Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1641 E. 2021/1872 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1641
KARAR NO: 2021/1872
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2021
NUMARASI: 2020/338 E. 2021/582 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/11/2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 15/06/2021 tarih ve 2020/338 E – 2021/582 K kararına karşı süresi içinde davalı asil tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … San ve Tic Ltd Şti’nin davacı bankanın … /Nevşehir Şubesi’nden kredi kullandığını, bu krediye davalının kefil olduğunu,söz konusu borcun ödenmemesi sebebiyle Nevşehir 2.Noterliği’nin … yevmiye numaralı 12/04/2017 tarihli ihtarı keşide edildiğini, borçluların söz konusu ihtarlara rağmen ödeme yapmamaları nedeniyle haklarında Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca vaki itirazı üzerine takibin davalı yönünden durduğunu, davalının itirazının soyut ve dayanaktan yoksun olmakla; yapılan icra takibine itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek borca vaki itirazın iptaline karar verilmesini, davalının takibe konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı Vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, asıl borçlu şirketin hesabında para olmasına ve bu paradan kredi taksitlerinin çekilerek borcun ödenmesi için dilekçe verilmiş olmasına rağmen bankanın bu hususa riayet etmeyerek borcun oluşmasına sebebiyet verdiğini, hesap kat ihtarı ile icra takibindeki borcun birbirini tutmadığını, adıl borçlu şirket ile banka arasında açılan Nevşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/117 Esas sayılı davanın devam ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk Derece Mahkemesi Tarafından; “… Dava, davacı banka tarafından davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davalının süresinde itirazı üzerine İİK 67.maddesi uyarınca bir yıllık yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali davasıdır.
İİK 67/1.maddesine göre “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.”Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.Taraflar arasındaki Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi İrdelendiğinde; Davacı Bankanın … /Nevşehir Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … San ve Tic Ltd Şti arasında, 08/03/2010 tarihinde 20.000,00 TL tutarında GKS imzalandığı, davalının bu kredinin 20.000,00 TL’sine kadar müteselsil kefil olduğu görülmektedir.Daha sonra iş bu sözleşmenin limitinin 26.05.2020 tarihinde 50.000,00 TL, 29.12.2010 tarihinde 22.000,00 TL, 04.02.2011 tarihinde 8.000,00 TL ve 08.04.2011 tarihinde de 50.000,00 TL artırılmak suretiyle sözleşme limitinin 150.000,00 TL’ye yükseltildiği, limit artışlarının tamamının davalı… tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı görülmektedir.Davalının kefil olduğu tarihte 818 Sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin yürürlükte olduğu ve davalının kefaletin geçerli bir şekilde alındığı görülmüştür.Faiz Hususu İrdelendiğinde; 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 88. ve 120. maddelerinde temerrüt faizine sınırlamalar getirilmiştir. Yürürlük Kanunun 7. maddesine göre söz konusu hüküm 01/07/2012 tarihinden önce başlatılmış takiplerde de uygulanacaktır. Ancak 6102 sayılı TTK’nun 8. maddesine göre ticari işlerde faiz serbestisi ilkesi geçerlidir. Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu’na göre daha özel bir kanundur. Aynı tarihte yürürlüğe giren bu özel kanunlar arasındaki farklı nitelikteki hükümler söz konusu olduğundan daha özel nitelikteki 6102 sayılı TTK hükümlerinin dikkate alınarak faiz oranının belirlenmesi gerekir. Mahkememizce Türk Borçlar Kanunu’nun 88. ve 120. maddesindeki sınırlamaların uyuşmazlıkta uygulanamayacağı taraflar arasındaki kredi sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekeceği düşünülmüştür.Taraflar arasında düzenlenen davaya konu GKS’nin 10.5 maddesinde; “kredi borcunu vadesinde ödenmemesi veya borcun sözleşme kapsamında muaccel hale gelmesi halinde; müşteri borcunun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredi vadesine bakılmaksızın alacağın muaccel hale geldiği tarihten itibaren bankaca borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder” hükmü bulunduğu, bankanın yayınlamış olduğu duyuruda ticari nitelikli alacaklara yıllık % 40,00 oranında temerrüt faizi uygulanacağı belirtildiği görülmüştür.Kredi sözleşmesine dayanılarak yapılan takiplerde alacak hesabı yapılırken;Kredi sözleşmesindeki hüküm nedeniyle davacı bankanın kayıt ve belgelerinin esas alınması hesabın kat edildiği tarih itibariyle davacı banka alacağının belirlenmesi bu miktara kat tarihinden temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin gider vergisi hesaplanıp kapitalize edilerek temerrüt tarihindeki asıl alacağın bulunması, bu alacağa takip tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV işletilerek takip tarihindeki toplam alacak miktarının bulunması, takip tarihinden sonra yapılan ödemeler var ise bunların öncelikle masraf ve faizlere mahsubunun yapılması ve dava tarihindeki alacak miktarının belirlenmesi gerekir. Bu genel açıklamalar doğrultusunda somut uyuşmazlık irdelenmiştir.Hesap Kat İhtarnamesinin Denetlenmesi Davacı banka, kullanılan kredilerin ödenmemesi üzerine Nevşehir 2. Noterliği’nin 12.04.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile hesabın kat ederek toplam 70.262,33 TL nakit kredilerden kaynaklanan alacaklarının derhal ödenmesini, aksi halde yasal yollara başvurularak tahsil yoluna gidileceğinin ihtar etmiş, hesap kat ihtarnamesi ihtarnamenin dava dışı asıl borçluya ve davalıya 14/04/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Ödeme için süre verilmediği görüldüğünden temerrüt tarihi 15/04/2017 olup, bilirkişi raporlarında da aynı tespite varılarak hesaplama yapıldığı görülmüştür.Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre ;İcra Takip Tarihindeki Banka Alacağı;Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/6 Tal sayılı dosyasında düzenlenen 14/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda 35.422,77 TL asıl alacak, 196,79 TL faiz, 9,84 TL BSMV olmak üzere toplam 35.629,40 TL alacağının bulunduğu hesaplanmıştır. Davalı, müteselsil kefaleti nedeniyle borcun tamamından sorumludur.Her ne kadar davalı, asıl borçlu şirketin hesabında para olmasına ve bu paradan kredi taksitlerinin çekilerek borcun ödenmesi için dilekçe verilmiş olmasına rağmen bankanın bu hususa riayet etmeyerek borcun oluşmasına sebebiyet verdiğini ileri sürmüş ise de asıl borçlunun bankaya olan borçları, genel kredi sözleşmesinin 9.1 ve 9.2 maddelerinin davacı bankaya tanıdığı yetkiler nedeni ile davalının söz konusu itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/6 Tal sayılı dosyasında düzenlenen 14/04/2021 tarihli bilirkişi raporu dosya kapsamı ile uyumlu, denetime elverişli ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın konu ile ilgili içtihatları ile uyumlu bulunduğundan hükme esas alınarak, davalı borçlunun aleyhinde başlatılan Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında 35.422,77 TL asıl alacak, 196,79 TL faiz, 9,84 TL BSMV olmak üzere toplam 35.629,40 TL üzerinden davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın iptali gerekeceği sonucuna ulaşılarak, bu bu miktar yönünden yapılan itirazın iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar vermek gerekmiştir.İİK 67/1.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir.Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep ettiği, kabul edilen miktar yönünden ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar yerleşik Yargıtay kararları uyarınca likit kabul edildiğinden İİK’nun 67. maddesindeki %20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilerek davanın kısmen kabul, kısmen reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.İş bu kararı davalı asil süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı asil istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlK.67. Mad. Göre itirazın iptali davasının 1. yıllık sürede açılması gerektiğini, banka çalışanları ve avukatın basiretli bir tüccar olarak bu davanın açılamayacağını bilmesi gerektiğini, davanın tamamen hukuksuz, hayatın akışına bankacılık takip sistemine aykırı olduğunu, ilamsız ödeme emri itirazından üç yıl sonra dava açılamayacağını, Türkiye İş Bankası’nın bankacılık kredi borcundan dolayı haksız ve hukuksuz bir biçimde, … otomotiv gıda inş emlak nak san ve tic Itd şti. hesabında 38.462,92 TL olmasına ve bu paradan kredi taksitlerinin dilekçe vererek ödenmesini talep etmesine rağmen, kredi kullanılan …. bankası … şubesi kredi taksitlerini kasıtlı olarak ödemediğini, hesaptan parayı bir ay alıp bir ay almayıp tamamen keyfi olarak krediyi bilinçli ve basiretsiz bir tüccar gibi kötü niyetli olarak muaccel duruma düşürdüğünü ve haksız olarak icra işlemi başlattığını, bankada hesapta para mevcut olduğunu, tarafına haksız ve hukuksuz bir biçimde yapılan 12/04/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile 70.262,33 TL borç ihtar edilmiş olması, sonra 21/04/2017 tarihinde 36.039,42 TL Kayseri 7.icra … dosya nolu icra takibi başlatıldığını, banka ihtarı ve icra takibinde rakamların birbirine uymadığını, ayrıca Banka avukatının mahkemeye yanlış bilgi vererek tarafına açtığı davada, Davacı olarak Türkiye İş Bankası … dağ komando tugay komutanlığı, … şubesi belirtmiş bu şube ile hiçbir alakası olmadığını, tamamen mahkemeyi yanılttığını ve usule aykırı olduğunu, anlaşmazlığa konu olan banka şubesinin, Türkiye İş Bankası … , … şubesi olduğunu, tarfınca yapılan İcra takibine konu olan İptali istenen İcra dosyasının 21/04/2017 tarihinde 36.039,42 TL ,Kayseri 7. icra … nolu dosyası olduğunu, İcra takibinden sonra, Kayseri 7. icra Müdürlüğüne yasal süre içinde itirazda bulunduğunu ve tüm bilgileri paylaştığını ve bu tarihte icra işlemi durdurulduğunu, Banka avukatının icra işlemi durduktan sonra yasal süresi içinde iptal davası açmadığını, Kayseri 7. icra Müdürlüğüne itiraz bulunma tarihinin 02/05/2017 olduğu, üç yıldan fazla geçtiğini ileri sürerek Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/338 Esas 2021/582 karar sayılı kararının ortadan kaldırılarak lehine karar verilmesini talep etmiştir.HM.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava kefil hakkında Kayseri genel icra dairesi …esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.Öncelikle davaya konu icra takibinde yapılan ödeme emrinin davalıya 24 .04.2017 tarihinde tebliğ edildiği davalının 02.05.2017 tarihinde borca ve yetkiye itiraz ettiği, bunun üzerine davacı tarafından 15. 06.2020 tarihinde eldeki davanın açıldığı görülmüştür. İcra dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın davacıya tebliğ edildiğine dair herhangi bir belgeye rastlanmamış olup bu durumda davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir.Dava itirazın iptali davası olup takip talebi ile sıkı sıkıya bağlıdır.
Kayseri Genel İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Davacı tarafından davalı kefil … hakkında 35.453,59 TL asıl alacak, 546,65 TL işlemiş temerrüt faizi, 27,33 BSMV 11, 85 TL masraf olmak üzere toplam 36.039,42 TL üzerinden ilamsız takip başlatıldığı dayanağı olarak banka ile imzalanan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi Nevşehir ikinci noterliğinin 12. 04 .2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi, hesap özeti ve banka kayıtlarının gösterildiği görülmüştür.Nevşehir 2. Noterliğinin 12. 04 .2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi incelendiğinde; … Kredi numaralı hesaba ait 70.262,33 TL’nin 12.04.2017 tarihi itibarıyla muaccel hale geldiğinin belirtildiği görülmüştür.Davalının dava dışı asıl borçlu … … ve Ticaret Limited Şirketi ile davacı banka arasında imzalanan 08.03 2010 tarihli genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladığı, kefalet limitinin 08.03.2010 tarihli sözleşmede 20.000 TL olarak belirlendiği, en en son 08.04 2011 tarihinde 50.000 TL’ye yükseltildiği görülmüştür.Davalı cevap dilekçesinde; temerrüt tarihi itibariyle dava dışı asıl borçlu … Limited şirketi’nin hesabında 38.462,92 TL olmasına ve bu paradan kredi taksitlerinin ödenmesinin kendilerince bankadan talep edilmesine rağmen bankanın kredi taksitlerini bu hesaptan almayarak kendilerini haksız şekilde temerrüde düşürdüğünü ve icra takibi başlattığını, başlatılan takibin haksız ve hukuksuz olduğunu, eldeki davanında süresinde açılmadığını beyan ederek davanın reddini talep ettiği görülmüştür.Somut olayda uyuşmazlık temerrüt tarihi itibariyle dava dışı şirketin hesabında para bulunmasına ve bankaya kredi taksitlerini bu hesaptan tahsil edilmesi yönünde başvurulmasına rağmen davacı bankanın Kredi taksitlerini bu hesaptan tahsil etmeyerek alacağının ödenmediği gerekçesiyle dava dışı şirket ve davalıya temerrüt ihtarı gönderip takip yapıp yapamayacağı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.Dava dışı … Limited Şirketi temsilcisi davalı … tarafından 29. 12 2016, 17.01.2017 , 01.30. 2017 tarihli dilekçelerle davacı bankanın Nevşehir … Şubesine başvurulduğü, başvuruda şirket hesabında bulunan 38.462,92 TL tutar üzerindeki blokenin kaldırılarak 29.12.2016 tarihli kredinin hesaptan alınması, ödenmeyen taksidin bu hesaptan alınması ve kalan tutarın da şirkete ödenmesinin talep edildiği görülmüştür.Davacı banka 12. 04 .2017 tarihinde Nevşehir 2.Noterligi vasıtasıyla ( … yevmiye numaralı ihtarnamesi) … Kredi numaralı hesaba ait 70.262,33 TL’ kredi borcunun 12.04.2017 tarihi itibarıyla muaccel hale geldiğini ihtar ettiği görülmüştür.Dava dışı şirket ile Davacı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi’nin 9.1maddesinde; “bankanın sözleşme kapsamındaki kredileri kısmen veya tamamen uygun göreceği her türlü teminat karşılığında kullanılabileceği, müşterinin kendisinden istenen teminatları banka tarafından saptanacak koşul ve şekillerde banka tarafından tayin olunacak süre içinde bankaya vermekle yükümlü olacağı”, 9.1.2 maddesinde “bankanın bu kredi için gerektirici sebepler ortaya çıktığı takdirde birden fazla teminat türlerinin birlikte gösterilmesini ek teminat verilmesini teminatların değiştirilmesini veya teminat bedelinin kendisine ödenmesini isteyebileceği” 9.1.4 maddesinde;” bu sözleşme kapsamında her ne sebeple olursa olsun müşteriden alacağı bulunduğu sürece bankanın müşterinin teminatların kısmen geri verilmesi isteğini kabul edip etmemekte serbest olacağı” 9.2 maddesinde; bu sözleşme kapsamında verilen veya verilecek olan teminatlarla ilgili olarak elde edilen her türlü hak ve alacaklar akreditif konusu mallar bankanın merkez yurtiçi ve yurtdışı şubelerinden herhangi birinin her ne yönden olursa olsun mevcut ve ileride doğabilecek vadesi gelmiş veya gelmemiş bütün alacakların teminatını oluşturacağı, bunlardan her türlü kıymetli evrak tahsili hisse senetleri karşılığının verilmesi ve tahvillerin ifası kuponların tahsili rehinelerin paraya çevrilmesi sigorta tazminatı kamulaştırma bedeli alınması vergi ve faiz farkı ihaleleri şeklinde veya her ne şekilde olursa olsun elde edilecek bedellerin toplamı ve rehinli hisse senetleri ve tahvillerin yerini alan yeni senet ve tahlillerde asıl teminatlar gibi ve aynı şartlar içinde bankanın teminatını oluşturacağı, ve bunlar üzerinde bankanın rehin hakkının devam edeceği,müşterinin bankanın bu teminatları veya bedellerini alacaklarından herhangi birine veya birkaçına takas ve mahsup veya bu kredi hesabına alacak kaydetmeye yetkili olduğunu kabul edeceği şeklinde düzenlemeler olduğu görülmüştür.Davalının kefil olduğu tarihte 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte olup Müteselsil kefaleti düzenleyen 487.maddesi incelendiğinde kefilin borçlu ile beraber Müteselsil kefil ve müşterek Müteselsil borçlu sıfatı ile veya gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise alacaklının asıl borçluya müracaat ve rehinleri tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhinde takibat icra edebileceği, bu bab hükümlerinin bu nevi kefaletdede tatbik olunacağı düzenlenmiş devamında 490. maddesinde müteselsil kefilin borçtan kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumlu olduğu belirtilmiştir.818 sayılı Borçlar Kanunu 491. maddesinde ise, kefil hakkında borcun muaciliyet kesbetmesi için asıl borçluya ve kefile ihbar gönderilmesi gerektiği kefil hakkında borcun ihbar tarihinden itibaren muacceliyet kesb edeceği düzenlenmiştir. Davalı müteselsil kefil olup Şirketi temsilcisi… tarafından 29. 12 2016, 17.01.2017 , 01.30. 2017 tarihli dilekçelerle davacı bankanın Nevşehir … Şubesine başvurulduğü, başvuruda şirket hesabında bulunan 38.462,92 TL tutar üzerindeki blokenin kaldırılarak 29.12.2016 tarihli kredinin hesaptan alınması, ödenmeyen taksidin bu hesaptan alınması ve kalan tutarın da şirkete verilmesini talep ettiği davacı şirketin bu talebi kabul etmediği sonrasında borçlu ve kefillere borcun ödenmediginden bahisle temerrüt ihtarı gönderdigi görülmüştür.Dava dışı asıl borçlu şirketin davacı bankaya vermiş olduğu dilekçelerde ki beyanları 6098 sayılı Borçlar Kanunu139 maddesinde düzenlenen takas defi niteliğinde olup, 6098 sayılı TBK 139.maddesi incelendiğinde ; İki kişinin karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her birinin alacağını borcuyla takas edebileceği, Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebileceği, Zamanaşımına uğramış bir alacağın takasının, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebileceği, TBK 140. Maddesinde ise; Asıl borçlunun takası ileri sürme hakkı bulundukça, kefilin de alacaklıya ifada bulunmaktan kaçınabileceği düzenlenmiştir.Dava dışı asıl borçlu temerrüde düşmeden takas definde bulunmuş olup mahkemece bilirkişiden bu husuta ek rapor alınarak dava dışı Şirketin takas definde bulunduğu tarihte dava dışı şirketin hesabında para bulunup bulunmadığı bulunuyorsa ihtara konu kredi taksitlerini karşılamaya yetip yetmediği, bu anlamda takas defi nedeniyle dava dışı şirketin borcu ödemesinde temerrüde düşüp düşmediği araştırılarak davanın itirazın iptali davası olduğu ve takibe sıkı sıkıya baglı olduğu hususu gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş olunup davalının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.Dava dışı şirket ile davacı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 9.1-9.1.2, -9.1.4,-9.2 maddelerindeki düzenlemeler dikkate alındığında davacı bankanın dava dışı şirkete ait hesapta bulunan parayı Kredi taksitlerinin ödenmesi amacıyla hesaba aktarma zorunluluğunun bulunmadığı iddia edilmiş ise de davacı bankanın temerrüt oluştuktan sonra alacağın bir kısmını bu hesaptan aldığı, temerrüt oluşmadan kredi taksitlerinin hesaptaki paradan alınmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup bu durum 4722 sayılı TMK 2. Maddesinde kişilerin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda oldukları,bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı ilkesine aykırı görülmüştür.Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak davalının istinaf talebinin kabulü ile ; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6.maddesi gereğine Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 15/06/2021 tarih ve 2020/338 E – 2021/582 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.28/10/2021