Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1870 E. 2021/2027 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1870
KARAR NO: 2021/2027
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2021
NUMARASI: 2020/915 E. 2021/320 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 25/11/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/05/2021 tarih ve 2020/915 E – 2021/320 K kararına karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davacıların davalı şirketin Kayseri 6.Noterliğinin 15/07/2011 tarih ve … yevmiye nolu ana sözleşmesi ile 10 yıllığına müdür seçildiğini, imza yetkisi kararının ilan edildiğini, 20/06/2013 tarihinde alınan hisse devri kararı ve hisse devir sözleşmeleri ile davacıların tüm hisselerini…’e devrettiklerini, tescil edilip ilan edildiğini, İncesi Noterliğinin 24/06/2013 tarih ve… yevmiye numası ile onaylanan temsil ve ilzam kararıyla hisseleri alarak şirkete tek ortak olarak…’in 10 yıl süre müdür olarak seçildiğini, davacıların şirketteki ortaklıkları ve müdürlüklerinin bittiğini, şirket defterleri ile tüm evrakların…’e verildiğini, davacılarla ilgili davalı … Müdürlüğünce 23.842,94-TL ödeme emri ile takip başlatıldığını, ödeme emrindeki borçları Kayseri Vergi Mahkemesinin 2018/723, 724 ve 727 Esas sayılı mahkeme kararları ile iptal ettirdiklerini ancak vergi dairesince davacıların müdürlüklerinin devam ettiğinden bahisle yeniden ödeme gönderildiğini, haciz işlemi uygulandığını, davacıların mağdur edildiğini, ödeme emrindeki bedellerin devir tarihinden sonraki dönemleri kapsadığını, ödeme emrinin kaynağı olan sahte ve yanıltıcı belge kullanım fiilinin davacılar ile bir ilgisinin bulunmadığını, bu nedenler davalı şirkette bulunan hisselerin devir tescil tarihi olan 28/06/2013 tarihinde sonra davacıların şirkette müdürlük görevlerinin ve yetkilerinin sona erdiğinin tespit edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılması talep ve dava edilmiştir. Davalı Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığının savunmasının ve dayanaklarının özetle; davacıların yönelttiği hakkın istenebileceği taraf olmamaları sebebiyle taraf sıfatlarının bulunmadığını, bu davalı yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini, davacıların iddialarını kabul etmediklerini, davacıların 19/07/2011-24/06/2013 tarihinde davalı şirketin kanuni temsilcisi olarak görev yaptığını, şirket ortağı oldukları, söz konusu döneme ilişkin asıl borçlu şirketin kesinleşen amme alacaklarının tahsili amacıyla kanuni temsilcilere sorumlu oldukları dönemlere ilişkin ödeme emirleri düzenlendiğini, Kayseri Vergi Dairesince ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden bahisye davanın kabulüne karar verildiğini, ödeme emirlerinin iptal edildiğini, 6183 Sayılı Kanunun 35. Maddesine göre “Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun hükümlerine gereğince takibe tabu tutulurlar” şeklinde olduğunu, bu doğrultuda yeniden ödeme emirleri düzenlendiğini ve usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, eksikliğin tamamlandığını ve amme alacağının tahsili için gerekli tahsilat işlemleri yapıldığı, bu işlemlerin hukuka uygun olduğunu, bu nedenlerle vergi dairesi açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında “…Dava, davacıların davalı limited şirket müdürlük görevinin sona erdiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacıların davalı … Başkanlığı yönünden dava açmalarının hukuki sebebi, davalı idarenin davacıların müdürlük görevi sona erdiği halde diğer davalı şirketin kamu borçlarından davacıların da sorumlu olmaları nedeniyle ve fakat müdürlük görevlerinin borcun doğumundan önce sona erdiğinden bahisle bu kamu borçlarından (vergi, resim, harç vb. mali yükümlülükler) sorumlu tutulmamaları maksadıyla hukuki durumun yani davalı şirket yöneticisi olmadıklarının mahkeme kararı ile tespiti isteminden ibarettir.6100 sayılı HMK.m.114/f.1-bend b uyarınca “yargı yolunun caiz olması” dava şartı niteliğinde olup HMK m.115/f.1 hükmü uyarınca her zaman ve her aşamada mahkemece araştırılması gereken usuli bir mesele olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi bu husus re’sen mahkememizce ele alınmıştır. Yapılan açıklamalar karşısında davacıların davasının HMKm.114/f.1 bend e gereği davalı … Başkanlığı yönünden yargı yolu caiz olmadığından usulden reddine karar vermek gerekmiştir.Öte yandan; davacıların davasının, müdürlük görevinin sona erdiği limited şirket yönünden ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.Davacının davasının tespit davası olduğu göz önüne alındığında öncelikle açılan davada, davalı limited şirket yönünden hukuki yararının bulunup bulunmadığının araştırılması gereklidir.
Tespit davasını düzenleyen 6100 HMK 106.maddesi şu şekildedir:
(1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.
Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının, mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının ) bulunması gerekir. (Benzer Yargıtay 11.HD 19/09/2014 tarih 2013/7482 esas 2014/14156 karar sayılı kararı)Davacıların talebi, dosyaya sunulan delil ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı şirketteki ortaklık ve müdürlük görevinin ayrı ayrı sona erdiği, ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği; buna göre, davacıların şirketteki müdürlük görevinin ticaret siciline tescil edilen 28/06/2013 tarihinde sona erdiği, 08/07/2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilân edildiği, bu hususun mahkeme hükmüne gerek olmaksızın ticaret siciline tescil ile resmiyet kazandığı, bu tarihte müdürlük görevi sona eren davacıların davalı şirketin daha sonra doğan kamu borçlarından veya diğer mali ve sosyal yükümlülüklerden kurtulduğu, kendilerine yönelik böyle bir sorumluluk doğuran durum ortaya çıktığında resmi nitelikteki ticaret sicil kayıtlarının geçerli olacağı, Mimarsinan Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından gönderilen ve davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu 18/11/2019 tarihli ihtar yazısı ve müteakip olarak başlatılan kamu alacaklarının tahsiline ilişkin takip işlemlerinin az evvel yukarıda belirtildiği gibi mahkememizin (yargı yolu ve görevi çerçevesinde) yargı sınırlarının dışında bulunduğu, davalı limited şirket yönünden davacıların mahkemeden hukuki durumun tespit edilmesinde güncel bir menfaatinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının davalı … Başkanlığı yönünden YARGI YOLU CAİZ OLMAMASI NEDENİYLE 6100 HMK m.114/1-b., davalı… Nakliyat… Ltd. Şti. yönünden dava açmakta hukuki yararın bulunmaması nedeniyle HMK m.114/1-h hükmü uyarınca USULDEN REDDİNE, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin davalı şirketin Kayseri 6. Noterlği’nin 15.07.2011 tarihli ve … yevmiye numaralı ana sözleşme ile 10 yıllığına müdür seçildikleirni, imza yetkisi kararının ilan edildiğini, 20.06.2013 tarihinde alınan hisse devri kararı ve hisse devri sözleşmeleri ile müvekkillerinin tüm hisselerini…’e devrettiklerini, tescil edilip ilan edildiğini, İncesu Noterliği’nin 24.06.2013 tarih ve… yevmiye numarası ile onaylanan temsil ve ilzam kararıyla hisseleri alarak şirkete tek ortak olarak …’in 10 yıl süre ile müdür olarak seçildiğini, müvekkillerinin şirketteki ortaklıklarının ve müdürlüklerinin sona erdiğini, şirket defterleri ve tüm evrakların…’e verildiğini, davacı müvekkilleri ile ilgili …nce 23.842,94 TL ve 51.622,98 TL bedelli iki ayrı ödeme emri ile takip başlatıldığını, ödeme emrinde ki borçları Kayseri Vergi Mahkemesi’nin 2018/723, 724 ve 727 esas sayılı mahkeme kararları ile iptal ettirdiklerini ancak vergi dairesince müvekkillerinin müdürlüklerinin devam ettiğinden bahisle yeniden ödeme emri gönderildiğini, müvekkilleri bakımından haciz işlemi uygulandığını, müvekkillerinin mağdur edildiğini, ödeme emrinde ki borçların devir işleminden sonra ki tarihleri kapsadığını, ödeme emrinin kaynağı olan sahte ve yanıltıcı belge kullanım fiilinin müvekkilleri ile bir ilgisinin bulunmadığını, bu nedenlerle davalı şirkette bulunan hisselerin devir tescil tarihi olan 28.06.2013 tarihinden sonra müvekkillerinin şirkette müdürlük görevlerinin ve yetkilerinin sona erdiğinin tespit edilmesi istemi ve talebi ile taraflarına söz konusu davanın ikame edildiğini, yerel mahkemenin gerekçeli kararında; 6100 sayılı HMK’nun 114. Maddesinde düzenlenen ”Yargı Yolunun Caiz Olması” hükmü doğrultusunda, davalı … Başkanlığı yönünden yargı yolunun caiz olmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verildiğini, Yerel mahkemenin bahsi geçen kararı yasaya ve usule aykırı olup kaldırılması gerektiğini, taraflarınca ikame edilen davanın, bir limited şirketin imza yetkisi ve müdürlüğünün mevcudiyetini veya sona ermesini ve hisselerinin devrini konu edinen bir tespit davası olup ticari nitelikte bir dava olduğunu, daha önce müvekkillerinin aleyhine gönderilen ödeme emirleri Kayseri Vergi Mahkemesi’nin 2018/723, 724 ve 727 esas sayılı mahkeme kararları ile iptal edildiğini, zikredilen iptal kararlarına rağmen davalı … tarafından müvekkillerinin diğer davalı şirketin müdürleri olduğundan bahisle yine ödeme emri gönderildiğini, davanın konusunun idarenin veya idari bir kuruluşun işlemini veya işleminin iptalini konu edinen bir dava olmadığını, bir ticari şirketin müdürlüğünün ve yetkisinin tespiti konusunu içeren bir tespit davası olduğunu, İdari yargı kolundan bir mahkemenin bakacağı iş ve davalardan olmadığını, davalı … Başkanlığı tarafından ısrarla müvekkilleri aleyhine ödeme emri gönderilmesine sebep olarak müvekkillerinin diğer davalı şirketin müdürleri olmaları gösterildiğini, bu sebeple iş bu tespit davasının açılması ve doğal olarak hukuki menfaat doğrultısunda husumet bakımından da Mimarsinan Vergi Dairesi Başkanlığı’nın davalı olarak gösterilmesinin tabii olduğunu, bütün anlatılanlar bağlamında yerel mahkemenin kararı yasaya aykırı olup kaldırılması ve haklı davamızın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkemece müvekkillerinin… San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nde ki ortaklık ve müdürlük görevinin ayrı ayrı sona erdiğini ve ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiğini ve bu durumun mahkeme kararına gerek olmaksızın ticaret siciline tescil ile resmiyet kazandığı ve bu nedenle müvekkillerinin davalı limited şirketi bakımından dava açmakta güncel bir menfaati bulunmadığı bahsiyle davalarının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiğini, Yerel mahkemenin bahsi geçen kararının yasaya ve usule aykırı olup kaldırılması gerektiğini, her ne kadar müvekkillerinin söz konusu şirkette ki ortaklıkları, yetkileri ve müdürlükleri usulüne uygun olarak sona erdiğini, ilan ve tescille resmiyet kazanmış olsa da iş bu davanın taraflarınca ikame edilmesinde müvekkillerinin güncel bir hukuki menfaatinin söz konusu olduğunu, nitekim davalı … Başkanlığı’na müvekkillerinin şirketteki yetkilerinin ve müdürlüklerinin sona erdiğinin taraflarınca bildirilmesine rağmen ısrarla müvekkilleri aleyhine ödeme emri gönderilmeye devam edildiğini, Vergi Dairesi tarafından ayrıca, davalı şirketin halihazırdaki tek ortağının, yetkilisi ve müdürü olan…’e ulaşılamadığı iddiasına dayanılarak da mevzu bahis ödeme emri gönderildiğini, hal böyle iken müvekkillerinin davalı şirket yönünden de bu davayı açması ve husumet bakımından davalı şirketi göstermesi zaruretinin vuku bulduğunu, bütün anlatılanlar bağlamında müvekkillerinin bu davayı açmasında, husumet yönünden de davalıları davalı olarak göstermesinde müvekkillerinin güncel bir hukuki menfaati olduğunun aşikar olduğunu ileri sürerek istinaf başvurularının kabulüne, yerel mahkemece verilen hükmün kaldırılmasına, davanın kabulüne ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu davada davacıların yönelttiği hakkın istenebileceği taraf olmaları sebebiyle taraf sıfatlarının bulunmadığını, davacıların 19/07/2011-24/06/2013 tarihleri arasında… San. Tic. Ltd. Şti nin kanuni temsilcisi olarak görev yapmakta olup aynı zamanda şirket ortağı olduğunu, söz konusu döneme ilişkin asıl borçlu şirketin kesinleşen ama alacaklarının tahsili amacıyla kanuni temsilcilerinin sorumlu oldukları dönemlerine ilişkin olarak ödeme emirlerinin düzenlenmiş söz konusu ödeme emirlerinin … ve … tarafından Kayseri Vergi Mahkemesinin 2018/723, 724, 727 Esas sayılı dosyaları ile dava konusu edildiğini, Kayseri Vergi Mahkemesince asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilerek ödeme emirlerinin iptal edildiğini, yeniden ödeme emirlerinin düzenlenerek usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, dolayısıyla usulen eksikliğin tamamlanarak 6181 sayılı kanun uyarınca amme alacağının tahsili için gerekli tahsilat işlemlerinin yapılmış olup, idarelerince yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu beyan ederek davacıların istinaf isteminin reddi ile yerel mahkeme kararının aynen onanmasına, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava borçlu olunmadığına ilişkin açılmış menfi tespit davasıdır.Davacı dava dilekçesinde; davacıların davalı şirketin Kayseri 6.Noterliğinin 15/07/2011 tarih ve … yevmiye nolu ana sözleşmesi ile 10 yıllığına müdür seçildiğini, imza yetkisi kararının ilan edildiğini, 20/06/2013 tarihinde alınan hisse devri kararı ve hisse devir sözleşmeleri ile davacıların tüm hisselerini…’e devrettiklerini, tescil edilip ilan edildiğini, İncesi Noterliğinin 24/06/2013 tarih ve… yevmiye numası ile onaylanan temsil ve ilzam kararıyla hisseleri alarak şirkete tek ortak olarak…’in 10 yıl süre müdür olarak seçildiğini, davacıların şirketteki ortaklıkları ve müdürlüklerinin bittiğini, şirket defterleri ile tüm evrakların…’e verildiğini, davacılarla ilgili davalı … Müdürlüğünce 19.04.2019 tarihinde hakkında iki farklı takip dosyası ile 51.622,98 TL ve 23.842,94-TL ödeme emri ile takip başlatıldığını, ödeme emrindeki borçları Kayseri Vergi Mahkemesinin 2018/723, 724 ve 727 Esas sayılı mahkeme kararları ile iptal ettirdiklerini ancak vergi dairesince davacıların müdürlüklerinin devam ettiğinden bahisle yeniden ödeme gönderildiğini, haciz işlemi uygulandığını, bu şekilde mağdur edildiklerini, ödeme emrindeki bedellerin devir tarihinden sonraki dönemleri kapsadığını, ödeme emrinin kaynağı olan sahte ve yanıltıcı belge kullanım fiilinin davacılar ile bir ilgisinin bulunmadığını, bu nedenler davalı şirkette bulunan hisselerin devir tescil tarihi olan 28/06/2013 tarihinde sonra şirkette müdürlük görevlerinin ve yetkilerinin sona erdiğini, bu görevin sona ermesinden dolayı SGK vergi dairesi ve diğer borçlardan dolayı mağduriyetlerin giderilmesini devir tarihi itibariyle şirketteki müdürlük görevlerinin tespit edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılması talep ve dava edilmiştir.Mahkemece Davacıların talebi, dosyaya sunulan delil ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı şirketteki ortaklık ve müdürlük görevinin ayrı ayrı sona erdiği, ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği; buna göre, davacıların şirketteki müdürlük görevinin ticaret siciline tescil edilen 28/06/2013 tarihinde sona erdiği, 08/07/2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilân edildiği, bu hususun mahkeme hükmüne gerek olmaksızın ticaret siciline tescil ile resmiyet kazandığı, bu tarihte müdürlük görevi sona eren davacıların davalı şirketin daha sonra doğan kamu borçlarından veya diğer mali ve sosyal yükümlülüklerden kurtulduğu, kendilerine yönelik böyle bir sorumluluk doğuran durum ortaya çıktığında resmi nitelikteki ticaret sicil kayıtlarının geçerli olacağı, Mimarsinan Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından gönderilen ve davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu 18/11/2019 tarihli ihtar yazısı ve müteakip olarak başlatılan kamu alacaklarının tahsiline ilişkin takip işlemlerinin az evvel yukarıda belirtildiği gibi mahkememizin (yargı yolu ve görevi çerçevesinde) yargı sınırlarının dışında bulunduğu, davalı limited şirket yönünden davacıların mahkemeden hukuki durumun tespit edilmesinde güncel bir menfaatinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği görülmüştür.04.06.1958 gün 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hâkimin görevidir. Diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. (HMK. madde 33). Anılan yasal düzenlemeye göre davayı aydınlatma görevinin mahkeme hâkimine ait olmasına göre uyuşmazlığın çözümüne dair hukuki nitelendirmeyi de yine hakim yapacak ve görevli olup olmadığını da taraflar ileri sürmese dahi gözetecektir.Dosya içeriğinden davacıların davalı şirketin vergi borçlarından dolayı borçlu olmadıklarını iddia ettikleri bu iddialarına dayanak olarak da 28.06.2013 tarihinde şirketten ayrılmalarını gösterdikleri anlaşılmaktadır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 25/5/1995 tarih 4108/11 md. sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı, Temsilcilerin, teşekkülü idare edenlerin veya mümessillerin, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilecekleri aynı Kanun’un 55. maddesinde; Amme alacağını vadesinde ödemiyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları amacıyla “ödeme emri” tebliğ olunacağı, 58. Maddesinde Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabileceği, itirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunacağı, borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi gerektiği, aksi halde itiraz edilmemiş sayılacağı, itiraz komisyonunun bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetinde olduğu öngörülmüş, 62. maddesinde de; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hükmüne yer verilmiştir. Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, davacıların; davalı limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusu olup davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından takibe geçilmiş ödeme emri iptal edilmiş ise de bu durum davalıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmeyecektir.Davacılar şirketten ayrıldıklarını takibe konu borçların şirketten ayrıldıkları tarihten sonraki dönemlere ilişkin olduğunu bundan dolayı borçlu olmadıklarını iddia etmiş olup somut olayda davalı şirketin vergi borçlarının hangi dönemi kapsadığının bilirkişi marifetiyle araştırılarak davacıların ilgili borçlardan dolayı sorumlu olup olmadıkları belirlenerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. (Y. 4. Hukuk Dairesi 2020/92 Esas 2021/4011 Karar)Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda,istinaf eden davacıların istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/05/2021 tarih ve 2020/915 E – 2021/320 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 25/11/2021