Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1631 E. 2021/1766 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1631
KARAR NO: 2021/1766
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2021
NUMARASI: 2020/94 Esas, 2021/263 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:15/10/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:15/10/2021
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2021 tarih, 2020/94 Esas, 2021/263 Karar sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili bankanın Sivas … Şubesi arasında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, davalıların takip tarihi itibariyle 407.875,95-TL olan borcun tamamından sorumlu bulunduklarını, banka tarafından hesapların kat edilerek kredi borçlusuna ve müşterek borçlu ve müteselsil kefillere Sivas … Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnameleri gönderilerek hesaplarının kat edildiğinin bildirildiğini, borçluların gönderilen ihtarnameye rağmen borçlarını ödememeleri üzerine alacağın tahsili için Kayseri …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile davalı borçlular aleyhine icra takibine başlandığını, davalı borçluların borca itirazı üzerine takibin durduğunu, davalılar … ve …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış oldukları genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin “kefalet beyanları ve gerçek kişi kefillerin eş rızaları” başlıklı 15. maddesinin “kefalet beyanı” kısmını “ … Ltd. Şti.’nden kullandığı/kullanacağı kredilerden doğmuş ve doğacak borçlarına, mevcut ve gelecekteki diğer kefillerden bağımsız olarak aşağıdaki tutar ile sınırlı olmak üzere anılan borçlu ile beraber müteselsil kefil olduğumu(zu) kabul, beyan ve taahhüt ederim/ederiz.” kısmını imzalayarak asıl borçlu şirketin Bankaya olan tüm borçlarını müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla yüklenmeyi açıkça kabul etmişlerdir. Yine aynı sözleşmenin “muacceliyet ve temerrüt halleri ile uygulanacak gecikme faizi oranı” başlıklı 10.5. “müşteri’nin kredi borcunu (taksitlendirilmiş kredilerde taksitlerden herhangi birini), masraf, komisyon ya da her türlü ad altındaki ücreti ödeme tarihinde/vadesinde ödenmemesi veya borcun sözleşme kapsamında muaccel hale gelmesi halinde; müşteri, borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredi vadesine bakılmaksızın alacağın muaccel hale geldiği tarihten itibaren banka’ca borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder.” maddesinde krediye uygulanacak temerrüt faiz oranları da davalılar tarafından kabul edildiğini, temerrüde düşen davalılardan talep edilen temerrüt faizi piyasa şartlarına, sözleşmeye ve kanuna uygun olduğu beyan ederek davanın kabulü ile davalının Kayseri …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalının alacak miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve dava masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılardan … Ltd Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin tek taraflı ve banka lehine olduğundan geçersiz olduğunu, faiz oranının fahiş olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu ödemelerin dikkate alınmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamına göre davacının icra takibinde kötü niyetli olduğunu gösterir delil bulunmadığından davalı … San. ve Ltd. Şti.’nin kötü niyet tazminatı isteminin koşulları bulunmadığından reddine” şeklinde karar verilmiştir. İş bu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının hatalı ve hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber “çek riskinden kaynaklanan 12.180,00-TL’ nin depo edilmesi” takip talebinde yer almakta iken İcra Müdürlüğünce hazırlanan ödeme emrinde yer almadığını, söz konusu gayri nakdi riskin ödeme emrinde yer almamasının borçlunun lehine bir durum olup, mahkemece verilen kararın usul ekonomisi ve hakkaniyete uygun olmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber dosyada bulunan bilirkişi raporunda müvekkili bankanın davalılardan toplam 363.913,43-TL nakit alacağının bulunduğu, nakit alacağa davalı/kefiller … ve …’ın müteselsil kefaletlerinin bulunduğu yönündeki raporun dikkate alınarak mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği gibi genel icra hukuku ilamlı icra ve ilamsız icra olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 24 ve devamı maddelerinde mahkeme ilamlarının nasıl icra edileceği düzenlenmiş iken; İİK’nin 42 ve devamı maddelerinde de ilamsız icra prosedürüne yer verilmiştir. İİK’nin 42. maddesinde yer alan “Bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebri icralar takip talebiyle başlar ve haciz yol ile veya rehnin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan eder” düzenlemesinden de açıkça anlaşıldığı gibi ilamsız icra yolu ile takip yalnız para ve teminat alacakları için kabul edilmiştir. Bu takip yolunda alacaklının icra takibine başvurabilmesi için elinde mahkeme ilamına ihtiyacı olmadığı gibi, alacağın yazılı bir belgeye ya da senede dayandırılması zorunluluğu da yoktur.Bütün takip yollarında olduğu gibi yapılacak olan takip, alacaklının icra dairesine yazılı, sözlü ya da elektronik ortamda yaptığı takip talebi ile başlamaktadır. Takip talebi; İİK’nin 58. maddesindeki ve İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği’nin 20. maddesindeki geçerlilik şartlarını taşıdığı takdirde bu talebi alan icra dairesi, borçluya İİK’nin 60. maddesine uygun olarak bir ödeme emri gönderir. Takip talebi alacaklı tarafından yapılır ve icra dairesinin takip işlemleri ödeme emri aşaması ile başlar. Geçerli bir takip talebini alan icra dairesi; genel haciz yolu ile takipte, istenen alacağın mevcut ya da muaccel olup olmadığını veya zamanaşımına uğrayıp uğramadığını araştıramaz. Bu itirazlar ancak; kendisine gönderilen ödeme emri ile hakkında icra takibi başlatıldığını öğrenen borçlu tarafından ileri sürülebilir. Hemen belirtilmelidir ki; ödeme emri takip talebine uygun olarak düzenlenmelidir. İİK’nin 60. maddesinde belirtildiği üzere, ödeme emri iki nüsha olarak düzenlenir. Borçluya takip talebi değil ödeme emri gönderilmektedir. Başka bir deyişle ödeme emrinin nüshası borçluya gönderilir, diğeri icra dosyasına konulur. Alacaklı isterse kendisine ayrıca tasdikli bir nüsha verilir. Nüshalar arasında fark bulunduğu takdirde borçludaki muteber sayılır. Takip talebinde bulunan alacaklı yapmış olduğu takibin içeriğini ve alacağın kaynağını usulüne uygun olarak belirtmelidir. Başka bir deyişle alacaklı yapmış olduğu takip talebini kontrol yükümlülüğü altındadır. Genel haciz yoluyla yapılan ilamsız icra takibinde alacaklı alacağını bir belgeye bağlamak zorunda olmadığı ve icra dairesinin şeklî inceleme yapmak zorunda olduğu unutulmamalıdır. Kanun bu sıkı şekil şartları nedeniyle; icra ve iflas dairelerinin yaptığı işlemlerin Kanun’a ya da olaya uygun olmaması durumunda icra mahkemelerine yedi gün içinde şikâyet yoluna başvurulabileceğini düzenlemiş ve bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet olunabilineceğini belirtmiştir. Zira İİK’nin 61. maddesine göre gönderilen ödeme emrinin kendisinden beklenen sonuçları doğurması, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi ile mümkündür. Bu tebliğden sonra borçlu süresinde takibe itiraz ettiğinde itiraz ile kendiliğinden duran takibe devam edilebilmesi için alacaklının ya itirazın kaldırılması ya da itirazın iptali yoluna başvurması gerekir.Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davası İİK’nin 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, bu davanın açılabilmesi için; ilamsız takip yapılmış olması, borçlunun bu takibe itiraz etmesi, alacaklının itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurmaması ve itirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması gerekmektedir. İtirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı ise itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır.İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde kanıt yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonucunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir. Bu açıklamalar da göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/11-1299 Esas 2021/779 Karar)Dava dosyası içinde bulunan dava konusu Kayseri …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı … Bankası A.Ş. tarafından davalı borçlular … Tic Ltd Şti, … ve … aleyhine, 84.244,52-TL asıl alacak, 9.898,61-TL işlemiş %66,00 temerrüt faizi, 494,94-TL BSMV 10.085,66-TL asıl alacak, 387,83-TL işlemiş % 66,00 temerrüt faizi, 19,39-TL BSMV, 250.000,00-TL asıl alacak, 50.233,33 -TL işlemiş % 66,00 temerrüt faizi ve 2.511,67-TL BSMV olmak üzere 03/07/2019 tarihi itibariyle toplamda 407.875,95-TL alacağın tahsili ayrıca Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Sözleşmeden kaynaklanan 12.180 TL çek riskinin %6.60 faiz %5 BSMV ve avukatlık ücreti ile birlikte depo talebi amacıyla takip başlatıldığı takip dayanağı olarak GKS, Sivas … Noterliği … tarih … yevmiye numaralı ihtarname hesap özeti ve banka kayıtlarının gösterildiği görülmüştür. Borçlulara gönderilen ödeme emri incelendiğinde; 84.244,52-TL asıl alacak, 9.898,61-TL işlemiş % 66,00 temerrüt faizi, 494,94-TL BSMV 10.085,66-TL asıl alacak, 387,83-TL işlemiş % 66,00 temerrüt faizi,19,39-TL BSMV, 250.000,00-TL asıl alacak, 50.233,33 -TL işlemiş % 66,00 temerrüt faizi ve 2.511,67-TL BSMV olmak üzere 03/07/2019 tarihi itibariyle toplamda 407.875,95-TL alacağın ödenmesinin talep edildiği ödeme emrine ek olarak Sivas … Noterliği … tarih … yevmiye numaralı ihtarname örneği, GKS Örneği ve teminat mektubu örneğinin eklendiği görülmüştür.Somut olayda 03.07.2019 tarihli takip talebinde “Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Sözleşmeden kaynaklanan 12.180,00-TL çek riskinin % 6.60 faiz % 5 BSMV ve avukatlık ücreti ile birlikte depo talebi bulunduğu halde davalılara gönderilen ödeme emrinde bu talebin bulunmadığı takip talebi ile ödeme emrinin birbirinden farklı olduğu sabittir. Dava, ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali davası olup dava konusu icra takip dosyasının incelenmesinden, davalı takip borçlularına tebliğ edilen ödeme emrinin takip talebine uygun olmadığı, başka bir deyişle takip talebine uygun bir ödeme emrinin çıkartılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda usulüne uygun bir takibin varlığından söz edilemez. İtirazın iptali davasına özgü dava şartlarından birisi de, usulüne uygun olarak başlatılmış bir takibin varlığıdır. Açıklanan bu sebeple davanın şartı yokluğundan reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüş olunup davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2021 tarih, 2020/94 Esas, 2021/263 Karar sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması nedeniyle davacının istinaf başvurusunun H.M.K. ‘nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken istinaf karar harcı davacıdan peşin olarak alındığından harçla ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve istinaf posta giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflarına tebliği işlemlerinin HMK 359/4 uyarınca Dairemiz tarafından yapılması yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde YARGITAY’A temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/10/2021