Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1806 E. 2021/1982 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1806
KARAR NO: 2021/1982
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/06/2021
NUMARASI: 2018/21 E. 2021/374 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 18/11/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/06/2021 tarih ve 2018/21 E – 2021/374 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı ile davacı şirket arasında süre gelen bir ticari ilişki olduğunu, davacının sipariş ettiği mallar karşılığında davalıya birçok senet verdiğini, banka havalesi/EFT yaptığını ve POS cihazı ile ödeme ve nakit ödeme yaptığını, ancak ödemeler yapılmasına rağmen davalının malların tamamını teslim etmediğini, bu nedenle Kayseri … Noterliğinin 04/12/2017 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile malları verilmeyen ödemelerin iadesini talep edildiğini, iade olmadığını, bu nedenle takip başlattıklarını, davacının üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, malların teslim edildiğini, ispat yükünün davalı da olduğunu belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında uzun süredir ticari ilişki olduğunu ve istenen siparişlerin davacıya tam ve eksiksiz olarak istenen tarihte teslim edildiğini, karşılığında da ödemelerin alındığını, ancak ödemelerin düzensizleşmesi, çek ve senetlerin bazılarının karşılıksız çıkması ile ticari ilişkinin bozulduğunu, davacının bu senetleri verdiği dayısı ve aynı zamanda şirket çalışanı …’ın senedi düzenleyenler ve davacı şirket aleyhine Kayseri 8. İcra Müdürlüğünün … ve … sayılı dosyalar ile icra takibi başlattığını, davacı şirketin kısmi ödeme yapıp sonrasında ihtar çektiğini, sonrasında takibin başlatıldığını, davalının borcu olmadığı için takibe itiraz ettiklerini, davacının malların teslim edilmediği iddiasının doğru olmadığını, sevk fişleri incelendiğinde, malların kime ne zaman teslim edildiğinin ortaya çıkacağını, mal teslim edilmedi ise neden davacının aralıklarla ödeme yaptığını belirterek davanın reddi ve tazminat talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “… Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davalı tarafça davacıya borçlu olunmadığı belirtilerek takibe itiraz edilmiş ve bunun üzerine mahkememizde itirazın iptali davası açılmış ise de, dava dosyasında davacı tarafından davalı hakkında takibe konu Kayseri … Noterliği’nin … yevmiye nolu ve 04/12/2017 tarihli ihtarı ile fazla ödemenin iadesi nedeni ile takip başlatılmış olduğu, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüş olup davacının ödeme yapmış olmasına rağmen ödeme miktarı kadar kendisine mal teslimi yapılmadığına yönelik iddiasına ilişkin olarak taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti açısından Form BS-BA kayıtlarının getirtildiği, 2017 yılına ait taraf kayıtlarının birbirleri ile uyumlu olduğu görülmüştür. Davacının yaptığı ödemelerin tespiti için bankalara müzekkere yazıldığı, davalının mal teslimi yaptıkları iddiasına yönelik davacı şirketin çalışanlarının tespiti amacı ile SGK’ya müzekkere yazıldığı ve müzekkere cevabı ile teslim fişlerinin bilirkişiler tarafından kontrol edildiği görülmüştür. Davalının kendisine ait tasarım tescil belgesinin varlığı nedeni ile davacıya mal teslimi olmasa idi davacının üretim yapamayacağını dair iddiasına ilişkin … Şirketine müzekkere yazıldığı ve deliller toplandıktan sonra taraf defterlerinin incelenmesi ile 28/05/2019 tarihli ilk mali müşavir bilirkişi raporu ile 15/11/2019 tarihli ek bilirkişi raporu alındığı, rapora yapılan itiraz üzerine 05/02/2020 tarihli kök rapor ile 04/01/2021 havale tarihli ek 2. mali müşavir raporu alındığı görülmüştür. Faturaya bağlanmayan mal teslimi iddiasına yönelik olarak 01/09/2020 tarihli raporun ve 09/11/2020 tarihli ek raporun alındığı görülmekle bilirkişi raporlarında belirtildiği üzerine 30/11/2017 tarihli … nolu faturanın beyan edilmediği ancak davalının teslim ettiği ürünlerin toplam değerinin 76.672,43 TL, davacı ödemesinin ise 92.552 TL olduğu tespit edilmiş olmakla davalının yazılı deliller ile mal teslimini ispat edemediği 15.879,57 TL yönünden yemin deliline dayanmış olması nedeni ile davacı şirket yetkilisinin mahkeme huzurunda yemin ettiği ve yemin delilinin kesin delil olması nedeni ile davacının mal teslim olmamasına rağmen fazla ödeme miktarının 15.879,57 TL olduğu ve bu miktara ilişkin olarak Kayseri … Noterliği’nin ihtarı ile 11.75 TL faiz alacağı yönünden haklı olduğu anlaşılmış ve böylece davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, Kayseri 2. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davalı tarafça yapılmış olan itirazın kısmen iptali ile takibin 15.879,57 TL asıl alacak ve 11,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.891,32 TL üzerinden devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen toplam alacak bedeli olan 15.891,32 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının İİK Madde 67 gereğince davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı tarafça takibin haksız ve kötü niyetle yapıldığı davalı tarafça ispatlanamadığından davalı tarafın tazminat talebinin İİK madde 67 gereğince reddine karar verilerek davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosya kapsamına taraflarınca hem sevk fişleri hem de 2 adet fatura sunularak davacıya mal tesliminin hem müvekkilinin işyerinde hem de davalının iş yerinde yapıldığının beyan edildiğini, hem sevk fişlerindeki ürünler ve adetleri hem de faturadaki ürünler ve adetleri inceledniğinde yine farklı teslimatlar olduğunun aşikar hale geleceğini, müvekkili her ne kadar yasal defterine takip dayanağı çek ve senetleri bir tamam işlememiş olsa ve bu nedenle de kayıtları eksik olsa da davacının iddiasının aksine 2 koçan halinde sunulan sevk fişleri ile davacı personellerine teslim edilen malzemelerin toplam tutarının 76.672,43 tl olduğunun tüm yargılama sürecinde tespit edildiğini, bu sevk fişlerindeki malların müvekkili tarafından davacı firmanın adresine götürülerek davacı çalışanlarına teslim edildiğini ve sevk fişlerine teslim alan personelin adı ile imzasının alındığını, ancak tarafların bağlı bulunduğu vergi dairesi tarafından dava dosyasına gönderilen bs ve ba formlarında müvekkili tarafından davacıya düzenlenen 31.07.2017 tarih 96168 nolu 55.223,05 tl tutarlı karşılıklı beyan edilen fatura ile 30.11.2017 tarih … nolu 5.516,50 tl tutarında faturadaki malların müvekkilinin kendi iş yerinde davacıya teslim edildiğini ve bu nedenle faturaya “mal alıcıya müessesede teslim edildiğinden 213 sayılı vuk 230/5 maddesi hükmünce sevk irsaliyesi düzenlenmemiştir.” kaşesi vurulduğunu, tüm yargılama sürecinde yazılı ve sözlü beyanlarında belirttikleri hususlar üzerine mahkemece … san. tic. aş. ‘ye müzekkere yazılarak davacı firmanın 2016 ve 2017 yılı yılında bazalar için toplam ne kadar ayak köşe sacı ve 14,5 cm baza ayağının kullanıldığı bilgisinin verilmesinin talep edildiğini, verilen cevabi yazıda 2016 ve 2017 yıllarında davacı şirketçe kendisine teslim edilen bazalar için toplam kullanılan ayak köşe sacı miktarının 61.990 adet olarak bildirildiğini, verilen 18.09.2019 tarihli cevabi yazıda da 2016 ve 2017 yıllarında davacı şirketçe kendisine teslim edilen bazalar için toplam kullanılan 14,5 cm baza ayağı miktarının 24.796 adet olarak bildirildiğini, davacı şirketin üretim yaptığı firmalardan biri olan … san. tic. aş. bazalara ayak olarak sadece müvekkilinin tasarım tescil belgesine sahip olduğu ürünü kullanmalarını davacıdan talep ettiğini, bu isteğini de üretim şartnamesinde hüküm altına aldığını, tasarım tescil belgesi müvekkilinde olan bu malın üretiminin de koruma gereği 5 yıl süreyle sadece kendisinde olduğunu,… san. tic. aş.’ye üretilen bazaların tesliminin davacı şirketçe sağlandığını, bu malların üretiminin tamamlanıp tesliminin sağlanabilmesi için müvekkilince uyuşmazlık konusu malların tesliminin davacı şirkete sağlanması gerektiğini, uyuşmazlık konusu bu malların müvekkilinin dışında bir firmadan alınma ihtimalinin tasarım tescil belgelerinin koruma süresi gereği bulunmadığını, yine davacı şirkete satılan ayak köşe sacı nın aynı şekilde olduğunu, bu ürünün de tasarım tescil belgesi …san. tic ltd. şti. ‘ye ait olup, tasarım 25.04.2014 yılında tescil edilerek tasarıma 5 yıl süre ile koruma verildiğini, bu şirketin bu ürünün satılması konusunda sadece müvekkiline lisans verdiğini, bu ürünlerin davacının mal üretiminde temel malzemeleri olup müvekkili tarafından malların teslimi sağlanmazsa, davacı şirket tarafından da baza üretiminin tamamlanamayacağı ürünler olduğunu, üstelik davacı şirketin müvekkilinden temin ettiği ürünleri sadece … san. tic. aş. ‘ye ürettiği mallar için değil diğer müşterilerine ürettiği mallar için de kullandığını, ilgili tasarım tescil belgeleri de delil dilekçe ekinde dosya kapsamına sunulduğunu, kayıtların resmi olarak tutulmamış olmasının kaldı ki tamamlanmış ürünü teslim alan … san. tic. aş. ‘nin müzekkere cevabına rağmen müvekkilinin bu malları teslim etmediğine karine olarak gösterilemeyeceğini, bu ürünlerin davacının mal üretiminde temel malzemeleri olup müvekkili tarafından malların teslimi sağlanmazsa, davacı şirket tarafından da baza üretiminin tamamlanamayacağı ürünler oldğuunu, … san. tic. aş. kendisine davacı şirketçe teslim edilen malları bildirmesinin bile müvekkilinin bu sayıda malı davacı şirkete teslim ettiğinin açık göstergesi olduğunu, açıkça müvekkilinin tasarım tescil belgesi ve lisans sözleşmesi gereği teslim ettiğini bu müzekkere cevabı bile ispatladığını, buna karşın hükme esas alınan bilirkişilerce aksi yönde kanaat bildirilmesi ve mal tesliminin belgeyle ispatlanamadığı yönündeki yerel mahkeme kararı itirazlarının zorunlu hale getirdiğini, davacı firma müzekkere cevabındaki ürün adedi kadar ürünü müvekkilinden almamış olsaydı bu ürünlerin teslimini de … san. tic. aş. ‘ye sağlayamayacağını,dolayısıyla bu müzekkereye bu şekilde cevap verilemeyeceğini, müzekkere cevabı kadar ürün miktarının ise ancak teslim fişleri ile faturada yazan miktarlar toplanarak sağlandığını, müzekkere cevabının da açıkça iddialarını doğruladığını, yani sevk fişlerindeki malların müvekkili tarafından davacı firmanın adresine götürülerek teslim edildiğini, faturada yer alan malların ise müvekkilinin kendi iş yerinde davacı firmaya teslim edildiğini aşikar hale getirdiğini, davacı firmanın müvekkilinden aldığı malzemeleri sadece … san. tic. aş. ‘ye ürettiği mallarda kullanmadığını, diğer müşterileri için ürettiği mallarda da kullandığını, cevap dilekçesinden aşikar olduğu üzere … san. tic. aş nin. sadece bu firmaların biri olarak belirtilmiş olup mahkemece talebi halinde diğer firma isimlerinin de bilahare sunulacağını, ayrıca müvekkili davacı şirkete bu iki kalem üründen başka baza kulpu, kelebek somun ve 10 cm baza ayağı da sattığını, b ürünlerin … san. tic. aş. için kullanmadığını, diğer firmalar için üretilen mallarda kullanıldığını, yani dolayısıyla başka firmalara davacı tarafından üretilen mallarda da müvekkilince temin edilen malların kullanıldığını bu şekilde aşikar hale geldiğini, hükme esas alınan 01.09.2020 tarihli kök rapor ve 09.11.2020 bilirkişi ek raporuna göre “davacının dava dışı firmaya yapmış olduğu teslimlerden hareketle, davalının davacıya teslim yapıp yapmadığı hususunun sayın mahkemenin takdirinde olduğunu, davacının dava dışı firmaya teslim ettiği ürünlerin davalının tescilli ürünü olması bunu sadece davalının üreteceğini veya davacının bunu sadece davalıdan temin edeceğini salt gerçeklik olarak ortaya koymayacağını , bir tasarım tescil edilerek korunması ile hak sahibi, inhisarı haklara sahip olacağını, üçüncü kişiler, tasarım sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemeyeceğini, piyasaya sunamayacağını, satamayacağını, ithal edemeyeceğini, ticari amaçlı kullanamayacağını veya bu amaçlarla elde bulunduramayacağını ya da bu tasarım veya tasarımın uygulandığı ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunamayacağını, tasarım tescil belgesi ile dosya kapsamındaki ürünlerin 5 yıl süreyle korunduğunu, davacı şirkete bu ürünlerin koruma süresi içinde teslim edildiğini, koruma süresi içindeki ürünler hakkında uzman bilirkişinin ek raporu ile aynı ürünü üreterek (davalının tescilli ürününü) davacıya teslim eden başka üretici olabilir görüşünün tasarım tescil belgesinin koruma özelliği hakkında bilgi sahibi olmadığının dolayısıyla da bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağının açık göstergesi olduğunu, müvekkili dışında tasarım tescil belgeleri nedeniyle bu ürünleri kimsenin üretebilmesi, piyasaya sunması, satması, ithal etmesi, ticari amaçlı kullanması veya bu amaçlarla elde bulundurmasının mümkün olmadığını, kaldı ki bu yönde davacı tarafın bile iddiası bulunmazken bilirkişi osman seyfi ‘nin raporunda müvekkili yerine başka bir firmadan alındığının iddia edilmesi ve böyle bir raporun hükme esas alınması izahtan uzak olduğundan istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluklarına hasıl olduğunu, kaldı ki ticari yaşamda özellikle mevcut koşullar düşünüldüğünde insanları sattıkları malların ya da tamamlanmış hizmetlerinin karşılığını alamazken tacirlerin birbirine teslim almadıkları mal için önden ödeme yapmasının ticari teamüllere açıkça aykırı olduğunu, iş bu tasarım tescil belgeleri ve lisans sözleşmeleri ile birlikte … AŞ ‘nin cevabı birlikte değerlendirilmediğinden davacının müvekkilinden alacağı varmışçasına bir hatanın söz konusu olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkiline gönderilen Kayseri … Noterliği ‘nin 04.12.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile toplamda 92.553,00 TL talep edildiğini, akabinde müvekkili aleyhine başlatılan uyuşmazlık konusu icra takibine de dayanak gösterilen bu ihtarnameye rağmen icra takibi ile müvekkilden 21.133,21 TL talep edildiğini, yapılan yargılama sonucunda ise yerel mahkemece talep edilebilecek alacak 15.891,32 TL olarak belirlendiğini, mahkemece hüküm kurulan miktarını da kabul etmemekle birlikte aynı uyuşmazlık bedeline ilişkin bu 3 farklı rakam bile açıkça alacağın likit olmadığını ve itirazlarında haklı olduklarını gösterdiğini, buna rağmen müvekkili aleyhine hükmedilen icra inkar tazminatı karara itiraz etme ve istinaf incelemesi talep etme zorunluluğunu doğurduğunu beyan ederek tehir-i icra taleplerinin kabul edilerek istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar mahkeme kararının uygulanmasının geriye bırakılmasına, Yerel mahkemenin 2018/21 E. -2021/374 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde hükmün kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine, Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı taraf istinaf dilekçesinde, dosyaya sundukları sevk fişleri ile fatura kapsamında davacıya mal tesliminin yapıldığını iddia ettiğini, davalının iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydı ile sevk fişleri ile teslim edildiğini iddia ettiği malzeme tesliminin ispat edilemediğini, satım sözleşmesi hükümleri gereğince satıcının malın teslimini kanıtlaması gerektiğini, İspat yükünün satıcı konumunda bulunan davalıda olduğunu, faturanın tek başına malın teslimine karine teşkil etmeyeceğinden davalının, iddiasını yazılı belge ile ispat edemediğini, dosyanın bir bütün olarak değerlendirildiğinde malların tesliminin ispat edilemediğini, davalı tarafın iddialarının hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu, hükme esas alınan 01.09.2020 tarihli kök rapor ve 09.11.2020 tarihli bilirkişi ek raporuna göre, davacının dava dışı firmaya teslim ettiği ürünlerin davalının tescilli ürünü olmasının bunu sadece davalının üreteceğini veya davacının bunu sadece davalıdan temin edeceğini salt gerçeklik olarak ortaya koymayacağını, yine faturaların ürün teslimi yapılmaksızın düzenlendiğinin de apaçık tespit edildiğini, iş bu nedenlerle davalının tasarım tescil belgesine dayanarak yaptığı savunmalar ürünün teslimi ile ilgile ispata yaramadığı gibi, aynı zamanda mesnetsiz ve tutarsız olduğunu, sevk fişi ile mal teslim alan işletmelerin teslim aldıkları bu malları gerek üretimde kullanmaları, gerek üretim yapmadan satış yapmaları durumunda; sevk fişleri ile teslim alınan mallar resmi olarak çıkış yapamayacağından bu çıkışı yapabilmek için resmi kayıtlarına (stoklarına) bu mallardan giriş yapması gerektiğini, bu durumda sevk fişi ile teslim edilen mallar ile uyumlu içeriğe sahip bir fatura düzenlendiğini, dosyaya sunulan sevk fişleri ile davacıya teslim edilen her ürünün aylık miktarları karşılaştırıldığında görüleceği üzere; aylık mutad teslimlerin ayak köşe sacı için ortalama 3.000 adet olduğu, 14,5 cm ayak için ortalama 1.288 adet olduğu görülürken, davaya konu fatura içeriğinde 2017 temmuz ayında her bir ürün için 20.000 adet olduğunu, 2017 kasım ayında köşe sacı için 8.500 adet ürün olduğunun görüleceğini, bunun da söz konusu teslimlerin, işletmenin mutad teslimi ile uyumlu olmadığını ve olağan akışa ters olduğunu apaçık gösterdiğini, 09.11.2020 tarihli bilirkişi ek raporu da iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, davalı yanın bu hususta ileri sürdüğü beyanların tamamının hukuka aykırı olduğundan istinaf talebinin reddi gerektiğini, davalı tarafın, alacağın sözde likit olmaması ve mahkemenin kısmen kabul kararına dayanarak icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğine dair savunmalarının kabulünün mümkün olmadığını, Nitekim, T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E.2016/36199 K. 2017/259 sayılı ilamında “Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkâr tazminatına hükmedilmelidir.” hükmünün beyanlarını destekler nitelikte olduğunu, İlk derece mahkemesinin icra inkar tazminatına hükmetmesinin hukuka uygun olup bu hususta davalı tarafın iddia ve savunmalarının yersiz olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olup, davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/21 E. – 2021/374 K. sayılı ilamının onanmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, ödenen bedelin istirdadı amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali amacıyla açılan itirazın iptali davasıdır.Davacının dava dilekçesi incelendiğinde, davalı şirket ile aralarında mal alımı konusunda anlaş bulunduğunu, bu kapsamda davalı şirkete Kayseri … Noterliğinin 04.12.2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde ayrıntılı şekilde belirtilen 92.552 TL ödeme yaptığını, ancak davalı tarafından kendilerine bu miktarda mal teslim edilmediğini belirterek davalıya ödediği 21.133,21 TL ‘nin davalıdan tahsili amacıyla Kayseri 2. İcra … Esas sayılı takip dosyası ile takip başlatığı görülmüştür. Kayseri 2. İcra dairesinin … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; Davacının davalı hakkında 21.096,29 Tl asıl alacak 36,92 TL faiz olmak üzere toplam 21.133,21 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, takip dayanağı olarak “Kayseri … Noterliğinin 04.12.2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde ayrıntılı şekilde belirtilen 92.552 TL ödemelerin iadesi” gösterdiği, davalının itirazında borcunun bulunmadığını beyan ettiği, itiraz yolu üzerine takibin durduğu görülmüştür.Davacının takibe dayanak yaptığı Kayseri … Noterliğinin 04.12.2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi incelendiğinde; 20.03.2017- 15.04.2018 tarihleri arasında davalıya nakit ve senet yoluyla yaptığı belirtilen 92.552 TL’nin iadesi için davalıya 3 gün süre verildiği görülmüştür.Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür. Taraflar arasında mal alım satımı konusunda anlaşma olduğu ve bu anlaşma kapsamında davacı tarafından davalıya Kayseri … Noterliğinin 04.12.2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde ayrıntılı şekilde belirtilen 92.552 TL ödeme yapıldığı noktasında ihtilaf bulunmamaktadır. Somut olayda uyuşmazlık davalı tarafından davacıya bu meblağda mal teslimi yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür.İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır (1086 sayılı HUMK m. 238/1; 6100 sayılı HMK m.187/1).Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir.Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır. (Yargıtay H.G.K 2017/19-1633 Esas, 2017/1633 Karar)Bilindiği üzere iki tarafa borç yükleyen sözleşmelere ilişkin ifa sırası, 6098 sayılı Kanun’un 97. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Aynı Kanun’un 207/2. maddesi de sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü oldukları hükmünü haizdir.Davacı davalıya ödeme yaptığını yani peşin ve avans olarak mal bedelini ödediği halde davalının mal teslim etmediğini davalı ise davacıya malları teslim ettiğini, davacı tarafından yapılan ödemelerin de kendisi tarafından yapılan teslimatın karşılığında olduğunu ileri sürdüğü görülmüştür.Kural aynı anda ifa ilkesi olduğuna göre davacı, taraflar arasındaki satım akdinde aynı anda ifa kuralının aksini yani veresiye bir satımın kararlaştırıldığını,ödediği bedelin ileride teslim edileceği kararlaştırılan mallara karşılık peşin ve avans olarak yapıldığını yazılı ve kesin delillerle ispat etmek durumundadır. Başka bir deyişle 6098 sayılı TBK 207/2 hükmü gereği somut olayda davalının davacıya 92.550 TL lik ödemeye karşılık gelen miktarda mal teslim ettiği karine olarak geçerli olup bu durumda davalı davacıya mal teslim ettiğini ispat durumunda olmayıp aksine karinenin aksini savunan davacı, yaptığı ödemelere karşılık davalının kendisine mal teslim etmediğini dolayısıyla yaptığı ödemenin peşin ve avans ödemesi olduğunu yazılı ve kesin delillerle ispat külfeti altındadır.Mahkemece taraf ticari defterleri incelenmiş olunup davacı tarafından davalıya 92.550 TL ödeme yapıldığı buna karşılık davalı tarafından davacıya 76.672,43 TL mal teslim edildiği kabul edilmiş devamında davalı şirkete davacıya 15.879,57 TL’lik mal teslim ettiğine dair yemin hakkı hatırlatılmış davacının yemin etmesi üzerine davanın kısmen kabulü ile takibin 15.891,32 TL üzerinden devamına karar verildiği görülmüştür. Taraf iddiaları, 6098 sayılı TBK 207/2 ve TMK 6 maddeleri uyarınca somut olayda ispat külfeti davacıda olup mahkemece ispat külfetinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.Somut olayda İspat külfeti davacıda olup davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı görülmekle davacıya yemin delili hatırlatılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak davalı tarafın istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, söz konusu istinaf sebepleri yerinde görüldüğünden, davalının istinaf başvurularının kabulüne, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 02/06/2021 tarih ve 2018/21 Esas- 2021/374 Karar sayılı kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/06/2021 tarih ve 2018/21 E – 2021/374 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.17/11/2021