Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1907 E. 2021/2034 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1907
KARAR NO: 2021/2034
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2021
NUMARASI: 2019/558 E. 2021/688 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 29/11/2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/07/2021 tarih ve 2019/558 E – 2021/688 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacı kooperatif genel kurulunda alınan karar uyarınca kesin hesap ve ek kesin hesap maliyeti çıkartıldığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini, aynı toplantının 9. maddesinde Denizbank A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeni ile kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartları dahilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, daha sonra 24/05/2019 tarih 24 sayılı ve kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatif vekiline yetki verildiğini, kooperatif ana sözleşmesinin 61. maddesine göre kendisine konut tahsis edilen ortakların kesin maliyet hesabı yapılmadan kooperatif ortaklığından çıkmasının mümkün olmadığını, davacı kooperatifte takip dayanakları olan kesin maliyet hesabı ile ek maliyet dışında daha önce kesin maliyet hesabı yapılmadığını, davacı kooperatifte ilk defa 2010 yılında kesin hesap yapılması ve ortakların borçlarının belirlenerek ferdileşme yoluyla tapu verilmesi konusunun genel kurulun gündemine geldiğini, 09.05.2010 tarihli genel kurulun 6. gündem maddesinde bu konuda yönetim kurulunca yapılan hesabın kabul edilmediği ve yönetime yetki verilmediğini, 2015 yılında oluşturulan teknik heyet marifeti ile kesin hesap maliyetinin çıkartıldığını, bu maliyet raporunun İncesu Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı işlemi ile onaylandığını, bu kesin maliyet ve şerefiye hesabının tüm üyelere tebliğ edildiğini ve itiraz hakkının tanındığını, kooperatif üyelerinin bir kısmının bağımsız bölüm tapularını devralmalarını fırsat bilerek borçlarını ödemeye yanaşmadığı için daha önce yapılandırılan banka borçlarının zamanında ödenmediğini ve inşaatlara devam edilmediğini, bu nedenle kooperatifin acze düştüğünü, davacı kooperatifin 2014 yılından beri iflas erteleme sürecinde olduğunu, 2014 yılı itibari ile ödenmesi gereken 19.500.000,00 TL banka kredi borcu, yapması gereken 98 dairelik iki blok inşaatı ve ayrılan ortaklara geri ödemesi gereken 1.500.000,00 TL civarında borcunun bulunduğunu, alacaklı Denizbank ile borcun 18.000.000,00 TL’de sabitlenmesi hususunda protokol yapıldığını ancak aralarında davalının olduğu kooperatif üyelerinin borçlarını ödememesi nedeni ile protokolün feshedildiğini, ödeme yapan diğer ortaklardan yapılan tahsilatlarla bankaya yapıaln ödemeler neticesinde borcun 12.600.000,00 TL’ye düştüğünü, bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıp tüm üyelerin ipotekli evlerini atışa çıkarması üzerine kooperatif ile banka arasında uzlaşma tutanağının düzenlendiğini ve kooperatif borcunun 12.600.000,00 TL’ye sabitlendiğini, kooperatifin borcunu ödeyebilmesinin üyelerin ödeme yapmasına bağlı olduğunu, bu nedenle kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılmasının genel kurulun gündemine alındığını, kooperatifçe çıkartılan bu ek maliyetin Kooperatifler Kanunu 32. ve 54. maddelerinde düzenlenen ek ödeme niteliğinde olmadığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesi ile kesin maliyet hesabı sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiği, aynı toplantının 9. maddesinde Denizbank A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması ve inşaatların tamamlanması nedeni ile kök maliyete ek olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartları dahilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, genel kurulun 11. maddesi ile de çıkan kesin hesap borçlarını tamamen ödemeyen ortakların kooperatif ortaklığından çıkartılmasının karara bağlandığını, bu kararın herhangi bir itiraza uğramadan ve dava açılmadan kesinleştiğini, alınan bu genel kurul kararlarından sonra Yönetim Kurulunun yetkilendirdiği teknik heyetin çalışması sonucu kooperatifin kesin hesap maliyet borcunu ödememiş her bir ortağa kök maliyete ilave olarak 16.301,89 TL ek maliyet çıkarttığını, Yönetim Kurulunca ek maliyet ile üyelerin toplam borcunu gösteren hesap cetvelinin her bir üyeye tebliğ edildiğini, alınan genel kurul kararı ve gönderilen hesap cetveline göre her üyenin kooperatife olan toplam borcunu 01/02/2019-31/01/2021 tarihleri arasından toplam 24 taksitte ödemesi gerektiğini, ilk taksitin son ödeme tarihinin 28/02/2019 olduğunu, 24/05/2019 tarihli 24 sayılı ve kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatif vekiline yetki verildiğini, işbu davanın kök ve ek maliyet borçlarının ilk 4 taksidini ödeme temerrüde düşen ve bu amaçla yapılan takibe haksız olarak itiraz eden kooperatif ortaklarına açıldığını, davalı ile aynı durumda olan bir kısım kooperatif ortaklarına karşı kesin hesap şerefiye bedeli borçları için 2016 yılında takip başlatıldığını, itiraz üzerine açılan Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1529 Esas sayılı davanın kooperatif lehine sonuçlandığını ve halen istinaf aşamasında olduğunu, bu karar ile davalıların tapu alırken yaptıkları ödeme dışında borçlarının bulunmadığına ve artık kooperatif üyesi olmadıklarına dair temel savunmalarının red edildiğini, davalının kooperatife toplam borcunun 76.722,78 TL olduğunu, 01/02/2019 tarihinden başlamak üzere 31/01/2021 tarihine kadar her ay 3.196,78 TL ödemesi gerektiğini, davalının 4 taksidini geciktrimesi üzerine aleyhinde Kayseri 5.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının borca vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalının asıl alacağın %20’sioranında tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hak düşürücü süre itirazında ve zaman aşımı def’inde bulunduğunu, davacı tarafça talep edilen alacağın Kooperatifler Kanunu’nun 52. maddesi anlamında ek ödeme niteliğinde olduğunu, davacı tarafça 2010 yılında kesin maliyetin çıkarıldığını, yine davacı kooperatif tarafından davalıya tebliğ edilen 24/03/2015 tarihli belgenin de davacı tarafça daha önce kesin maliyet ve şerefiye bedeli hesaplamasının yapıldığının delili niteliğinde olduğunu, bu yazıda üyelere dört farklı ödeme seçeneği sunulduğunu, davalının peşin ödeme seçeneğini seçerek 48.000,00 TL peşin ödeme karşılığı tapusunu aldığını, davalının ara dönem ek ödemelerini de ödediğini ve hatta davalının erken teslimden sapladığı fayda nedeni ile kesin maliyet bedelinin %10’u tutarında ilave ödeme yaptığını, tapu devri üzerine üyeliğin son bulduğunu, ibradan dokuz yıl geçtikten sonra haksız ek ödeme talep edilmesinin kötü niyetli olduğunu, alacağın likit olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında “…Yapılan tüm açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davacının takip tarihi itibari ile davalıdankesin maliyet alacağı için 8.487,59 TL ana para ve 119,29 TL işlemiş faiz alacağının olduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı cevap dilekçesinde süresi içinde zaman aşımı def’ini ileri sürmüş ise de üyenin inşaat maliyeti ile ilgili aidat yükümlülüğü zamanaşımına uğramaz (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/391 Esas 2020/1615 Karar, 2016/8913 Esas 2020/237 Karar, 2016/8366 Esas 2019/5332 Karar sayılı içtihatları). İzah edilen nedenle davalının zaman aşımı def’i yerinde görülmemiştir.Davacı, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davacı kooperatif alacağı, kesin ve ek maliyet hesabı sonucu çıkarılan ve ödeme tablosu davalıya tebliğ edilen borç tutarından kaynaklanmakta olup, davalı borçlu tarafından kendisine devredilen taşınmazın m² cinsi büyüklüğü, kesin maliyet bedelinin kooperatif genel kurul kararında alınmış olması, dolayısıyla alacağın belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle alacağın likit nitelikte olduğu anlaşılmış, haksız itiraz nedeniyle yasal koşulları oluşan icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davanın reddine karar verilen kısmı yönünden ise davacının takip balşatmakta kötüniyetli olduğunun davalı tarafça ispatlanamaması nedeniyle kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmayacağı sonucuna varılmıştır.İşbu dava ile aynı mahiyette olan Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/505 Esas 2020/727 Karar sayılı kararında mahkemece kesin maliyet alacağı yönünden icra takibine vaki itirazın iptaline, kesin maliyet alacağından kaynaklanan fazlaya ilişkin talep yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, söz konusu hükme karşı yapılan istinaf başvurusu sonucu Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi Başkanlığı 2021/838 Esas 2021/969 Karar sayılı ilamı ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.İzah edilen nedenlerle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile kapatılan Kayseri 5.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 8.487,59 TL asıl alacak ve 119,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.606,88 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine, davacının fazlaya ilişkin kısımla ilgili itirazın iptali talebinin reddine, itirazın iptaline karar verilen 8.606,88 TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş ve mahkememizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı kooperatif tarafından genel kurulda alınan karar uyarınca kesin hesap ve ek maliyet çıkartıldığını ve 06/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8.maddesi ile kesin maliyet sonucu müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itiraza ilişkin olarak görülen itirazın iptali davasında ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın yasaya aykırı olduğunu, öncelikle hükme esas alınan bilirkişi raporlarının yasaya aykırı olup, usule aykırı bilirkişi raporu esas alınarak karar verilemeyeceğini, tevdii edilen bilirkişi heyeti tarafından başlıklar halinde yapılan tespitler 6100 sayılı Kanun m.266 kapsamında hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözülmesi gereken hukuki hususlarda yapmış olduğu tespitler niteliğinde olup, bilirkişinin hukuksal konularda bilgi verme ve hukuksal değerlendirme yapma yetkisi bulunmadığını, bu cihetle; dosyaya sunulan bilirkişi raporunda müvekkilinin kooperatif üyesi olup olmadığı ve üyeliğin niteliği, davacının takibe konu bedeli talep edip edemeyeceği, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususları hukuksal konular olduğunu, bu hususlarda yapılan bilirkişi değerlendirmelerinin 6100 sayılı Kanun 266.maddesine aykırılık teşkil ettiğini, davacı kooperatif tarafından 23/01/2010 yılında yapılan genel kurul toplantısında alınan karar uyarınca müvekkiline kesin maliyet çıkartıldığını, müvekkilinin davacı kooperatif tarafından 2010 yılında yapılan genel kurul toplantısında çıkartılan kesin maliyet hesabından yükümlü olduğu meblağı ödediğini, davacı kooperatif yönetim kurulu başkanlığı tarafından müvekkiline tebliğ edilen belgede şeklinde beyanın mevcut olduğunu, anılan tebliğ evrakının devamında ise kooperatif üyelerine 4 farklı ödeme seçeneği sunulduğunu ve üyelerin kesin maliyet hesabı uyarınca yükümlü oldukları meblağı ödemelerinin istendiğini, müvekkilinde iyi niyetli olarak peşin ödeme seçeneğini kullandığını ve 48.000 TL peşin ödeme yaparak bağımsız bölüm tapusunu devraldığını,İlk derece mahkemesince gerekçeli kararın 7.sayfasında ” Kooperatifin ana sözleşmesinin 61. maddesinde konut maliyetlerinin tespitinde uygulanacak metodun ne olduğunun açık bir şekilde düzenlenmiş olup, bu metoda uygun şekilde davacı kooperatifin ilk kesin maliyet olarak davalının ödemesi gereken bir bedeli belirlemiş ve bunu da davalıya tebliğ etmiş ise sonradan ve yeniden yönetim kurulu tarafından kesin maliyet çıkarılması mümkün değildir. Çıkarır ise de bu işlem yetkisiz kurulun çıkarmış olduğu bir işlemdir ve Medeni Kanunun 2. maddesi kapsamında iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil eder. ” şeklinde değerlendirme yapıldığını, ancak yeniden yapılacak genel kurul ile yeniden kesin maliyet çıkartmanın sebepleri açıkça anlatılarak yeniden kesin maliyet hesabı yapılacağı şeklindeki değerlendirmeyi kabul etmediklerini, müvekkili kooperatif yönetim kurulu tarafından kendisine ‘kesin maliyet hesabı ‘ adı altında kendisine tebliğ edilen maliyet hesabı uyarınca iyiniyetli olarak borcunu peşin olarak ödediğini ve kooperatif üyeliğinden doğan borcunun kalmadığına dair ibraname kendisine verildiğini, bu halde müvekkilinin iyi niyetli olarak hareket etmiş olmasına rağmen davacı kooperatif tarafından aradan on yıllık geçen zaman diliminden sonra yeniden kesin maliyet hesabı yapıldığı gerekçesi ile müvekkiline ek ödeme ve kesin maliyetten doğan borcu ödemesinin talep edilmesi açıkça hakkın kötüye kullanılması ve dürüstlük kuralına aykırılık niteliğinde olup, Medeni Kanunun 2.maddesi gereğince hukuk düzenince korunmayacağını, davacı kooperatif tarafından ikame edilen iş bu davanın öncelikle Medeni Kanun 2.maddesi uyarınca reddi gerekmekte iken ilk derece mahkemesince zorlama bir yorum ve değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu,İlk derece mahkemesi tarafından bu değerlendirmeye dayanak gösterilen “ancak davacı kooperatifin inşaatlarının devam ettiği bilinmektedir. Söz konusu belge düzenlendikten sonra kooperatifin kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda söz konusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır.” değerlendirmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin anılan tarihte edimi ifa etmekle yükümlü bulunduğu kooperatif yönetim kurulu kararına güvenerek ve iyiniyetli olarak çıkartılan kesin maliyet bedelini ödediğini, müvekkilinin ödeme anındaki iyiniyetine karşılık, davacı kooperatifin müvekkili ve diğer tüm üyeleri mağdur edecek olan bu kötüniyetli davranışı hukuk düzeni tarafından korunduğunu ve dürüstlük kuralının ihlal edildiğini, dosyaya sunulan bilirkişi ek raporunda da geçtiği üzere çıkartılan kesin maliyet tarihi itibariyle üye sayısının 378 kişi olduğu hususunda dahi kesin bir delil mevcut olmadığının bildirildiğini, davacı kooperatif tarafından kesin olmayan üye sayıları ve varsayımsal tahmine dayalı rakamlar esas alınarak hesaplama yapılamayacağını, bu şekilde yapılan ek maliyet yahut kesin maliyet hesaplarının geçerli olmayacağının açık olduğunu, ancak ilk derece mahkemesince bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, alacak miktarının alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile tespit edilebilmiş olup, bu halde müvekkili aleyhine alacağın likit olduğu gerekçesiyle kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira alacak miktarının icra takibine itiraz anında belirlenebilir olmayıp, yargılama safhasında bilirkişi marifetiyle tespit yapılabildiğini, bu halde müvekkili aleyhinde başlatılan icra takibine itiraz etmesinin yerinde olduğunu, müvekkili tarafından itiraz edilmemesi halinde davanın kısmi kabulüne karar verilmesinin de dikkate alındığında haklılığını gösterdiğini, aksi takdirde müvekkili hakkında başlatılan icra takibinin kesinleşeceğini, davacı taraf lehine kısmen kabul edilen miktar yönünden %20 icra inkar tazminatına hükmedildiğini, reddedilen kısım yönünden ise müvekkili şirket yönünden kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/558 E. 2021/688 K. Sayılı karanının istinafen kaldırılmasın , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;Davalının üyelik başvurusunda “davalı kooperatif ana sözleşmesini okuduğunu, ön görülen bütün amaç ve hükümlerini aynen kabul ettiğini, 130 m2’lik daire için kooperatife üye olmak istediğini” belirttiğini, davalının, davacı kooperatifin üyesi olduğu tartışmaya mahal vermeyecek şekilde açık olduğunu, davalı kooperatifin, davacının üyeliğinden sonraki tarihli genel kurul hazirun cetvelinde ve genel kurul toplantılarına ilişkin posta alındı listelerinde de davacının adının yer aldığını, davalıya, müvekkili kooperatif tarafından tapusu verildiğini, müvekkili kooperatifin uygulamasında tapuların devredilmesinin ortakların borcu olmadığı anlamına gelmediğini, zira gerek huzurdaki davalı gerekse bir çok üye kooperatiften tapularını devralmalarına rağmen maliyet borçlarının devam ettiğini, kaldı ki bir çok kooperatifin de üyeleri mağdur etmemek ve toplu ödeme almak amacı ile uygulamada tapuları önceden üyelere verdiklerinin görüldüğünü, davalının hem tapuyu aldığını, hem de kooperatife üye olmadığını iddia ettiğini, bu hususun kooperatif mantığının ruhuna ve amacına aykırı olduğunu, gerek kooperatif kayıtlarına gerekse ekte sunulan belgelere göre davalının kooperatif ortağı olduğunun açık ve kesin olduğunu, kooperatifçe çıkartılan ek maliyetin, Kooperatifler Kanunu m.32 ve m.54’de öngörülen ek ödeme niteliğinde olmadığını, kararlaştırılan ve takip konusu borca dahil olan bu ek maliyetin, inşaatların tamamlanması ve banka borçlarının ve diğere borçların ödenmesi için kararlaştırılan bir esas ödeme olduğunu, olayda bilanço açığını kapatmak amaçlı bir ek ödeme talebinin söz konusu olmadığını, müvekkili kooperatifin işletmesel faaliyetleri içerisinde kesin maliyet hesapları henüz çıkartılmadan özetle üyeler ile akçeli konularda hesaplaşmadan tapu devirlerini gerçekleştirdiğini, yapılan bu tapu devirlerinin nedeni ile davalının borcu olmadığı yönündeki itirazlarının yersiz olduğunu, müvekkili kooperatifin tüm üyeleri için esas sözleşmesine ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na uygun olarak kesin maliyet ve şerefiye hesabı yaptırdığını, çıkan hesabı usulünce üyelerine tebliğ ettiğini, itiraz imkânı verdiğini ve yapılan itirazları cevaplandırarak ortakların kesin maliyet hesabı borçlarını kesinleştirdiğini, fakat kooperatif üyelerinin büyük kısmının borçlarını ödemeye yanaşmaması sebebiyle yapılandırılan banka borçlarının zamanında ödenemediğini ve inşaatlara devam edilemediğini kooperatifler kanununda düzenlenen eşitlik ilkesi gözetilerek, geçen sürede değişen koşullar ve özellikle Denizbank A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeni ile kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılmasının genel kurulun gündemine alındığını, 30.06.2018 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının 9. Maddesi ile genel kurulca ek maliyet çıkartılmasının kabul edildiğini ve kararın kesinleştiğini, alınan bu genel kurul kararlarından sonra YK nun yetkilendirdiği teknik heyetin çalışması sonucu kooperatifin kesin hesap maliyet borcunu ödemediğini, her bir ortağına kök maliyete ilave olarak 16.301,89 TL ek maliyet çıkartıldığını, YK’nca ek maliyet ile üyelerin toplam borcunu gösteren hesap cetvelinin her bir üyeye tebliğ edildiğini, alınan genel kurul kararı ve gönderilen hesap cetveline göre her üye kooperatife olan toplam borcunu 01.02.2019 – 31.01.2021 tarihleri arasında toplam 24 taksitte ödemesi gerekeceğini, ilk taksitin son ödeme tarihinin ise 28.02.2019 olduğunu, daha sonra 24.05.2019 tarih 24 sayılı ve kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatif vekiline yetki verildiğini, davalı yanın her ne kadar borcu olmadığını ileri sürse de kooperatif ana sözleşmesinin 61. Maddesine göre, kendisine konut tahsis edilen ortakların, kesin maliyet hesabı yapılmadan kooperatif ortaklığından çıkmasının mümkün olmadığını, müvekkili kooperatifte kesin maliyet hesabı ile ek maliyet dışında daha önce kesin maliyet hesabı yapılmadığını, müvekkili kooperatifte ilk defa 2010 yılında kesin hesap yapılması ve ortakların borçlarının belirlenerek ferdileşme yoluyla tapu verilmesi konusunun gündeme geldiğini, 09.05.2010 tarihli genel kurulun 6. Gündem maddesinde bu konuda yönetim kurulunca yapılan hesabın kabul edilmediğini ve bu konuda yönetime yetki verilmesi teklifinin de reddedildiğini, 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantısının 8: maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edilmiş olup aynı toplantının 9. maddesinde Denizbank A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeni ile kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartları dâhilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, genel kurulun 11. maddesinde ise çıkan kesin hesap borçlarını tamamen ödeyen ortakların kooperatif ortaklığından çıkartılmasının karar altına alındığını ve bu kararın herhangi bir itiraza uğramadan ve dava açılmadan kesinleştiğini, dolayısıyla kooperatifte daha önce yapılmış bir kesin hesap bulunmadığından davalının borcu ödediği iddiasının gerçek dışı olup dava konusu takibe dayanak kesin hesap ve ek hesap maliyetlerinin tamamen ödenmesi halinde davalı yanın üyelik ilişiği kesilebileceğini, davalının da aralarında bulunduğu bir kısım ortakların, henüz borçları bitmeden tapu almış olmalarını fırsat bilerek, “kooperatifin kalan inşaatlarına ve 19.500.000,00 TL tutarındaki banka kredi borcuna ve faizlerine karışmayız” şeklindeki yaklaşımlarının ve bundan kurtulmak için kooperatif ortağı olmadıklarına dair iddialarının hem yasal dayanaktan yoksun hem de kötüniyetli bir yaklaşım olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre sabit fiyatla-peşin ödemeyle ortak olmak ya açık bir ana sözleşme hükmüyle ya da bizzat üyenin adı zikredilerek genel kurulda konu tartışılıp karara bağlanmak suretiyle olabileceğini, daha önce kesin maliyet hesabı yapılmadığı için ve genel kurulun bu yönde bir kararı olmadığından davacının sabit fiyatlı-peşin ödemeli ortak olduğundan da söz edilemeyeceğini, hatta müvekkili kooperatif genel kurulunda ortakların sabit-peşin bedelli üyeliğine dair bir karar alınmadığı gibi aksine, 09.05.2010 tarihli genel kurul toplantısının 6. Maddesi ile yönetim kurulu tarafından yaptırılan hesabın reddedilerek tüm ortakların aidat borçlarının devam edeceği yönünde karar alındığını, müvekkili kooperatifte hiçbir zaman sabit fiyatla/peşin bedelle üyelik uygulaması yapılmadığını, kesin maliyet ve şerefiye hesapları ile ek maliyet yapılırken Kooperatifler Kanunu m.23’de düzenlenen hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi ve esas sözleşmedeki endeksleme sistemi uygulandığını, değişen koşullar göz önüne alındığını böylece aidat ödeme tarih ve miktarları farklı olan ortaklar ve tapu alırken toplu ön ödeme yapan üyelerin durumunun gözetildiğini, ön ödeme yapan üyelerin toplu ödemeleri endekslendiği için borçlarının nispeten daha düşük çıktığını, Yargıtay 23.HD’nin istikrar kazanmış kararlarında daire bedeli konusunda ilke olarak Kooperatifler Kanunun m.23 gereği tüm üyelerin hak ve vecibelerde eşit olduklarını, bu ilkenin dışına ancak bir genel kurul kararıyla çıkılabileceğini, genel kurulun sabit ve peşin bedel ile üyelik konusunda bir kararı yoksa tüm ortakların inşaatların finansmanı ve genel giderler yönünden aidat yükümlülüğünün devam edeceğinin belirtildiğini, müvekkili kooperatifin genel kurullarında üyelerin sabit fiyatla üye olduklarına veya kooperatif ile ilişiğinin kesildiğine dair açık veya zımnen hiçbir karar alınmadığını, ortak statülerinin devam ettiğini, davalı ile aynı durumda olan 100’den fazla kooperatif üyesinin, üye olmadıkları iddiasında olunca, kooperatifin banka borçları ile yarım inşaatların maliyet bedellerinin diğer ortaklarca karşılanması gerekeceğini ve aşırı bir maliyet çıkacağını, bu durumda, aynı tip daireleri davacının da içerisinde bulunduğu kooperatif ortaklarının yaklaşık 100.000 TL bedelle, diğer üyeler ise yaklaşık 350.000 TL bir bedelle almaktadır ki, bu durum kooperatiflerde hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi ile hiçbir şekilde bağdaşmayacağını, müvekkil kooperatifin Yönetim Kurulunca 2013 yılı öncesi bir kısım ortaklara verilen evraklarda “borçlarının bulunmadığı” ibareleri yazdığını, ilgili bu evrakların üyelere dönem itibari ile borçlarının olmadığını belirtmekte olup ileriye dönük borçtan kurtulmaları anlamına gelmediğini, aksi düşünüldüğünde yapılan işlemin yetkisiz organ tarafınca yapılmış olup yine kooperatif tüzel kişiliğini bağlamayacağını, Kooperatif üyelerinin borcunu ödeyerek ortaklıktan çıkmasına izin ancak kooperatifin genel kurulunca verilebilecek bir karar olduğunu, ilk derece mahkemesince, davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayanarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden sorumlu olduğunun kabulu gerekirken, yanılgılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, müvekkili kooperatifin 2014 yılından beri iflas erteleme sürecinde olup, 2014 yılı itibariyle ödemesi gereken 19.500.000 TL banka kredi borcunun, yapması gereken 98 dairelik iki blok inşaatı ve ayrılan ortaklara geri ödemesi gereken 1.500.000 TL civarında borcu bulunduğunu, Denizbank AŞ ile yapılan ilk protokol ile banka borcu 18.000.000 TL olarak sabitlendiğini ve taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacı ile aynı durumda olan 200’den fazla üye borçlarını ödemedikleri için kooperatif lehine olan bu ödeme protokolüne 2018 yılında kooperatif uyamadığını ve banka tarafından bu protokolün feshedildiğini, yine de iflas erteleme süresinde kooperatif tarafından çıkarılan kesin maliyet hesabı borcunu ödeyen ortaklardan yapılan tahsilatlarla bankaya yapılan ödemeler neticesinde banka borcu 12.600.000 TL’ye düşürüldüğünü, bankanın, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıp tüm üyelerin ipotekli evlerini satışa çıkarması üzerine, müvekkili kooperatif ile Denizbank AŞ arasında imzalanan … tarihli Uzlaşma Tutanağı imzalandığını ve kooperatifin bakiye borcunun 12.600.000 (onikimilyonaltıyüzbin) TL olarak sabitlenerek, iki ayda bir ödemeli olarak yapılandırılmadığını, kooperatifin bu protokole uyabilmesi ve kalan inşaatlarını yaparak henüz dairesini alamayan üyelerine daire verebilmesinin davacı ve aynı durumda olan üyelerin borçlarını ödemesine bağlı olduğunu, banka ile imzalanan uzlaşma protokolüne uyulamaması halinde bankanın geçmişe dönük temerrüt faizi talebinde bulunmasının söz konusu olabilecek ve banka borcu kat kat artacak ve kooperatif iflasa sürükleneceğini, bu durumda borcunu ödeyen kooperatif ortakların bankaya ipotekli daireleri satışa çıkarılacağını ve henüz evini alamayan üyelerin de ev sahibi olamayacağını beyan ederek Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.07.2021 tarih ve 2019/558 E. 2021/688K. sayılı ilamına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili istemiyle Kayseri 5. İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı dosyası ile başlatılmış icra takiplerine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında; alacaklının S.S. … Konut Yapı Kooperatifi, borçlunun … olduğu, 12.787,12 -TL asıl alacak 353,13 TL işlemiş faiz olmak üzere 13.140,25 TL toplam alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun süresinde yaptığı itiraz ile takibin durduğu anlaşılmıştır.Kooperatifinin 30/06/2018 tarihli Genel kurul toplantısında alınan 8. numaralı kararda; kesin maliyet sonucu (tapusunu alan dairenin teslimi alan ve almayan üyeler itibariyle ayrı ayrı veya birlikte) belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksit halinde ödenmesinin kabul edildiği, 9. maddesinde ise 2014 yılında yapılan kesin maliyet hesabından sonra Denizbank A.Ş’ nin başlattığı icra takipleri ve işletilen temerrüt faizleri sebebiyle çıkan ek maliyet ve ek ödemelerin görüşülüp karara bağlandığı, bu doğrultuda Denizbank’ ın kooperatif için kullanılan kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeniyle yönetim kuruluna kök maliyete ek olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyeti de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartlarında ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği görülmüştür.Mahkemece aldırılan 24/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı Kooperatifin Kayseri 5.İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davalıdan 8,487,59-TL kesin maliyet taksit alacağı, 119,29-TL işlemiş faiz alacağının alacağının olduğunun belirtildiği görülmüştür.Bilindiği üzere Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur. (Yargıtay 23. HD 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar)Bu durumda mahkeme kararında usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davalının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.Aynı zamanda davacının davalı hakkında işbu ilamsız icra takibini başlatırken kötüniyetle hareket ettiği ve dolayısıyla İİK.67/2 mad gereği haksız ve kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden koşullarının oluşmaması nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi usul ve yasaya uygundur.Yine davaya konu alacak genel kurul kararına dayanmakta olup miktarı belli,hesaplanabilir nitelikte olup likiddir. Davalının itirazının haksız olduğu anlaşıldığından mahkemece davacı yararına icra inkar tazminatı hükmedilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.Açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesi kararının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir isabetsizliğin bulunmadığı, kamu düzenini ilgilendiren başkaca bir aykırılık da tespit edilemediğinden davalı tarafın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 madde
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/07/2021 tarih ve 2019/558 E – 2021/688 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 587,93 TL TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 146,98 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 440,95 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25/11/2021