Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1677 E. 2021/1910 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1677
KARAR NO: 2021/1910
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2021
NUMARASI: 2019/553 2021/507
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/11/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 30/06/2021 tarih ve 2019/553 E – 2021/507 sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya Kayseri dışından tamir için tüketiciler tarafından çeşitli servis/ bayi/ tamir noktası gibi 3. kişilere makbuz karşılığında teslim alınmış olan arızalı ve hasarlı cep telefonlarının kargo yolu ile ulaştırıldığını, davacınında tamirden sonra yine aynı şekilde ürünleri gönderdiğini, davacının bu şekilde tamir ettiği 5 adet cep telefonunu 01/03/2018 tarihinde … numaralı sevk irsaliyesi ile davalı şirkete kendisine gönderene teslim etmek üzere verdiğini, davalı ile ihtilafın bu taşıma sözleşmesinden kaynaklı olduğunu, davacının gönderisinin muhattaba ulaşmadığını, davalınında gönderinin akıbetinin belirlenemediğini haricen başvuru üzerine söylediğini, ürünlerin teslim olmaması nedeni ile tüketicilerin davacı hakkında ayrı ayrı tüketici hakem heyetine başvurduklarını, davacının cep telefonu bedellerini ödemeye mahkum olduğunu, olayda davalının sorumlu olduğunu, davalının ödeme yapmaması nedeni ile hakkında takip başlattığını, takibe itiraz üzerine arabulucuya başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını, davacının bu hakem heyeti kararları nedeni ile zarara uğradığını, talep edilen alacağın likit olduğunu belirterek haksız itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının İstanbul Anadolu 10 Sulh Ceza Hakimliği 17.11.2015 tarih 2015/2903 D. İş sayılı kararı ile müvekkil şirket yönetimi kayyımlara devredilmiş, sonrasında ise 677 Sayılı KHK ile 22.11.2016 tarihinde TMSF’ ye devredildiğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanununun yetkiyi düzenleyen ilgili maddeleri kapsamında davanın, davalının ikametgah adresinin bağlı bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiğini, bu sebeple huzurdaki davaya bakmaya Bakırköy Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, öncelikle yetki itirazının kabulü ile dava dosyasının yetkili Bakırköy Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, dava dilekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu kargo içeriğinin bilinmediğini, bu sebeple kargo içeriğinin cep telefonları olduğunun kabul edilemeyeceğini, TTK 898/G bendinde ” Eşya doğal ve ayıplı yapısı dolayısıyla, özellikle KIRILMA, işlev bozukluğu, paslanma, bozulma veya sızma gibi sebeplerle kolaylıkla zarar görebilecek nitelikteyse” taşıyıcı sorumlukluktan kurtulur denmekte olduğunu, cep telefonlarının taşımacılık esnasında zayi olması riskini, göndericinin taşıması gerektiğini, TTK 882. Maddesi uyarınca kaybolan kargonun ağırlığına göre SDR hesaplaması yapılarak tazmin yoluna gidilmesi gerektiğini, davacının davalının yasal sorumluluk sınırı olan SDR bedelini ödemesini kabul etmediğini belirterek davanın reddi ile tazminat ödenmesinin talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılamada “… her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, davalının … barkod numaralı gönderiyi teslim etmediği, davacının tüketici hakem heyetleri kararları kapsamında kaybolan telefonlardan kaynaklı ödemeleri sahiplerine yaptığı alınan beyanlar ve Garanti ile Vakıfbankasına ait dekont örnekleri ile anlaşılmış olup alınan 17/05/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre, davalının taşıyıcı olarak sorumlu olduğu bedelin TTK madde 882’ye göre 137,69 TL olduğu ancak yine aynı raporda Yargıtay içtihatları gereği kargo firmasının geçerli bir açıklamaya dayanmaması halinde şirketin TTK madde 886 kapsamında pervasızca davranış sonucu oluşan durumdan sorumlu sayıldığının belirtildiği görülmüş olup, davalı şirket tarafından kargoların kaybolması yönünden yeterli ve geçerli bir açıklamanın mahkemeye sunulmadığı, kendileri tarafından düzenlenen … Kargo A.Ş. hasar evrak takip formunda ödeme yapılması gerektiği yönünde görüş yazıldığı dikkate alınarak davacının davasında haklı olduğu, davalının eyleminin TTK madde 886 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmış ve böylece davanın kabulü ile, Kayseri 7. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı (yeni esas; Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı ) dosyasına davalı tarafça yapılmış olan itirazın iptali ile takibin 9.228,00 TL alacak üzerinden devamına, kabul edilen alacak bedeli olan 9.228,00 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının İİK madde 67 gereğince davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir.İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı şirkete İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının FETÖ/PDY iltisak ve irtibat soruşturması kapsamında, İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 2015/2903 D.İş. Sayılı 17.11.2015 tarihli Kararı ile CMK md.133 uyarınca kayyım atandığını, 01.09.2016 tarihli 29818 sayılı 2.Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 674 sayılı KHK md.19/1 (KHK’nın kabulüne dair 6758 sayılı Kanun), 22.11.2016 tarihli 29896 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 677 sayılı KHK md.7. (KHK’nın kabulüne dair 7083 sayılı Kanun) düzenlemesiyle, kayyımlık yetkisi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devrolduğunu, tespiti istenilen hukuki işlemin değeri itibariyle kesin delillerle ispatının zorunlu olduğunu, sadece bilirkişi raporu ile hüküm tesisinin HMK m.199 ve m.200 hükmüne açıkça aykırı olduğunu, ekte sunulan ve müşteriler tarafından imzalanarak kabul edilen Kargo Taşıma Sözleşmesi’nin 11. Maddesindeki “Taraflar işbu taşıma sözleşmesinden doğacak her türlü ihtilaflarda İstanbul Merkez Mahkeme ve İcra Dairelerinin münhasıran yetkili olduğunu kabul etmişlerdir.” hükmü gereği İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığını, 6100 Sayılı HMK’nın 17. Maddesi ve devamı hükümlüleri gereği dava konusu ihtilafta İstanbul Mahkemeleri yetkili olduğunu, bu kapsamda cevap dilekçelerinde yetkisizlik itirazlarıyla beraber davanın yetkisizlikten reddi gerekmekteyken aksi yöndeki yerel mahkeme kararının hatalı ve bozmayı gerektirdiğini, davacı yan tarafından haksız olarak davalı şirket aleyhine olarak Kayseri 7. icra müdürlüğü’nün …- E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bahse konu icra takibinin konusunun ise taşıma sözleşmesi kaynaklı alacak olduğunu, davacı yanın, taşıma konusu malın davalı şirket tarafından teslim edilmediğini iddia ettiğini, kargo taşımacılığında kargo şirketlerinin paketin içeriği ile ilgili bilgi sahibi olma olanağının bulunmadığını, kaldı ki gönderen kargo içeriği ile ilgili davalı şirkete herhangi bir bilgi de vermediğini, yine kargonun kayıp olarak kabul edilse bile içerisinde, davacı yanca iddia edilen cep telefonlarının olduğunun kabul edilemeyeceğini, davacının iddiasının ve tanık beyanlarıyla dava konusu kargo içeriğinde telefon ve modelleri üzerinden kıymet takdiri yapılmasının hatalı ve hakkaniyetli olmadığını, davacı yanın davaya konu kargonun bedeli hakkında taraflarına ve mahkemeye herhangi bir fatura ve benzeri belge sunmadığını, bu sebeple talep edilen kargo içeriklerinin cep telefonları olduğu taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davanın reddi gerekmekte iken yerel mahkemenin hatalı olarak aksi yönde karar verdiğini, davacı yanın iddiasını ispatlayamadığını, yerel mahkemenin davacı yanın bu iddiasını yeterli irdelemeden ve davacı yanın iddiasını ispatlayamadan salt asil ve tanık beyanlarıyla ve eksik delillerle davanın kabulüne karar verdiğini, eksik inceleme neticesinde verilen bu kararın kaldırılması gerektiğini, TTK Md. 898’de taşıyıcının sorumluluktan kurtulma sebepleri sayıldığını, buna göre TTK 898/G bendinde ” Eşya doğal ve ayıplı yapısı dolayısıyla, özellikle KIRILMA, işlev bozukluğu, paslanma, bozulma veya sızma gibi sebeplerle kolaylıkla zarar görebilecek nitelikteyse” taşıyıcı sorumlukluktan kurtulur denmektedir. Madde hükmünden de anlaşılacağı gibi, ” cep telefonu ” niteliği gereği, kargo taşımacılığı sırasında kırılabilecek, zarar görebilecek mahiyette olduğunu, davacı yanın cep telefonu tamir işini ifa ettiğini dile getirdiğini, bu durumda, mahiyetleri gereği özellikle kargo taşıması esnasında kırılabilecek ve bozulabilecek cep telefonlarını, kargo taşımacılığı ile taşınmaması gerektiğinin ortada olduğunu, bu durumda, cep telefonlarının taşımacılık esnasında zayi olması riskini, göndericinin taşıması gerektiğinin ortada olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 882. Maddesinde taşıma işlerinde kargo firmalarının sorumluk sınırlarının belirlendiğini, TTK 882. Maddesi uyarınca kaybolan kargonun ağırlığına göre SDR hesaplaması yapılarak tazmin yoluna gidilmesi gerekirken yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın bu yönüyle de hatalı ve eksik olduğunu, davacı yanın kargo konusu malı davalı firmaya verirken herhangi bir kayıt veya bildirimde bulunmadığını, bu yönüyle kargo ürünü malın cinsi ve muhteviyatında bilgi sahibi olmaları beklenemezken davacının sunmuş olduğu faturanın kargo konusu mala ait olup olmadığı veya ürününün 0 ya da ikinci el gibi unsurları dikkate alınmadan yeterli fiyat araştırması ve sorumluluk oranı irdelenmeden ve gözetilmeden verilen bu kararın hatalı ve eksik olduğunu ileri sürerek Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/553 E. 2021/507 K. sayılı kararının kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, taşıma esnasında gerçekleşen zıya nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davalı tarafından taşıma ilişkisinin inkar edilmediği, taşınan kargonun davalı taşıyıcının uhdesinde iken zayi olduğu anlaşılmıştır.Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır. Ancak, 6102 sayılı TTK 882. maddesine göre, 880. ve 881. maddeleri uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı hâlinde taşıyıcının sorumluluğu; gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının, gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının, net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Genel kural, taşıyıcının zıya ve hasardan sınırlı sorumluluğunun olduğu şeklinde ise de 6102 sayılı TTK’nin 886. maddesinde de taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı haller düzenlenmiştir. Buna göre; zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacaktır.Davacı tarafından taşınmak üzere davalıya teslim edilen emtianın alıcısına ulaştırılmadığı, davalının teslime ilişkin bir belge sunamadığı, bu itibarla dava konusu edilen taşınan eşyanın zayi olduğunun dosya kapsamında bulunan deliller ile sabit olduğu, göndericinin davalı şirkete bu yönde başvuru yaptığı, davalı taşıyıcının eşyanın ziyaı nedeniyle davacının uğradığı zarardan sorumlu bulunduğu, dosya kapsamında bulunan delillerden, beyanlardan, davalı tarafça taşınmak üzere teslim alınan ürünlerin tamir edilen cep telefonları olduğu, TTK’nın 880. maddesi uyarınca, taşıyıcının, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminatın, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanacağı, talep edilen miktarın eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve değerine uygun bulunduğu, her ne kadar TTK’nın 882. maddesinde taşıyıcının sınırlı sorumluluğu öngörülmüş ise de, aynı Kanun’un 886. maddesinde, pervasızca bir davranışla zarara sebebiyet verilmesi halinde taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı, somut olayda da kendisine taşınmak üzere teslim edilen gönderiyi zayi eden davalının, pervasızca hareketi ile zarara sebebiyet verdiği, tüm ülke çapında kargo işinde faaliyet gösteren bir şirketin taşıma işini icra ederken gönderilerin zarar görmesi kabul edilebilir bir durum sayılabilir ise de, eşyanın tamamen kaybolmasının makul kabul edilmesinin mümkün olmayacağı, dolayısıyla TTK’nın 886. maddesi gereğince gönderinin kaybedilmesi suretiyle davacı tacirin uğradığı zararın davalı şirketin pervasızca davranışından kaynaklanması nedeniyle davalı şirketin TTK 882. maddesindeki sorumluluk sınırlamasından faydalanamayacağı, bu nedenle ilk derece mahkemesinin davalıyı sorumlu tutmasında ve sorumluluk miktarının belirlenmesi hususunda bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüş, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmış, davalının istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Davalının icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisine itirazına ilişkin dilekçesinde sadece HMK 6. mad. ye dayandığı ve buna binaen yetkili mahkemeyi gösterdiği, taraflar arasındaki yetki sözleşmesine dayanmadığı, davalının istinaf dilekçesinde yetki sözleşmesini ilk kez sunduğu ve fakat sunulan yetki sözleşmesinde de davacının imzasının bulunmadığı görülmekle TTK. 890 maddesi gereği malın teslim alındığı yerdeki icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkili olduğu anlaşılmış, davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 30/06/2021 tarih ve 2019/553 E – 2021/507 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 630,37 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 158,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 472,37 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1-a. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2021