Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1906 E. 2021/2054 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1906
KARAR NO: 2021/2054
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
ESAS NO: 2019/737
KARAR NO: 2021/860
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/11/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 29.11.2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ nin istinafa konu edilen 12/10/2021 tarih ve 2019/737 E – 2021/860 K kararına karşı süresi içinde davacı / davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kayseri’de mukim konut yapı kooperatifi olduğunu, kooperatifin 2010 hesap yılına ilişkin olarak 20/02/2011 tarihinde yapılan genel kurul gündem maddeleri arasında yer alan biten ve teslim edilen konutların geçici maliyetlerinin tespiti için komisyon kurulması belirlenen maliyetin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi maddesi gereğince üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyetinin çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, kooperatif genel kurulu tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesine ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, davalı üye ve kooperatiften dairesini alan diğer 196 üyeden yalnızca geçici maliyet bedellerinin alındığını, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetlerinin kooperatif üyelerine pay edilmediğini, hali hazırda 393 daire teslim edildiğini, bunların 196’sı kooperatif üyesi 197’si arsa sahiplerinin olduğunu, kooperatifin mevcut 305 üyesi bulunup henüz tapusunu almayan 109 üye bulunduğunu, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar, evlerini teslim alan üyeler için kullanılan banka kredisi borçları, vergi, SGK vs. borçların dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçların dairesini teslim almamış üyelere bırakıldığını, kooperatif tarafından yapılan 21/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların muhalefet şerhi olmaksızın oy birliğiyle alındığını, genel kurul toplantısının iptali amacı ile açılmış hiçbir dava bulunmadığını ve alınan tüm kararların kesinleştiğini, hesaplanan kesin maliyetlerin ana sözleşmenin 61. maddesindeki usule birebir uygun şekilde üyelere tebliğ edildiğini ve 15 günlük itiraz süreci ve devamındaki prosedür de tüm üyelere tanınarak ilgili sürecin 61. maddeye uygun olarak tamamlanmasının sağlandığını, davalının da müvekkili kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerden kura ile adına tahsis teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olduğunu, davalının kooperatif üyeliğinin henüz devam ettiğini, kooperatif tarafından verilen sürelere ve gönderilen ihtarlara rağmen davalının kooperatife olan kesin maliyet borcunu ödemediğinin tespit edildiğini, davalı ile yapılan arabuluculuk toplantısında da anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL kesin maliyet bedeli alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili kooperatife ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davalının kooperatif üyesi olmadığını, 2012 yılında tapusunu alarak kooperatif üyeliğinden ayrıldığı için genel kurul hazirun tutanaklarında dahi isminin yer almadığını, davacının davalıyı toplantılara dahi çağırmayarak davalının koooperatif üyeliğinden ayrılmasını onayladığını, 21/04/2019 tarihli genel kurulda önceki geçici ve kesin maliyet raporlarının neden geçersiz kabul edildiğinin açıklanmadığını, bu hususun keyfiliği doğuracağını, davacının davalıdan talep edebileceği bir alacağın olmadığını, var olsa bile zaman aşımına uğradığını, davacı kooperatifin eşitlik ilkesine aykırı davrandığını, davacının davalının 158.208,00 TL borçlu olduğunu iddia ederken 5.000,00 TL için kısmi dava açamayacağını, kesin maliyet belirlenirken usule uyulmadığını, davalının kooperatif tarafından ibra edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağının davalıdan tahsili talebine ilişkin alacak davasıdır. …Mahkememizce öncelikle davalının kooperatif üyesi olup olmadığı üzerinde durulmuştur. Davalı, taşınmazını iktisap ettikten sonra davacı kooperatif üyeliğinin son buludğunu, üyelik sıfatı bulunmadığı için kendisine karşı herhangi bir talepte bulunulamayacağını ileri sürmüştür. Kooperatiften karşı edim olan daire tapusunu alan ortak, kooperatif sona erene kadar kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmekle yükümlüdür (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar, 2013/1040 Esas 2013/2178 Karar). Somut olayda davalı taşınmazı davacıdan iktisap etmiş, kesin maliyet bedelini ödememiş ancak iktisap ettiği taşınmazı davacıya iade etmemiştir. Celp edilen tapu kaydından taşınmazın dava tarihinde davalı adına kayıtlı olduğu görülmüştür. Davalı, taşınmazı davacı kooperatife iade etmediği için davalının üyeliğinin devam ettiği anlaşılmıştır. Diğer taraftan davalının bir dönem genel kurullara çağrılmaması, adının hazirun tutanaklarında yer almaması, ortaklığının son bulduğu anlamına gelmez zira Kooperatifler Kanunu ve davacı kooperatif ana sözleşmesi gereği ortaklar kooperatif tasfiye oluncaya kadar hak ve borçlarda eşit olup, buna aykırı yönetim kurulu kararları veya temsil yetkisine sahip kişilerin bu yöndeki beyanları, Kooperatifler Kanunu’nun 23.maddesinin emredici nitelikteki hükmüne göre geçersizdir. Ayrıca kooperatif ortağına borcu olmadığına dair belge verilmesinin onun ortaklıktan ayrıldığı anlamına gelmemekte; bu belge yalnız belgenin verildiği tarih itibari ile o tarihe kadar yapılan inşaat maliyeti ve aidatlar için borcun olmadığı anlamına gelmektedir…. Belge tarihinden sonra ortaya çıkacak inşaat maliyeti nedeni ile davalının önceden ibra edilmesi düşünülemez zira davalının inşaat maliyetine katlanma yükümlülüğü aşağıda ayrıntısı ile izah edileceği üzere kooperatif tasfiye oluncaya kadar devam edecektir ve henüz yapılmamış inşaat maliyetinden yani doğmamış bir haktan yıllar önce feragat edilmesi mümkün değildir…. Somut olayda, davacı kooperatifin kendisine konut teslim edilmeyen üyeleri ile ilgili inşaat faaliyetlerine devam edildiği, genel kurullarında tasfiye sürecine girmesi ile ilgili bir karar alınmamış olduğu, davalı dahil olmak üzere bazı üyelerine tapu kayıtları verilmişse de tapusunu almayan başka üyelerin olduğu yani kooperatifin henüz amacına ulaşmamış olduğu anlaşıldığından, bu hükmün uygulama yeri bulunmamaktadır. Nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2018/1271 Esas 2018/961 Karar, 2018/876 Esas 2018/626 Karar, 2017/701 Esas 2018/200 Karar, 2017/1616 Esas 2018/89 Karar, 2017/1926 Esas 2018/83 Karar, 2017/1647 Esas 2018/82 Karar, 2017/1617 Esas 2018/81 Karar, 2017/1869 Esas 2917/1345 Karar, 2017/724 Esas 2017/1328 Karar sayılı emsal kararları da bu yöndedir. Kooperatif genel kurulu tarafından kabul edilmiş bir kesin maliyet olsa bile daha sonra yeni bir maliyet belirlenmesi mümkündür (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2011/2634 Esas 2012/724 Karar sayılı içtihadı). Zira değişen durumlar ve geçen zaman yeni bir kesin maliyet yapılmasını gerektirebilir. 21/04/2019 tarihli genel kurulda gündemin 10. maddesinde kooperatifin teslim edilen ve devam eden konutlarının teknik komisyon tarafından hazırlanan kesin maliyet hesaplarının görüşülmüş, şimdiye kadar belirlenmiş olan hesaplanan tüm geçici ve kesin maliyet bedellerinin iptaline ve kooperatifin daha önce teslim edilen ve teslim edilecek olan dairelerinin teknik komisyon marifetiyle yeniden kesin maliyet bedelinin hesaplanması için yönetim kuruluna yetki verilmiştir. Bu kararın değişen koşullara göre ve üyeler arasında eşitliğin sağlanması için alındığı bildirilmiştir. Bu karar doğrultusunda teknik komisyon oluşturulup 18/06/2019 tarihli kesin maliyet raporu kooperatif yönetim kuruluna sunulmuştur. Ayrıca teknik heyet konutlara yönelik kıymet taktiri (şerefiye) hesabı yapmış ve bunu Kayseri 1. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye sayılı işlemi ile tasdik ettirmiştir. Davacı kooperatif tarafından yaptırılan ve üyelere gönderilen kesin maliyet kooperatif ana sözleşmesinin 61. ve 63. maddelerine uygun olarak üyelerin yaptığı ödemeler ile inşaat maliyeti endekslenmiş, şerefiye bedeli dikkate alınarak üyelerin borcu belirlenmiştir. Kesin maliyet PTT vasıtası ile üyelere gönderilmiş, ayrıca yerel gazetede ilanen yayımlanmıştır. Toplanan delillerden davalının davacı kooperatifin üyesi olduğu, benimsenen bilirkişi raporunun içeriğine göre davalının daha önceden ödediği tutarın müteahhitlik karne katsayısı dikkate alınarak yeniden hesaplanması sonucu davalının ödemesi gereken kesin maliyet bedelinin 158.258,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar bilirkişi raporunda, davalının ödediği tutar, müteahhitlik karne kat sayısına ve sepet hesabına göre alternatifli hesaplanmış ise de kooperatif ana sözleşmesinin 61.maddesinde endekslemenin müteahhitlik karne kat sayısı esas alınarak yapılacağı açıkça düzenlendiğinden, bilirkişi raporunda müteahhitlik karne kat sayısına göre yapılan hesaplamaya itibar etmek gerekmiştir. İzah edilen tüm nedenlerle davacının davalıdan 158.258,00 TL talep edebileceği anlaşılmıştır. … Davacı vekili 30/06/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 158.258,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 29/10/2019 tarihinden ve 158.258,00 TL’sine ıslah tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve aynı tarihte ıslah harcını tamamlamıştır. …Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi ek raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 158.258,00 TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağını, davalıya ilanen yapılan tebligatın 27/07/2019 tarihli olduğu gözönüne alındığında davalı borcuna 28/08/2018 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davanın kabulü ile toplam 158.258,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 29/10/2019 tarihinden ve 158.258,00 TL’sine ıslah tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı taraf alacak talebi için banka mevduat faizi talep etmiş ise de kooperatif ile üyesi arasındaki somut uyuşmazlıkta uygulama imkanı bulunmadığından davacının asıl alacağa bankalarca mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesi talebi yerinde görülmemiş, Davacının alacak davasının kabulü ile toplam 158.258,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 29/10/2019 tarihinden ve 153.258,00 TL’sine ıslah tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme her ne kadar gerekçesinde ‘davalı, taşınmazı davacı kooperatife iade etmediği ve davacı kooperatif genel kurulunda davalının istifasının kabul edildiğine dair açık bir karar alınmadığı için davalının üyeliğinin devam ettiği anlaşılmıştır.’ şeklinde gerekçe ile müvekkilin üye olduğu kanaati ile aleyhine borç çıkarmışsa da müvekkil kendisine tebliğ edilen kesin maliyet bedelini ödemiş ilişik kesme belgesi düzenlenerek kendine verildiğini ve tapusunu aldığını, üye olmayan müvekkilin yıllar sonra haziruna eklenerek genel kurulda borç çıkarılması kanuna da aykırı olduğunu, müvekkilin davacı kooperatife borçlu olduğunu kabul etmemekle birlikte her ne kadar davacı kooperatif dava dilekçesinde ve bilirkişi raporunda da daha önce çıkarılan kesin maliyetlerin 2019 yılında yapılan genel kurul kararı ile iptal edildiği, bu kararın üyeler arasında eşitliğin sağlanmaması sebebiyle alındığı, bu sebeple kazanılmış geçerli olduğu ve kazanılmış hakları ihlal etmeyeceğinin değerlendirildiği, bu hususta da Y. 23. H. D. 2011/12 e. 2012/995 k. Sayılı ilamının örnek teşkil ettiğini belirtmişse de davacı kooperatifin halen kaç üyesi olduğu ve 2019 yılı kesin maliyetin kaç üyeye çıkarıldığı tespit edilmediğini, 21.04.2019 tarihli genel kurul tutanağında şimdiye kadar belirlenen tüm geçici ve kesin maliyetlerin iptaline karar verildiği belirtilmişse de kooperatif genel kurulunda; neden daha önceki kesin hesapların hatalı olduğunun açıkça belirtilmesi ve resmi tespitlerle gösterilmesi gerektiğini, aksi bir durumun keyfiliğe yol açacak ve istenilen her durumda yeniden kesin maliyet çıkarılabileceğini, bu yönüyle dahi genel kurul kararına göre yeniden borç çıkarılması hukuken mümkün olmadığını, ayrıca müvekkillerimizden … adına Kayseri 1. ATM’nin 2021/54 Esas sayılı dosyası ile davaya konu 21.04.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 10 no.lu kararın iptali ve yoklukla malül olduğunun tespiti talepli dava açılmış olup bu davada 2019 tarihli genel kurul toplantısına müvekkil ve müvekkil gibi kesin maliyeti ödemiş ilişiği kesilen bir çok üye 2019 tarihli hazirun listesinde ismi dahi olmadan, genel kurulda borç çıkarıldığını ve dava açılmış olup bu sebeple de 2019 tarihli genel kurulun zaten eşitlik ilkesine aykırı olduğu, alınan kararın yoklukla malül olduğu gerekçesi ile dava açıldığını, müvekkillere kesin maliyet sebebiyle açılan davalarda ise gerek bilirkişi raporlarında gerek yerel mahkeme kararlarında istifa yoluyla kooperatif ortaklığından ayrılarak iliişiği kesilmesinin mümkün olmadığı hatta bu kişilerin genel kurula davet edilmemesinin sehven yahut yönetim kurulunun hatası sonucu davet edilmemiş olabileceği, bu kişilerin sehven hazirunlarda yer almadığı yönünde tespitte bulunulduğunu ve müvekkillerin üye olduğundan bahisle aleyhine alacağa hükmedildiğini, davacı kooperatif 2019 yılı genel kuruluna 304 ortak olduğundan bahisle 304 kişi davet edilmesine rağmen yaklaşık 350 kişiye kesin maliyet yazısı tebliğ edildiğini, bu durumda kooperatifin ortak sayısının 304 kişi olmadığı dolayısıyla 80 kişi ile toplanamayacağı ve genel kurulun yoklukla malül olduğu açıktır. davacı kooperatifin eldeki davada talep ettiği kesin maliyet de ana sözleşmeye göre kesin maliyet olmayıp davacı tarafından talebi mümkün olmadığını, davacı taraf çıkarılan kesin maliyeti üyelere gazetede ilan etmek suretiyle tebliğ etmiş olup yargılama esnasında da defalarca belirtildiği üzere kooperatifin ana sözleşme 61. Maddesinde kesin maliyet raporunun yönetim kuruluna noter vasıtasıyla, taahhütlü mektup yahut elden tebliğ edilmek suretiyle gerçekleştirileceği düzenlendiğini, her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda tebliğin usulüne uygun olduğu belirtilmişse de bu husus hakimin hukuki bilgi ve birikimi ile çözülecek hususlardan olup mahkeme ise bu hususta herhangi bir gerekçe belirtmediğini, yıllarca genel kurula davet edilmeyen müvekkilin üyelik ile ilişkisinin kesildiği açık olup olup Yapı Kooperatifleri ana sözleşmesi ortakların Şahsi Sorumlulukları başlıklı 20. Maddesi, 1163 sayılı yasa gereği de davacının alacak talebi zamanaşımıan uğradığını, davalının yapılan ödemelerinin sepet hesabı yöntemine göre de değerlendirilmesi talep edilmiş yargılama esnasında bilirkişi raporları alınmamış fakat yerel mahkeme neden sepet hesabının uygulanmaması gerektiği yönünde gerekçesinde bir değerlendire yapmadığını, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar, evlerini teslim alan üyeler için kullanılan banka kredisi borçları, vergi, sgk vs. borçlar dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçlar dairesini teslim almamış üyelere bırakıldığını, tüm bu sebeplerle evini almamış kooperatif üyeleri açısından büyük mağduriyetler ortaya çıktığını, dosyaya sunulan ayrıntılı uzman görüşü raporu incelendiğinde davalı ile birlikte dairesini teslim alan diğer üyelere 21.04.2019 tarihli genel kurul kararı gereğince kesin maliyet bedelleri yansıtılmayacak olur ise halihazırda dairesini teslim almamış herhangi bir üyenin kesin maliyet bedeli borcu 581.181,00 TL olacak, ancak tüm üyelere genel kurul kararı uyarınca borç dağılımı yapılacak olur ise aynı üyenin borcu 176.801,00 TL olacağını, bu durumdan da anlaşılacağı üzere dairesini 2011 yılında alan üyenin ödemiş olduğu tutar ile halen dairesini almamış üye arasında fahiş farklar ortaya çıkacağını, böylece kooperatif hukukunun eşitlik ilkesine ve ruhuna aykırı bir durum oluşacak ve dairesini almamış üyeler ve arsa sahipleri telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayacağını, hem inşaat maliyetleri hem de üyelerin ödemiş olduğu bedellerin endekslemesi yapılırken kooperatif ana sözleşmesinin 61. Maddesinin (b) bendine göre usulüne uygun şekilde müteahhitlik karne katsayısına göre endeksleme yapıldığını, kesin maliyet hesabı, kooperatif üyelerinin tamamı hakkında kooperatife bildirdikleri adrese iadeli taahhütlü posta ile tebliğe çıkarıldığını ve müvekkil kooperatif tarafından üyelere taahhütlü posta yolu ile tebligat yapılması ile müvekkilin tebliğ yükümlülüğü sona erdiğini, ancak davalı gibi bir kısım üyeler adreslerini güncellemedikleri ve yeni adreslerini kooperatife bildirmedikleri için ve yine bir kısım üyeler gelen tebligatı bilerek ve kötü niyetli olarak iade ettikleri için bazı tebligatlar kooperatife iade döndüğünü, kooperatifin kayıtlarında bulunan adresler, üyelerin kendilerinin bildirdikleri adresler olup, adreslerini güncelleme ve yeni adreslerini kooperatife bildirme yükümlülüğü üyelere ait bulunduğunu, eşitlik ilkesine göre ortaklıktan çıkma işleminin ortaklığa bağlı hakların alınmasından önce ve hakların alınmasından sonra olmak üzere iki şekilde ele alınması gerektiğini, öyle ki yapı kooperatiflerinde ortak, kooperatiften ortaklık hakkına bağlı olarak konut veya iş yeri almadan çıkıyorsa bu durumda serbestçe çıkabilir fakat konut ya da işyerini aldıktan sonra çıkıyorsa ortaklık hakkına bağlı olarak aldığı konutu veya iş yerini kooperatife iade etmesi gerektiğini, davalı halen kooperatif üyesi olduğunu ve usulüne uygun şekilde hesaplandığını, tebliğ edildiğini ve kesinleşmiş olan kesin maliyet bedelinden sorumlu olduğunu, bu bağlamda yerel mahkeme kararının usule, yasaya, kooperatif mevzuatı ve hukukuna, yerleşik Yargıtay ve İstinaf içtihatlarına uygun olduğunu, davalının soyut, mesnetsiz, usule, yasaya ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, davacı kooperatif tarafından 21/04/2019 tarihli genel kurulunda alınan kararlar gereğince belirlenen kesin maliyet bedelinin davalı kooperatif üyesinden tahsili talebine ilişkindir. Dosya kapsamında somut olayın özelliklerine uygun, denetlenebilir bilirkişi raporu, toplanan deliller, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında; davalının halen kooperatif üyesi olması ve daha önceki yıllarda kesin maliyet bedelinin ödenmesi nedeniyle genel kurul tarafından ibra edilmemiş bulunması ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun eşitlik prensibi gereğince belirlenen kesin maliyet bedelinin davalıdan talep edilebileceğine yönelik davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararında yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir isabetsizlik ve aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ nin istinafa konu edilen 12/10/2021 tarih ve 2019/737 E – 2021/860 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 10.810,60 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 2.702,65 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 8.107,95 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/11/2021