Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1697 E. 2021/1812 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1697
KARAR NO: 2021/1812
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/06/2021
NUMARASI: 2020/343Esas- 2021/529Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/10/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 25/10/2021
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2020/343 Esas 2021/529 Karar sayılı ilamına karşı , davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili 15/06/2020 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalı … şirketi arasında komisyon karşılığı taşıma sözleşmesinden kaynaklı ticari faaliyet dolayısıyla cari hesap ilişkisi kurulduğunu, müvekkili tarafından taşıma ilişkilerinden kaynaklı olarak davalı yana faturalar kesildiğini ve cari hesaba eklendiğini ancak davalı tarafından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalı tarafın söz konusu icra takibine haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde itiraz ettiğini ve 26/03/2020 tarihinde icra takibinin durduğunu, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi halinde davalı tarafın müvekkiline 87.242,04-TL borcu olduğunun ortaya çıkacağından bahisle davanın kabulü ile davalı tarafın icra takibine vaki itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça müvekkili aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile haksız olarak takip başlatıldığını, icra takibinde borcun sebebinin komisyon karşılığı taşıma sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağı dendiğini ancak takip dosyasına ve dava dosyasına bir sözleşme sunulmadığını, müvekkili şirketin, ne iddia edildiği gibi cari hesap ilişkisi nedeniyle ne de dava dilekçesinde belirttiği sözleşme nedeniyle davacı tarafa hiçbir borcu olmadığını, aksine davacının müvekkili şirkete borçlu olduğunu, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi halinde bu durumun ortaya çıkacağından bahisle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, kötü niyetli olan davacı aleyhine dava konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :Toplanan deliller yapılan yargılama sonucunda; tarafların tacir olmaları nedeniyle alacak ve borçları ile ilgili tüm kayıtların tutulması zorunlu ticari defterlere kaydedilmesi ve defterlerin usulüne uygun tutulup birbirleri ile uyumlu olması gerektiği, defterler üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan rapor ve ek raporların dosya içeriğine uygun denetime elverişli olduğu, taraf ticari defterlerinin birbiri ile uyumlu olmadığı ve talep edilen alacak tutarını desteklemediği, alacak iddiasında bulunan davacının ticari defter kayıtları ile öncelikle alacağını ortaya koyması gerektiği ancak davacının ticari defterlerinin aleyhine delil olduğu, davalıya düzenlenen faturalar, davalının ödemeleri, davalının davacıya düzenlediği faturalar hesaba katıldığında, davacının ticari defterlerine göre davalıya 481.101,27-TL borçlu olduğu, davacının ticari defterlerinde davalıya oluşan borcunu dayanaksız bir kayıtla (virman yapılarak) kapatıldığı ve davalıdan 87.242,04-TL alacak oluşturulduğu, bu alacak oluşturmaya ilişkin kaydı dayanağının bulunmadığı, dosya arasına getirtilen BA/BS formlarının incelenmesi sonucunda da davacının 6 adet fatura ile 237.154,04-TL tutarındaki satışı, davalının ise 4 adet fatura ile 25.195,28-TL bedelli satışı ispatlaması gerektiği, bu faturalara dayalı satışın mevcut delillerle ispatlanmadığı, hal böyle olunca davacının davalıdan alacak iddiasının mevcut delillerle ispatlanamadığı, takip başlatılmasında davacının kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması takip başlatılmasının tek başına kötüniyeti göstermeyeceği sonucuna varılmakla “1-Açılan davanın REDDİNE,2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartlarının oluşmaması nedeniyle reddine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.Davacı vekili işbu kararı yasal süresi içerisinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; Dosyaya kazandırılan 19.11.2020 tarihli kök rapor, 05.02.2021 tarihli ek rapor ve 29.03.2021 tarihli ek-2 raporlarının tamamı bilimsel ve teknik verilerden uzak, soyut, gerçek durumdan tamamen farklı olduğu gibi eksik incelemeye dayalı olduğunu, bilirkişinin tahmin beyanlarına dayalı ve itirazların hiçbirini karşılamayan raporların hukuki dayanaktan yoksun olduğu, bu nedenle de hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı açıkça ortada olduğunu, müvekkil tarafından davalı yana verilen hizmet dolayısıyla faturaların kesilmiş olduğu ve söz konusu hizmetin verildiği tarafların kabulünde olmasına rağmen bu yöndeki ısrarlı itirazlar bilirkişi raporlarında karşılanmadığı gibi sayın mahkeme tarafından da itirazların dikkate alınmadığını, müvekkil ile davalı yan arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması için yolcu listelerinin dosyaya kazandırılması ve müvekkile ödenen tutarlar ile komisyon bedellerinin karşılaştırılmasının gerektiğine yönelik itirazların da gerek bilirkişi raporlarında gerekse de sayın mahkeme tarafından hiçbir şekilde karşılanmadığını, dolayısıyla açıkça hukuki dayanaktan yoksun bilirkişi raporları ile eksik inceleme neticesinde usul ve yasa hükümlerine aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, müvekkil ile davalı yan arasındaki ticari ilişkiyi kısaca tanımlamak gerektiğini, taşıma işlerinden kaynaklı davalı tarafın yolcularından tahsil ettiği taşıma ücretinden müvekkilin payına düşen bedel olan yolcu taşıma bedelinin faturası kesilerek açık hesaba işlenmekte olup müvekkilin davalı yandan bakiye 87.242,04TL alacağı bulunduğunu, davalı şirket, taşıma işinden elde ettiği taşıma ücretleri üzerinden müvekkile düşen payı, yolcu taşıma bedeli olarak müvekkile ödemekte; müvekkil ise taşıma sırasında davalı şirketin yolculara ikram ettiğini, yiyecek içeceklerden kendi payına düşen ikram bedelini, davalı yana ödemekle yükümlü olduğunu, davalı şirket, dava konusu açık hesap ilişkisinin bulunduğu dönemde komisyon karşılığı yolcu taşımacılığı anlaşması yaptığı bütün otobüs sahiplerine ait faturaları kendi uhdesinde tutarak otobüs sahiplerinde bulunmayan rakamları esas alarak her iki tarafa ait faturaları kendisi kestiğini, davalı şirket, müvekkile ait faturalar ile kendi kestiği komisyon ve ikram faturalarını müvekkile gönderdiğini, gerçekte davalı şirket bünyesinde tanzim edilen müvekkilin kesmiş olduğu faturalardaki tutar, komisyon ücretleri ve diğer giderler düşüldükten sonra net müvekkile ödenecek tutar üzerinden tanzim edildiğini, komisyon faturası ise; davalı şirket tarafından müvekkile ödenen tutarın dışında kalan ve toplam hasılatın müvekkile ödenecek tutar dışında kalan bakiyesi üzerinden hesap edilen tutara göre tanzim edildiğini, kısaca izah etmek gerekirse; otobüsün toplam hasılatı, müvekkilin kestiği faturalar ve komisyon bedellerinin toplamından oluştuğunu, müvekkile ait faturalar ile davalı şirketin kesmiş olduğu komisyon faturalarının tamamı, otobüs ile taşınan yolcularla ilgili olarak yol boyu terminallerde düzenlenen ve tek merkezde toplanan yolcu listelerine dayandığını, bu yolcu listeleri birleştirilerek belirli zaman aralıklarıyla yolcu listelerinde oluşan alacak tutarlarına göre faturaların kesildiğini, dolayısıyla dava konusu açık hesap ilişkisinin kaynağı olan faturalar davalı şirketin uhdesinde bulunan ve tek merkezde toplanan yolcu listelerine dayandığını, yolcu listelerinin incelenmemesinden kaynaklanan maddi hataya yönelik ısrarlı itirazların hiçbir aşamada değerlendirilmediğini, yolcu listeleri ile karşılaştırma yapılmaksızın müvekkilin kestiği faturaların otobüsün toplam hasılatı olarak değerlendirilmesi sonucunda maddi hatalı ve hukuka aykırı sonuca ulaşıldığını, müvekkile ödenecek net ücretten komisyon faturaları düşülmüş, toplam hasılattan düşülen rakamın tekrar müvekkile ödenecek tutardan düşülmüş olması sonucunda aynı kalem iki yerde muhasebeleştirildiğini,istinaf incelemesi neticesinde eksik incelemeye dayanan açıkça hukuka aykırı şekilde verilen davanın reddi kararının kaldırılmasına ve akabinde itirazları karşılayacak şekilde, yolcu listeleri celp edilerek veya yerinde inceleme yetkisi verilerek tarafların kestiği faturaların karşılaştırılması yapılmak suretiyle dava konusu uyuşmazlıkta uzman bir bilirkişi atanmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkiye yönelik açıklamalar doğrultusunda somut uyuşmazlık konusunda ehil bir bilirkişiden rapor alındığı takdirde müvekkilin davalı şirketten alacaklı olduğu ortaya çıkacağını, istinaf başvurusunun kabulüne, usul ve yasalara aykırı olan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/343E. 2021/529K. Sayılı ve 02.06.2021 tarihli kararının kaldırılmasına, neticeten itirazlar karşılanacak şekilde ve uyuşmazlık konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınmasına ve haklı davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle ; Davacı tarafça tanzim edilen raporların bilimsel ve teknik verilerden uzak, soyut, gerçek durumdan tamamen farklı, eksik incelemeye, bilirkişinin tahmin beyanlarına dayalı, itirazların hiçbirini karşılamayan, hukuki dayanaktan yoksun olduğu iddiası ile istinaf talebinde bulunulmuş ise de, dosya kapsamı, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddiaları, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında dahi davacının alacağının olmadığının aksi müvekkil şirkete borçlu olduğunun sabit olduğu nazara alındığında davacının istinaf talebinin usuli bir hak olan istinaf kanun yoluna başvuru hakkını kullanmış olmak için ileri sürülmüş olduğunun aşikar olduğunu, davacı taraf istinaf dilekçesinde dosya kapsamında tanzim edilen raporlara karşı itirazlarında taraflar arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması için yolcu listelerinin dosyaya kazandırılması ve ödenen tutarlar ile komisyon bedellerinin karşılaştırılmasının gerektiği yönün yönelik itirazlarının gerek bilirkişice gerekse yerel mahkemece karşılanmadığını iddia etmiş ise de, cevap dilekçemizde de arz etmiş olduğumuz üzere davacı tarafın dava dilekçesinde deliller kısmı bulunmamakta olup, delillerini de bildirmediğini, davacının talep ve iddialarını kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafça yolcu listelerine hiç delil olarak dayanılmamış olup, tanzim edilen raporların aleyhlerine gelmesi üzerine yargılama aşamasında rapora itiraz dilekçeleri ile ve işbu istinaf dilekçesi ile de yeni delil bildirilmesine, yeni bir delile dayanılmasına muvafakati olmadığını, kaldı ki davacı tarafın davaya konu takip talebinde borcun kaynağı olarak cari hesap ilişkisine dayanılmış olup, dava dilekçesinde alacak iddiasının dayanağı değiştirilerek taraflar arasında komisyon karşılığı taşıma sözleşmesi olduğu beyan edilmiş, tanzim edilen raporlardan sonra borcun dayanağı yolcu listeleri olarak gösterilmiş olup, davacı tarafın borcun sebebini ve iddialarını değiştirmelerine ve genişletmelerine muvafakati olmadığını, ayrıca müvekkil tarafından düzenlenen ve davacı tarafça defterlerine kaydedilen hiçbir faturaya davacı tarafından itiraz edilmemiş olup, bu aşamada düzenlenen fatura içeriklerine yönelik itirazların değerlendirilmesi de hukuken mümkün olmadığını, dosya kapsamı ile de sübut bulduğu üzere müvekkilin davacı tarafa hiçbir borcu olmadığını, aksine davacının müvekkil şirkete borcu olduğunu, davacı tarafın istinaf taleplerinin bu yönüyle de reddine karar verilmesi talebi olduğunu, davalı taraf istinaf dilekçesinde her ne kadar faturalar kendilerine aitse de bu faturaları kendilerinin kesmediği, müvekkil şirketin, komisyon karşılığı yolcu taşımacılığı anlaşması yaptığı bütün otobüs sahiplerine ait faturaları kendi uhdesinde tutarak otobüs sahiplerinde bulunmayan rakamları esas alarak her iki tarafa ait faturaları kendisinin kestiği, davacıya gönderdiği iddiası ile istinaf talebinde bulunulmuş ise de bu yöndeki iddia da açıkça gerçek duruma ve davacının dava dilekçesinde beyanlarına da aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafça hesaplama yönteminde hata yapıldığı iddia edilmiş ise de, resmi kayıtlar, bizzat davacı tarafından tutulan ticari defter ve kayıtlarda dahi davacının müvekkil şirketten alacaklı değil, müvekkil şirkete borçlu olduğu dosya kapsamı ile sübut bulduğunu, davacı tarafın istinaf taleplerinin bu yönüyle de reddine karar verilmesi talebi olduğunu, davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu Düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ :Dava, ilamsız icra takibinde borca itirazın iptali talebine ilişkindir.Dosya kapsamında somut olayın özelliklerine uygun, denetlenebilir bilirkişi raporu, toplanan deliller, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davacının alacağını yeterli ve kesin delillerle ispat edememesi nedeniyle kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı,bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı,kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2020/343 Esas 2021/529 Karar sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun H.M.K. ‘nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
İstinaf eden davacıdan alınması gereken istinaf karar harcı peşin olarak alındığından harçla ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve istinaf posta giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde , 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 25/10/2021