Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1651 E. 2021/1873 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1651
KARAR NO: 2021/1873
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2021
NUMARASI: 2019/551 E. 2021/281 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/11/2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/03/2021 tarih ve 2019/551 E – 2021/281 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif tarafından alınan genel kurul kararı doğrultusunda kesin hesap ve ek kesin hesap maliyeti çıkarıldığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini ve aynı toplantının 9. maddesinde … A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeniyle kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılması, çıkartılan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8.madde şartları dahilinde ödenmesi hususunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, daha sonra 24/05/2019 tarih 24 sayılı ve kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatif vekiline yetki verildiğini, verilen yetkiye istinaden davalı aleyhine Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalının kooperatif ortağı olmadığını ve borcu olmadığını ileri sürerek takibe itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu, kesin maliyet hesabı yapılmadan kooperatif ortaklığından çıkmanın mümkün olamayacağını, alınan genel kurul kararlarından sonra yönetim kurulunun yetkilendirdiği teknik heyetin çalışması sonucu kooperatifin kesin hesap maliyet borcunu ödememiş her bir ortağına kök maliyete ilave olarak 16.301,89-TL ek maliyet çıkarıldığını, aynı tip dairelere davalıların yaklaşık 100.000,00-TL bedelle sahip olduğunu, diğer üyelerin ise yaklaşık 350.000,00-TL’ye sahip olduğunu, bu durumun kooperatiflerde hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığından bahisle davanın kabulü ile Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalının vaki itirazının iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; müvekkili aleyhine başlatılan ilamsız takibin haksız ve mesnetsiz olarak başlatılmış olduğunu, davacı tarafın müvekkilinin kesin maliyet bedelini ödemeden tapusunu devraldığı ve halen kooperatif üyesi olduğu hususlarının kooperatif mevzuatı uygulamasıyla bağdaşmadığını, müvekkilinin kooperatif üyeliğinin yıllar önce sona erdiğini ve mevcut halde koperatif üyeliğinin söz konusu olmadığını, kooperatif ile karşılıklı ibralaşmadan ve üyeliğinin sonlanmasından sonra bir kaç yıl boyunca genel kurul toplantılarına üye olmadığı için çağrılmadığını, müvekkilinin yıllar önce kendisine çıkarılan konut kesin maliyet hesabını ödedikten sonra tapusunu aldığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı kooperatifin müvekkilinden bir alacağı olsaydı dahi zamanaşımına uğradığını, kooperatif üyeliğinin sonlanmasının ardından yasal 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra müvekkilinin herhangi bir borçtan sorumlu tutulmasının söz konusu olamayacağını, haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olan itirazın iptali davasının reddine ve icra takibine konu miktarın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk Derece Mahkemesi Tarafından; “… davalının yönetim kurulu tarafından belirlenen daire bedellerini ödeyerek taşınmazın tapusunu aldığı, tapu alınmasının veya istifanın kooperatif üyeliğinin sona erdirilmesine yeterli olmadığı, üyeliğin sona ermesi için tapusu alınan dairenin iadesi ile dairenin elde tutulduğu dönemde yararlanılan faydanın da karşılığının kooperatife ödenmesi gerektiği, davalının böyle bir işlemi yapmadığı, öte yandan kooperatif ana sözleşmesinde belirtilen ilkelere göre yapılmış bir maliyet ve bunun ödeme şartlarının belirlendiği genel kurul kararının da bulunmadığı, yapılan ödemenin kooperatif yönetimince belirlenen finansman sağlamak amacına yönelik ara maliyet olup kesin maliyet hesabında dikkate alınması gerektiği, üyeliğin devam etmesi nedeniyle üyelikten kaynaklanan alacağın zamanaşımına uğramayacağı, davacı kooperatifin 30.06.2018 tarihli 2014-2017 yılları arasını kapsayan genel kurulun 8.ve 9.maddelerinde kesin maliyete ilişkin kararların usulüne uygun olarak alındığı, davalıya tahsis edilen dairenin endekslenmiş maliyetinin 161.098,60TL, ödemelerin endekslenmiş tutarının 96.087,53 TL, şerefiye bedelinin 2.500,00TL ve neticeten davacının kesin maliyet borcunun 67.511,07 TL olduğu, genel kurulda alınan karar gereğince bu kesin maliyetin 24 eşit taksitte ödenmesinin kararlaştırıldığı, her bir taksit tutarının 2.812,66 TL olup davacının kesin maliyet taksit tutarı ve faizini ödemek zorunda olduğu, takip tarihi itibariyle kesin maliyet asıl alacağının 11.251,85 TL, işlemiş faizinin 158,14TL olmak üzere toplam borcun 11.409,99 TL olduğu, davacı tarafından talep edilen ek maliyetin üyelere verilen dairelerin m2 büyüklükleri farklı olmasına rağmen belirlenen ek maliyetin üye sayısına bölünerek bütün üyelere eşit tutarda belirlenmesinin eşitlik ilkesine aykırı olması nedeniyle talep edilemeyeceği, alacağın yargılama sonunda belirlenmiş olması nedeniyle icra inkar, takip başlatılmasında davacının kötüniyetli olduğunun davalı tarafça ispatlanamaması nedeniyle de kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmayacağı anlaşılmakla açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
İş bu kararı davalı vekili ve davacı vekili istinafa cevap ve katılma yolu ile süresinde istinaf etmişlerdir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı Kooperatife üye iken üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olması ve 2010 yılında çıkartılan kesin maliyet hesaplamasındaki bedelin %10’luk risk payını da ödediğini ve istifa dilekçesi vermiş olması sonucu davacı Kooperatifle karşılıklı ibralaşmış ve ilişiğinin kesildiğini, müvekkilinin kooperatif ana sözleşmesinin değişik 61.madde hükmü uyarınca kendisine tanınan hak ile tapusunu alarak üyeliğinin sona erdiğini, söz konusu değişik madde hükmü uyarınca müvekkilinin ve müvekkili ile aynı durumda olan diğer üyelere erken ayrılma hakkı tanındığını, müvekkilinin de bu haktan faydalanarak 2010 yılında hesaplanan konut kesin maliyet bedelini %10 risk payını da ödeyerek karşılıklı ibralaşma ve istifa sonucu ayrıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda mahkemece verilen kararın gerekçesinde ibralaşmaya ve özellikle mahkeme önündeki ikrara dayalı savunmalarına yer verilmediğini, müvekkilinin de aralarında bulunduğu 310 üyenin karşılıklı ibralaşma neticesinde tapularını da alarak kooperatif üyeliğinden ayrıldığının sabit olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişicelerce ana sözleşme hükmünü, ana sözleşme değişikliğinden öncesine ait olan ve ortaklıktan istifa edenin kooperatiften aldığı daire vs’yi iade etmesi gereğine işaret eden eski bir Yargıtay kararını dayanak yaparak geçersiz saydıklarını, ancak ana sözleşmenin bu değişikliği geçerli sayılmayıp değişiklikten önceki eski hükümleri yürürlüğe girecekse ana sözleşmenin eski hükmünde tüm konutların bitirilmeden maliyet hesabı çıkarılamayacağı şeklindeki eski düzenlemenin uygulanması gerekeceğini, bu durumda da bugün dahi yapılacak ve yapılmakta olan konutların olduğuna göre çıkarılan tüm maliyet hesaplarının geçersiz ve dayanaksız olacağını, bilirkişi tarafından sunulan raporda müvekkilinin istifasının geçerliliği ile davacı kooperatifin yönetim kurulu kararı ile ilişiğinin kesildiğine ilişkin herhangi bir tespite yer verilmediğini, davacı kooperatifin müvekkili olan eski üyesini istifa tarihinden sonra birkaç yıl genel kurulu da çağırmayıp bilahare 2015 yılı ve daha sonraki genel kurul toplantılarına çağırmış olmasının, müvekkilinin hazirun cetvellerinde göstermiş olmasının hukuki dayanağının olmayıp buna dayanarak da müvekkilinin sanki üyeymiş gibi müvekkilinden haksız yere para talep etmesinin kabul edilebilir olmadığını, yerel mahkeme dosyası kapsamında taraflarınca yapılan savunma itirazlarında belirtmiş olmalarına rağmen ne hükme esas alınan bilirkişi raporunda ne de mahkemece verilen kararda dikkate alınmayan bir diğer savunma itirazlarının da 2015 yılına ait sözde kesin maliyet raporunun incelenmesiyle görüleceği üzere söz konusu raporda elde edilen hesaplamaların bilirkişice bizzat tespit edilemediğini, sadece yüklenici firma ve davacı kooperatif arasında yapılan iki blok yapım sözleşmesinin yorumlanması yoluyla hesaplama yapıldığının sabit olmasına rağmen yerel mahkemece dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2010 yılında yapılan kesin maliyet bedelini ödeyerek tapusunu almış olan müvekkili ile hiçbir şekilde alakası olmayan, henüz ortada yapım aşaması tamamlanmış somut olarak bir A ve B Blok ‘un da bulunmadığını, bu iki blokla ilgili ve esasen 1163 sayılı kanun ve ana sözleşmeye tamamen aykırı bir şekilde yapılan hesabın ve buna göre hesaplanan ek maliyetin de hiçbir hukuki ve somut dayanağının olmadığını, davacı kooperatifin mevcutta çok sayıda apartmanı/bloğu bulunmakla birlikte 17/02/2015 tarihli rapor ekinde 4 tane bloğa ilişkin hesaplama yapılması, bu hesaplamanın da 2 bloğunun yapım iş sözleşmesinin baz alınarak yapılması ve tüm bu usulsüz hesaplamanın da ilk kesin maliyet hesaplaması olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, yapılmış ve yapılacak tüm konutların maliyetlerinin birlikte çıkartılmadığı bir hesabın geçerli olmadığını, 2015 ve 2018 tarihli belgelerde müvekkilinin dairesinin maliyet hesabının olmadığını, davacı kooperatifçe yapılan son iki genel kurul için de toplantı yeter sayısının sağlanmadığı, bu sebeple de toplantıda alınan kararların mutlak butlan ile batıl olduğunun ortaya çıkacağını, dolayısı ile davacı kooperatifin kesin maliyet ve ek maliyet hesaplamalarına dayanak edilen son iki genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlan batıl olduğundan kesin maliyet ve ek maliyet hesaplamasının da yok hükmünde olduğunun anlaşılacağını, halihazırda yönetim kurulunun 550 civarındaki üyeye rağmen son genel kurulunun kendilerine ödeme yapmayı kabul edenleri ayırmak ve çıkarmak suretiyle 350 civarında bir üye sayısına göre nisap belirleyip toplanmış ve karar aldıklarını, müvekkilinin kooperatif üyeliğinin sonlanmasının ardından yani ferdileştirilmiş vaziyetteki tapusunu almasından itibaren yasal 5 yıllık zamanaşımı süresinin de geçmiş olduğundan müvekkilinin herhangi bir borçtan sorumlu tutulmasının söz konusu olmadığını, davacı kooperatif tarafından kooperatif yönetimince belirlenen 100’e yakın üye aleyhine haksız olarak icra takibi başlattığını ve akabinde de itirazın iptali davalarının açıldığını, söz konusu davaların bir kısmının yerel mahkemelerce karara bağlanıp taraf vekillerince istinaf edildiğini, dairemizce yapılan istinaf inceleme neticesinde yapılan yargılamalarla ilgili eksikliklerin tespit edilip yerel mahkeme kararlarının kaldırıldığını, davacı ve davalı kooperatif vekillerinin imzasını taşıyan 20/09/2013 tarihli “Taahhütname-İbraname ve Üyelikten Ayrılma” başlıklı belge ile davacının kooperatiften istifa ettiği ve davalı tarafından ibra edildiğinin sabit olduğunu, Belgede kooperatif temsilcilerinin de imzalarının bulunması nedeniyle ayrıca tebliğe gerek olmaksızın davacının üyeliğinin bu tarih itibariyle sonlandığının açık olduğunu, davalı kooperatif ile dava dışı yüklenici arasında yapılan anlaşma uyarınca inşaat maliyet bedeli ile ilgili olarak kooperatif üyelerine uygulanan indirimin, davacının istifasından sonra alınan 13/03/2016 tarihli genel kurul kararı uyarınca davacıdan talep edildiğinin anlaşıldığını ileri sürerek 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince re’sen gözetilecek nedenlerden dolayı eksik inceleme sonucu yerel mahkemenin 10/03/2021 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak talebi doğrultusunda davanın tamamen reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap , katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili Kooperatifçe alınan genel kurul kararı doğrultusunda kesin ve ek hesap maliyeti çıkartıldığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8.maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edilmiş olup, aynı toplantının 9.maddesinde … A.Ş. Tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeni ile kök maliyette ilave olarak ek maliyet çıkartılması , çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8.madde şartları dahilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, daha sonra 24/05/2019 tarih 24 sayılı ve kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatif vekiline yetki verildiğini, taraflarına verilen yetkiye istinaden toplam 260 ortağa icra takibi yapıldığını, aleyhine takip yapılan yaklaşık 150 ortak takiplere itiraz ettiğini, itiraz eden ortaklara itirazın iptali davalarının açıldığını, yerel mahkeme kooperatifinin açmış olduğu itirazın iptali davası ile kesin hesap maliyetini kabul etmiş olup ek hesap maliyetini reddettiğini ve müvekkili kooperatif lehine icra inkar tazminatına hükmetmediğini, ek maliyet hesabı ile tespit edilen bedelin üyelere tahsis edilen daire m²lerine göre dağıtılması gerektiği yönündeki beyanların eksik incelemeye ve yanlış değerlendirmeye dayanması sebebiyle hükme esas alınan raporun yanlış değerlendirme ile düzenlendiğini, müvekkili kooperatifin genel kurullarında aidat ödemesini geciktiren üyelere uygulanacak gecikme zammının en son %5 olarak kabul edildiğini, TBK m.120 uyarınca gecikme zammının kanuni faizin 2 katını geçemeyeceği için taraflarına yapılan takiplerde yıllık %18 gecikme zammı uygulanmış olup, bilirkişilerce de bu orandan hesaplama yapılması gerekirken %9 dan hesaplama yapılmasının doğru olmadığını, yerel mahkemenin alacağın yargılama sonunda belirlenmiş olması gerekçesi ile icra inkar tazminatı talebinin haksız yere reddedildiğini, borçlunun borcu olduğunun bilindiği veya durum icabı bilinmesi gerektiği hallerde yapılan itirazın kötü niyetle yapılmış kabul edildiğini, kötü niyetle yapılmış bu itirazın kaldırılması ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini istinaf incelemesi sonucunda davanın kabulüne ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş, davalı tarafın istinafa cevap dilekçesine karşı itiraz ederek; davalı yanın kooperatifi üyesi olup genel kurullara çağrıldığını, ferdileştirme yani tapusunu almak ile kooperatif üyeliğinden çıkmanın doğrudan bir ilgisinin bulunmadığını, ayrıca hazirun listelerinde yer almamış olmasının üyeliğinin sona erdiğei anlamına gelmediğini, kooperatifte sabit fiyatlı ödeme sistemi bulunmadığı için 1163 S.Kanunun 23.Madesi ve ana sözleşme m.63 vd maddelerince inşaat finansmanından sorumlu olduğunu, dava konusu alacak kaleminin temelinin de inşaat giderine dayanan maliyet raporu olduğunu, müvekkili kooperatif nezdinde maliyet hesabının ilk defa 2015 yılında çıkartıldığını, 2010 yılı genel kurulunda maliyet hesabının çıkartılmasının gündeme alındığını, ancak buna genel kurulca izin verilmediğini, bu nedenle davalının 2010 yılında maliyet hesabını ve %10 risk payını da ödeyerek istifa ettiği yönündeki savunmasının mesnetten yoksun olduğunu, kooperatifin hiçbir üyesinden %10 erken çıkma bedeli almadığını, kooperatif ortaklarının yapmış olduğu toplu ödemeler endeksleme sonucu kendi lehlerine olduğunu, toplu ödeme yapmanın endeksleme haricinde getirisinin bulunmadığını beyan ederek davalının istinaf başvurusunu reddetmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili istemiyle Kayseri 5. İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı dosyası ile başlatılmış icra takibinde vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında; alacaklının S.S. … Konut Yapı Kooperatifi, borçlunun … olduğu, 14.354,61-TL toplam alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun süresinde yaptığı itiraz ile takibin durduğu anlaşılmıştır.Kooperatifinin 30/06/2018 tarihli Genel kurul toplantısında alınan 8. numaralı kararda; kesin maliyet sonucu (tapusunu alan dairenin teslimi alan ve almayan üyeler itibariyle ayrı ayrı veya birlikte) belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksit halinde ödenmesinin kabul edildiği, 9. maddesinde ise 2014 yılında yapılan kesin maliyet hesabından sonra … A.Ş’ nin başlattığı icra takipleri ve işletilen temerrüt faizleri sebebiyle çıkan ek maliyet ve ek ödemelerin görüşülüp karara bağlandığı, bu doğrultuda …’ ın kooperatif için kullanılan kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeniyle yönetim kuruluna kök maliyete ek olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyeti de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartlarında ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği görülmüştür.Mahkemece aldırılan 22/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacı Kooperatifin davalıdan 11.251,85-TL kesin maliyet taksit alacağı, 158,14-TL işlemiş faiz alacağının olduğunun belirtildiği görülmüştür.Bilindiği üzere Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur. (Yargıtay 23. HD 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar)Bu durumda davacının talep edebileceği alacak tutarının 11.409,99-TL olduğu yönündeki mahkeme kararında usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davalının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Aynı zamanda davacının davalı hakkında işbu ilamsız icra takibini başlatırken kötüniyetle hareket ettiği ve dolayısıyla İİK.67/2 mad gereği haksız ve kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden koşullarının oluşmaması nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi usul ve yasaya uygundur.Davacının katılma yoluyla istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirme:İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarının belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilir olduğunun kabulü için borcun bütün unsurlarının bilinmekte ya da bilinmesi gerekmektedir. Böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Olayımıza gelince; icra takibinin dayanağına ve niteliğine göre miktarı belli,hesaplanabilir yani likit olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıda açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, koşulları oluştuğu halde kabul edilen miktar üzerinden davacı alacaklı lehine takibin devamına karar verilen 11.409,99-TL asıl alacak üzerinden % 20 oranında icra tazminatına da hükmedilmesi gerektiği halde yanılgılı sebeplerle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, davacının bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.Belirtilen nedenlerle davacının katılma yoluyla istinafı yerinde görülmekle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince araştırılacak başkaca husus bulunmadığından ve yeniden yargılamayı da gerektirmediğinden belirtilen yönlerden düzeltilmek suretiyle yeniden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;
1-Davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun KABULÜ İLE;
2-HMK nun 353/1-b-2 maddesi gereğince KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/03/2021 tarih ve 2019/551 E – 2021/281 K sayılı kararının KALDIRILMASINA
Düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına buna göre;
Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
1-Davalının Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile asıl alacak 11.251,85-TL, işlemiş faiz 158,14-TL olmak üzere toplam 11.409,99-TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davalı tarafın ise kötü niyet tazminatı taleplerinin yasal şartları oluşmaması nedeniyle reddine,
4-Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile; takibin devamına karar verilen 11.409,99-TL asıl alacak üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 779,41 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 173,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 606,03 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 1.049,13 TL’sinin davalıdan bakiye 270,87 TL’sinin davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
7-Davacı tarafından peşin yatırılan 173,38 TL peşin harç ve 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 217,78 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 2 kep reddiyat gideri 1,00 TL, 6 elektronik tebligat gideri 31,00 TL, bilirkişi ücreti 500,00 TL ve 2 tebligat gideri 31,20 TL olmak üzere toplam 563,20 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 447,63 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, artan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan talimat gideri 1.200,00 TL, 2 elektronik tebligat gideri 11,00 TL ve talimat posta gideri 51,50 TL olmak üzere toplam 1.262,50 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 259,06 TL’sinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine artan kısmın davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
10-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
11-AAÜT’ye göre hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
12-AAÜT’ye göre hesap edilen 2.944,62 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, “
3-İstinaf eden davacı tarafça yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine ,
4-İstinaf eden Davacı tarafından yapılan 22,00 TL istinaf tebligat giderinin ve 162,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B)Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/03/2021 tarih ve 2019/551 E – 2021/281 K sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun H.M.K. ‘nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 779,41 TL istinaf karar harcından kendisinden peşin olarak alınan 194,85-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 584,56 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28/10/2021