Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1857 E. 2021/2009 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1857
KARAR NO: 2021/2009
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2021
ESAS NO: 2020/488
KARAR NO: 2021/81
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/11/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 25/11/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ nin istinafa konu edilen 05/02/2021 tarih ve 2020/488 E – 2021/81 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkili sigorta şirketinin davalılardan alacağını teminen davalı borçlular aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesinin… Esas ( Kapatılan Kayseri 5. İcra Müdürlüğünün …) sayılı dosyasıyla genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, davalıların haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, itirazları üzerine icra müdürlüğünce takibin durduğunu, itirazın yasaya aykırı olup taraflarınca kabul edilmemekle işbu itirazın iptali gerektiğini, bu nedenlerle itirazın iptaline ve dava konusu likit alacağın %20′ sinden aşağı olamamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Belediye vekilinin cevap dilekçesinden özetle: davacı sigorta vekili tarafından 22/08/2018 tarihinde meydana gelen kazada, müvekkili idare adına kayıtlı olan ve diğer davalı …’ ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otobüsün, … tarafından, … Hareket Amirliği otoparkında çalışır vaziyette bırakılması sonucu, aracın yaklaşık 20 metre kendi kendine hareket ederek, davacı sigorta şirketince sigortalanmış olan dava dışı … plaka sayılı özel halk otobüsüne çarpmasıyla dava dışı araçta oluşan 8.400,00-TL maddi zararın tazmini sebebiyle takip başlatıldığını, taraflarınca takibe itiraz edildiğini, dava dilekçesinde ve eklerinde ki hususları kabul etmediklerini, açılan işbu davanın reddini, yargılama harç ve giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “… Somut olay değerlendirildiğinde, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında araç sürücüsünün idaresindeki … plakalı otobüsü çalışır vaziyette bırakması ve yanından ayrılması, duraklamada araç için alınması gereken tedbirleri almaması ve neticesinde park halinde bulunan araca çarpması nedeniyle %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup, kasıtlı olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Dava konusu olayda ise sigortalı araç sürücüsünün yeterince dikkatli ve tedbirli olmamasından dolayı tam kusurlu olmakla beraber ağır kusurlu olmadığının kabulü gerekir. Davacı vekili tarafından, araç sürücüsü …’ün kasti bir hareketi veya ağır kusuru olduğunu doğrular nitelikte dava dosyasına herhangi bir delil de ibraz edilmiş değildir. Bu durumda yeterince dikkatli ve tedbirli olmamaktan dolayı meydana gelen kazada sürücünün kasıtlı veya ağır kusurlu olduğununun kabulü mümkün olmadığından bu kaza ile ilgili olarak davacı sigorta şirketinin davalı araç sahibine karşı rücu hakkı bulunmadığı kanaatine varılarak davalı araç maliki … Belediyesi’ne karşı açılan davanın esastan reddine, yasa gereği sigorta şirketi tarafından rücu talebi yalnızca kendi sigortalısına karşı ileri sürülebileceğinden davalı …’e karşı açılan davanın ise usulden reddine karar verilerek, Davacının, davalı … Belediyesi hakkındaki davasının esastan REDDİNE, davacının, davalı … hakkındaki davasının husumet nedeniyle REDDİNE,…” şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince davalı belediye yönünden esastan davanın reddedilme gerekçesinin davalı sürücünün davalı belediyeye ait olan aracı hareket halinde bırakması %100 asli kusurlu ancak ağır kusurlu kabul edilmemesi olduğunu, ağır kusurda; hal ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara “tam bir aldırmazlık” söz konusu olduğunu, ağır kusur, bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanacağını, ancak buna rağmen bu tanımları hiçe sayarak söz konusu olayda davacının asli kusurlu olduğu ancak ağır kusurlu olmadığı kanaatine varılarak rücu edilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verildiğini, davalı sürücünün buradaki eylemi olası kasta dahil kabul edilmesi gerektiğini, bile isteye araç hareket halinde bırakılmış olup tamamen kasti bir davranış niteliğinde olduğunu, söz konusu araç çalışır vaziyette bırakıldığında aslında buradaki eylem artık olası kast niteliği taşımakta olup tüm tehlikelere bilerek ve isteyerek neden olunduğunu, her ne kadar dosya kapsamında davalı sürücünün kazaya sebebiyet veren eylemi bir ihmal olarak kabul edilmiş olsa da aslında ağır kusurun tanımına da dahil olduğu açık olduğunu, söz konusu olay, somut şartları ile de değerlendirilmesi gerektiğini ve davacının ağır kusurlu olduğu kabul edilmeliyken davamızın reddedilmesi doğru olmayıp kararının kaldırılmasını gerektirdiğini, ağır kusurda, kusur şekli olarak objektif bileşenler için genel hayat tecrübelerine göre veya uzmanların yardımıyla sigorta ettiren kimseden beklenebilir bir davranışı ihlal eden vakıaların ispatı kafi sayılması gerektiğini, bu da gösteriyor ki davalı sürücü asli kusurunun yanında sigorta şartları kapsamında ağır kusurludur ve bunun kabulü gerektiğini, ağır kusur HGK kararlarında da görüleceği üzere “bir anlık dikkatsizlik, sağlık problemleri veya zamanlama hataları mazur görülebilir ancak sigortalının gerekli açıklamaları yapmasıyla” ifadesi de davaya konu olayda bizi haklı çıkardığını, davalı sürücünün eyleminin mazur görülebilir bir açıklama ile destekleyemediğini ve bu nedenle de mazur görülebilir bir yanı olmadığını, bu nedenle de artık eyleminin kasta dahil edilerek davalı sürücünün ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekmekte olup kararın kaldırılması ve rücu nedenimizin haklılığı sübut bulduğundan da haklı davamızın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ayrıca halefiyet ilkesi gereğince müvekkil sigorta şirketi ödediği miktar kadarıyla sürücü ve ruhsat sahibine de yönelebildiğini, bu durumda herhangi bir kanuni sakınca bulunmamasına karşın davanın davalı sürücü yönünden husumet nedeniyle reddine karar verilmesinin de kabulü mümkün olmadığını, bu nedenle bile kararın kaldırılması gerektiğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/488 E – 2021/81 K sayılı davanın reddine ilişkin kararın kaldırılarak davanın tümden kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, ZMMS poliçesi uyarınca dava dışı 3. kişiye ödenen tazminatın sigorta genel şartları uyarınca davalı sigortalıdan ve araç sürücüsünden rücuan tahsili hususunda başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. ZMMS’de sigortacının rücu hakkı, TTK’nun 1301/2 ve 2918 sayılı KTK’nun 95/2 maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir. Eldeki davada dava dışı üçüncü kişinin zararının karşılanması üzerine, söz konusu bedelin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca davalı sigortalı araç işleteni ve sürücüden rücüen talep edildiği anlaşılmaktadır. Somut olaydaki uyuşmazlık; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B4-a bendi uyarınca, davalı araç sürücüsünü kazanın meydana gelmesinde ağır kusurlu olup olmadığı, bu itibarla Sigorta Genel Şartların 4 maddesinin “a” bendi uyarınca davacı yararına rücu şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. Mahkemece aldırılan 02.12.2020 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere somut olayda ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı sigorta şirketi ZMMS Genel Şartlarının 4. Maddesi uyarınca kazanın davalı sürücünün kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana geldiğini ispatla mükelleftir. ZMSS poliçesi genel şartlarının 4/a maddesinde tam kusurdan değil, kasıt veya ağır kusurdan söz edildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunun bildirildiği, ancak ağır kusur kavramı özel hukuk kavramı olup kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade ettiği, dava konusu olayda ise davalı sigortalı araç sürücüsünün trafik kurallarına aykırı davranışı nedeniyle tam kusurlu olmasının başlı başına kasıtlı yada ağır kusuru bulunduğu anlamına gelmeyeceği, üstelik böyle bir durumda hasarın teminat dışında kaldığını ispat yükü TTK’nun 1282. maddesi hükmü gereğince davacı sigortacıya düştüğü, sigorta ettirene rücu sebepleri belirli olup davacı tarafından diğer rücu sebeplerinin ileri sürülüp kanıtlanmadığı (aynı yönde Yargıtay 17.HD’sinin 2016/3422 E-2016/6357 K sayılı kararında da belirtildiği), somut olay açısından Sigorta Genel Şartların B4 maddesinin “a” bendi uyarınca sigortalıya rücu şartlarının gerçekleşmediğine ve yine davalı sürücü ile davacı sigorta şirketi arasında imzalanan herhangi bir ZMMS poliçesinin bulunmaması nedeniyle bu davalıya husumet yöneltilemeyeceğine yönelik yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve davacı tarafın istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ve ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirildiğinden istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ nin istinafa konu edilen 05/02/2021 tarih ve 2020/488 E – 2021/81 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 24/11/2021