaşılamadığını, herkesin ödemesi gereken bir aidat mı, aylık mı yıllık mı olduğunun belli olmadığını, talep edilen ek maliyet ise bunun mümkün olmayacağını, davacının dayanak gösterdiği Ankara BAM 23, H.D.’nin 2018/687 E, 2019/677 K sayılı ilamının hukuken hatalı olduğunu, kooperatif tip ana sözleşmesine göre ortaklara kesin maliyet yapıldıktan sonra inşaat maliyetinin istenemeyeceğini, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın hakkaniyete aykırı, kooperatif ortağı ile kooperatif arasındaki ortaklık sözleşmesinde yer alan ahde vefa ilkesine uymadığını, kooperatif üyesinin amacının kooperatife ait yükümlülükleri yerine getirmek ve bunun karşılığında taşınmaz edinmek olduğunu, davalının da bu amaç doğrultusunda üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, kesin hesap cetvelinde davacı kooperatifin tasfiyeye kadar yapacağı genel gider masrafları ve sair giderler ile risk payının hesaplamaya dahil edildiğini ve davalıdan tahsil edildiğini, Kayseri 1. ATM’nin 2020/10 E sayılı dosyasında genel kurul karanının iptalinin talep edildiğini bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötnü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Somut olayda 21/06/2015 tarihli genel kurulunun 7. nolu maddesi uyarınca icra takibi yapılmış ve yapılan itiraz neticesinde 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.512,52TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptali için iş bu dava açılmıştır. İcra takibinde talep edilen alacak kesin maliyet hesabı alacağı değildir. Bu nedenlede 18/11/2018 tarihli genel kurulun 6 nolu oybirliğiyle kabul edilen maddesindeki önceki maliyet hesaplarının onaylanmamasına ve kabul edilmemesine dair hükmünün iş bu davadaki talebi etkilemeyeceği zaten aynı maddenin devamında 9.500,00 TL ödemeyen üyeler hakkında yasal işlem başlatılacağı ve bu üyelerden istenebileceğinin açıkça belirtildiği anlaşılmıştır. Genel kurul tarihi itibariyle kooperatif üyesi olan davalı yönünden 21/06/2015 tarihli genel kurul kararları bağlayıcıdır ve davacının uyması gerekmektedir. Davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan bedelden 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. Maddesindeki eşitlik ilkesi gereğince sorumlu olduğu anlaşıldığından açılan davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.512,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 18.012,52 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yasal faiz oranının %100’ünü aşmayacak oranda (yıllık %18) asıl alacağa faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nın 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davanın kabulüne karar verilen alacak miktarının likit yani belirlenebilir bir alacak miktarı olduğundan asıl alacak üzerinden davalı aleyhinde icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş, davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.512,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 18.012,52 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yasal faiz oranının %100’ünü aşmayacak oranda (yıllık %18) asıl alacağa faiz yürütülmesine, itirazın iptaline karar verilen asıl alacak miktarı olan 9.500,00 TL’nin % 20’si oranında (1.900,00-TL) icra inkâr tazminatının davalı-borçludan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı taraf, konut maliyeti ve genel gider borcu adı altında müvekkilden alacağı olduğunu iddia ettiğini ve alacağın tahsilini talep ettiğini, ancak talep edilen alacaktan müvekkilinin sorumlu olmadığını, müvekkilinin, davacı kooperatife üye olduğu tarihinden itibaren tüm yükümlülükleri yerine getirmiş ve aidatlarını düzenli olarak ödediğini, müvekkilinin, kooperatifin kesin hesap sonucu belirlemiş olduğu bedeli ödemiş, kooperatifle ibralaşmış ve herhangi bir borcu kalmadığını, müvekkil kesin maliyet hesabına ilişkin borcu ödedikten sonra ferdileşme yoluyla kura’ya karşılık gelen taşınmaz müvekkil adına tescil edildiğini, ayrıca kooperatif tarafından talep edilen 9.500.00.TL’nin içeriğinin ne olduğu ne için talep edildiği dosya içeriğinden anlaşılamadığını, eğer talep edilen ek maliyet ise bahsedilen nedenlerden dolayı ve genel kurulda ek maliyet ile ilgili bir gündem oluşturulmadan bu konu hakkında görüşülmeden karar alınamayacağını, müteahhide ödenmesi istenemeyeceğini, kooperatifin ek maliyet hesabı, gerçek ve doğru olmayan kesin maliyet halinde mümkün olduğunu, bir yönetim kurulu üyesinin aidat belirlenir iken ortaya ek maliyet ile ilgili teklif sunması ve bununda genel kurulda kabul edilmesi ile ek maliyet belirlemesi yapmak mümkün olmadığını, bu esas sözleşmenin öngördüğü kesin maliyet belirleme usulüne aykırı ve geçersiz olduğunu, aynı zamanda KOOPK M.23’teki emredici nitelikteki eşitlik ilkesine aykırı olup ve butlan yaptırımına tabi olduğunu, kooperatifler ana sözleşmede belirtilen kesin maliyet metodunu belli bir süre inşaatları aidat ile finanse etmekte, sonra geri kalan inşaatlar için uygulama yoluna gitmekte, böylece aldıkları kesin maliyet şeklindeki toplu para ile ortaklarının bir kısmını daire sahibi yapmakta ve diğer üyeler için kaynak yarattığını, ancak çoğu zaman yapılan hesap ileri yıllardaki maliyete uymayınca eski kesin hesap iptal edilip, yeniden kesin maliyet hesabı yapıldığını, uyuşmazlık konusu olayda da 2011 yılı kesin maliyeti iptal edilip, 2018 de tekrar kesin maliyet yapılmaya çalışıldığını, BAM kararına göre ise davacı kooperatif her ne kadar kesin maliyet demiş olsa de ve ana sözleşmede m.61-63 uygulasa dahi inşaatlar devam ediyorsa bu kesin maliyet olmadığını ve genel kurulda inşaat maliyetlerine yönelik alınacak her karar da tüm ortakları bağlayacağını, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar hakkaniyet ilkesine tamamen aykırı olup, kooperatif ortağı ile kooperatif arasındaki ortaklık sözleşmesinde yer alan ahde vefa ilkesine de uymadığı gözetilmesi gerektiğini, genel kurulda yönetim kurulu tarafından beyan edilen ama hiçbir şekilde hesaplanmamış maliyetler ve vb. giderler üyelere sırf genel kurul karar aldı diye talep konusu yapılamayacağını, yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, istinaf talebinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Dava, kooperatif genel kurul kararı ile belirlenen inşaat finansman giderinin tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.Somut uyuşmazlıkta davacı, kooperatifin ortağı olan davalının 21/06/2015 tarihli genel kurulda, devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için kararlaştırılan miktarı ödememesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ettiği, davacı kooperatife karşı olan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı kooperatifle karşılıklı olarak ibralaştıklarını, kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, bu nedenle açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunduğu görülmüştür. Uyuşmazlık, davalının takip konusu borçtan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda 6. gündem maddesinde, “…kooperatifin kalan inşaatların tespitinin yapılması, (kesin hesap) maliyetinin belirlenmesi, tahsilatının bir takvime bağlanmasını ve takvime bağlanan ve takvim süreci belirlenen tahsilat miktarlarının süresinde ödenmemesi durumun da geciken her bir ay için ayrıca aylık net %1,5 gecikme zammı alınması, kooperatif yönetim kurulu ile görüşüp kesin maliyeti belirlenen üyelerin kooperatiften izin almak kaydı ile borçlarının bir kısmının veya tamamının kooperatif yüklenicisi ile pazarlık yaparak borcunu ödemesi konusunda iş ve işlemleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi” oy birliği ile kabul edilmiş; 7. gündem maddesinde de, “Ortaklık aidatlarının belirlenmesi maddesine geçildi. Yönetim kurulu üyesi … söz alarak ortakların kalan inşaatlar için inşaat maliyeti olarak yaklaşık 9.500.00 tl’nin bir önceki madde de görüşülerek kabul edilen hususlar doğrultusunda ortaklarımızın ödemesi gereken kesin maliyet bedellerinin yönetim kurulumuzun alacağı ödeme planı kararı doğrultusunda ortaklarımızın yükümlülüklerini yerine getirmesi veya yönetim kurulumuzdan görüşerek izin almak kaydı ile yükümlülüklerini müteahhide karşı yerine getirmesi kaydı ile üyelik aidatı alınmamasını teklif etti bunu üzerine oylamaya geçildi.Yapılan oylamada teklif oy birliği ile kabul edildi.” şeklinde karar alınmıştır.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.Anılan genel kurulun 7. gündem maddesinin iptali talebiyle, bir kısım davacı tarafından Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1113 E. sayılı dosyası ile dava açıldığı, mahkemece 25.04.2016 tarihli kararla davacıların tamamının kooperatif üyeliğinden dava tarihinden önce istifa ettikleri, dava koşulu bulunan hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verildiği, kararın taraf vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarih ve 2016/6318 E., 2019/4277 K. kararı ile, genel kurul kararının iptali davalarında üyenin yargılamanın sonuna kadar kooperatif üyeliğinin devam etmesinin dava şartı olduğu, mahkemenin bu konudaki tespitinin doğru olduğu ancak iptali istenen genel kurul kararı davacıları bizzat ilgilendirdiğinden ve istifadan sonra dahi genel kurulda tespit edilen bu bedel kendisinden isteneceğinden davacıların genel kurul kararının iptalini istemekte hukuki yararları bulunduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, dosyanın bozma sonrası mahkemenin 2020/10 E. sayısına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesindeki, genel kurul kararları aleyhine “pay sahipleri”nin dava açabilecekleri yolundaki hükmü dikkate alınarak, söz konusu maddenin uygulanması tedbiren durdurulmadığından bu dosyanın bekletici sorun yapılmasına gerek görülmemiştir.Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir.Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. İbra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. (aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı)Davalı tarafça, kooperatif ortaklığının anılan genel kurul tarihinden sonra sona erdiği, davalının istifasının 29.06.2015 tarihli olduğu görülmüştür. Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur. Ancak satış sonrası genel gider aidatlarından taşınmazı alan kişi sorumlu olacaktır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar)Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne, icra inkar tazminatına karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 08/10/2021 tarih ve 2021/217 E – 2021/796 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 1.230,43 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 307,65 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 922,78 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 16/12/2021