Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1648 E. 2021/1882 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1648
KARAR NO: 2021/1882
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2021
NUMARASI: 2019/559 E. 2021/689 K.
2019/559 Esas Sayılı Asıl Dava Dosyasında;
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/09/2019
KARAR TARİHİ: 13/07/2021
Birleşen 2021/318 Esas 2021/520 Karar Sayılı Dosyasında;
DAVA: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/04/2021
KARAR TARİHİ: 13/07/2021
Birleştirme Karar Tarihi : 01/06/2021
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/11/2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/07/2021 tarih ve 2019/559 E – 2021/689 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kooperatif genel kurulunda alınan karar uyarınca kesin hesap ve ek kesin hesap maliyeti çıkartıldığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini, aynı toplantının 9. maddesinde … A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeni ile kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartları dahilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, daha sonra 24/05/2019 tarih 24 sayılı ve kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatif vekiline yetki verildiğini, kooperatif ana sözleşmesinin 61. maddesine göre kendisine konut tahsis edilen ortakların kesin maliyet hesabı yapılmadan kooperatif ortaklığından çıkmasının mümkün olmadığını, davacı kooperatifte takip dayanakları olan kesin maliyet hesabı ile ek maliyet dışında daha önce kesin maliyet hesabı yapılmadığını, davacı kooperatifte ilk defa 2010 yılında kesin hesap yapılması ve ortakların borçlarının belirlenerek ferdileşme yoluyla tapu verilmesi konusunun genel kurulun gündemine geldiğini, 09.05.2010 tarihli genel kurulun 6. gündem maddesinde bu konuda yönetim kurulunca yapılan hesabın kabul edilmediği ve yönetime yetki verilmediğini, 2015 yılında oluşturulan teknik heyet marifeti ile kesin hesap maliyetinin çıkartıldığını, bu maliyet raporunun İncesu Noterliği’nin 17/02/2015 tarih ve … yevmiye sayılı işlemi ile onaylandığını, bu kesin maliyet ve şerefiye hesabının tüm üyelere tebliğ edildiğini ve itiraz hakkının tanındığını, kooperatif üyelerinin bir kısmının bağımsız bölüm tapularını devralmalarını fırsat bilerek borçlarını ödemeye yanaşmadığı için daha önce yapılandırılan banka borçlarının zamanında ödenmediğini ve inşaatlara devam edilmediğini, bu nedenle kooperatifin acze düştüğünü, davacı kooperatifin 2014 yılından beri iflas erteleme sürecinde olduğunu, 2014 yılı itibari ile ödenmesi gereken 19.500.000,00 TL banka kredi borcu, yapması gereken 98 dairelik iki blok inşaatı ve ayrılan ortaklara geri ödemesi gereken 1.500.000,00 TL civarında borcunun bulunduğunu, alacaklı Denizbank ile borcun 18.000.000,00 TL’de sabitlenmesi hususunda protokol yapıldığını ancak aralarında davalının olduğu kooperatif üyelerinin borçlarını ödememesi nedeni ile protokolün feshedildiğini, ödeme yapan diğer ortaklardan yapılan tahsilatlarla bankaya yapıaln ödemeler neticesinde borcun 12.600.000,00 TL’ye düştüğünü, bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıp tüm üyelerin ipotekli evlerini atışa çıkarması üzerine kooperatif ile banka arasında uzlaşma tutanağının düzenlendiğini ve kooperatif borcunun 12.600.000,00 TL’ye sabitlendiğini, kooperatifin borcunu ödeyebilmesinin üyelerin ödeme yapmasına bağlı olduğunu, bu nedenle kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılmasının genel kurulun gündemine alındığını, kooperatifçe çıkartılan bu ek maliyetin Kooperatifler Kanunu 32. ve 54. maddelerinde düzenlenen ek ödeme niteliğinde olmadığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesi ile kesin maliyet hesabı sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiği, aynı toplantının 9. maddesinde … A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması ve inşaatların tamamlanması nedeni ile kök maliyete ek olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartları dahilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, genel kurulun 11. maddesi ile de çıkan kesin hesap borçlarını tamamen ödemeyen ortakların kooperatif ortaklığından çıkartılmasının karara bağlandığını, bu kararın herhangi bir itiraza uğramadan ve dava açılmadan kesinleştiğini, alınan bu genel kurul kararlarından sonra Yönetim Kurulunun yetkilendirdiği teknik heyetin çalışması sonucu kooperatifin kesin hesap maliyet borcunu ödememiş her bir ortağa kök maliyete ilave olarak 16.301,89 TL ek maliyet çıkarttığını, Yönetim Kurulunca ek maliyet ile üyelerin toplam borcunu gösteren hesap cetvelinin her bir üyeye tebliğ edildiğini, alınan genel kurul kararı ve gönderilen hesap cetveline göre her üyenin kooperatife olan toplam borcunu 01/02/2019-31/01/2021 tarihleri arasından toplam 24 taksitte ödemesi gerektiğini, ilk taksitin son ödeme tarihinin 28/02/2019 olduğunu, 24/05/2019 tarihli 24 sayılı ve kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatif vekiline yetki verildiğini, işbu davanın kök ve ek maliyet borçlarının ilk 4 taksidini ödeme temerrüde düşen ve bu amaçla yapılan takibe haksız olarak itiraz eden kooperatif ortaklarına açıldığını, davalı ile aynı durumda olan bir kısım kooperatif ortaklarına karşı kesin hesap şerefiye bedeli borçları için 2016 yılında takip başlatıldığını, itiraz üzerine açılan Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1529 Esas sayılı davanın kooperatif lehine sonuçlandığını ve halen istinaf aşamasında olduğunu, bu karar ile davalıların tapu alırken yaptıkları ödeme dışında borçlarının bulunmadığına ve artık kooperatif üyesi olmadıklarına dair temel savunmalarının red edildiğini, davalının kooperatife toplam borcunun 62.693,80 TL olduğunu, 01/02/2019 tarihinden başlamak üzere 31/01/2021 tarihine kadar her ay 2.612,24 TL ödemesi gerektiğini, davalının 4 taksidini geciktirmesi üzerine aleyhinde Kayseri 5.İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının borca vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalının asıl alacağın %20’si oranında tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı Vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça tüm üyeler aleyhinde açılan seri davaların birleştirilerek tek dosyada görülmesi için davanın birleştirilmesini, davacı tarafça 31/01/2010 tarihinde davalıya isabet eden konutun kesin maliyet bedelini çıkardığını ve davalıya göndermesi sonucu davalının borcunu ödediğini, davalının kooperatife hitaben yazı yazarak ortaklığının sona erdirilmesini talep ettiğini, akabinde 08/12/2010 tarihinde davalının kat mülkiyeti tapusunun davalıya verildiğini, bu tarihten sonraki genel kurullara davalının davet edilmediğini, böylelikle davacının davalının kooperatif ortaklığının sona erdiğini onayladığını, davalının yeniden üye olmak gibi bir iradesinin olmadığını, davacının 30/06/2018 tarihli genel kurula davalıyı çağırmasının kötü niyetli olduğunu, davacının alacağının zaman aşımına uğradığını, davalının 06/12/2010 tarihli dilekçesi ile çıkma talebinde bulunduğunu, davacının bilanço açığını kapatmak için üyelerden ek ödeme talep ettiğini, ancak buna ilişkin genel kurulda 3/4 oran ile karar alınmadığını, kooperatifte üyeler arası eşitlik ilkesine aykırı davranıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.Birleşen 2021/318 Esas 2021/520 Karar Sayılı Dosyasında;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kooperatifçe alınan genel kurul kararı doğrultusunda kesin hesap ve ek kesin hesap maliyeti çıkarıldığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantınsın 8. maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesi kabul edildiğini, daha sonra 24/05/2019 tarih 24 sayılı ve kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatif vekiline yetki verildiğini, alınan kayyım onaylı yönetim kurulu kararı doğrultusunda borçlarını vadesi gelmesine rağmen ödemeyen kooperatif ortakları aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine bu davanın açıldığını, davacı kooperatifte ilk defa 2010 yılında kesin hesap yapılması ve ortakların borçlarının belirlenerek ferdileşme yoluyla tapu verilmesi konusu gündeme geldiğini, 09/05/2010 tarihli genel kurulun 6. gündem maddesinde bu konuda yönetim kurulunca yapılan hesabın kabul edilmediğini ve bu konuda yönetime yetki verilmesi teklifinin de red edildiğini, daha sonra 2016 yılında kesin hesap maliyeti çıkartıldığını, 2018 yılında yapılan genel kurul ile bu maliyetin ne şekilde ödeneceğine karar verildiğini, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesinde, çıkartılan kesin hesap maliyetlerin 24 eşit taksitte ödenmesine ve 11. maddesinde çıkan kesin hesap borçlarını tamamen ödeyen ortakların kooperatif ile ilişkisinin kesilmesi karar altına alındığını ve bu genel kurul kararına karşı dava açılmadan alınan kararların kesinleştiğini, davalı aleyhine huzurdaki davaya dayanak icra takibinden hariç Kayseri 5.İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile de takip yapıldığını ve yine bu takibe de davalı tarafından itiraz edildiğini, itiraz üzerine Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/559 Esas dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, yargılamanın devam ettiğini, davalının 375 üye numarası ile takip tarihi itibariyle ve halen davacı kooperatifin üyesi olduğunu, üyelik belgelerinin kooperatif defter ve kayıtları arasında yer aldığı gibi, davacının isminin genel kurul hazirun cetvellerinde de yer aldığını, davalının kooperatife toplam kök maliyet borcunun 46.391,91 TL olduğunu, 01/02/2019 tarihinden başlamak üzere 31/01/2021 tarihine kadar her ay 1.932,99 TL ödemesi gerekmekte iken, ödemesi gereken taksitleri geciktirmesi nedeniyle 24/05/019 tarih ve 24 sayılı kooperatif yönetim kurulu kararı gereğince aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, dava konusu edilen taksitlerin davalının ödemesi gereken 5-6-7-8. taksitler olduğunu, takip çıkışının 8.118,50 TL olduğunu, davalı aleyhine başlatılan takibe vaki itiraz üzerine ilgili takibin durdurulmasına karar verildiğini beyan etmiş, davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı aleyhine ek kesin maliyet talebi atiye bırakılarak kesin maliyet alacağı sebebiyle davanın açıldığını, davacı tarafın davalıya karşı daha önce mahkememizde açmış olduğu Kayseri 1. ATM’nin 2019/559 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporlarını eklemek suretiyle bilirkişi incelemesi yapılmaksızın kesin maliyet ve faize hükmedilmesini talep ettiğini, yerel mahkeme kararlarının dahi başka bir yerel mahkemede delil olarak dikkate alınamayacağı hallerde halen derdest olan bir dosyadaki davalı tarafça da kabul edilmeyen bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Kayseri Mahkemelerinde davacı kooperatif tarafından açılan bir kısım davalarda istinaf incelemesi neticesinde kaldırıldığını ve kendi içerisinde çelişkili ve eksik kök ve ek rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğu belirtildiğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/496 Esas sayılı dosyada verilen Kayseri Bam 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/498 E. 2021/632 K. istinaf kararında kesin ve ek maliyetlerin üyelerin tamamından talep edilip edilmediği hususlarının da alınacak bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, davalının kooperatife olan borcunu ödediğini ve 2013 yılında kat mülkiyeti tapusunu aldığını, davalının, kooperatifin üyesi olmadığını, davalının tapuyu aldıktan sonra yapılan hiçbir genel kurula davet edilmediğini ve hazirun listesinde ismi bulunmadığını, davalı kooperatifin 2014 yılı itibariyle ödemesi gereken Denizbank kredisini ödeyememesi ve acze düşmesi sebebiyle kooperatife borcu olmayan, tapusunu alan ve aldıktan sonraki genel kurullara çağrılmayan hazirun listelerinde yer almayan davalıya ve davalı gibi başka üyelerin de kötü niyetli olarak 30/06/018 tarihinde yapılan genel kurula davet edilerek yeniden borç çıkarılmasının kötü niyetli olduğunu, bu sebeple üye olmayan davalının yıllar sonra haziruna eklenerek genel kurulda borç çıkarılmasının kanuna da aykırı olduğunu, davacı kooperatif her ne kadar 30/06/2018 tarihli genel kurul kararı ile davalı aleyhine icra takibi başlatmışsa da davalının kooperatifteki üyeliğinin yıllar önce 2010 yılında sona erdiğinden üyelikten kaynaklanan bu borçtan davalının sorumlu olmasının mümkün olmadığını, yapı kooperatifleri ana sözleşmesi uyarınca davalının alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, ayrılmak isteyen ortakların ödemesi gereken kesin maliyet ve şerefiye ödeyerek borcu olmadığına dair belge verilen ve ardından yapılan genel kurullara davet edilmeyen hazirunlarda yer almayan, davalının, kooperatiften çıktığı, kooperatifin de her ne kadar çıkmayı kabul etmesi gerekmese de davalının iradesi yetse de davalı kooperatifin de onayladığını beyan etmiş, davacının icra inkar tazminatı taleplerinin yersiz olduğunu ve reddini, öncelikle eldeki dosyanın mahkemenin sayılı dosyaları ile birleştirilmesini, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddini, %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk Derece Mahkemesi Tarafından; “…Tüzel kişilik sahibi kooperatifler, ana sözleşmesinde yazılı amaca ulaşma konusunda organları ile organize olmuş ve bu yapılaşması ile ortaklarından bağımsız bir varlığa sahip hak sujesi hukuki varlıklardır. Türk Medeni Hukuku’nun tanıdığı hak ve yükümlülüklerin sahibi olma imkanının tanınmış olması, bizi tüzel kişilik kavramına götürür (Kooperatifler Kanunu’nun m. 7). Tüzel kişilerde, hak ve borçlara sahip olma imkanı amaç (gaye) ile sınırlandırılmıştır. Bu genel prensip, kooperatifler için Kooperatifler Kanunu’nun m. 6/son f. hükmü ile “Kooperatifin faaliyeti kooperatifin amacı ve çalışma konusuyla sınırlıdır” şeklinde tekrar edilmiştir. Ana sözleşmesi ile belirli veya belirtilmese de amacı ve çalışma konusuyla sınırlı olarak belirlenecek faaliyeti, kooperatifin medeni hakları kullanma ehliyetinin sınırını oluşturacaktır. İşte kooperatif bu sınır çerçevesinde, tüzel kişiliğin zorunlu unsuru organları iradesi aracılığıyla alacaklı konuma geçebileceği borç ilişkileri yaratabilecektir. Yani ana sözleşme ile birlik ilişkisi içine giren ortaklardan her biri ortaklık amacı çerçevesinde borç altına girer. Ana sözleşme hükümlerine bağlı ortaklar, doğrudan doğruya ana sözleşmeden doğan veya Kooperatifler Kanunu’na göre ana sözleşmenin yetkili kıldığı organların kararına dayalı olarak doğan borçlarla yükümlü olmayı peşinen kabullenmiş durumdadırlar. Böylece alacaklı kooperatif karşısında borçlu konumda ortaklar (kurucu olarak ana sözleşmeyi imzalayan ve açık kapı ilkesi uyarınca daha sonra ortaklık ilişkisine giren) hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi uyarınca (Kooperatifler Kanunu’nun m. 23) kanun ve ana sözleşmeye dayalı olarak doğan borçlarla yükümlü olacaklardır.
Kooperatiflerin diğer ticaret ortaklıklarından farklılığına dayalı olarak ortaya çıkan özellikleri vardır. Genel hükümlere dayalı olarak bir akit ilişkisinden doğan ortaklık ilişkisinin ana unsurlarından olan sermaye unsuru, yapı kooperatiflerinde ve diğer bazı kooperatiflerde sembolik bir anlam taşır hale gelmiştir. Yapı kooperatiflerinde, tüzel kişilik amacı doğrultusunda kullanılacak sermaye yerini ortaklık payı dışındaki ödemelere bırakmıştır. Başka bir deyişle, bilançonun pasifindeki itibari rakamın karşılığını oluşturan aktifler, kooperatif amacının elde edilmesinde asli fonksiyonunu görmemektedir. Ticaret ortaklıkları, sermayeleriyle amacına ulaşmakta iken kooperatifler, Kooperatifler Kanunu’nun m. 1 hükmü ile ele açıklığa kavuşturulduğu gibi, “belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını sağlayıp korumak” şeklinde genel bir ifade ile belirlenen amaçlarını yine aynı hüküm uyarınca, “karşılıklı vardım, dayanışma ve kefalet” suretiyle elde ederler. Anılan türde ekonomik menfaatleri karşılamak, hiç bir şekilde kazanç paylaşma amacına dönüşemez. İşte bu şekilde, ticaret ortaklıklarından farklı olarak kendi ekonomik yararlarını sağlamak üzere bir kişi topluluğu oluşturan ortaklar, manevi nitelikte kavramlar olan karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet yükümlülüğü ile bir araya gelmiştirler. Ekonomik yararın elde edilebilmesi anılan manevi yükümlülük yanında akçalı bir unsura ihtiyaç gösterir ki, bu da sermayedir. Sermayesiz bir kooperatif düşünülemeyeceği bilinen bir gerçektir (Kooperatifler Kanunu’nun. m. 4). Ancak, diğer ticaret ortaklıklarında olduğu gibi sermaye, kooperatiflerde kazanç elde etme amacı ile kullanılmamaktadır. Bu noktadaki önemli farklılık sermayenin öncelikle yapı ve daha birçok kooperatif türünde öneminin azalmış bulunmasına yol açmıştır. Çünkü daha çok somut olarak düşük gelirli kimselerin ekonomik yararını gözeten kooperatiflerde bu özelliğin doğal uzantısı olarak başta ortaya konan yüksek miktarlı ortaklık payları yerine aylık ödemeler şeklinde ortaya çıkan yükümlülüklerle karşılıklı yardım ve dayanışma sağlanmaktadır.Kooperatifler Kanunu, ortaklık payı borcunun ödenmesi yanında ek ödeme yüklemi adı altında borç yaratmış bulunmaktadır. Buna göre, “ana sözleşme ortakları ek ödemelerle yükümlendirebilir. Ancak ek ödemelerin yalnız bilanço açıklarını kapatmada kullanılması şarttır. Ek ödeme yükleme sınırsız olabileceği gibi belirli miktarlarda veya iş hacmi ile veya paylarla orantılı olarak sınırlandırılabilir” hükmü getirilmiş bulunmaktadır (Kooperatifler Kanunu’nun m. 31). Ana sözleşmede böyle bir hüküm bulunması halinde ek ödeme yüklemi getirilebilmesi Kooperatifler Kanunu’nun m. 52/I. fıkra hükmünce Kooperatifler Kanunu’nun m. 5l’de belirtilen çoğunluktan farklı bir çoğunluğa bağlanmış olup; “ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızası gereklidir”. Görüldüğü gibi ancak ana sözleşme ile düzenlenmek ve yalnızca bilanço açıklarını kapatmada kullanılmak üzere ek ödeme yükümleri adı altında ödentiler getirilebilir. Bilanço açığının saptanması muhasebe konusudur. Kanunen tutulması gerekli defterlere bakılarak, Kooperatifler Kanunu’nun m. 38/V fıkra hükmünce, “bir yıllık faaliyet neticeleri menfi olduğu takdirde, ancak yedek akçelerden ve bunların kafi gelmemesi halinde ek ödemelerle veya ortak sermaye paylarıyla karşılanır” hükmünce hareket edilmelidir. Özetle sonuç belirlemek gerekirse, bir yıllık faaliyet sonucunda aktifte oluşan menfi kayıplar, zarar adı altında bilanço açığına yol açarak ek ödeme yüklemlerine ihtiyaç gösterebilir. Bunun dışında, ek ödeme yüklemlerine ihtiyaç yoktur. Tüm bu açıklamalardan sonra; Mahkememizce uyuşmazlığın çözümünde ilk olarak dava konusu genel kurulun 8. maddesinde alınan kararın, Kooperatifler Kanunu’nun 32. ve 54. maddeleri uyarınca ek ödeme yükümlülüğü anlamına gelip gelmediği üzerinde durmak gerekmiştir. Ortaklarından gelişen yeni olaylar veya enflasyonun etkisi ile mevcut aidatların yetişmemesi nedeni ile ek bazı taleplerde bulunan kooperatiflerde sırf bu ek olma özelliği ile anılan yükümlülüklerin ek ödeme yüklemi olarak adlandırılmaması gerekir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın yerleşik kararlarına göre inşaatların tamamlanması, hızlandırılması ve kooperatif borçlarının ödenmesi amacı ile aidat miktarının arttırılması veya ek gider alınmasına karar verilmesi, ek ödeme anlamına gelmemektedir. İnşaatın tamamlanması için toplanan giderler, kooperatifin sermayesine dâhil olan ortaklık borcudur. Yapı kooperatifleri bakımından Kooperatifler Kanunu’nun temel aldığı bakış açısı, ortakların sermayeye katılım borcu işe borçlu olmalarıdır. Ek ödeme yükümlüğü ise ortaklık payı haricindeki ödemelerdir.Davaya konu ödemenin ek ödeme yükümlülüğü olmadığının tespitinden sonra Mahkememizce öncelikle bu kararın şeklen batıl olup olmadığı üzerinde durulmuştur. Davacı kooperatif 30/06/2018 tarihli genel kurulun 8 numaralı kararı ile “kesin maliyet sonucu ile belirlenen üye borçlarının, ödeme şekli ve şartlarının (tapusunu alan dairenin teslimi, alan ve almayan üyeler itibariyle ayrı ayrı veya birlikte) belirlenmesi hakkında görüşmelere geçildi. … açıklamalarda bulundu. Kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksit ile ödemesini teklif edildi. Teklif 6 ret oyuna karşı 96 kabul oyuyla kabul edildi” şeklinde karar almıştır. Kooperatifler Kanunu’nun 45. maddesinde toplantı yeter sayısı, üye sayısının ¼’ü olarak belirlenmiştir. Hazirun cetvellerine göre davacı kooperatifin 383 üyesinin olduğu anlaşılmıştır. 383 üyenin ¼’ü 96 kişiye tekabül etmektedir. Genel kurula ise 102 kişi katılmış; toplantı yeter sayısının oluştuğu görülmüştür. Kooperatifler Kanunu’nun 51. maddesinde karar yeter sayısı, toplantıya katılanların ½’si olarak belirlenmiştir. Davacı kooperatifin toplantısına 102 kişi katılmış olup, 102 /2 + 1 = 52 kişi yapmaktadır ve kararın 96 kişi tarafından alındığı, dolayısı ile karar yeter sayısının oluştuğu görülmüştür.Somut olayda genel kurul kararının oy çokluğu ile alındığı görülmektedir. Kararların oy birliği şart olmayan hallerde tipik özelliği, geçerli çoğunlukla alınmaları halinde karara katılmayan veya aykırı yönde oy kullanan kişileri de birlik ilişkisi içinde yer almaları sonucu bağlamalarıdır. Bu hukuki sonucun konumuz açısından özelliği genel kurul kararına katılmamış ya da çekimser veya muhalif kalmış kooperatif ortaklarının da ortaklık payı dışındaki ödemelerle yükümlü olacaklarıdır. Yukarıda izah edildiği gibi kooperatif üyelerinin alınan genel kurul kararı ile bağlı olduğu açıktır.Konut yapı kooperatifleri örnek ana sözleşmesinde isabetli olarak ortaklık payı dışındaki ödemeler düzenleme konusu yapılmıştır. Buna göre, “ortaklar, taahhüt ve tediye ettikleri ortaklık payı bedelleri dışında, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak üzere genel kurulca kararlaştırılacak miktarlardaki, arsa, alt yapı, inşaat ve benzeri gider taksitlerini ödemek zorundadırlar” hükmü konmuştur (m. 21). Görüldüğü gibi, çeşitli amaçlarla toplanabilecek bu ödemelerin taksit ile ödeneceği ifade edilmiştir. Genel hükümler açısından kıyasen uygulanacak olursa bir nevi borcunun birden fazla defada ödenmesinin taksit oluşturacağı ifade edilebilir. Somut olayda da inşaat maliyetinin ve ek maliyetinin 24 eşit taksit halinde ödeneceği kararlaştırılmış olup, bu kararın ana sözleşmeye uygun olduğu görülmektedir.Tıpkı miktar konusunda olduğu gibi ortaklık payı dışındaki ödemelerin ifa zamanı konusunda da genel kurul iradesi sınırlandırılmamıştır. Borçların ifa zamanının saptanması Borçlar Kanunu’nun konusu içindedir. Borçlar Kanunu’nun ifa zamanının düzenleyen 90. ve devamında düzenlenen hükümler çerçevesinde, genel kurul ani edim olarak bir defada veya aralıklı şekilde belirli bir zaman ölçüsüne bağlı olarak ifa zamanını belirleyebilir. Somut olayda da borcun 24 eşit taksitte ödeneceği kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu anlamda alınan kararın ana sözleşmeye, Kooperatifler Kanunu’na, Borçlar Kanunu’na ve iyi niyet kurallarına uygun olduğu anlaşılmıştır.Davacı kooperatifin önceki genel kurullarında kesin maliyet bedelinin hesaplanmasına karar verilmiştir. Yukarıda yapılan tüm tespitlerden sonra, önceki genel kurul kararına istinaden kesin maliyet hesabı çıkarılmış olmasına rağmen genel kurulda karar alınarak önceden çıkarılan kesin maliyetin iptal edilemeyeceği, yeni kesin hesap maliyeti çıkarılıp çıkarılamayacağı, bu durumun keyfiliğe mahal verip vermeyeceği üzerinde durmak gerekmektedir. Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurulda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi, daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullar ve eşitlik ilkesi gerektirdiğinde, değişen koşullarda eşitlik sağlanmak üzere değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup, bu durumda kazanılmış hakların ihlalinden söz edilemez (Yargıtay 23 Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2011/12 Esas 2012/995 Karar sayılı içtihadı). Kooperatif genel kurulunda konutların kesin maliyet hesaplarının yeniden yaptırılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi, bunun üzerine yönetim kurulunca yeniden kesin maliyet hesaplanması konusunda ana sözleşme hükümlerine göre işlemler yapılarak maliyet raporlarının ve kesin hesap cetvelinin düzenlenmesi, kooperatifin genel kurulunca önceden yapılan kesin maliyetin iptal edilerek yeniden kooperatifin ana sözleşmesi hükümlerine göre komisyon oluşturarak şerefiye hesaplarının düzenlenmesine ve bu konuda yönetim kurulana yetki verilmesine ilişkin her hangi bir yasaklayıcı hüküm ve yasaya aykırılığın bulunmamaktadır (Yargıtay 23 Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2011/2634 Esas 2012/724 Karar sayılı içtihadı). Kooperatifin ana sözleşmesinin 61. maddesinde konut maliyetlerinin tespitinde uygulanacak metodun ne olduğunun açık bir şekilde düzenlenmiş olup, bu metoda uygun şekilde davacı kooperatifin ilk kesin maliyet olarak davalının ödemesi gereken bir bedeli belirlemiş ve bunu da davalıya tebliğ etmiş ise sonradan ve yeniden yönetim kurulu tarafından kesin maliyet çıkarılması mümkün değildir. Çıkarır ise de bu işlem yetkisiz kurulun çıkarmış olduğu bir işlemdir ve Medeni Kanunun 2. maddesi kapsamında iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil eder. Ancak genel kurul toplantısında yeniden kesin hesap maliyeti çıkarmanın sebepleri açıkça anlatılarak bir gündem maddesi şeklinde ortaklara sunulur ve ortaklar tarafından da kabul edilir ise alınan genel kurul kararı tüm üyeleri hukuken bağlayacağından yapılacak yeni bir kesin hesap maliyeti ile üyelere yasal gerekçelerle borçlu olarak yeni bir kesin hesap maliyeti çıkarılması mümkündür ve bu şekildeki bir genel kurul kararı iptal edilmedikçe de üyeler yönünden bağlayıcı ve hukuki sonuçlar doğurur. Nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/8894 Esas 2020/396 Karar sayılı içtihadı da bu yöndedir.Davalı vekili cevap dilekçesinde daha önceden çıkarılan kesin maliyet bedelini ödediğini, borcunun kalmadığını ileri sürmüştür. Davalının borcunun kalmadığına dair kooperatif yönetim kurulunun vermiş olduğu belge, belgenin verildiği tarih itibari ile davalının borcunun kalmadığını gösterir. Ancak davacı kooperatifin inşaatlarının devam ettiği bilinmektedir. Söz konusu belge düzenlendikten sonra kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda söz konusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Dosyada bulunan ibraname, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir. Nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23 Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2020/1502 Esas 2020/1398 Karar sayılı emsal kararı da bu yöndedir. Böyle bir ibra belgesinin verilmesi, kooperatifin uzunca bir süre aidat talep etmemesi, söz konusu belge tarihinden sonra üyenin kooperatif genel kurullarına çağrılmaması, adının hazirun tutanaklarında gösterilmemesi, üyeliğinin son bulduğu anlamına gelmez. Yargıtay 11. ve 23. Hukuk Dairesi Başkanlıkları’nın sayısız kararında da değinildiği üzere kooperatiften tapu almak, genel kurula çağrılmamak, hazirun listesinde üyenin adının görünmemesi, üyelik sıfatının son bulmasına sebebiyet vermez. Kooperatifin davalıyı genel kurullara davet etmemesi, davalının üyeliğinin son bulduğu yönünde bir zımni kabul anlamına gelmez zira bir hakkın doğumu, düşmesi, son bulması, zımnen olmaz; açık irade beyanı gerekir. Davalının iddia ettiği gibi bir yorum, kooperatif yöneticilerinin şahsi dostluk yahut çıkar ilişkisi içinde olduğu bir kısım üyelerin diğer üyelerden çok daha az maliyetle daire sahibi olmalarına yol açar. Kooperatifi mali açıdan büyük sıkıntılara maruz bırakır ve Kooperatifler Hukuku’nun temel ilkelerinden olan “hak ve vecibelerde eşitlik” ilkesine de aykırı düşer. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23.madde hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olduklarından, yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği taktirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunmak zorundadır. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın, (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğuna engel değildir (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2013/2106 Esas 2013/3484 Karar sayılı içtihadı).Kooperatiften karşı edimi (tapusunu) alan ortağın, bu edimi iade etmediği sürece ortaklıktan çıkması hüküm ve sonuç doğurmaz. Davalı da tapuyu davacı kooperatife iade ettiği yönünde bir iddia ileri sürmediği gibi Mahkememizce celp edilen tapu kaydında taşınmazın davalı adına tescil edildiği görülmüştür. Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar sayılı içtihadı).Yapılan tüm açıklamalar ışığında, somut olayda, davacı, davalıdan kooperatif ana sözleşmesinin 61 ve 63.maddeleri gereği çıkarılmış bir kesin maliyet talep etmiştir. Davalı, kooperatifin ortağı olup, genel kurulca ödeme şartları belirlenmiş kesin maliyeti ödemekle yükümlüdür. Alacağın nitelikli inceleme ve hesaplama gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmış ve yukarıda deliller kısmında ayrıntısı ile özetlenen bilirkişi kök ve ek raporlarında asıl davada davacının Kayseri 5.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibari ile davalıdan kesin maliyet alacağı için 7.731,99 TL ana para ve 106,79 TL işlemiş faiz alacağının olduğu hesaplanmış, icra takibinde talep edilen ek maliyet yönünden ise üyelere verilen dairelerin m² büyüklükleri farklı olmasına rağmen belirlenen ek maliyetin üye sayısına bölünerek bütün üyelere eşit tutarda belirlenmesinin eşitlik ilkesine aykırı olması nedeniyle talep edilemeyeceği yönünde görüş bildirilmiştir.Yapılan tüm açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; asıl davada davacının Kayseri 5.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibari ile davalıdan kesin maliyet alacağı için 7.731,99 TL ana para ve 106,79 TL işlemiş faiz alacağının olduğu kanaatine varılmıştır.Birleşen dava yönünden alacak tutarı bakımından yapılan denetlemede ise; asıl davada, kesin maliyet bedelinin ilk dört aylık taksitleri dava konusu edilmişken, birleşen Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/318 Esas 2021/520 Karar sayılı dosyasında bu kez ikinci dört aylık taksitler dava ve takip konusu yapılmıştır. Davalı vekili, müvekkilinin söz konusu tutarı ödediğini iddia etmemiştir. Dava konusu alacağın ödenmediği taraflar arasında sabit olup, davalı vekili ödeme noktasında değil, fakat uyuşmazlığın özü hakkında bilirkişi raporu alınmasını istemiştir. Ancak işbu dava ile aynı mahiyette olan Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/505 Esas 2020/727 Karar sayılı kararında mahkemece kesin maliyet alacağı yönünden icra takibine vaki itirazın iptaline, kesin maliyet alacağından kaynaklanan fazlaya ilişkin talep yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, söz konusu hükme karşı yapılan istinaf başvurusu sonucu Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi Başkanlığı 2021/838 Esas 2021/969 Karar sayılı ilamı ile tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Söz konusu emsal yargı kararı ile davacının davalıdan kesin maliyet alacağı ve faiz talep edebileceği anlaşılmış olup, uyuşmazlığın özü hakkında bilirkişi raporu alınmasına gerek duyulmamıştır.Davacı, icra takibinde 5.,6.,7.,ve 8. aylar için her bir ay için aylık 1.932,99 TL kesin maliyet ana para bedeli talep ettiği görülmektedir. Asıl dosyada alınan 25/05/2021 ve 21/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının davalıdan talep edebileceği aylık kesin maliyet bedelinin 1.933,00 TL (4 aylık toplam 7.731,99 TL) olduğu tespit edilmiştir. Davacının talep ettiği asıl alacak tutarı, bilirkişi tarafından asıl davada davalının ödemesi gereken aylık ana para tutarı ile aynıdır.Davacı, icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunmuş olup, işlemiş faiz hesabı nitelikli hesap gerektirmeyip, basit matematik hesabını gerektirdiğinden, bu hususta mahkememizce bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiş ve faiz hesabı mahkememizce re’sen aşağıdaki tabloda gösterildiği şekilde yapılmıştır.
Tutar Vade Takip Tarihi Geciken Gün Yıllık Faiz Faiz Tutarı
5. taksit 1.932,99 TL. 30/06/2019 18/02/2020 229 9 109,14TL
6 .taksit 1.932,99 TL. 31/07/2019 18/02/2020 198 9 94,37 TL
7. taksit 1.932,99 TL. 31/08/2019 18/02/2020 169 9 80,55 TL
8. taksit 1.932,99 TL. 30/09/2019 18/02/2020 139 9 66,35 TL
toplam 7.731,99 TL. 350,41 TL
Söz konusu tutarların vade tarihinden icra takip tarihine kadar yıllık % 9 oranında yasal faiz işletilmesi sureti ile ve (ana para x yıllık faiz oranı x geciken gün sayısı) / (365 gün x 100) formülü ile yapılan hesaplamaya göre davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 7.731,99 TL asıl alacak ve 350,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.082,40 TL alacağının bulunduğu hesaplanmış ve işlemiş faiz hesabı yukarıdaki tabloda denetime elverişli bir şekilde gösterilmiştir. Her ne kadar davacı vekili icra takibinde yıllık % 18 oranında faiz üzerinden hesaplama yapıp, takip tarihinden sonra da yıllık % 18 oranında faiz talep etmiş ise de davacı kooperatifin genel kurullarında daha önceden alınan gecikme faizi oranına ilişkin kararların aidata yönelik olduğu, kesin maliyet tutarına ilişkin olmadığı, kesin maliyet bedelinin ödenmemesi halinde uygulanacak faiz oranının ne olduğuna ilişkin karar alınmadığı görülmüştür. Dolayısı ile uygulanması gereken faiz oranı yıllık yasal faizdir. Nitekim Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi Başkanlığı 2021/838 Esas 2021/969 Karar sayılı ilamı ile istinaf denetiminden geçerek kesinleşen Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/505 Esas sayılı dosyasında alınan 07/09/2020 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda da bu husus tespit edilmiştir. İzah edilen nedenle mahkememizce takip tarihine kadar yıllık yasal faiz oranı üzerinden hesaplama yapılmış ve takip sonrasında da asıl alacağa yıllık yasal faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davalı cevap dilekçesinde süresi içinde zaman aşımı def’ini ileri sürmüş ise de üyenin inşaat maliyeti ile ilgili aidat yükümlülüğü zamanaşımına uğramaz (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/391 Esas 2020/1615 Karar, 2016/8913 Esas 2020/237 Karar, 2016/8366 Esas 2019/5332 Karar sayılı içtihatları). İzah edilen nedenle davalının zaman aşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Davacı, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davacı kooperatif alacağı, kesin ve ek maliyet hesabı sonucu çıkarılan ve ödeme tablosu davalıya tebliğ edilen borç tutarından kaynaklanmakta olup, davalı borçlu tarafından kendisine devredilen taşınmazın m² cinsi büyüklüğü, kesin maliyet bedelinin kooperatif genel kurul kararında alınmış olması, dolayısıyla alacağın belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle alacağın likit nitelikte olduğu anlaşılmış, haksız itiraz nedeniyle yasal koşulları oluşan icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davanın reddine karar verilen kısmı yönünden ise davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğunun davalı tarafça ispatlanamaması nedeniyle kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmayacağı sonucuna varılmıştır.İzah edilen nedenlerle, asıl davada davanın kısmen kabul kısmen reddi ile kapatılan Kayseri 5.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 7.731,99 TL asıl alacak ve 106,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.838,78 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine, davacının fazlaya ilişkin kısımla ilgili itirazın iptali talebinin reddine, itirazın iptaline karar verilen alacağın takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, birleşen Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/318 Esas 2021/520 Karar sayılı davasında davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 7.731,99 TL asıl alacak ve 350,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.082,40 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine, davacının fazlaya ilişkin kısımla ilgili itirazın iptali talebinin reddine, itirazın iptaline karar verilen alacağın takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilerek asıl ve birleşen davanın kısmen kabul, kısmen reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kooperatifin müvekkilinin istifa dilekçesinden sonra eylemleri ili müvekkilinin üyelikten çıktığını zımnen kabul ettiğinin kabulü ile müvekkilinin kooperatif üye olmadığının anlaşılması gerektiğini, bunun yanında kooperatifin genel kurulda almış olduğu ek maliyetlerin bilanço açığını kapatmak için olduğunun anlaşılması gerektiğini, İlk Derece Mahkemesinde de bilanço açığının olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alınmadan hüküm kurulmasının da yasalara aykırı olduğunu, müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığının anlaşılması adına yönetim kurulu kararlarının incelenmesi gerektiğini, davacının talep etmiş olduğu alacak Kooperatif Kanunun m.52deki alacak kalemlerinden olup yeterli nisap ile alınmadığından geçerli bir karar olmadığını, müvekkilinin kooperatif üyesi olmaması , müvekkiline karşı başlatılmış olan alacak takibini genel kurulda usulüne uygun alınmaması ve aynı zamanda müvekkilinin kooperatif üyesi olduğu kabul edilse dahi alacağının zamanaşımına uğradığını, yapılan eskalasyonların ise tamamen hakkaniyete aykırı olduğunun anlaşılması gerektiğini ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/559 Esas ve 2021/689 Karar sayılı kararının kaldırılmasını, müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığının, alınmış olan genel kurul kararının usulüne uygun olarak alınmadığının anlaşılmasına, müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığının anlaşılması adına yönetim kurulu kararlarının incelenmesine, müvekkilinin kooperatif üyesi olduğu kanaatine varılacak olursa dahi alacağın zamanaşımına uğradığının anlaşılarak Kayseri 5.İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibinin iptaline, davacı tarafın takip nedeni ile müvekkili lehine %20 kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili tarafından ilkderece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalının üyelik başvurusunda “davalı kooperatif ana sözleşmesini okuduğunu, ön görülen bütün amaç ve hükümlerini aynen kabul ettiğini, 130 m2’lik daire için kooperatife üye olmak istediğini” belirtmiştir. ( Dosya içerisinde mevcuttur.) Davalının, davacı kooperatifin üyesi olduğu tartışmaya mahal vermeyecek şekilde açık olduğunu, davalı kooperatifin, davacının üyeliğinden sonraki tarihli genel kurul hazirun cetvelinde ve genel kurul toplantılarına ilişkin posta alındı listelerinde de davacının adı yer almaktadır. (Hazirun cetveli ve Posta alındı listesi dava dosyasında mevcuttur.) davalıya, müvekkili kooperatif tarafından tapusunun verildiğini, müvekkili kooperatifin uygulamasında tapuların devredilmesinin ortakların borcu olmadığı anlamına gelmediğini, gerek huzurdaki davalının gerekse bir çok üye kooperatiften tapularını devralmalarına rağmen maliyet borçlarının devam ettiğini, davalının hem tapuyu aldığını, hem de kooperatife üye olmadığını iddia ettiğini, bu hususun kooperatif mantığının ruhuna ve amacına aykırı olduğunu, Kooperatifçe çıkartılan ek maliyet, Kooperatifler Kanunu m.32 ve m.54’de öngörülen ek ödeme niteliğinde olmadığını, müvekkili kooperatifin işletmesel faaliyetleri içerisinde kesin maliyet hesapları henüz çıkartılmadan özetle üyeler ile akçeli konularda hesaplaşmadan tapu devirlerini gerçekleştirdiğini, yapılan bu tapu devirleri nedeni ile davalının borcu olmadığı yönündeki itirazlarının yersiz olduğunu, müvekkili kooperatifin tüm üyeleri için esas sözleşmesine ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na uygun olarak kesin maliyet ve şerefiye hesabı yaptırdığını, çıkan hesabı usulünce üyelerine tebliğ ettiğini, itiraz imkânı verdiğini ve yapılan itirazları cevaplandırarak ortakların kesin maliyet hesabı borçlarını kesinleştirdiğini, fakat kooperatif üyelerinin büyük kısmının borçlarını ödemeye yanaşmaması sebebiyle yapılandırılan banka borçlarının zamanında ödenemediğini ve inşaatlara devam edilemediğini, Kooperatifler kanununda düzenlenen eşitlik ilkesinin gözetilerek, geçen sürede değişen koşullar ve özellikle Denizbank A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeni ile kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılmasının genel kurulun gündemine alındığını, 30.06.2018 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının 9. Maddesi ile genel kurulca ek maliyet çıkartılmasının kabul edildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalı yanın her ne kadar borcu olmadığını ileri sürse de kooperatif ana sözleşmesinin 61. Maddesine göre, kendisine konut tahsis edilen ortakların, kesin maliyet hesabı yapılmadan kooperatif ortaklığından çıkmasının mümkün olmadığını, müvekkili kooperatifte kesin maliyet hesabı ile ek maliyet dışında daha önce kesin maliyet hesabı yapılmadığını, müvekkili kooperatifte ilk defa 2010 yılında kesin hesap yapılması ve ortakların borçlarının belirlenerek ferdileşme yoluyla tapu verilmesi konusunun gündeme geldiğini, 09.05.2010 tarihli genel kurulun 6. Gündem maddesinde bu konuda yönetim kurulunca yapılan hesabın kabul edilmediğini ve bu konuda yönetime yetki verilmesi teklifinin de reddedildiğini, 30.06.2018 tarihli genel kurul toplantısının 8: maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edilmiş olup aynı toplantının 9. maddesinde Denizbank A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeni ile kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartları dâhilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, son olarak genel kurulun 11. maddesinde ise çıkan kesin hesap borçlarını tamamen ödeyen ortakların kooperatif ortaklığından çıkartılmasının karar altına alındığını ve bu kararın herhangi bir itiraza uğramadan ve dava açılmadan kesinleştiğini, dolayısıyla kooperatifte daha önce yapılmış bir kesin hesap bulunmadığından davalının borcu ödemiş olduğu iddiasının gerçek dışı olup dava konusu takibe dayanak kesin hesap ve ek hesap maliyetlerinin tamamen ödenmesi halinde davalı yanın üyelik ilişiğinin kesilebileceğini, davalının da aralarında bulunduğu bir kısım ortakların, henüz borçları bitmeden tapu almış olmalarını fırsat bilerek, “kooperatifin kalan inşaatlarına ve 19.500.000,00 TL tutarındaki banka kredi borcuna ve faizlerine karışmayız” şeklindeki yaklaşımları ve bundan kurtulmak için kooperatif ortağı olmadıklarına dair iddialarının hem yasal dayanaktan yoksun hem de kötüniyetli bir yaklaşım olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre sabit fiyatla-peşin ödemeyle ortak olmak ya açık bir ana sözleşme hükmüyle ya da bizzat üyenin adı zikredilerek genel kurulda konu tartışılıp karara bağlanmak suretiyle olabildiğini, daha önce kesin maliyet hesabı yapılmadığı için ve genel kurulun bu yönde bir kararı olmadığından davacının sabit fiyatlı-peşin ödemeli ortak olduğundan da söz edilemeyeceğini, müvekkili kooperatifin genel kurulunda ortakların sabit-peşin bedelli üyeliğine dair bir karar alınmadığı gibi aksine, 09.05.2010 tarihli genel kurul toplantısının 6. Maddesi ile yönetim kurulu tarafından yaptırılan hesap reddedilerek tüm ortakların aidat borçlarının devam edeceği yönünde karar alındığını, müvekkili kooperatifte hiçbir zaman sabit fiyatla/peşin bedelle üyelik uygulaması yapılmadığını, davalı ile aynı durumda olan 100’den fazla kooperatif üyesi, üye olmadıkları iddiasında , kooperatifin banka borçları ile yarım inşaatların maliyet bedelleri diğer ortaklarca karşılanması gerekeceğini ve aşırı bir maliyet çıkacağını, bu durumda, aynı tip daireleri davacının da içerisinde bulunduğu kooperatif ortaklarının yaklaşık 100.000 TL bedelle, diğer üyeler ise yaklaşık 350.000 TL bir bedelle aldığını, bu durumun kooperatiflerde hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi ile hiçbir şekilde bağdaşmadığını, müvekkili kooperatifin Yönetim Kurulunca 2013 yılı öncesi bir kısım ortaklara verilen evraklarda “borçlarının bulunmadığı” ibarelerinin yazdığını, ilgili bu evrakların üyelere dönem itibari ile borçlarının olmadığını belirtmekte olup ileriye dönük borçtan kurtulmaları anlamına gelmediğini, müvekkili kooperatifin 2014 yılından beri iflas erteleme sürecinde olup, 2014 yılı itibariyle ödemesi gereken 19.500.000 TL banka kredi borcu, yapması gereken 98 dairelik iki blok inşaatı ve ayrılan ortaklara geri ödemesi gereken 1.500.000 TL civarında borcu bulunduğunu, … AŞ ile yapılan ilk protokol ile banka borcu 18.000.000 TL olarak sabitlendiğini ve taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırılmış olup, davacı ile aynı durumda olan 200’den fazla üye borçlarını ödemedikleri için kooperatif lehine olan bu ödeme protokolüne 2018 yılında kooperatifin uyamadığını ve banka tarafından bu protokolün feshedildiğini, yine de iflas erteleme süresinde kooperatif tarafından çıkarılan kesin maliyet hesabı borcunu ödeyen ortaklardan yapılan tahsilatlarla bankaya yapılan ödemeler neticesinde banka borcunun 12.600.000 TL’ye düşürüldüğünü, bankanın, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibini başlatıp tüm üyelerin ipotekli evlerini satışa çıkarması üzerine, müvekkili kooperatif ile … AŞ arasında imzalanan 28.12.2018 tarihli Uzlaşma Tutanağı imzalandığını ve kooperatifin bakiye borcunun 12.600.000 (onikimilyonaltıyüzbin) TL olarak sabitlenerek, iki ayda bir ödemeli olarak yapılandırıldığını, Kooperatifin bu protokole uyabilmesi ve kalan inşaatlarını yaparak henüz dairesini alamayan üyelerine daire verebilmesinin davacı ve aynı durumda olan üyelerin borçlarını ödemesine bağlı olduğunu, banka ile imzalanan uzlaşma protokolüne uyulamaması halinde bankanın geçmişe dönük temerrüt faizi talebinde bulunmasının söz konusu olabileceğini ve banka borcunun kat kat artacak ve kooperatif iflasa sürükleneceğini, bu durumda borcunu ödeyen kooperatif ortakların bankaya ipotekli daireleri satışa çıkarılacağını ve henüz evini alamayan üyelerin de ev sahibi olamayacağını, davalının davacı kooperatife ortak olduğu, bu sebeple tıpkı diğer ortaklar gibi kesin maliyet ve şerefiye hesabından çıkan ve usulünce kesinleşmiş olan borcu ödemek durumunda olması sebebiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun reddi gerektiğini beyan etmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili istemiyle Kayseri 5. İcra Dairesi’ nin … Esas ve … sayılı dosyası ile başlatılmış icra takiplerine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.
Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında; alacaklının S.S. …Konut Yapı Kooperatifi, borçlunun … olduğu, 8.118,50 -TL toplam alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun süresinde yaptığı itiraz ile takibin durduğu anlaşılmıştır.
Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün 2019/ 6195 esas sayılı takip dosyasında; alacaklının S.S. …Konut Yapı Kooperatifi, borçlunun … olduğu, 10.448,96 -TL toplam alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun süresinde yaptığı itiraz ile takibin durduğu anlaşılmıştır.Kooperatifinin 30/06/2018 tarihli Genel kurul toplantısında alınan 8. numaralı kararda; kesin maliyet sonucu (tapusunu alan dairenin teslimi alan ve almayan üyeler itibariyle ayrı ayrı veya birlikte) belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksit halinde ödenmesinin kabul edildiği, 9. maddesinde ise 2014 yılında yapılan kesin maliyet hesabından sonra … A.Ş’ nin başlattığı icra takipleri ve işletilen temerrüt faizleri sebebiyle çıkan ek maliyet ve ek ödemelerin görüşülüp karara bağlandığı, bu doğrultuda …’ ın kooperatif için kullanılan kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeniyle yönetim kuruluna kök maliyete ek olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyeti de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartlarında ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği görülmüştür.Mahkemece aldırılan 04/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı Kooperatifin Kayseri 5.İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davalıdan 7.731,99-TL kesin maliyet taksit alacağı, 106,79-TL işlemiş faiz alacağının Kayseri 5.İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davalıdan 7.731,99-TL kesin maliyet taksit alacağı, 350,41-TL işlemiş faiz alacağının olduğunun belirtildiği görülmüştür. Bilindiği üzere Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur. (Yargıtay 23. HD 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar)Bu durumda mahkeme kararında usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davalının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Aynı zamanda davacının davalı hakkında işbu ilamsız icra takibini başlatırken kötüniyetle hareket ettiği ve dolayısıyla İİK.67/2 mad gereği haksız ve kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden koşullarının oluşmaması nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi usul ve yasaya uygundur.Yine davaya konu alacak genel kurul kararına dayanmakta olup miktarı belli,hesaplanabilir nitelikte olup likiddir. Davalının itirazının haksız olduğu anlaşıldığından mahkemece davacı yararına icra inkar tazminatı hükmedilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.Açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesi kararının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir isabetsizliğin bulunmadığı, kamu düzenini ilgilendiren başkaca bir aykırılık da tespit edilemediğinden davalı tarafın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/07/2021 tarih ve 2019/559 E – 2021/689 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 535,46 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 271,88 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 263,58 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28/10/2021