Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1719 E. 2021/1790 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2021/1719
KARAR NO:2021/1790
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2021
NUMARASI: 2018/334Esas- 2021/398Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 22/10/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2018/334 Esas 2021/398 Karar sayılı ilamına karşı , davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili 08/05/2018 tarihli dilekçesinde özetle; Davalılardan … tarafından davacı aleyhine 450.000,00-TL bedelli bono dayanak yapılarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığını, takip dayanağı bononun 26/09/2012 tarihli sözleşme uyarınca verilen teminat senedi olduğunu, bu hususun senedin arkasına da yazıldığı ve davalılardan … Tic. Ltd. Şti.’ye verildiğini, bu şirket tarafından da davalı …’a ciro edildiğini, senetteki “teminat senedi ibaresinin “makasla kesildiğini, davacı şirketin davalılara bir borcu bulunmadığını, Kayseri … İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyası ile yapılan takip ve dayanağı bono nedeniyle davalılara borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kambiyo senetlerinin soyut borç ikrarından kaynaklandığını, senette teminat senedi ibaresinin yazılmış olmasının başlı başına senedin teminat senedi olduğunu göstermeyeceğini, davacı tarafın sadece kendi ticari defter kayıtları ile borçlu olmadığını ispat edemeyeceğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :Mahkemenin 08/06/2021 tarihli karar duruşmasının hüküm kısmında her ne kadar “…gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.” yazılmış ise de, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi kısmının sehven yazıldığı, işbu dosyada verilen müteferrik kararın istinaf edilmesi üzerine dosyanın daha önce Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmakla, bu kısım “Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere….” şeklinde düzeltilmiş”
1-Davalı … hakkında açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı … Ltd. Şti hakkında açılan davanın KABULÜ ile, Kayseri… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu 26/09/2012 düzenleme, 450.000,00-TL bedelli bono nedeni ile takipten kaynaklı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Davacı vekili işbu kararı yasal süresi içerisinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; Açılan işbu davaya , davalı … tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle kambiyo senetlerinin soyut borç ikrarından kaynaklandıgını, senette teminat senedi ibaresinin yazılmıs olmasının baslı basına senedin teminat senedi oldugunu göstermeyecegini, davacı tarafın sadece kendi ticari defter kayıtları ile borçlu olmadıgını ispat edemeyecegini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istediğini, yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde “Cumhuriyet Bassavcılıgı’nın … sayılı sorusturma dosyası içerisinde yer alan davalı … Ltd. Sti yetkilisi olan … ifade tutanagında, …isimli sahsın adına düzenlenen teminat senedinin kendisine is yaptıgı ve karşılığında daire aldıgı evle ilgili 2012 yılında tapusunu verdigi dairenin karsılıgında kendisinden aldıklarını ve …’ten alacakları bulunmadıgını beyan ettigi anlasılmakla, davacı tarafından davalı … Ltd. Sti hakkında açılan davanın kabulü ile, Kayseri … Icra Müdürlügü’nün … Esas sayılı dosyasına konu 26/09/2012 düzenleme, 450.000,00-TL bedelli bono nedeni ile takipten kaynaklı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve Davalı … tarafından takibe itirazın kötüniyetle yapıldığı ispatlanamadığından IIK madde 72/5 geregince davalı …’ın tazminat talebinin reddine dair karar vermek gerekmistir.” gerekçesiyle davanın davalı … hakkında kabulüne , diğer davalı … hakkında reddine karar verdiğini, anılan karar usul ve yasaya açıkça aykırı olup kabulü mümkün olmadığını, takibe ve davaya konu senet davalı …teminat senedi olarak verildiğini, senedin bedelsiz kaldığı ve bu senetten dolayı Müvekkil şirketin Davalı …’a borçlu olmadığı hem davalı tarafından kabul edilmiş hem de yerel mahkeme tarafından bu yönde karar verildiğini, davalı … Ltd. Sti yetkilisi olan …’ün savcılık soruşturma dosyasına verdiği ifadenin tutanağı mahkeme tarafından gerekçe olarak gösterildiğini, davanın temel uyuşmazlık konusu davaya ve takibe konu senedin davalı …tan diğer davalı …’a nasıl geçtiği, davalı …’ın iyi niyetli olup olmadıgı ve sahip olunan def’ilerin …’a yöneltilip yöneltilemeyeceği hususunda olduğunu, yerel mahkeme tarafından ısrarlı anlatım ve beyanlara ragmen davanın temel uyuşmazlık konusu yanlış tespit edildiğini ve yapılan yanlış tespite göre karar verildiğini, davalı … ve ciro eden … arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı gibi, taraflar birbirlerini dahi tanımadığını, taraflar arasındaki bağlantıyı dava dışı … sağladığını, … Davalı …’ın kardeşi olup, davalı yurtdışında yaşadıgı için davalı adına bütün işlemleri gerçekleştirdiğini,… 29/03/2018 tarihinde savcılık soruşturması için vermiş olduğu ifadesinde … yetkilisi … ile 2017 yılı 10. Ayında tanıştığını ,…’ e abisi adına 500.500 TL ödeme yaptığını, bu ödemeleri hiçbir banka havalesi yapmadan … adına elden verdiğini, bunlarla ilgili elinde hiçbir belge olmadığını, …’ten abisi adına 2017 yılı aralık ayında dava konusu bonoyu aldığını beyan ettiğini, davalı … ise savcılık ifadesinde senedin … tarafından çalındığını iddia ettiğini, tarafların soruşturma dosyasında birbirlerini suçlamaları işbu dava açısından çok önemli olmasa dahi , her iki şahsında senedin ciro yoluyla veya rızası dışında elinden çıkma işleminin 2017 yılı aralık ayı sonrasında gerçekleştiği yönünde ortak beyanları dosya açısından hayati önem taşıdığını, yani senet vade tarihinden sonra el değiştirmiş olup bu durum savcılık ifade tutanakları ile sabit olduğunu, yerel mahkeme tarafından bu durum hiç dikkate alınmadan karar verildiğini, … davalı …’ın yetkili temsilcisi olduğunu, davalı adına ödeme yaptığını ve karşılığında bono aldığını, davalıda temsilcisi aracılığıyla aldığı bono ile icra takibi başlatarak temsilcisinin yaptığı işlemi onayladığını, TBK Madde 40 “Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar” dediğini, davalı …’ın temsilcisi senedi 2017 yılı aralık ayında …’tan aldığını beyan ettiğini, dava konusu bononun vade tarihi 01/03/2017 olup ciro tarihi 2017 yılı aralık ayı olduğunu, bu durumda vadeden sonra ciro söz konusu olduğunu, TTK – MADDE 690– “(1) Vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce yapılan bir cironun hükümlerini doğurur; ancak, ödenmeme protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülmüş sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, sadece alacağın temliki hükümlerini doğurur” demektedir. TBK MADDE 184 – “Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.” Davalı alacaklı … ve davalı … arasında alacağın temlikini gösterir yazılı bir belge bulunmadığını,davalı- alacaklı … temsilcisi …, diğer davalı …’a 500.500 TL elden para ödediğini beyan ettiğini, davalı-alacaklı … …’a ödediğini iddia ettiği 500.500 TL ‘yi ispat etmekle yükümlü olduğunu, savcılık soruşturma dosya evrakları incelendiğinde açık bir şekilde anlaşılacağı üzere; … ifadesinde … yetkilisi …’ün ün 2017 Aralık ayında senedi kendisine cirolayıp verdiğini iddia ettiğini, ekte sunulan davalı … firmasına ait ticaret sicil gazete indeksinden anlaşılacağı üzere 2 Kasım 2016 tarihinden itibaren … ve … şirket müdürü olarak müştereken yetkili kılındığını, …’ün tek başına ciro yetkisi olmadığını, fakat senette sadece …’ün tek imza ile yapmış olduğu ciro bulunduğunu, bu durumda ciro silsilesinde kesiklik oldugu sonucunu doğuracaktır ki senedin ciro silsilesinde kesiklik olması halinde, kopukluğu başlatan ciro ve sonrasındaki cirolar geçersiz olacağını, bu nedenle ciro silsilesinde kopukluk bulunan bir senedi iktisap eden kişi, senedin yetkili hamili olamayacak ve senet bağlamında hak talep edemeyeceğini, davalı … yetkili temsilcisi tarafından senedin vade tarihinden sonra ciro edildiği , senedin düzenlenme sebebinin talil edildiği ve ispat yükünün yer değiştirdiği , ciro tarihinde tek başına imza yetkisi olmayan kişi tarafından imza atıldıgını beyan etmiş olmasının yerel mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, tanık dinletme talebinin de yerel mahkeme tarafından kabul görmediğini, davanın iki davalı yönünden de kabulüne karar verilmesini, ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu Düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ :Dava , kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Yapılan inceleme sonunda dava derdest iken mahkemesince ihtiyati tedbirle ilgili verilmiş 06/08/2018 tarihli ret ara kararının istinaf nedeniyle dosyanın Ankara BAM 22. HD ce 2018/2397 esas, 2018/1664 karar sayılı ilamıyla istinaf incelemesinin yapılarak HMK 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, yargılama sonunda da işbu istinaf edilen nihai kararın verildiği, bu kararın istinafı nedeniyle dosyanın ilk derece mahkemesince, ilk istinaf incelemesini yapmış olan Ankara BAM 22. HD ne gönderildiği, ancak bu dairece 2021/1339 esas- 2021/1548 karar sayılı ilamla yetkisizlik kararı verilerek ilk derece mahkemesine geri çevrilerek dosyanın iade edildiği, ilk derece mahkemesince de dairemize hitaben istinaf dosya gönderme formu düzenlenerek dosyayı dairemize gönderdiği anlaşılmıştır.Her ne kadar dava dosyası istinaf talebi nedeniyle dairemize gönderilmiş ise de, 694 sayılı K.H.K ile 5235 sayılı kanuna eklenen Ek 1. Maddesine göre “Bölge adliye mahkemelerinin yargı çevresinin 25 inci madde uyarınca değişmesi halinde, bu değişikliğin uygulanması için Resmî Gazetede belirlenen tarihten önce ilk derece mahkemelerince verilen kararların istinaf incelemesinde, karar tarihi itibarıyla yetkili bölge adliye mahkemelerince yargı çevresinin değiştiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilemez.Yargı çevresinin değiştirilmesinden önce istinaf incelemesinden geçen dosyalar, yeniden istinaf incelemesine konu edilmesi halinde de ilk incelemeyi yapan bölge adliye mahkemesince sonuçlandırılır.Bölge adliye mahkemelerinin yargı çevresinin 25 inci madde uyarınca değişmesi halinde, bu değişikliğin uygulanması için Resmî Gazetede belirlenen tarihten önce bölge adliye mahkemeleri Cumhuriyet başsavcılığınca açılan soruşturmalar ile bölge adliye mahkemelerinde yürütülmekte olan kovuşturmalarda yargı çevresinin değiştiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilemez. Soruşturma neticesinde açılacak kamu davaları da aynı yer bölge adliye mahkemesinde görülür.”HMK 352/1-a maddesine göre ön incelemede incelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olduğunun anlaşılması halinde öncelikle karar verilir.İstinafa konu edilen ve dairemize gönderilen Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin verdiği nihai kararın tarihi her ne kadar 08/06/2021 ise de, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı ve tespit edildiği üzere, iş bu 08/06/2021 tarihli nihai karardan önce,dava derdest iken istenen ihtiyati tedbir talebi yönünden mahkemece verilen redde dair 06/08/2018 tarihli ara kararın istinaf edildiği, iş bu istinaf başvurusu nedeniyle dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği ve bu dairece yapılan istinaf incelemesi sonunda 2018/2397 esas, 2018/1664 karar sayılı ilamla iş bu ara kararına karşı yapılmış istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine kesin olarak karar verdiği anlaşılmıştır.Yapılan yargılama sonunda en son verilen nihai karar da tekrar istinaf edildiğinden ilk derece mahkemesince dosya, ilk istinaf incelemesini yapmış olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’ne gönderilmişse de bu dairece verilen yetkisizlik kararı nedeniyle dosyanın dairemize gönderildiği anlaşıldığından, iş bu dosyanın dairemizin görevinin başladığı 02/09/2019 tarihinden önce yani ilk derece mahkemesince yargılamada verilmiş olan ara kararın istinafı nedeniyle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nce istinaf incelemesinden geçtiği ve HMK 353/1-b-1 maddesine göre istinaf başvurusunun da esastan reddine dair karar verdiği görülmüştür. Bu nedenlerle 5235 sayılı kanunun Ek 1. Maddesi gereğince, en son verilen 08/06/2021 tarihli nihai karara karşı yapılmış yeni istinaf başvurusunu incelemek yetkisi ilk istinaf incelemesini yapmış olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’ne aittir. Dairemiz yetkili değildir. Açıklanan nedenlerle iş bu istinaf başvurusunun incelenmesi yönünden dairemizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiştir. Nitekim Yargıtay 5. Hukuk dairesinin 2021/6480 Esas-2021/10376 Karar,2021/1983 Esas,2021/3760 Karar,20. Hukuk Dairesinin 2019/2766 Esas, 2019/4638 karar ve 2019/988 Esas, 2019/1842 Karar sayılı emsal içtihatları da bu yöndedir.HMK 22. Maddesine göre ;” (1) Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına herhangi bir engel bulunduğu yahut iki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesinde tereddüt ortaya çıktığı takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için Yargıtaya başvurulur. (2) İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.”En son verilen nihai kararla ilgili söz konusu istinaf başvurusu yönünden daha önceden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesince de 2021/1339 esas- 2021/1548 Karar sayılı ilamla yetkisizlik kararı verildiğinden ortaya iki ayrı yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasında olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkmıştır. HMK 22. maddesine göre iki ayrı yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilmiş yetkisizlik kararı nedeniyle ortaya olumsuz yetki uyuşmazlığının çıkması halinde bunun çözümü ile yetkili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nin neresi olduğunu yani yargı yerini belirlemek yetkisi ve görevinin de Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi’ne (5.Hukuk Dairesine) ait olması nedeniyle dosyanın bu yönden resen Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 08/06/2021 tarih, 2018/334 Esas 2021/398 Karar sayılı ilamı hakkında yapılmış istinaf başvurusu yönünden 5235 sayılı kanunun Ek-1 maddesi gereğince Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin yetkili olması nedeniyle DAİREMİZİN YETKİSİZLİĞİNE,
2-Dosyada daha önceden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesince de yetkisizlik kararı verilmiş olmakla ortaya iki ayrı yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi arasında olumsuz yetki uyuşmazlığı çıktığından, HMK 22. Maddesi gereğince bunun çözümü ile iş bu istinaf başvurusunu incelemek yönünden yetkili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nin belirlenmesi için dosyanın RESEN YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
Dair, dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda, HMK 22 ve 352/1-a maddeleri gereğince oy birliğiyle karar verildi. 22/10/2021