Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1658 E. 2021/1773 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1658
KARAR NO: 2021/1773
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2021
ESAS NO: 2017/193
KARAR NO: 2021/452
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/10/2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/04/2021 tarih ve 2017/193 E – 2021/452 K kararına karşı süresi içinde bir kısım davalı … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında genel nakdi ve gayrınakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden kullandırılan kredilere davalı borçluların müteselsil kefil sıfatıyla imza attıklarını, asıl borçlunun kredi borcunu ödeyememesi üzerine taksitli kredi, kredili mevduat ve borçlu cari hesap kredilerine konu borçlarının 27/07/2017 tarihi itibariyle kat edilerek, asıl borçlu ve kefillere Niğde … Noterliği’nin 27/07/2017 tarih ve …yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnameye rağmen de ödeme yapılmaması üzerine Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile borçlular hakkında icra takibi başlattığını, davalıların bu takibe itiraz ederek durmasına sebep olduğunu, takibin dayanağını asıl borçlu firmanın kullanmış olduğu kredilerin oluşturduğunu ve bu kredilerden kaynaklanan takip tarihi itibariyle alacaklarının 207.413,24-TL olduğunu, davalıların imzalamış oldukları genel kredi sözleşmesinin kefalet başlıklı 9.11. maddesinde asıl borçlu firmanın bankaya olan tüm borçlarını müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla yüklenmeyi açıkça kabul ettiklerini, borçlunun takibe yaptığı itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, icra dosyası ekleri ve banka kayıtları incelendiğinde borçluların itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunun görüleceğini beyan ederek icra müdürlüğü dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ikamet adreslerinin … olduğunu, kredi sözleşmesinde Kayseri mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu belirtilmişse de dilekçelerinde açıkladıkları nedenlerle Kayseri icra dairesinin ve Kayseri mahkemesinin yetkisiz olduğunu, dosyanın yetkili Niğde Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, davacı bankanın bu takiple ilgisi olmayan ihtiyati haciz kararı aldırarak müvekkilinin malvarlığına haciz koydurduğunu, davacı banka tarafından ilamsız icra takibine başlandıktan sonra davacı bankanın Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurularak 210.185,14-TL üzerinden ihtiyati haciz kararı aldığını, müvekkillerinden …’in asıl borçlu … Ltd. Şti. firmasının eski ortağı olduğunu, şirketteki ortaklığını 19/12/2013 tarihinde …’e devrederek sonlandırdığını, müvekkilinin şirkette ortak olduğu dönemde … ve … kefaleti ve … adına kayıtlı gayrımenkul ipotek verilerek 24/01/2013 tarihinde 500.000,00-TL kredi çekildiğini, bu devirden sonra 2014 yılı Mayıs ve Haziran aylarında teminat olarak verilen taşınmazın satılması için bankaya olan bütün borcun kapatıldığını, müvekkilinin kefil olduğunu, müvekkilinin kefil olduğu borcun tamamen kapatıldığını, banka tarafından 13/08/2015 tarihli 2. genel kredi sözleşmesi sunulduğu, bu sözleşmeye … ve …’ın kefil olduğunu, banka tarafından 2016 yılında başka bir kredi verildiğini bu krediye müvekkilinin kefil olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Kredi sözleşmesine dayanılarak yapılan eldeki davaya konu icra takibinde alacak hesabı yapılırken; takibe dayanak kredi sözleşmelerindeki hüküm nedeniyle davacı bankanın kayıt ve belgelerinin esas alınması hesabın kat edildiği tarih itibariyle davacı banka alacağının belirlenmesi bu miktara kat tarihinden ihtarda verilen ödeme süresinin sonuna kadar geçen sürede borçlunun henüz mütemerrit duruma düşmediğinin kabulü ile akdi (cari=sözleşme dönemi) faiz uygulanmalı; ödeme süresinin dolmasından sonra (temerrüdün gerçekleşmesi üzerine) alacağa temerrüt faizi uygulanmalıdır. Buna göre, temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin gider vergisi hesaplanıp kapitalize edilerek temerrüt tarihindeki asıl alacağın bulunması, bu alacağa takip tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV işletilerek takip tarihindeki toplam alacak miktarının bulunması, takip tarihinden sonra yapılan ödemeler var ise bunların öncelikle masraf ve faizlere mahsubunun yapılması ve dava tarihindeki alacak miktarının belirlenmesi gerekir. Mahkememizce aldırılan bankacı bilirkişinin raporunda buna uygun hesaplama yapıldığı görülmekle mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Bankacı bilirkişiler …, … ve Mali Uzman- Ekonomist …’dan oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen rapor ve ek rapora göre davalıların takipte önce temerrüte düşürülmediği göz önünde bulundurularak taleple bağlılık ilkesi gereği icra takip tarihi ve dava tarihi itibarı ile teminat mektubu yönünden; 60.000,00-TL asıl alacak, 131,50-TL temerrüt faizi ve 6,58-TL BSMV olmak üzere 60.138,08-TL, ticari kredi kartı yönünden; 146,248,68-TL asıl alacak, ticari kredili mevduat hesabı yönünden 69,92-TL asıl alacak olmak üzere toplam 206.456,68-TL nakit alacağının bulunduğu hesaplanmış ve davalının müteselsil kefaletinin bulunduğu yönünde görüş ve kanaatini bildirilmiştir. Bilirkişi kurulunun rapor ve ek raporu dosya kapsamı ile uyumlu, denetime elverişli ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın konu ile ilgili içtihatları ile uyumlu bulunduğundan hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulüne, Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalıların vaki itirazlarının kısmen iptali ile teminat mektubu yönünden; 60.000,00-TL asıl alacak, 131,50-TL temerrüt faizi ve 6,58-TL BSMV olmak üzere 60.138,08-TL, ticari kredi kartı yönünden; 146,248,68-TL asıl alacak ve ticari kredili mevduat hesabı yönünden 69,92-TL asıl alacak olmak üzere toplam 206.456,68-TL üzerinden icra takibinin devamına, takip tarihinden tahsil tarihine kadar teminat mektubundan doğan 60.000,00-TL asıl alacağın yıllık %40 oranında, ticari kredi kartından doğan 146.248,68-TL asıl alacağa ve ticari kredili mevduat hesabından doğan 69,92-TL asıl alacağa yıllık %22,08 oranında temerrüt faizi işletilmesine ve takip sonrasında işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine, davacının yukarıda yazılı teminat mektubu, ticari kredi kartı ve ticarili kredi mevduat hesabı yönünden fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin sübut bulmadığından dolayı reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde, davalılar ise kötüniyet taziminatı talebinde bulunmuşlardır. … İİK’nun 67/2. maddesine göre davalılar lehine kötü niyet tazminatına hükmedebilmek için davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğunun ispatlanması veya kötü niyetin dosya kapsamından anlaşılması gerekmektedir. Davacının kötü niyetli olduğuna ve kötü niyetle icra takibi başlatıldığına dair herhangi bir delil bulunmaması ve bu hususun ispatlanmamış olması nedeniyle koşulları oluşmadığından davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Dosya kapsamından davacı bankanın icra takip tarihinden sonra tazmin ettiği 40.000,00-TL bedelli teminat mektubu için bedelinin ödenme tarihi olan 01/08/2017 tarihinden itibaren, 7.000,00-TL bedelli teminat mektubu için bedelinin ödeme tarihi olan 09/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40 oranında temerrüt faizi ve bu işleyecek faize %5 oranında BSMV yürütülmesi sureti ile takibin devamına, yine davacı bankanın takip tarihinden sonra yasal çek sorumluluk tutarı olarak … çek nolu çek için 31/07/2017 tarihinden itibaren, …nolu çek için 02/08/2017 tarihinden itibaren, … nolu çek için 03/08/2017 tarihinden itibaren, … nolu çek için 04/08/2017 tarihinden itibaren, … ve … nolu çekler için 11/08/2017 tarihinden itibaren, …, …, … ve …nolu çekler çin 12/08/2017 tarihinden itibaren, …nolu çek için 16/08/2017 tarihinden itibaren, …nolu çek için 17/08/2017 tarihinden itibaren, …nolu çek için 21/08/2017 tarihinden itibaren, … nolu çek için 22/08/2017 tarihinden ve …nolu çek için 25/08/2017 tarihinden itibaren her bir çek yaprağı yönünden yapılan 1.410,00-TL’nin yıllık %40 oranında işleyecek temerrüt faizi ve işleyecek faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesi suretiyle takibin devamına karar verilmesi gerekmiştir. Dosya kapsamındaki deliller ışığında yapılan değerlendirilmede; davacı banka tarafından kefillerin gayri nakdi kredi yönünden sorumlu oldukları ileri sürülmüş ise de, taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmelerinin 22 ve 23. sayfalarındaki “kefalet” başlıklı 9.11. maddesi ve alt maddelerinde, kefillerin gayri nakdi kredinin depo edilmesinden sorumlu olduklarına ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı, kefaletin, kefalet tarihinden önce doğmuş kredilerde doğmuş olmak üzere ileride doğması muhtemel borçları da kapsayacağı düzenlenmiştir. Davacı bankanın asıl borçluya verilen çeklerle ilgili hamiline ödemek zorunda kalacağı yasal sorumluluk bedelleri ile asıl borçluya verilen teminat mektuplarının paraya çevrilmesi halinde ödemek zorunda kalacağı bedeller yönünden kefilden depo talebinde bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kefilin sorumluluğuna dair açık hüküm bulunması gerektiği anlaşılmakla, davalı kefillerin gayrinakdi krediler yönünden sorumluluk altına girmesi için sözleşmede hüküm olması gereklidir. Somut olayda imzalanan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmelerinde bulunan kefalete ilişkin hükümlerde kefilin gayrinakdi kredilerin deposuna ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır (Yargıtay 19.HD’nin 19/03/2018 tarih, 2016/16369 Esas ve 2018/1334 Karar sayılı ilamı). Bu nedenle davacının müteselsil kefil olan davalılar yönünden gayrinakdi çek ve teminat kredisi bakımından depo talebinin reddine karar vermek gerekmiş, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, Kayseri … İcra Dairesi’nin …Esas sayılı takip dosyasına davalıların vaki itirazlarının kısmen iptali ile, Teminat mektubu yönünden; 60.000,00-TL asıl alacak, 131,50-TL temerrüt faizi ve 6,58-TL BSMV olmak üzere 60.138,08-TL, Ticari kredi kartı yönünden; 146,248,68-TL asıl alacak, Ticari Kredili Mevduat hesabı yönünden 69,92-TL asıl alacak olmak üzere toplam 206.456,68-TL üzerinden icra takibinin devamına, Takip tarihinden tahsil tarihine kadar teminat mektubundan doğan 60.000,00-TL asıl alacağın yıllık %40 oranında, ticari kredi kartından doğan 146.248,68-TL asıl alacağa ve ticari kredili mevduat hesabından doğan 69,92-TL asıl alacağa yıllık %22,08 oranında temerrüt faizi işletilmesine ve takip sonrasında işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine, Davacının 1. bentte yazılı teminat mektubu, ticari kredi kartı ve ticarili kredi mevduat hesabı yönünden fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin reddine, itirazın iptaline karar verilen 206.456,68-TL’nin takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, koşulları bulunmayan davalıların kötü niyet tazminatı isteminin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı … vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak müvekkil … yönünden davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerek icra dosyasına yapılan itirazda, gerekse yerel mahkeye verilen cevap dilekçesinde hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edildiğini, ancak yerel mahkeme yetki itirazımızı reddedip yargılamaya devam ettiğini, ancak yerel mahkemenin yetki itirazımızın reddi yönündeki kararı yanlış olduğunu, bu nedenle yetki itirazının yüksek mahkemenizce kabul edilmesi gerektiğini, davacı tarafça takip dayanağı olarak sunulan sözleşme metninde İhtilaf vukuunda Kayseri Mahkeme ve icra dairelerinin,sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtildiğini, müvekkillerin ikamet adresi ise; …mah. … Sok. No:… …NİĞDE olduğunu, davacı banka dava dilekçesinde sözleşmeyle bir yetki sözleşmesi yapıldığını ve Kayseri mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu beyan etmiş ise bunun kanuni dayanağı olmadığını, zira bu yetki sözleşmesi 6100 sayılı HMK ya göre geçersiz olup, Kayseri İcra Daireleri ve Mahkemeleri bu takibi yapmaya ve bakmaya yetkili olmadığını, 6100 sayılı HMK nın 17. maddesinde sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yetki sözleşmesinin yapılabileceği hüküm altına alındığını, yine aynı kanunun 17. maddesi ve devamı maddelerinde ve kanun gerekçesinde gerçek kişiler arasında yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olmadığı ve böyle bir sözleşme yapılamayacağı belirtildiğini, gerek kanun gereksi usul hukuk hükümleri işlemlerin yapıldığı tarih değil, yargıya ve takibe konulma tarihi önemli olup, bu senet bakımından da yeni HMK nın uygulanması gerekliliği Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğunu, yani kanun yürürlüğe girmeden önce yapılan yetki sözleşmeleri dahi takibin veya davanın yeni HMK döneminde açılması halinde yeni HMK hükümleri uygulanacağını, yine dikkat edilecek bir diğer husus ise takip birden fazla borçluya karşı açılmış ve dava da birden fazla borçluya karşı açıldığını, icra takibinde de bütün borçlulara ödeme emirleri tebliği Niğde ilindeki adreslere çıkarıldığını ve tebligatlar yapıldığını, icra takibinde ve sözleşme de asıl borçlu olarak gözüken şirket olan …Ltd.Şti’nin adreside Niğde ili olduğunu, buna ilişkin …Gazetesi dosyaya sunulmuştur müvekkillerin kefil olduğunu iddia edilen kredi 24.01.2013 tarihinde kullanılmış olduğunu, gerek bu krediye gerekse bundan önce kullanılan krediye müvekkillerin eşinden rıza beyanı alınmadığını, yani alacaklı bankanın talebine konu olan kredi için müvekkillerin eşinin rızası ve muvafakati alınmamış olması sebebiyle müvekkillerin bu krediden dolayı kefilliği yasal olarak da geçerli olmadığını, yerel mahkeme itirazımız doğrultusunda inceleme yapmadığı gibi gerekçeli kararında bu incelemenin yapılmaması sebebi olarak ta itirazın hakkın kötüye kullanılması olarak gerekçe yazdığını, ancak yerel mahkemenin bu gerekçesi kesinlikle kabul edilemeyeceğini, zira kanun maddesi açık ve net olduğunu, eş rızasının zorunlu olduğu bir borçlanma ve kefalet için alacaklı banka bunu yapmamış ise sorumluluk müvekkile ait olmadığını, açıkça şekil eksikliği bulunmakta olup, kurucu unsur niteliğinde olan bu şekil eksikliği sebebiyle müvekkillerin yaptığı itiraz kesinlikle hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceğini, yerel mahkemenin bu incelemeyi yapmamış olması açıkça hatalı olduğunu, kefalet sözleşmesinin yazılı olmasını, kefilin sorumlu olduğu miktarın belli olmasını kefalet tarihinin belli olmasını,sorumlu olunan miktarın, tarihin ve müteselsil sorumluluğun elle yazılmasını zorunlu şart olarak aradığını, kefaletle ilgili yazı ile yazılan yazılar müvekkillere ait olmadığını, yani kefalet kısmındaki imzalar dışında el ile yazılı olanların hiçbirisi müvekkillerin el ürünü değildir. yerel mahkeme sadrece eş rızası ile ilgili olarak itirazları değerlendirip bunun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu ve kabul edilemeyeceğini belirtmiş ancak bizzat kefil olan müvekkillerin kefalet kısmındaki imza dışındaki yazıların müvekkillere ait olmadığı yönendeki itirazımızı ise hiç değerlendirmediğini, kararında bu konuya hiç değinmediğini, davacı tarafından ibraz edilen 24.01.2013 tarihli sözleşme altında kefil olarak müvekkillerin attıkları imzalar müvekkillere ait olduğunu, sözleşme altındaki kefil olarak atılan imzalara itirazları olmadığını, diğer yazılar kesinlikle müvekkillere ait olmadığını, takibin dayanağı sadece 24.01.2013 tarihli sözleşme olup, 13.08.2015 tarihli sözleşmenin takip ve alacakla bir alakası olmadığını, buna rağmen yerel mahkemenin 13.08.2015 tarihli sözleşmeyi dava konusu olarak kabul edip verdiği karar yanlış olduğunu, bilirkişi raporu doğrultusunda yerel mahkeme davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … şirketi arasında genel kredi sözleşmesi imza edildiğini, genel kredi sözleşmesinin devamlı bir sözleşme olduğunu, borç bakiyesinin sıfırlanması ile sözleşmeden kaynaklanan sorumluluğunun bitmeyeceğini, bu nedenle müvekkillerin kefil sıfatlarının ve sorumluluklarının devam ettiğini belirtmiş etmiş ise de bunun tarafımızca kabulü mümkün olmadığını, müvekkillerin yaptığı kefalet sözleşmesi 6098 TBK’nın 598.maddesinde belirtilen sebeplerle sona erdiğini, davacı banka tarafından Kayseri …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, bu dosya da dosya arasına getirilmiş olup, asıl borçlu şirketin daha sonradan çektiği kredi sebebiyle bankanın tahsil edemediği paraları müvekkilden talep etmesi ve tahsil etmeye kalkması yasal olmadığını, yerel mahkeme bu hususları hiç dikkate almadığını, mahkemenin kabulünde olan faiz çeşidi ve faiz oranını da asla kabul etmemekteyiz.kararının kaldırılmasına, cevap dilekçesinde ilk itiraz olarak beyan ettikleri gibi öncelikle yerel mahkeme olan kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin işbu davaya bakmaya yetkili olmaması, davanın yetkisiz mahkemede açılmış olması sebebiyle yetkisizlik kararı verilerek davanın müvekkiller yönünden tefrik edilerek yetkili ve görevli Niğde Nöbetçi Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesine gönderilmesine, aksi kanaat hasıl olması halinde ise; itirazları doğrultusunda yapılacak inceleme ve yargılama sonucunda davacının, müvekkiller aleyhine açmış olduğu davanın haksız ve yersiz olması sebebiyle reddine, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınarak müvekkiller verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun davalı kefillerden tahsili hususunda başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın İİK’nun 67. Maddesi gereğince iptali talebine ilişkindir. Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti. arasında genel nakdi ve gayrınakdi kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye istinaden kullandırılan kredilerde davalı borçluların müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, asıl borçlu tarafından kredi borcunun ödenmemesi üzerine, davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu ve davalı kefiller aleyhine Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyası ile takibe başlandığı, icra takibine davalı tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki davanın İİK’nun 67. Maddesi gereğince yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile; Kayseri … İcra Dairesi’nin …Esas sayılı takip dosyasına davalıların vaki itirazlarının kısmen iptaline karar verildiği, iş bu karara karşı davalılardan … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, gerekli olan istinaf harç ve masraflarının eksik yatırılmış olması nedeniyle söz konusu harç ve masraf yatırılması eksikliğinin giderilmesi amacıyla mahkemece davalı vekiline muhtıra çıkartıldığı, bu muhtıranın 28/06/2021 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmesine karşın, 1 haftalık kesin süre içerisinde harç ve masraf eksikliğinin davalı vekili tarafından ikmal edilmediğinden bahisle Mahkemenin 26.07.2021 tarihli ek kararıyla HMK’nun 344. maddesi gereğince davalı … vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği, iş bu ek kararın davalı vekiline 31.07.2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak iş bu ek karara karşı davalı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmaması nedeniyle ek kararın kesinleştiği anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusu Dairemizce incelenmemiştir.Diğer davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede ise;Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklama, yasal sebep ve gerekçelere göre, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, özellikle dosyada bulunan ilk iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla mahkemece üçüncü bir bilirkişi heyetinden rapor alındığı, söz konusu rapordaki tespit, hesaplama ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, davalı …’in kefalet tarihinde şirket ortağı olduğu, söz konusu genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzası bulunan davalı …’in nüfus kayıt örneğine göre kefalet tarihinde diğer davalı kefil …’in eşi olup, sözleşmede kefillere atfen atılan imzalar yönünden herhangi bir itirazın bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkemenin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, dolayısıyla davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/04/2021 tarih ve 2017/193 E – 2021/452 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 14.098,27 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 3.525,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.572,51 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalılar … ve …’den alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalılar … ve … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/10/2021