Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1763 E. 2021/1949 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1763
KARAR NO: 2021/1949
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2021
NUMARASI: 2020/561Esas- 2021/691Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
İSTİNAF KARAR YAZIMTARİHİ: 11/11/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2020/561 Esas 2021/691 Karar sayılı ilamına karşı , davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili 27/08/2020 tarihli dilekçesinde özetle; Davalının kooperatif ortağı iken davacının 21/06/2015 tarihli genel kurulunda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için her üyenin 9.500,00 TL ödenme yapmasına dair karar alındığını, davalının borcunu ödememesi nedeni ile hakkında takip başlatıldığını, davalının itirazı nedeni ile takibin durduğunu, alınan genel kurul kararının tüm ortakları bağlayıcı mahiyette olduğunu, davacının halen inşaatlara devam ettiğini ve etap etap taşınmazları teslim ettiğini, genel kurul kararının kesinleştiğini, davacının kararının ek ödeme niteliğinde olmadığını, davalının kesin hesap borcunu ödemediğini, davacının 18/11/2018 tarihli genel kurulunda 2012 yılında çıkarılan maliyet hesaplarının geçersiz olduğuna karar verildiğini, bu nedenle evini teslim alan ile almayan üyeler arasında eşitsizlik olduğunu, aynı nitelikteki Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1667 E, 2017/1039 K sayılı dosyasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2018/687 E, 2019/672 K sayılı ilamı ile davacı lehine yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verildiğini, sonrasında yerel mahkeme kararlarının davacı lehine olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin istinafları esastan reddettiğini, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının 15/11/2011 tarihli kesin hesap raporuna göre bakiye borcunun tamamını ödediğini, davalı ile ibra sözleşmesi imzalayarak taşınmazın tapusunu devraldığını, Bahsi geçen ibra sözleşmesinde “aşağıda adı, soyadı ve üye numarası verilen üye kooperatif kararları ve konut maliyeti kesin hesap komisyonu raporuna göre tespit edilen bakiye borcunu ödemiş olduğunu, bu ibralaşma sözleşmesi ile üye ile kooperatif … Birbirlerini karşılıklı olarak ibra ederler” düzenlemesine yer verilmiş olduğunu, İbra sözleşmesi doğrultusunda, davalının davacı kooperatife karşı kesin maliyet borcunu yerine getirdiğini, buna istinaden taşınmazın davalı adına tapuda tescil edilmiş olduğunu, davalının borca konu edilen genel kurul kararından önceki bir tarihte davacı kooperatiften istifa ettiğini, davalının ortaklığının sona erdiğini, yükümlülüklerininde aynı tarihte bittiğini, Kayseri 2. Noterliğinin 23.05.2014 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalının kooperatiften istifa etmiş olduğunu, nitekim davacı tarafından sunulan emsal BAM kararında dahi, üstü örtülü olarak davalının istifasının onu borçtan kurtaracağı tespiti yapılmış olduğunu, BAM kararında itirazın iptali isteminin kabulü gerektiği irdelenirken açıkça “davalının kooperatif ortaklığının sona erdiğine ilişkin herhangi bir delil de sunulmamıştır” denmiş olduğunu, ek ödemeye ilişkin genel kurul kararlarının yerindeliği ve edimin miktarı, temerrüt ve sair hususların irdelenmesi gerektiğini, kooperatifin amacı karşısında aşırı ve gereksiz miktarda ödeme talep ediyorsa ana sözleşmeye uygun olmasına rağmen iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil eden kararların bağlayıcılığı tartışılmış olması gerektiğini, davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :Davacı kooperatif tarafından davalı hakkında 21/06/2015 tarihli genel kurul toplantısının 6. Ve 7. maddesi gereği belirlenen bedelin ödenmesi için takip yapılmış olduğu ve davalının itirazı üzerine mahkememizde dava açıldığı anlaşılmakla, toplanan deliller sonucu alınan 02/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda, davalının sabit fiyat peşin bedelli üye olmadığı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin ve Kayseri Bölge Adliyesi 6. Hukuk Dairesi’nin kararlarını emsal alınması halinde söz konusu alacak talebinin, inşaat finansman gideri niteliğinde bir alacak olması nedeni ile davacının davalıdan 9.500 TL asılı alacak ve 8.507,84 TL işlemiş faiz alacağı olduğunun belirtilmesi ile davalının Kayseri 2. Noterliği’nin 23/05/2014 tarihli ve … yevmiye nolu istifanamesi ile istifa etmiş olmasına rağmen davacıya taşınmazı iade etmesi gibi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeni ile dava konusu borçtan sorumluluğunun devam etmesi hep birlikte dikkate alınarak davacının takip konusu alacak nedeni ile alacaklı olduğu anlaşılmış ve böylece davanın kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.507,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.007,84 TL üzerinden devamına, İİK’nin 67/2. Maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 18.007,84 TL toplam alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş “1)Davanın KABULÜ ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.507,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.007,84 TL üzerinden devamına, 2)İİK’nin 67/2. Maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 18.007,84 TL toplam alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde hüküm kurulmuştur. Davalı vekili işbu kararı yasal süresi içerisinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; Cevap dilekçesinde ayrıntılı olarak dile getirildiği üzere müvekkil Kayseri 2. Noterliği’nin 23.05.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı kooperatiften istifa ettiğini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 13. maddesinde ortağın ana sözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması hâlinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesiyle çıkmanın gerçekleşeceği düzenlendiğini, ortağın istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurduğunu, bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife duyurması ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterli olduğunu, bu halde müvekkil, genel kurul kararının ilan edildiği 21.06.2015 tarihinde ortak sıfatını 1 yıldan fazla bir süre önce kaybetmiş bulunmakta; ortaklıktan doğan hak ve yükümlülükleri sona erdiğini, nitekim davacı tarafından sunulan emsal BAM kararında dahi, üstü örtülü olarak davalının istifasının onu borçtan kurtaracağı tespiti yapıldığını, BAM kararında itirazın iptali isteminin kabulü gerektiği irdelenirken açıkça “davalının kooperatif ortaklığının sona erdiğine ilişkin herhangi bir delil de sunulmamıştır” dendiğini, dolayısıyla genel kurul kararından önce istifa eden müvekkil, genel kurulca alınan kararlarla bağlı olmayıp, bu kararlar ile getirilen yükümlülüklerden de sorumlu olmadığını, nitekim ek ödemelere ilişkin ilgili mevzuattaki tüm düzenlemeler “ortakları” nitelendirmesi ile başladığını, oysa müvekkil 23.05.2014 tarihinden bu yana ortak sıfatına haiz olmadığını, aksi düşünce müvekkilin edimlerini yerine getirerek adına tescil ettiği taşınmaz yönünden kooperatif faaliyet gösterdiği sürece sorumluluk doğacağı izlenimi yaratacak olup, bu durum aynı zamanda hakkaniyete de aykırılık teşkil edeceğini, öte yandan dosya kapsamında herhangi bir keşif icrası da bulunmadığından ek ödemenin neye göre belirlendiği de belli olmadığını, kooperatifin tamamlanmadığını iddia ettiği ve bu nedenle ek ödeme talep ettiği hususlar muallak olduğunu, bu anlamda davacı iddiaları ve salt genel kurul kararı üzerinden inceleme yapıldığını, bu nedenle gerekirse keşif yapılarak genel kurul kararının yerinde olup olmadığının irdelenmesi gerektiğini, her ne kadar ortaklık payı dışındaki ödemeleri saptama yetkisine sahip genel kurulun bu yöndeki iradesi sınırlandırılmamış olsa da bu konuda iyi niyet kurallarının bir sınır oluşturacağı doktrinde kabul edildiğini, kanun ve ana sözleşme hükümlerine uygun olsa dahi iyiniyet kurallarına aykırı olarak hakkın kötüye kullanılması kanun tarafından genel hükümlerce kabul görmeyeceğini, dolayısıyla genel kurulun ortaklık payı dışındaki ödemeler konusundaki kararları veya bu kararlara esas miktar aleyhine iyi niyet kurallarına aykırılık iddiası ile her zaman genel kurul kararının iptali davası açılabileceğinden, genel kurul kararının kesinleştiği düşüncesi ile yargılamaya devam edilmemesi, yerindeliğinin irdelenmesi gerektiğini, böylelikle kooperatif amacı karşısında aşırı ve gereksiz miktarda ödeme talep ediyorsa ana sözleşmeye uygun olmasına rağmen iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil eden kararların bağlayıcılığı tartışılmış olacağını, son olarak daha önce detaylı olarak izah edildiği üzere müvekkile usulüne uygun herhangi bir tebliğ yapılmadığından, üyeliğinden istifa eden müvekkilin ibra sözleşmesine duyduğu güvenle borcu kalmadığı inancında olması, genel kurul kararının içeriğinden ortak sıfatına haiz olamadığı için haberdar olmayan müvekkilin, takibe konu alacağın içeriğini anlayamamış olması, işleyen faizin hangi temerrüde göre işletildiğinin bilinmediği hususlarının beraber değerlendirilmesi halinde müvekkilin icra takibine itirazı haksız ve kötü niyetli olmadığını, dolayısıyla aleyhine icra ve inkar tazminatına hükmedilmesi de yerinde olmadığını, yerel mahkeme kararını tehir-i icra talepli olarak istinaf ettiğini, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu Düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ :Dava, kooperatif alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.Somut uyuşmazlıkta davacı, kooperatifin ortağı olan davalının 21/06/2015 tarihli genel kurulda, devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için kararlaştırılan miktarı ödememesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ettiği, davacı kooperatife karşı olan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı kooperatifle karşılıklı olarak ibralaştıklarını, bu nedenle açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunduğu görülmüştür.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.Söz konusu SS. … Toplu Konut Yapı Kooperatifinin 21/06/2015 tarihli Genel Kurulunda alınan 7. nolu kararın aleyhine iptal davası açıldığı görülmüşse de dava açılmasının yeterli olmadığı, genel kurul kararının ihtiyati tedbiren icrasının geri bırakılmadığı, genel kurul kararlarının iptali için dava açılmış olmasının, genel kurul kararlarının uygulanmasının önlenmesi konusunda bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadıkça kooperatifin genel kurul kararları ile belirlenen aidatların ödenmesini talep etme hakkını ortadan kaldırmayacağı anlaşılmakla bu davanın bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır.Öte yandan, bilanço açığının kapanması veya ortağın kişisel sorumluluğunun artırılması halinde ek ödemeden söz edilebilir. Bu bağlamda, aidatların artırılması, tapu alınması için bazı giderlerin alınması, gecikme faizi, konutların yapımının hızlandırılması için ek aidat, çevre ve bahçe düzenlemesine yönelik alınan kararlar ek ödeme niteliğinde değildir. Bu gibi hallerde, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 31/1 ve 52/1. maddelerindeki ağırlaştırılmış karar yeter sayısına gerek yoktur. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 06.04.2015 tarih ve 2278 E., 2303 K., 05.07.2012 tarih ve 3297 E., 4652 K.,Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.10.2009 2008/1237 E., 2009/11038 K., 05.11.2007 tarih ve 2006/11109 E., 2007/13776 K. sayılı ilamları aynı yöndedir.) Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. İbra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, Kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. (aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı)Ayrıca,davalı vekili istinaf dilekçesini sunduktan sonra 03/11/2021 tarihli beyan dilekçesiyle davalı kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunun 7 nolu gündem maddesindeki kararının Kayseri 1.ATM tarafından verilen 25/102021 tarihli kararıyla iptaline karar verildiğini bu kararın kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasını da talep etimişse de,gerek yukarıda açıklanan sebeplerle gerekse HMK 357. Maddesine göre bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinaf incelemesi aşamasında dinlenemeyeceği ve yeni delillere dayanılamayacağının açıkça hüküm altına alınmış olması nedeniyle bu yönden davalının cevap dilekçesinin içeriği ile istinaf dilekçesinin içeriği de gözetildiğinde ilk defa işbu 03/11/2021 tarihli beyan dilekçesiyle ileri sürdüğü anlaşılan sözkonusu savumasının istinaf incelemesi sırasında incelenemeyeceği anlaşılmıştır.Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının, genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2020/561 Esas 2021/691 Karar sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 1.230,11 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 307,52 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 922,59 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 11/11/2021