Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1681 E. 2021/1774 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1681
KARAR NO: 2021/1774
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:13/07/2021
ESAS NO: 2019/837
KARAR NO: 2021/594
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/10/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/07/2021 tarih ve 2019/837 E – 2021/594 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı …’in müvekkili kat maliklerinin oturduğu … Apartmanının müteahhidi olduğunu, davalının yaptığı müvekkili kat maliklerine ait … Apartmanı adli binanın, ilgili Belediyece/Yapı Denetim Kurumunca iskan ruhsatı alınması için hukuki ve teknik yönden eksik ve ayıplı bulunduğunu, davalının iskan ruhsatı alma konusundaki edimlerini yerine getirmediğini, tarafların sorunun çözümü için 04/07/2012 tarihli protokol düzenlediklerini, bu protokol gereği davalının anılan taşınmazın mesken izni ruhsatı alma ediminden kurtulmak için … İlçesi, …Mah. Cilt no… , sayfa …, ada …, … nolu parselde bulunan zemin kat iki hisseli …’in maliki olduğu dükkandaki hisse miktarını davacı kat maliklerine devretmeyi, devir işlemini altı ay içerisinde gerçekleştirmeyi kabul ettiğini, eğer altı ay içerisinde anılan taşınmazın devrinin gerçekleştirmez ise, teminat olarak, alacak davasına konu 150.000 Euro bedelli ve 04/07/2012 keşide tarihli bononun teminat olmaktan çıkarak tahsil edilebileceğini vaat ettiğini, bu protokolle, davalıya vaat edilen dükkanı verecek ya da altı ay içerisinde dükkanı vermezse 150.000 Euro bedelli bonoyu ödeyeceğini, ancak davalının edimlerini yerine getirmediğini, bunun üzerine müvekkilince Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafça borçlu olmadığının tespiti hususunda Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/45 Esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açıldığını, bu dosyada davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini bildirerek davanın kabulü ile davalının 150.000 Euro bedelli 21/01/2013 vade tarihli bono bedelini vade tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödeme gündeki Euro rayiç TL değer üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; eksik ve ayıplı işlerden kaynaklanan hususlarda dava açma hakkının Kat Malikleri Kurulu’nda değil bizzat kat maliklerinde olduğu için davanın husumet sebebiyle reddine karar verilmesini, davanın zaman aşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, müvekkili tarafından yapılan binanın tesliminden bu tarafa 10 yılı aşkın bir zaman geçtiğini, ayrıca arabuluculuk aşamasındaki taraf ile davadaki taraf aynı olmadığı için davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini, karşı tarafın protokole uygun hareket etmemesi üzerine protokole istinaden verilen teminat bonosunun dayanaksız kaldığı iddiasıyla menfi tespit davası açtıklarını, bahsi geçen davanın kesinleşse bile konuları ve yargılama usulleri birbirinden farklı olduğu için bu davaya kesin delil teşkil edemeyeceğini, davaya dayanak gösterilen protokol ve teminat senedinin hukuken geçersiz olduğunu, protokolün ve bononun geçerli sayılması halinde bile davacı tarafın müvekkilinden talep edebileceği alacak miktarının 150.000 Euro olmadığını, derdest olan davalardaki talepler ile icra dosyalarına ödenen bedeller güncellenip bono bedelinden düşülerek karar verilmesi gerekeceğini, ayrıca davacı tarafın faiz talebi ve istediği oranın da dayanaksız olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Dava, taraflar arasındaki protokol kapsamında 150.000 Euro bedelli bonodan kaynaklanan alacak davasına ilişkindir. Taraflar arasında 04/07/2012 tarihli protokol düzenlenip imzalanmıştır. Protokolün içeriğine ve imzalara bir itiraz, inkar ve sahtelik iddiası olmadığı görülmüştür. Dava konusu bono da bu protokole istinaden verilmiştir. Protokolün içeriğine göre davalı …’in yüklendiği edimi 1, 2 ve 3 nolu bentlerde açıkça taraflarca kabul edilip kararlaştırılmıştır. Buna göre protokolün konusu davalı … Kayseri İli, … İlçesi, …Mahallesi Cilt … , sayfa …, … ada … nolu parseldeki zemin kat iki hisseli, …’in maliki olduğu dükkanın tapusunu davacı … Apt Kat Maliklerine vermektir. Bu ediminin teminatı olarak da taraflarca 150.000 Euro bedelli bononun davalı … tarafından davacı … Apartmanı Kat Maliklerine verilmesine karar verilmiş ve kabul etmişlerdir. Davalı … de bu protokolü imzalayarak kabul etmiştir. … Davalı … bu ediminin ve borcunun karşılığı olarak protokoldeki taşınmazın tapusunu davalı tarafa vermeyi ve bu edim borcunun yerine de yani teminatı olarak dava konusu bonoyu verdiğini açıkça kabul etmiştir. Davalı işbu edim borcunu yerine getirdiğini iddia ve ispat edemediğinden işbu edim borcuna karşılık verdiği dava ve takip konusu bonondan ve dolayısıyla bono bedelinden dolayı davacı … Apartmanı Kat Maliklerine karşı borçludur. Aynı protokol ve bono dayanak gösterilerek davalı … tarafından … Apt. Kat Maliklerine karşı bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi amacıyla Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/45 Esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açılmış olup, bu dosyada …’in bu bonodan dolayı … Apt. Kat Maliklerine karşı borçlu olduğu gözetilerek 13/11/2017 tarihinde davanın reddine karar verilmiş olup, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 19/09/2019 tarih ve 2018/215 Esas – 2019/8548 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş ve bu karara karşı da karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 21/05/2021 tarih ve 2020/8771 Esas – 2021/5232 Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilerek hükmün 21/05/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/45 Esas sayılı dosyasına dayanak yapılan protokol ile bononun mahkememiz dosyasına dayanak yapılan protokol ve bono ile aynı olduğu ve bu dosyada davacı … Apt. Kat Maliklerinin davalı …’den bonodan dolayı alacaklı olduğu anlaşılmakla, davanın kabulü ile, 150.000,00 Euro’nun vade tarihi olan 21/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Arabuluculuk aşamasındaki taraf ile davadaki taraf aynı olmadığı için davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken bu hususun dikkate alınmaması hatalı olduğunu, eksik ve ayıplı işlerden kaynaklanan hususlarda dava açma hakkı Kat Malikleri Kurulu’nda değil bizzat kat maliklerinde olduğu için davanın husumet sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olduğunu, dosyadaki belgelerle sabit ve taraflar arasında da ihtilafsız olduğu üzere davaya konu teminat bonosu müvekkil ile … Apartmanı Kat Malikleri Kurulu arasında imzalanan 04.07.2012 tarihli protokole istinaden verildiğini, bu protokolün konusu ise binadaki eksik ve ayıplı işler olduğunu, zaman aşımı def’inin dikkate alınmaması hatalı olduğunu, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere teminat bonosunun vade tarihi 21.01.2013 olduğunu, dava ise 10.12.2019 tarihinde açıldığını, teminat bonosu binadaki eksik ve ayıplı işlere yönelik yapılan protokole istinaden verildiğini, bir an için, dava şartı ve husumet itirazımız ile zaman aşımı def’imizin yerinde görülmemesi halinde bile davacı tarafın iddialarının hukuki dayanağının bulunmaması dolayısıyla davanın reddi gerekirken kabul edilmesi hatalı olduğunu, zira davaya dayanak gösterilen protokol ve davaya konu teminat senedi, hukuken geçersiz olduğunu, taraflar arasındaki Protokol hukuken geçersiz olduğunu, yasa ve yüksek Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereği gayrimenkul mülkiyetinin naklini içeren sözleşmelerin resmi şekilde tapudan veya noterlikten düzenlenmesi gerektiğini, protokolde müvekkilin edimi gayrimenkul mülkiyetinin naklini içerdiğini, resmi şekle uyulmadığı için protokol geçersiz olduğunu, protokol geçersiz olduğu için hükümleri ve buna bağlı olarak verilen teminat senedi de geçersiz olduğunu, taraflar arasındaki protokolde belirtilen hususların gerçekleşmemesinin müsebbibi bizzat davacı taraf olmasına rağmen hükümleri hayata geçmeyen protokole istinaden verilen teminat bonosunun tahsili cihetine gidilmesi ve İlk Derece Mahkemesinin de bunu hukuka uygun sayması Türk Medeni Kanunun temel ilkelerinden olan hakkın kötüye kullanımı yasağı ve iyi niyet kurallarının açık bir ihlali olduğunu, müvekkil, davalı Kat Malikleri Kurulunun oturduğu binayı yapan müteahhit olduğunu, işin tesliminden sonra taraflar arasında çıkan anlaşmazlık neticesinde bir kısım davalar açılmış, Tüketici Hakem Heyetine başvurular olmuş ancak süreç içerisinde taraflar anlaşarak 04.07.2012 tarihli ‘Protokol’ başlıklı belgeyi imzaladıklarını, protokolün ve bononun geçerli sayılması halinde bile davacı tarafın müvekkilden talep edebileceği alacak miktarı 150.000,00 Euro olmamasına rağmen davanın tamamen kabul edilmesi hatalı olduğunu, müvekkil ile davacı taraf arasında imzalanan protokolde davacı ve bina sakinleri tarafından açılmış tüm dava, tüketici hakem heyetlerine yapılan müracaat ve icra takiplerine karşılık olarak müvekkilin binada bulunan bir dükkandaki hissesinin devri kararlaştırıldığını, bono teminat bonosu olduğu için müvekkilin gerçekleşmeyen ediminin parasal karşılığı keşif yapılıp bilirkişilerce tespit edilmeden doğrudan bonoda yazılı miktarın hüküm altına alınması isabetsiz olduğunu, protokolde açıkça belirtildiği gibi teminat bonosu protokolde belirtilen dükkanın yarı hissesine karşı verildiğini, menfi tespit davasının bu davaya delil kabul edilmesi hatalı olduğunu, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/837 E – 2021/594K sayılı kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, alacak talebine talebine ilişkindir.Davalı …’in davacı kat maliklerinin ikamet etmekte olduğu … Apartmanının müteahhidi olduğu, söz konusu binanın iskan ruhsatının davalı tarafından alınmadığı, binanın iskan ruhsatının alınması amacıyla teknik yönden eksik ve ayıplı olan işlerin davalı tarafından giderilerek davalının iskan ruhsatı alma konusundaki edimlerini yerine getirmesi konusunda taraflar arasında 04/07/2012 tarihli protokol düzenledikği, bu protokol gereği davalının anılan taşınmazın mesken ruhsatını alma ediminden kurtulması için … İlçesi, …Mah. Cilt no … , sayfa …, ada …,… nolu parselde bulunan zemin kattaki dükkan vasıflı taşınmazı davacı kat maliklerine altı ay içerisinde devretmeyi kabul ettiği, devir işleminin belirtilen sürede gerçekleşmemesi halinde keşidecisi davalı olan, iş bu alacak davasına konu 150.000 Euro bedelli ve 04/07/2012 keşide tarihli bononun teminat olmaktan çıkarak tahsil edilebileceğini vaat ettiği, protokol uyarınca edimlerini gerçekleştirmeyen davalıdan iş bu bono bedelinin tahsili amacıyla iş bu davanın ikame edildiği anlaşılmaktadır.HMK’nın 1. maddesine göre; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.”HMK’nın 355. Maddesine göre; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.”HMK’nın 114/1-c bendine göre; “mahkemenin görevli olması” dava şartlarındandır.HMK’nın 115/1. maddesine göre; “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.”28.11.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73.maddesine göre; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflarından birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.HMK nun 353/1-a.3 maddesine göre;”…mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması…” halinde bölge adliye mahkemesi esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan KESİN olarak karar verir.Somut uyuşmazlığın; davalı müteahhit tarafından yapılan binadaki eksik veya ayıplı işler nedeniyle binanın mesken ruhsatının alınamamasından kaynaklı olarak, davalı müteahhit tarafından davacı kat malikleri lehine düzenlenen bonodan kaynaklandığı, dosyada bulunan 04.07.2012 tarihli protokolün taraflarının da davalı müteahhit ile davacı kat malikleri kurulu olduğu, davanın da 6502 sayılı yasanın yürürlük tarihi olan 28.5.2014 tarihinden sonra açıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere müteahhit ile kat malikleri arasındaki mesken vasıflı taşınmaz satışından kaynaklı uyuşmazlıklar 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesinin (l) bendi uyarınca tüketici işlemi niteliğinde olup, bu durumda “Tüketici Mahkemesince” davaya bakılması gerekirken “Asliye Ticaret Mahkemesince” davaya bakılarak esas hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla istinaf edilen kararın esası ve davalının istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının mahkemenin görevsizliği nedeniyle kaldırılmasına dair kesin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının İstinaf Başvurusunun KABULÜ ile,
2-HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/07/2021 tarih ve 2019/837 E – 2021/594 K sayılı nihai kararının esası incelenmeksizin KALDIRILMASINA,
3-İstinaf edilen kararın esası ve davalının istinaf sebepleri incelenmeden HMK nun 353/1-a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının mahkemenin görevsizliği yönünden kaldırılmış olmakla, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi ve HMK nun 20. Maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflarına tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca Yerel Mahkemesine müracaat edilmesi halinde, dosyanın davanın yeniden görülmesi için görevli KAYSERİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine dair karar verilmek üzere KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne İADESİNE,
4-Davalının yatırdığı 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının ve istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,59,30 TL istinaf karar harcının ise talebi halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/10/2021