Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1639 E. 2021/1828 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1639
KARAR NO: 2021/1828
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2021
NUMARASI: 2020/778 E. 2021/599 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 25/10/2021
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 22/06/2021 tarih ve 2020/778 E – 2021/599 sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının kooperatife olan aidat borçları nedeniyle davacı tarafından davalı aleyhinde Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılmış olan ilamsız icra takibine davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini, davalı tarafın Kayseri 8. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı Hisse Devir Sözleşmesi ile dava dışı …’in kooperatif üyeliğini devraldığını ve yine 30/05/2012 tarihli dilekçe ile üyelik başvurusunda bulunduğunu, böylece hâlihazırda kooperatif üyeliğinin devam ettiğini, kooperatif genel kurul kararlarına göre davalının ödemesi gereken aidat tutarlarının; 05/07/2003 tarihli genel kurul;1.810,00 TL, 27/06/2004 tarihli genel kurul: 1.470,00 TL, 24/04/2005 tarihli genel kurul: 3.240,00 TL, 18/03/2006 tarihli genel kurul: 11.550,00 TL, 20/05/2007 tarihli genel kurul: 4.900,00 TL, 25/05/2008 tarihli genel kurul: 5.750,00 TL, 22/03/2009 tarihli genel kurul: 6.000,00 TL, 21/02/2010 tarihli genel kurul:7.000,00 TL, 20/02/2011 tarihli genel kurul: 7.700,00 TL, 05/02/2012 tarihli genel kurul:8.800,00 TL, 08/04/2012 tarihli genel kurul: 10.000,00 TL, 24/03/2013 tarihli genel kurul: 19.450,00 TL, 06/04/2014 tarihli genel kurul: 10.800,00 TL, 01/06/2014 tarihli genel kurul: 12.000,00 TL, 24/01/2015 tarihli genel kurul: 18.500,00 TL, 06/03/2016 tarihli genel kurul: 37.600,00 TL, 26/03/2017 tarihli genel kurul: 31.950,00 TL, 30/07/2018 tarihli genel kurul 0 TL, 06/05/2018 tarihli genel kurul: 14.400,00 TL, 21/04/2019 tarihli genel kurul: 14.400,00 TL, 23/02/2020 tarihli genel kurul: 11.400,00 TL olmak üzere toplam ödenmesi gereken aidat borcunun 238.720,00 TL olduğunu, davalının şimdiye kadar 125.380,00 TL ödeme yaptığını, yapılan ödemeler düşüldükten sonra icra takip tarihi itibariyle ödenmesi gereken toplam aidat borcunun 113.340,00 TL olduğunu, ancak şimdilik Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/707 Esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu ile hesaplanan 92.340,00TL bakiye aidat borcu hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının kooperatifin üyesi olarak usulüne uygun alınmış genel kurul kararları ve ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda kooperatife olan aidat yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiğini belirterek davalının borca vaki itirazının iptaline asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalıya dava dilekçesinin tebliğ olduğu fakat cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Celp edilen ve deliller kısmında özetlenen Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/707 Esas 2020/317 Karar sayılı dosyasında verilen hüküm ile dava tarihi itibari ile davalının davacı kooperatif üyesi olduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile davalının icra takip tarihi itibari ile davacıya kooperatif üyeliği nedeni ile 113.340,00 TL borcunun olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı ise 92.340,00 TL asıl alacak için dava açmıştır. Bilirkişi raporu, dosya kapsamına, Kooperatifler Kanunu’na ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın içtihatlarına uygun bulunarak hükme esas alınmış, 92.340,00 TL için davalının icra takibine itiraz etmekte haksız olduğu ve davacının işbu davayı açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. Ne var ki; dava tarihinden sonra davalı kooperatif üyeliğinden istifa etmiş; istifaya ilişkin noter ihtarnamesi hem davacı hem de davalı tarafça dosyaya sunulmuştur. 22/06/2021 tarihli celsede taraf vekilleri, davalının ferdileşme yolu ile davacı kooperatiften taşınmaz edinmediğine ilişkin beyanda bulunmuş ve beyanlarını imzalamışlardır. İstifa, bozucu yenilik doğuran hak niteliğinde olup, karşı tarafa varmakla hüküm ve sonuçlarını doğurur. Davalının istifası sonucu kooperatif üyeliği son bulmuştur. Davalı, ferdileşme yolu ile davacıdan taşınmaz iktisap edinmediği için inşaat maliyetine ve kooperatif aidatlarına katlanma yükümlülüğü yoktur. Bu aşamadan sonra, davalının istifasını takip eden genel kurul yapılıp, bilanço onaylanıp, bir ay geçip bilanço kesinleştikten sonra, davacı, davalının istifasına denk gelen yılın genel giderlerini davalının ödediği 125.380,00 TL’den mahsup ederek, davalının çıkma payını davalıya ödemek ile yükümlüdür. Dolayısı ile her ne kadar davacı taraf dava tarihinde dava açmakta haklı ise de bu aşamadan sonra davacının davalıdan tahsil edebileceği bir alacak bulunmadığı için dava konusuz kalmıştır. Dava konusuz kaldığı takdirde, yargılama harç ve giderleri, vekalet ücreti ve itirazın iptali davasına özgü icra inkar tazminatı yönünden davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre bir karar vermek gerekir. Yukarıda izah edildiği üzere alınan bilirkişi raporu ile davacının dava tarihinde davalı aleyhinde dava açmakta haklı olduğu anlaşılmış, bu nedenle lehine yargılama harç ve giderleri, vekalet ücretine hükmedilmiş ve Hazine tarafından karşılanan ara buluculuk ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir. Ne var ki; davacı dava açmakta haklı olmasına rağmen davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Zira işbu dava, davalının dava tarihinden sonra ödeme yapması sonucu konusuz kalmamış, üyelikten istifası sonucu konusuz kalmıştır. İİK’nun 67.maddesinde icra inkar tazminatının şartları düzenlenirken hüküm altına alınan (hükmolunan) alacak üzerinden tazminatın belirleneceği düzenlenmiştir. Somut olayda hüküm altına alınan bir alacak olmadığı” gerekçesiyle konusu kalmayan davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, Davacının şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmişlerdir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece adil yargılanma hakkının ihlal edilerek tüm itirazlara ve taleplere rağmen savunma hakkı tanınmadığını, yerel mahkemece adres kayıt sisteminden yapılacak basit bir sorgulama işlemi ile rahatlıkla ortaya çıkabilecekken hiçbir inceleme yapılmadığını, yerel mahkemece yapılan tebligatların 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. madde hükmüne göre kendilerine yapılması gerekirken asil olan davalıya mernis adresi dışında bir adrese tebligat gönderilmesi, bu tebligatların muhtara veya apartman görevlisine yapılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira; mernis adresinin değiştirilmesi şöyle dursun, muhatabın geçici olarak başka yere gittiğinin anlaşılması halinde dahi tebligatın çıkaran mercie iadesini öngören kanun koyucunun amacı mümkün olduğunca tebliğin muhatabına ulaşması olduğunu, yerel mahkemece davalının Kayseri adresine gönderilen dava dilekçesi ve tensip zaptını havi tebligatların, davalıya “komşusu …’a tebliğ edildi” denmek suretiyle usulsüz olarak tebliğ edildiğini, bu şahıs apartman görevlisi olup apartman görevlisine de komşuya da muhatap yerine tebligat yapılamayacağını, davanın konusuz kalması durumunda tarafların dava tarihindeki haklılık durumlarına göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yerel mahkemece buna aykırı davranıldığını, yerel mahkemece savunmaları alınmadan verilen kararı kabul etmemekle birlikte; 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesi gereği davanın konusuz kalması halinde hükmedilecek vekalet ücretinde; davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar verildiğni, istinaf sebepleri ve 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince re’sen gözetilecek nedenlerden dolayı eksik inceleme sonucu usule, yasaya, kamu düzenine, kanunun emredici hükmüne aykırı olarak verilen Yerel Mahkeme’nin 22.06.2021 tarihli kararının, istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak, talepleri doğrultusunda davanın tamamen reddine; daireniz aksi kanaatteyse eksikliklerin tamamlanması için adil yargılanma hakkı kapsamında savunmalarını sunmak suretiyle yeniden inceleme yapılmak üzere mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının, dava dilekçesi ile tensip zaptının usulsüz tebliğ edildiği yönündeki iddiaları gerçeği yansıtmadığını, istinafa konu itirazın iptali dava dilekçesinde davalıya ait herhangi bir adres bilinmemekte olduğundan mahkemeye de bildirilmediğini, dava dilekçesi ve tensip zaptı, mahkeme tarafından davalının mernis adresi sorgulanarak tebligat çıkartılmış olup davalının usulsüz tebligat iddialarının kabulü mümkün olmadığını, mahkeme tarafından davalıya gönderilen tebligatlar mernis sisteminden çekilen adreslere yapıldığından burada herhangi bir hata olması mümkün olmadığını, nitekim bu adres, davalının alakasının bulunmadığı, tanınmadığı veya taşındığı adres olmayıp yine kendisine ait ikametgah olduğunu, tebligat adresinin borçlunun mernis adresi olduğu bir gerçek olup; davalı istinaf başvuru dilekçesinde ”komşusu …’a tebliğ edildi denmek suretiyle usulsüz olarak tebliğ edildiği açıktır” diyerek savunma hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş olup; ileri sürülen husus gerçek olmamakla birlikte, bir an için gerçek olduğu kabul edilse dahi konunun adil yargılanma ve savunma hakkı ile ilgisi anlaşılamadığını, davalının istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu usulsüz tebligat iddiaları gerçeği yansıtmadığından, istinaf başvurusunun bu yönüyle reddi gerektiğini, davalının, davanın konusuz kalması durumunda tarafların dava tarihindeki haklılık durumlarına göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yerel mahkemece buna aykırı davranıldığı yönündeki iddia gerçeği yansıtmadığını, davalı, istinaf dilekçesinde sürekli ”usul ve yasaya aykırıdır”, ”kabulü mümkün değildir” ifadelerini yinelemiş durmuş ancak ne demek istediğini bir türlü açıklamadığını, davalı dava tarihinde, hiç aidat borcu ödememiş bir kooperatif üyesi olduğunu, kooperatif, kendisinden alacaklı olup bu alacağın tahsili için icra takibi başlattığını, icra takibi başlatılmasının sebebinin davalının aidat borçlarını ödememesi olduğunu, icra takibine yapılan haksız itiraz neticesinde itirazın iptali davası açılması gerektiğini, davalı, kooperatife borçlu olup ödeme yapmaması sebebiyle icra takibi ve devamında itirazın iptali davası açıldığını, alacağın tahsili amacıyla bu hukuki süreç devam ederken davalının kooperatiften istifa ettiğini, bu durumda icra takibine konu alacak ortadan kalktığını ve haliyle davanın konusuz kaldığını, netice itibariyle hukuki sürecin başlatılmasına sebep olan, borçlarını ödemeyen davalı olduğunu, kooperatiften istifa ederek alacağı ortadan kaldırıp davayı konusuz bırakan da davalı olduğunu, neyin, ne için, neye aykırı olduğu temellendirilmemiş, içi boş bir şekilde yapılmış istinaf başvurusunun, salt davacının alacağına kavuşmasını engellemek maksadı ile yapıldığı apaçık ortada olduğundan istinaf başvurusunun reddi ile yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesi talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, davacı kooperatifin üyesi olan davalıdan kooperatif aidat alacağının tahsili istemiyle başlattığı icra takibinde vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir. Dosya kapsamında somut olayın özelliklerine uygun, denetlenebilir bilirkişi raporu, toplanan deliller, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında; davacının davalıdan alacaklı olduğu, fakat davalının yargılama sırasında üyelikten istifa etmesi ve davalıya ferdileşme sonucu teslim edilen bir taşınmazın bulunmadığı da tarafların kabulünde olmakla bu durumda davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve fakat dava açılırken ki haklılık durumuna göre davacının davasında haklı olduğu, davalıdan alacaklı olduğundan ötürü davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına ilişkin ilk derece mahkemesi kararında yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir isabetsizlik ve aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 22/06/2021 tarih ve 2020/778 E – 2021/599 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davalı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/10/2021