Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1703 E. 2021/1877 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1703
KARAR NO: 2021/1877
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2021
NUMARASI: 2019/748 E. 2021/531 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 03/11/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/07/2021 tarih ve 2019/748 E – 2021/531 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacının … Faktoring A.Ş finans işi yaptığını ve bu faaliyet kapsamında davacı tarafından dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti. İle faktoring sözleşmesi imzalandığını, davalının bu faktoring sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzaladığını, davacının faktoring sözleşmesinin ve cari hesap ilişkisinin gereklerini yerine getirmiş olmasına rağmen kendisine aradaki cari hesap ilişkisine dayalı herhangi bir ödeme yapılmadığını, Beyoğlu 41. Noterliği’nin 27/11/2018 tarih, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile keşide edildiğini, sonrasında Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından 56.473,41-TL üzerinden takip başlatıldığını, davalı tarafın takibe itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzeri icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davalının tüm sözleşmeye kefil olmadığını, kefalette eş rızasının gerekli olduğunu, davanını asıl borçlu ile olan iş ve işlemlerinde kefillerin durumlarını ağırlaştıran işlemler yaptığını, bu işlemler için davalının ve eşlerinden usulüne uygun rıza alınmaması nedeniyle davalının borçlu sorumlu tutulamayacağını, davacı ile asıl borçlu … , … Arasında bulunan sözleşme ilişkilerinde sürekli ve daha ağır koşullarla borç altına girdiğini, kefillerin durumunu ağırlaştıran bir durum olduğunun ve kefillerin durumunu ağırlaştıran işlemlerde şekil şartlarına uygun olarak her işlemde ayrı ayrı kefilin ve eşin açık rızasının alınması gerektiğini, noter ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, hesabın katedilmediğini ve muaccel hale gelmediğini, davacı tarafından talep edilen faizin hukuka aykırı olduğunu belirterek kötü niyetli icra takibi başlatan davacı aleyhine asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi Tarafından; “… davacı faktoring şirketi ile dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti. arasında 07/02/2018 tarih … no.lu 200,000,00 USD limitli Faktoring Sözleşmesi imzalanmış olduğu, sözleşmenin davalı tarafından müşterek borçlu, müteselsil kefil olarak imzalanmış olduğu, 2.000.00 USD kefalet limitinin sözleşmede yer aldığı, davalı kefilin, sözleşme tarihinde, asıl borçlu şirketin ortağı olması nedeniyle eş rızası aranmayacağından davalının kefalet sözleşmesinin TBK’nun 583 ( BK’nun 484 ve 485.) maddeleri gereğince yasal unsurları taşımakla geçerli bir kefalet sözleşmesi niteliğinde olduğu, Faktoring sözleşmesine göre Sözleşmenin VI/1. maddesinde “İşbu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yalnız Faktor’un belge ve kayıtlarının…yegane delil teşkil edeceği, HMK’nın 193. maddesi hükmü uyarınca müşteri tarafından şimdiden kabul ve ikrar edilmektedir. ” hükmünün yer aldığı, hükmün delil sözleşmesi niteliğinde olduğu, davalının borcu olmadığına ilişkin dosyaya herhangi bir belge sunmamış olduğu, davacı Faktoring şirketince 30/04/2018 tarih, … nolu 56.174,24 TL bedelli faturanın temlik alındığı, dava dışı Faktoring sözleşmesinin tarafı … San. Tic. Ltd. Şti.’ne faktoring işlemi bedeli olarak 49.136,80 TL ön finansman iştirağ bedelinin dava dışı şirketin hesabına gönderildiği, faktoring şirketinin faturaya dayalı alacağı temlik almasının yasaya uygun olduğu, faturaya dayalı alacak nedeniyle 55.000 TL bedelli çekin tahsile konulduğu, temlik alınan çekin, çek üzerindeki imza ile keşidecinin imzası birbirini tutmaması nedeniyle davacı faktoring şirketince tahsil edilemediği, sonuç olarak temlik alınan ve tahsil edilemeyen 55.000 TL alacağın davacının cari hesap alacağında göründüğünün denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuyla tespit edildiği anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep etmiştir. İİK 67/1.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Anılan şartlar incelendiğinde takibe konu alacağın likit olduğu ve davalının itirazının haksız olduğu gözetilerek davalı aleyhine kabul edilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilerek davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı taraf vekillerince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerek 28.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda gerekse de mahkemece verilen kararda davacı müvekkilin alacağını tahsil edebilmek için yaptığı ve usulüne uygun bir şekilde tuttuğu ticari defterine makbuzları ile birlikte işlediği masrafların değerlendirilmediğini, müvekkili tarafından Beyoğlu 41. Noterliği’nin 27.11.2018 Tarih, … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi keşide edilerek davalı yana ve dava dışı borçlulara gönderildiğini, anılan ihtarname için müvekkili tarafından ödenen 602,21 TL masraf hükme esas alınan bilirkişi raporunda da gerekçeli kararda da hesaba dâhil edilmediğini, ayrıca müvekkili şirketin cari hesabında görünen 55.000,00 TL asıl alacağın dayanağı, … A.Ş … Şubesinden verilme, 18.10.2018 keşide tarihli, … seri numaralı, 55.000,00 TL bedelli çek ile …. Bankası A.Ş. Kayseri … Şubesinden verilme, 30.10.2018 keşide tarihli … seri numaralı, 100.000,00 TL bedelli çek olup, bu çeklerin tahsili amacıyla başlatılan icra takipleri Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. ve Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyalarında halen açık olduğunu, işbu itirazın iptali davasına konu Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibi ile tahsilde tekerrür olmamak üzere başlatılan icra takip dosyalarında da müvekkili tarafından alacağın tahsiline yönelik olarak masraf yapıldığını, anılan icra dosyasında yapılan masrafların da makbuzları ile birlikte davacı müvekkilinin ticari defterlerine işlendiğini, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda anılan masraf makbuzlarının dikkate alınmadan değerlendirme yapıldığını ve mahkemece eksik inceleme ile tanzim edilen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/748 E. 2021/531 K. sayılı kararı usul ve yasaya aykırı olarak verildiğini, istinaf taleplerinin kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/748 E. 2021/531 K. sayılı ilamının kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sözleşmeye kefillik durumunun incelenmesi gerektiğini, huzurdaki dosyada her ne kadar müvekkilinin tüm sözleşmeye kefil olduğu ifade edilmiş ise de bu hususun gerçek dışı olduğunu, öncelikle müvekkilinin sözleşmeye kefil olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, kefalet sözleşmesinin şekil şartlarında eksiklik olması sebebiyle müvekkil kefil sıfatına haiz olmadığını, davacının asıl borçlu ile olan İş ve işlemlerinde, kefillerin durumlarını ağırlaştıran işlemler yaptığını, bu İşlemler İçin müvekkilinden ve eşlerinden usulüne uygun rıza alınmaması nedeniyle müvekkilinin borçtan sorumlu tutulamayacağını, davacı ile asıl borçlu … arasında bulunan sözleşme ilişkilerinde, davacı tarafından birden fazla kez alacağın yapılandırıldığını, kredi değerlendirilmesi yapılmaksızın günden güne yüksek cari, limitler açıldığını, ,temdit işlemlerinin gerçekleştirildiğini, yani …, davacı şirketin işlemleri ile sürekli ve daha ağır koşullarla borç altına girdiğini, bu durumların kefillerin durumunu ağırlaştıran bir durum olduğu ve kefillerin durumunu ağırlaştıran işlemlerde şekil şartlarına uygun olarak, her işlemde ayrı ayrı kefilin ve eşinin açık rızasının alınması gerektiğini, asıl borçtaki artma alacaklı ile asıl borçlu arasındaki akdi işlemlerden ötürü ortaya çıkarsa, bu durumun kefilin sorumluluğunu etkilemeyeceğini, örneğin cezai şart kararlaştırılması, tespit edilen faiz miktarını aşan faiz anlaşmaları, asıl borçlunun şahsi def’ilerinden feragat etmesi, borcun ikrarı, feshi ihbar sürelerinin kısaltılması, taksitlerin kaldırılması ya da miktarlarının yükseltilmesi, muacceliyetin öne alınması gibi hususların kefile karşı ileri sürülemeyeceği, zira bu tip işlemlerin kefil açısından üçüncü kişiler arasında yapılan işlem niteliğinde olup, üçüncü kişilerin kendi aralarında yaptıkları işlemler ile kefili borç altına sokmaları, hukukun genel ilkelerine aykırı olduğunu,hesabın kat edilmediği borcun muaccel hale gelmediğini, kefil olan müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı, dava dışı şirkete kullandırılan kredilerde davacının kusurunun incelenmesi gerektiğini, huzurdaki dosyada ısrarla izah edildiği üzere kefalet sözleşmesine ilişkin eşin somut ve geçerli rızası alınmadığını, müvekkili için sorumlu olunan borç miktarlarının artırılmasına rağmen yeniden eşin rızası alınmaması, sözleşmenin esaslı unsurlarında değişiklik yapıldığı halde müvekkile herhangi bir ihtarda bulunulmaması nedeniyle müvekkili tarafından doğabilecek rizikonrun bilinebilir olmayıp kefalet için öngörülen şekil şartlarına uyulmadığını, noter ihtarının müvekkili kefile usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, işbu sebeple müvekkilinin kefil için muacceliyet şartı gerçekleşmediği için takibin hukuka aykırı olduğunu, davacının alacağını basiretli bir tacir gibi takip etmediğini, ihtarname dahi tebliğ olmaksızın kefiller aleyhine icra takibine giriştiğini, TBK m. 594’e gereğince, alacaklının bildirim yükümlülüğüne uymadığının açık olduğunu, davacı alacaklının, müvekkillerinin uğradığı zarar miktarınca onlara karşı hakkını, borcun tamamı için başvurma hakkını kaybettiğini ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda hüküm tesis edilmesine, davacı aleyhine asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine,yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilince sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dosya kapsamında mevcut Faktoring Sözleşmesi ile davalı yan ile akdedilen kefalet sözleşmesinin incelendiğinde davalı yanın dava dışı … Ltd. Şti. ile müvekkili arasında imzalanan 07.02.2018 Tarihli, … No’lu faktoring sözleşmesini 200.000,00 USD kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, dolayısıyla davalı yan tüm sözleşme kapsamında, belirli bir limit dâhilinde müteselsil kefil olmayı kabul ettiğini ve kefalete ilişkin bütün şartların sağlandığını, her ne kadar kefalet için öngörülen eş rızasının bulunmadığını, kefaletin geçersiz olduğu iddia edilmekte ise de 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584/3. maddesinde; “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” hükmüne haiz olduğunu, davalı yanın kefalet sözleşmesini imzalarken dava dışı … Ltd. Şti.’nin yetkilisi olup, şirket ile ilgili olarak vermiş olduğu kefalette eşin rızasının aranmadığını, dolayısıyla davalı yan ile kurulan kefalet ilişkisinin, kanuni bütün şartları haiz olduğunu, davalı yanın müteselsil kefil olduğunun açık olduğunu, nitekim 28.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda da kefaletin; yazılı olması, kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın olması ve bu miktarın açıkça gösterilmesinin, kefalet edilen borcun geçerli bir borç olması, kefilin medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunması şartlarının sağlandığının tespit edildiğini, açıklanan sebeple davalı yan ile kefalet ilişkisi geçerli olarak kurulduğunu, davalı yanın kefil sıfatını haiz olduğunu, istinaf dilekçesinde ayrıca davacı müvekkilinin, kefilin durumunu ağırlaştırıcı işlemler yaptığını, bu işlemler için kefil olan davalıdan rıza almadığını, kredi yeterliliği bulunmayan asıl borçluya kredi açıldığı iddia edilmiş ise de davalı yanın bu iddialarını ispat edemediğini, dolayısıyla bu iddialara da itibar edilmemesi gerektiğini, davalı yan hesabın kat edilmediğini, bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmediğini ve davalının yargılama giderinden sorumlu olmayacağını ileri sürmüş ise de müvekkili tarafından Beyoğlu 41. Noterliği’nin 27.11.2018 Tarihli, … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi keşide edilerek bildirim yükümlülüğü yerine getirildiğini, davalı tarafından yeni bir adres bildirilmediğinden kefalet sözleşmesinde davalı yan tarafından bildirilen adrese ihtarname gönderildiğini, müvekkilinin başkaca bir adres araştırma yükümlülüğünden bahsedilmesinin mümkün olmadığını beyan ederek davalı yanın istinaf taleplerinin reddi ile 16.09.2021 tarihli istinaf talebimizde belirttikleri nedenlerle davanın kabulüne, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava Kayseri . İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.Kayseri . İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde davalı hakkında cari hesap ekstresi ihtarname sözleşmeye dayanılarak 56473,41 TL ilamsız takip başlatıldığı görülmüştür.Beyoğlu 41. noterliğinin 27.11.2018 tarih … numaralı ihtarnamesi incelendiğinde; dava dışı … paketleme limited şirketi ile davacı … faktoring arasında faktoring sözleşmesi imzalandığı bu sözleşme kapsamında davacı şirketin işletmesi ile ilgili olarak mal hizmet satışlarından doğacak alacaklarını peşine ne toptan faktöre temlik ettiği, bu kapsamda şirkete devir ve ciro edilmiş olan … Anonim Şirketi tarafından Halkbank nezdindeki hesap üzerinde keşide edilen … no’lu 55 bin TL bedelli 18 .10.2018 keşide tarihli çek üzerindeki imza ile keşideci birbirini tutmamasından bahisle ödeme yapılmadığı, Müteselsil kefil olan davalının Turing sözleşmeleri özel şartları bir cümle ekleri yenilemelerinden vesair sebeplerden doğmuş doğacak bilcümle borçlarından işlemiş işleyecek faizin tamamından bu borca uygulanacak temerrüt faizinden yargılama giderlerinden sorumlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.Dava dışı … şirketi ile davacı faktoring Şirketi arasında imzalanan 07. 02.2018 tarihli faktoring sözleşmesini davalı …’nun müteselsil kefil olarak borç altına girdiği, davalının el yazısı ile 200.000 Dolar tutarında mutselsil kefil olmayı kabul ettiği yönünde imzası ve yazısının bulunduğu görülmüştür. 07.02.2018 tarihli faktöring sözleşmesinde davalı …’nun eşinin kefalete açıkça izin verdiğine dair yazılı beyanının bulunmadığı ancak eşi …’nun sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığı,yine davalının sözleşmenin imzalandığı 07.02.2018 tarihi itibarıyla … … Sanayi ve Ticaret Limited şirketi’nin ortağı olduğu görülmekle davalının kefaletinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 583 ve 584 maddeleri uyarınca geçerli bir kefalet sözleşmesi olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.Müteselsil kefalet başlıklı 6098 sayılı TBK 586.maddesi incelendiğinde;”Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” Düzenlemesi mevcuttur Sorumluluğun kapsamı başlıklı 589.maddesi incelendiğinde; Kefilin, her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azamî miktara kadar sorumlu olacağı aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa kefilin, belirtilen azamî miktarla sınırlı olmak üzere, aşağıdakilerden sorumlu olacağı duzenlenmistir.
Buna göre;
1. Asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçları.
2. Alacaklının, kefile, onun borcu ödeyerek yapılmalarını önleyebileceği uygun bir zaman önce bildirmesi koşuluyla, borçluya karşı yönelttiği takip ve davaların masrafları ile gerektiğinde rehinlerin kefile tesliminin ve rehin haklarının devrinin sebep olduğu masraflar.
3. İşlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait akdî faizler ile gerektiğinde tahvil karşılığında ödünç verilen anaparanın işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait faizleri.Sözleşmede açıkça kararlaştırılmamışsa kefil, borçlunun sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonraki borçlarından sorumludur. Kefilin, asıl borç ilişkisinin hükümsüz hâle gelmesinin sebep olduğu zarardan ve ceza koşulundan sorumlu olacağına ilişkin anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür.Kefilin takibi başlıklı 590.maddesinde Borçlunun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel olsa bile, belirlenen vadeden önce kefile karşı takibat yapılamayacağı, asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa, kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlayacağı belirtilmiştir.Dava dışı … Limited şirket ile davacı arasında imzalanan 07.02.2018 tarihli faktoring sözleşmesi’nin 7. maddesi incelendiğinde; müşteri veya herhangi bir borçlu Faktor’a vadelerinde ödeme yapmadığı veya borç muaacel olduğu takdirde müşteri ayrıca bir ihtara ihbara, mehil tayinine ihtiyaç olmaksızın kendiliğinden temerrüde düşeceğini kabul ile bu alacaklar için vade gününden veya muacceliyet tarihinden itibaren bunları Faktor’e bu sözleşme koşullarında tamamen geri ödeyeceği tarihlere kadar geçecek günler için Merkez bankasının temerrüt tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına bu oranın %50 sinin ilavesi ile suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi ve sair ferilerini ödemeyi, bu temerrüt faiz oranının piyasa ve maliyet unsurları çerçevesinde Merkez Bankasınca belirlenen artışlara oranla faktör tarafından artırılabileceğini tacir sıfatıyla beyan ve kabul ve taahhüt eder. Bu oran tacir sıfatına sahip Müteselsil kefillerin temerrüt leri halinde de aynen uygulanır.”15 maddesi incelendiğinde ; Müşteri ve Müteselsil kefiller işbu sözleşmede yer alan hususların yerine getirilmesini ve faktor tarafından kendilerine gerekli tebligatın yapılabilmesi için bu sözleşmede isim ve ünvanları yanında belirtilmiş adresleri kanuni yerleşim yeri ittihaz ettiklerini, belirtilen yerde adres yazılmaması halinde ticaret sicil dosyalarındaki son adreslerinin veya faktör tarafından son olarak herhangi bir bildirim gönderilen adreslerinin muhtarlıkta kayıtları bulunmasa bile yasal yerleşim yerleri olduğunu ileride diğer bir mahalli Kanuni yerleşim yeri ittihaz edecek olurlarsa bu yeni adresi derhal noter aracılığı ile faktöre bildirmeyi, bildirmedikleri takdirde bu sözleşmede yazılı ya da yukarıda yer alan adreslerine ya da kayıtlı elektronik posta adreslerine veya 7201 sayılı tebligat kanununun 7a, 10 ve devamı hükümlerinde yer alan usule göre gönderilecek her türlü tebligatın kendilerine tebliğ edilmiş sayılacağını kabul ve taahhüt ederler. düzenlemeleri mevcuttur.Davalının 07.02.2018 faktoring sözleşmesinde adresini …mahallesi … caddesi … kompleksi …/… … Kayseri olarak beyan ettiği Davacı şirket tarafından bu adrese Beyoğlu 41.Noterliği nin 27. 11.2018 tarih … yevmiye numaralı hesap kat ihtarı ile davalıya hesbın kat edildiği, davalının gösterilen adreste taşınmış olduğu belirtilerek tebligatın iade edildiği görülmüştür.Dava dışı şirket tarafından davacı şirkete ciro edilen … bank … numaralı 18.12 1018 kişi de tarihli 55000 TL bedelli çekin banka tarafından davacıya ödenmediği bu durumda davacı şirketin dava dışı şirket ve kefilden 55.000 TL talep edebileceği ortadadır.Davacı şirkete ciro edilen çekin ödenmemesi ve sözleşme hükümleri ve Müteselsil kefalet ilişkin hükümler birlikte değerlendirildiğinde mahkemece davalının takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilerek takibin 55000 TL üzerinden devamı yönünde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla davalının borcun muaccel olmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.Davacının istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirme;Kayseri 6. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 56.473, 41 TL üzerinden başlatmış olup olup takibe yapılan itiraz üzerine dava değerini 56.473,41 TL Olarak gösterip eldeki davayı açtığı mahkemece takibin 55.000 TL üzerinden devamına karar verildiği görülmüştür.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığını taşıyan 341. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” 4. Fıkrasında :”(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” şeklinde düzenlenmiştir.02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”istinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlığını taşıyan 341. maddesinin 2-3-4. fıkralarında değişiklik yapılarak “binbeşyüz” Türk Lirası ibaresi “üçbin” Türk Lirası olarak değiştirilmiş, yine 6763 sayılı Kanunun 47. maddesinde kanunun yayımı tarihi ile yürürlüğe gireceği aynı Kanunun “Parasal sınırların artırılması” başlıklı ek 1. maddesinde;”(1) 200 üncü, 201 inci, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükmü getirilmiştir.Mahkemece 02/07/2021 tarihinde nihai karar verilmiş olup, hükmün verildiği tarih itibariyle kesinlik (İstinaf edilebilme) sınırı 5.390,00 TL’dir.Davacı tarafından istinaf kanun yoluna konu edilen karara ilişkin reddedilen dava değerinin ise 1.473,41 TL’ye ilişkin olduğu görülmüş olup HMK 341/4 maddesi gereğince hükmün verildiği tarih itibariyle alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümünün miktar veya değeri 5.390,00 (beşbinbinüçyüzdoksan) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin verilmiş kararlar kesin olduğundan, mahkemece her ne kadar ilgili istinaf başvuru dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmemiş ise de; aynı Kanun hükmü ve 352. madde hükmü uyarınca, istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan bir karara ilişkin olması sebebiyle davacı tarafın istinaf dilekçesinin/başvurusunun HMK 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.HMK 352/1-b maddesine göre kesin olan kararların istinafı halinde Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk dairesince ön incelemede öncelikle gerekli karar verilir.Açıklanan nedenlerle davacının istinaf ettiği karara ilişkin reddedilen dava değerinin kesinlik (istinaf edilebilme) sınırının altında olması nedeniyle kesin sayılan kararla ilgili işbu istinaf dilekçesinin/talebinin HMK 341/2 ve HMK 352/1-b maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/07/2021 tarih ve 2019/748 E – 2021/531 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davacının istinaf ettiği meblağ kesinlik sınırı içerisinde kaldığından davacının istinaf talebinin 6100 sayılı HMK 341/4 ve HMK 352/1-b maddeleri gereğince usulden REDDİNE
3-59,30 TL istinaf karar harcının talebi halinde istinaf eden davacıya iadesine,
4-İstinaf eden davalıdan alınması gerekli olan 3.757,05-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 880,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 2.877,05 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28/10/2021