Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1695 E. 2021/1809 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2021/1695
KARAR NO:2021/1809
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2021/123Esas- 2021/610Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ:25/10/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:25/10/2021
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2021/123 Esas 2021/610 Karar sayılı ilamına karşı , davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili 16/02/2021 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin plastik masa, sandalye ve mobilya üretimi konusunda faaliyette bulunduğunu, davalı şirketin ise plastik mobilyaların üretiminde kullanılan boya ve ham maddelerin üretimi ve satışı konusunda faaliyette bulunduğunu, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin düşmüş olduğu ekonomik sıkıntı nedeni ile borçlarını ödeyemez hale geldiğini ve konkordato talepli olarak Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/627 esas sayılı dosyasının ikame edildiğini, davalı şirketin müvekkilinden alacağı bulunması nedeni ile söz konusu dava dosyasına müdahil olarak katıldığını, yapılan yargılama sonucunda konkordato talebinin kabulüne, adi alacakların 17/07/2021 tarihinde ilk taksit olmak kaydı ile 60 eşit taksitte ödenmesine karar verildiğini, müvekkilinin konkordato sürecinde bulunsa dahi üretimine devam edebilmek adına konkordato başvurusundan sonra davalı şirketten bedeli peşin ödenmek kaydı ile boya alımına devam ettiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki devam ederken müvekkilinin yine davalı şirketten 188.153,14-TL tutarlı boya sipariş ettiğini ve bu siparişe ilişkin olarak 28/02/2021 keşide tarihli, 180.000,00-TL bedelli keşidecisi … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. olan ve yine aynı keşide tarafından keşide edilen 31/05/2021 keşide tarihli, 125.000,00-TL bedelli ve keşidecisi … olan, 15/01/2021 keşide tarihli ve 13.000,00-TL bedelli 3 adet çekin davalı şirkete gönderildiğini, müvekkili tarafından bedelleri ödenmiş olmasına rağmen sipariş edilmiş olan ham maddelerin davalı şirket tarafından teslim edilmediğini, taraflar arasında defaten yapılan görüşmelerde davalı şirket tarafından ham maddelerin gönderilmeyeceği ve yapılan ödemelerin konkordato sürecine dahil olan alacaklarına mahsup edileceğini bildirdiklerini, ham maddelerin gönderilmemesi üzerine şirket kayyımı … tarafından ilgili şirkete ihtar çekilerek ham maddelerin gönderilmesinin talep edildiğini, ihtara karşı davalı şirket tarafından mahkeme veya kayyım tarafından resmi bir başvuru olması halinde talebin değerlendirileceğini aksi halde iade işleminin gerçekleşmeyeceğini bildirdiklerini, arabuluculuk aşamasının da olumsuz sonuçlandığından bahisle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 188.153,00-TL’den ibaret alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkili olmayan mahkemede ikame edildiğini, müvekkili şirketin merkezinin … /İstanbul olduğunu, genel yetki kurallarına tabi işbu yargılamanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde sürdürülmesi gerektiğini, bu sebeple mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesini, davacı tarafın her ne kadar müvekkili şirkete yapmış olduğu ödemenin sipariş ettiği tutarlara ilişkin olduğu yönünde iddiada bulunmuş ise de huzurdaki davaya konu malların bedelleri ödenmediğini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında konkordato mühleti öncesi ve sonrasında ticari alım satımlar gerçekleştiğini, davacı taraf ile konkordato süresinde yapılan 03.01.2020 tarihli sulh protokolü kapsamında borç mutabakatı sağlandığını ve davacının 31/12/2020 tarihine dek muhtelif çekler vasıtası ile ödeme yapmasının kararlaştırıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu çekleri sulh protokolü kapsamında teslim ettiğini, söz konusu siparişlere ilişkin olarak herhangi bir ödeme yapmadığını, çeklerin belirtilen siparişlere yönelik olmadığını, ticari defter ve kayıtların incelenmesi neticesinde müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğu hususunun açıklığa kavuşacağını, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını ve faturalarda belirtilen mallar davacı şirkete teslim edildiğini, malların teslim edilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında akdedilen protokolün geçersiz olduğuna dair bir kararın mevcut olmadığını, izah edildiği üzere öncelikle yetki itirazlarının kabulüne, davanın usulden reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde açılan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :HMK.’nun 116/1-a maddesine göre, kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı ilk itirazlardandır. HMK.’nun 117. maddesine göre ilk itirazlar, dava şartlarından sonra incelenir. İlk itirazlar ön sorun gibi incelenir ve karara bağlanır. HMK.’nun 138. maddesine göre mahkeme dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceği gibi, ön inceleme duruşması yapılarak taraf beyanları da alındıktan sonra karar verebilir. Öte yandan İcra Müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmemesi davada yetki itirazında bulunmaya engel değildir. Dosya kapsamına göre davalının yetki ilk itirazının kabulüne, mahkememizin yetkisizliğine İstanbul – Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğuna karar vermek gerekmiş “1-HMK 17. maddesi gereğince işbu davaya bakmak üzere mahkememiz yetkili olmadığından mahkememizin yetkisizliğine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.Davacı vekili işbu kararı yasal süresi içerisinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. Maddesinde düzenlenmiş olan genel yetki kuralı nazara alınarak vermiş olduğu yetkisizlik kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira anılan yasa maddesinde kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça davalının ikametgahı mahkemelerinin yetkili olduğu bildirildiğini, nitekim yargılamaya konu uyuşmazlık hakkında kanunda aksine bir hüküm söz konusu olduğunu, dolayısıyla para borçlarına dair uyuşmazlıkların çözümünde alacaklının ikametgahı mahkemelerinin de yetkili olduğunu bildiren özel bir yetki kuralı içerdiğini, ilk derece mahkemesince sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin de yetkili olduğunu bildiren özel yetki kuralının nazara alınmaksızın yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından verilen yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğu,ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı olan yetkisizlik kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve davanın esasına girilmesini sağlayabilmek adına işbu istinaf dilekçesini sunma mecburiyeti hasıl olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olan yetkisizlik kararının bozularak ortadan kaldırılmasına; neticede haklı davanın kabulüne; yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle ; Her ne kadar davacının iddia ettiği gibi bir sözleşme akdedilmemiş ve davacının haksız menfaat elde etme çabası sebebiyle dava ikame edilmiş ise de davacının iddialarının gerçekleri yansıtmadığını izah etme zorunluluğu doğduğunu,yeniden davacının iddialarını kabul etmediğini tekrarla; sözleşmenin var olduğu kabulüne göre; davacının kurulduğunu iddia ettiği sözleşme, iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olduğunu, bu kapsamda malı satın alan taraf para borcunu; malı satan taraf ise malı teslim borcunu ödemek suretiyle sözleşmeyi ifa ettiğini,dolayısı ile iş bu sözleşme kapsamında para borcu altına giren müvekkil olmadığını, davacı olacağını, gelinen aşamada davacı taraf TBK m. 89’u dayanak göstermek suretiyle para borcunun “davacının yerleşim yerinde” ifa edilmesi gerektiğini beyan ettiğini, huzurdaki davanın mahiyeti incelendiğinde, davacının istinaf gerekçelerinin iş bu dosya içeriğine uygun düşmediği anlaşıldığını, davacının iddiaları kapsamında, müvekkilin sözleşmeden kaynaklı bir para borcu bulunmadığını, müvekkilin davacıya para borcu ve yahut farklı bir ifa borcu bulunmadığını, yetkili mahkemece gerçekleştirilecek yargılama neticesinde bu husus açıklığa kavuşacağını, davacının istinaf gerekçelerinin ve gerekçe dayanağı maddi hukuk kurallarının huzurdaki davaya uygulanması mümkün olmadığını, davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın haksız ve kötüniyetli istinaf talebinin usulden ve esastan reddini ve davacı taraf istinaf başvurusunda kötü niyetli olduğundan HMK 368. maddesi gereği kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve usule ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının onanmasını talep etmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu Düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ :Dava, alacak talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamına göre, davacı davalıdan aldığı boya karşılığında çek verdiğini ve ödemede bulunduğunu, ancak kendisine malların teslim edilmediğinden bahisle ödediği tutarın iadesi amacıyla işbu davayı açtığı, davalının, taraflar arasındaki akdi-ticari ilişkiyi kabulüyle birlikte yapılan ödemenin davacı tarafından iddia edilen ilişki dışında başka sebeple yapıldığının beyan edildiği, TBK’nın 89.maddesi hükmü gereğince para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilebileceğinin hüküm altına alındığı, ilgili yasa hükmünün HMK’nın 10.maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde bir miktar para alacağını talep eden davacının yerleşim yeri mahkemesinde de alacak talebine yönelik bu davanın açılabileceği anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin yetkili olmasına rağmen yetkisizlik kararı vermiş olması yerinde görülmemiş, belirtilen gerekçelerle davacı istinafı yerinde görülmekle, HMK’nın 353/1-a.3.maddesi gereğince esası incelenmeden ilk derece mahkemesi kararının bu yönden kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ İLE,
2-HMK’nun 353/1-a-3 md. gereğince, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2021/123 Esas 2021/610 Karar sayılı kararının esası incelenmeden KALDIRILMASINA,
3-HMK’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince Mahkemenin yetkili olmasına rağmen yetkisizlik kararı vermiş olması nedeniyle eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4. maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 25/10/2021