Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1576 E. 2021/1829 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1576
KARAR NO: 2021/1829
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2021
NUMARASI: 2020/88Esas 2021/596 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 03/11/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 13/07/2021 tarih ve 2020/88 E – 2021/596 sayılı kararına karşı süresi içinde davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete satılan elektrik kabloları sonucu cari hesapta oluşan borç bakiyesinin bir kısmına karşılık davalı şirketin kambiyo senedi verdiğini, ayrıca …’in davalı şirketin borcuna karşılık olmak üzere İstanbul İli … İlçesi … Mah. … ada, … parselde kain 2. Kat 3 nolu bağımsız bölüm 2.500.000,00-TL üzerinden ipotek edildiğini, davacı tarafından Kayseri 1. Noterliği’nin 26/06/2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile cari hesaptaki borç bakiyesinin ve ipotek bedelinin ödemesinin borçlu şirketten talep edildiğini, ancak verilen sürede borcun ödenmediğini, bunun üzerine kambiyo senetlerinin tahsili amacıyla İstanbul 23. İcra Dairesi’nin … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … Esas sayılı dosyalı ile takip başlatıldığını, takibin borçlu açısından kesinleştiğini, ayrıca tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ipotek olarak alınan taşınmazda ipoteğin paraya çevrilmesi için Kayseri Gayrimenkul Satış İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak davalıların yapılan takibe itiraz etmeleri üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, itirazların haksız olduğunu bildirerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin yetkisiz Kayseri İcra Dairelerinde başlatıldığını, yetkili icra dairelerinin ipotek borçlusunun ikamet adresinin bulunduğu İstanbul ili İcra Daireleri olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davacının başlattığı Kayseri Gayrimenkul Satış İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile sadece davalılardan … Elektrik Ltd. Şti hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığını, ipotek sahibi … hakkında herhangi bir icra takibi bulunmadığını, dava arkadaşlığı bulunduğunu, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini bildirerek açılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “… dosya içerisine celp edilen tüm kayıt ve belgeler ve bilirkişi raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacı şirketin davalı şirkete düzenlemiş olduğu fatura toplamının 14.146.476,14-TL, davacı tarafından davalıya iade edilen çekler toplamının 11.960.750,61-TL olduğu, davacının davalıdan toplam alacağının 26.107.226,75-TL ve davalının davacıya vermiş olduğu çek toplamının 19.359.275,54-TL olup, davacının bakiye alacağının 6.747.951,21-TL olduğu uzman bilirkişi raporunda belirlenmiş olmakla, davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin ticari defter ve belgeleri üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırılması için İstanbul Nöb. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış ise de, talimat mahkemesince ticari defter ve belgelerin ibrazı hususunda davalı şirket vekiline tebliğ edilen ihtaratlı tebligata rağmen ticari defter ve belgeler ibraz edilmediğinden davalı şirket defterleri üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılamamış olup, davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulmuş olan ticari defterlerinin kendi lehine delil teşkil edeceği hususu göz önünde bulundurularak, davaya konu edilen bayilik sözleşmesi, davalı şirketin Form BA belgeleri ve davalı tarafın yemin deliline dayanmadığı da dikkate alınarak mahkememizce davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu aldırılan uzman bilirkişi raporuna itibar edilerek” gerekçesiyle davanın kabulü ile, Kayseri Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalılarca yapılmış olan itirazın iptali ile, takibin İstanbul 23. İcra Müdürlüğü’nün …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … Esas sayılı dosyaları yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere 2.500.000,00-TL alacak üzerinden devamına, takibe konu alacağın likit olduğu ve davalıların itirazlarının haksız olduğu gözetilerek davalı aleyhine itirazın iptaline karar verilen toplam 2.500.000,00-TL alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İş bu kararı davalılar vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri Gayrimenkul İcra Müdürlüğünün ….Esas sayılı dosyası ile sadece davalılardan “… SAN VE TİC.LTD.ŞTİ” hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmış olup; ipotek sahibi olan davalı “…” hakkında herhangi bir icra takibi bulunmadığını, davalılar arasında (borçlu ve malik) arasında mecburi takip arkadaşlığı bulunduğunu, bu nedenlerin davanın usulden reddi talep edilmişse de; yerel Mahkeme tarafından bu talepleri ile ilgili hiçbir işlem yapılmadığı gibi gerekçesinde de bu hususla ilgili bir açıklama yapılmadığını, yerel mahkeme tarafından yeterince araştırma yapılmaksızın verilen kabul kararının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu ipoteğin, teminat ipoteği olup takibe konu edilebilmesi için taraflar arasında hesap mutabakatının yapılması gerektiğini, özellikle … ile davacı arasında herhangi bir şekilde hesap mutabakatı yapılmadığını, alacaklı ile borçlu arasında İİK.nun 150/a maddesinde öngörüldüğü şekilde cari hesap veya işleyecek kredi gibi bir sözleşmenin teminatı olarak kurulmuş bir ipotek bulunmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen Kayseri 1.Noterliğinin … tarih … Yevmiye numaralı ihtarnamesine karşı, taraflarınca Bakırköy 4.Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ise davalı şirket ile davacı arasında cari hesap mutabakatı sağlanmadığını, taraflar arasındaki borç alacak kalemleri netleştirilmediğinden ve karşılıksız çıkan müşteri çeklerinin taraflarına iade edilmemesinden bahisle itiraz edildiğini, yine takip konusu borcun kat edilmiş bir borç olmayıp davacının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapma yetkisinin bulunmadığını, taraflar arasında hesap mutabakatı yapılmadığından ve hesap kat edilmediğinden faiz talep edilmeyeceğini, davalı …’in ise ipotek veren 3.kişi konumunda olup, … açısından ise tartışılacak bir hesap mutabakatı olamayacağı gibi, …’in borcun miktarını bilmesinin mümkün olmayıp, borcun davalı açısından likit olduğununun kabul etmenin olanaksız olduğunu, davalı … San ve Tic. Ltd.Şti davacı üretici… A.Ş’nin bayisi konumunda olduğunu, taraflar arasında bayilik sözleşmesinin mevcudiyeti nedeniyle bayi tarafından yapılan satışlar neticesinde oluşan zararlar üretici firmaya ait olduğunu, bu sebeple davalıların davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, İİK’nın 67/II. maddesi gereğince borçlunun itirazında haksız ve alacağın likit olması gerektiğini, icra takibine yapılan itirazın haksız olmadığını, itirazın iptaline konu alacaklarda taraflar arasında cari hesap mutabaktı sağlanamadığını, taraflar arasındaki borç alacak kalemlerinin netleştirilemediğini ileri sürerek, tehir-i icra taleplerinin kabul edilerek istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar mahkeme kararının uygulanmasının geriye bırakılmasını, icra takibinin tarafı olmayan ve İİK 145. Md.gereği zorunlu takip arkadaşlığı sebebiyle davalı bulunan ipotek veren 3.kişi … yönünden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği, her iki davalı açısından da icra inkar tazminatı şartları oluşmadığı dikkate alınarak yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve haksız ve dayanaksız davanın tümden reddine karar verilmesini, icra inkar tazminatı şartları oluşmadığından reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; davanın dayanağı olan Kayseri Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, takip talebinde …’in borçlu olarak gösterildiğini, aleyhine takip yapıldığını, İcra Müdürlüğü tarafından çıkartılan ödeme emrinde bu kişinin ipotek veren üçüncü şahıs olarak gösterildiğini ve ödeme emrinin kendisine tebliğ edildiğini, vekil aracılığıyla da …’in takibe itiraz ettiğinin görüldüğünü, dolayısıyla kendisine takip yapılmadığı iddiasının doğru olmadığını, davalılar vekilinin istinaf gerekçesi olarak sunmuş oldukları ikinci husus, davalılar ile yapılan bir hesap mutabakatının olmadığını, dolayısıyla İİK 150/a maddesinde öngörülen şekilde bir ipotek tesis edilmediğini, bu nedenle ilamsız ipotek takibinin yapılmayacağı iddiası olduğunu, öncelikle üçüncü şahıs olarak gözüken …’in durumunun bilinmesi gerektiğini, Davalı … Ltdb.Şti. … tarafından kurulmuş, bütün payların sahibi olduğu ve tek yetkili müdür olarak yönetilen tek kişilik bir Limited şirketi olduğunu, …’in diğer davalı … Ltd.Şti.’nin tek sahibi ve tek yetkili kişisi olduğunu, dosyadaki davalılar vekillerinin sunduğu vekaletlerden de bu durumun anlaşıldığını, dolayısıyla şirketin iş ve işlemlerinden doğrudan haberdar olan kişi olduğunu, davacı şirket tarafından davalı …ya satılan emtianın bir kısmının karşılığı olarak alınan müşteri çeklerinin bankaya ibraz olunduğunu ve karşılığı olmadığı belirtilerek bu durumun çek arkasına yazılmak suretiyle çekler banka tarafından iade edildiğini, bunun üzerine çekin hem keşidecilerinin hemde aralarında davalı … Ltd.Şti’nin de ciranta olarak bulunduğu borçlular aleyhine İstanbul 23. İcra Müdürlüğünün …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … Esas sayılı dosyaları ile kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile 09.07.20219 tarihinde icra takibi başlatıldığını, ödeme emirlerinin davalı borçlu şirket … Ltd.Şti.’ne bir kısım dosyalarda 12.07.2019 bir kısım dosyalarda da 13.07.2019 tarihinde tebliğ edildiğini ve borçlu şirket tarafından 5 günlük itiraz süresi içinde her hangi bir itiraz yapılmadığını,17.07.2019-18.07.2019 tarihlerinde bu dosyalardaki borç ve takibin kesinleştiğini, bu dosyalardaki toplam borç miktarının mahkeme kararındaki deliller kısmında da belirtildiği üzere toplam 3.628.937,74 TL’sını bulduğunu, davalı borçlu şirketin, davacı şirkete muaccel ve kesinleşmiş 3.628.937,74 Tl tutarında kesinleşmiş borcu oldğunu, davacı tarafından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla Kayseri Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile 19.07.2019 tarihinde 2.500.000,00 TL’lık ipotek açısından da takip yapıldığını, ipotek takibinin icra takiplerinden sonra yapıldığını, davalı vekilinin ipotek veren üçüncü şahıs ile bir mutabakatın olmadığından bahsetmesinin hiç bir sonucu olmadığını, zira bu kişinin üçüncü şahıs olup borçlu olmadığını, bu kişi ile hesap mutabakatı yapmaya gerek olmadığını, davalı vekilinin üçüncü istinaf gerekçesi, davalı …nun davacı şirketin bayisi olduğu bu nedenle bayi tarafından yapılan satışlar nedeniyle uğranılan zararlardan sorumlu olacağı yönündeki iddianın hiç bir haklılığı olmadığını, davalı vekilinin dördüncü istinaf gerekçesi inkar tazminatına ilişkin olup gerçekleri yansıtmadığını, zira ipotek takip tarihi olan 19.07.2019 tarihi itibariyle davacı şirketin davalıdan icra takipleri yolu ile kesinleşmiş ve muaccel olan 3.628.937,74 TL’lık bir alacağının mevcut olduğunu, dolayısıyla alacağın likit olduğunu, ileri sürerek Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.07.2021 tarih ve 2020/88 Esas 2021/596 Karar sayılı kararına karşı yapılan davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, davalı ipotek borçlusu … tarafından davalı asıl borçlu şirket ile davacı arasındaki doğmuş ve doğacak borcu teminat almak için tesis edilen ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi hükmü uyarınca iptali istemine ilişkindir.Davacı, davalı asıl borçlu şirket ile davacı şirket arasındaki alım satım sözleşmesinden kaynaklı alacağı buluduğunu, ticari ilişkinin teminatını teşkil etmek üzere, davalı …’ın maliki olduğu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini, asıl borçlunun satın aldığı emtiaların bedelini ödemediğini, bunun üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibine girişildiğini, takibin yetkiye ve borca itiraz sonucu durduğunu iddia ederek itirazın iptalini istemiş, davalılar ise, davanın reddini savunmuştur.
TMK’nın 881. maddesinin 1. fıkrası “Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacakla güvence altına alınabilir” hükmünü düzenlemektedir. Anılan maddenin 2. fıkrasına göre de ipoteğe konu olacak taşınmazın borçlunun mülkiyetinde bulunması gerekmez. Taşınmazın maliki başka birinin borcu için taşınmazına ipotek kurdurabilir veya sonradan ipotekli taşınmaz el değiştirmiş olabilir. Bu durumda ipotekli taşınmaz maliki ipoteğin güvence altına aldığı borçtan kişisel malvarlığı ile sorumlu olmayıp sadece ipoteğe konu borcun ödenmemesi hâlinde taşınmazın satılmasına katlanmakla yükümlüdür. İpotekle teminat altına alınan borcun ödenmemesi hâlinde alacaklı İİK’nın 148. maddesine göre takip talebinde bulunarak ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesini ve satış bedelinden alacağının tahsil edilmesini talep edebilir. İpotekli taşınmazın borçlu dışında üçüncü kişiye ait olması durumunda, ipotek veren üçüncü kişi hakkında icra takibi yapılabilmesi için TMK’nın 887. maddesi uyarınca, alacağın kendisinden istenilmesi, yani muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, söz konusu düzenleme gereğince, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmaz. TMK’nın 887. maddesindeki düzenlenmenin amacı taşınmaz malikinin borcu ödeyerek taşınmazın satılarak paraya çevrilmesine engel olmasıdır. TMK’nın 884. maddesinde de borçtan sorumlu olmayan malikin hakkı düzenlenmiştir.İcra ve İflas Kanunu’nun “Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip” başlıklı beşinci babı, taşınır rehninin paraya çevrilmesi (m. 145-147) ile ipoteğin paraya çevrilmesini (m. 148- 150/d) ayrı ayrı düzenlemekte, ipoteğin paraya çevrilmesi bölümünde ise “ilamlı” takip (m. 149- 149/a- m. 150/h) ile “ilamsız” takibi (149/b- 150/a) ayrı ayrı hükümlere tabi tutmaktadır. İİK’nın 149 ve 149/b maddeleri ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise takip talebinin borçlu kısmında asıl borçlu ile birlikte ipotek veren üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesini düzenlemektedir. Bu hükümlere göre asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında şekli mecburi takip arkadaşlığı vardır. Takip talebi dava dilekçesine benzetilir ise davacının (alacaklının) takip talebinde ipotek veren üçüncü kişi ve asıl borçluya karşı birlikte takip yapması ve takibi bu borçlular aleyhine sonuna kadar (satış dahil) birlikte sürdürmesi gerekmektedir. Davacı tarafından Kayseri Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında her iki davalıya da ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığı, davalı …’a da ödeme emrinin tebliğ olduğu, davalıların takibe birlikte itiraz ettikleri görülmüştür. İş bu takibin 19.07.2019 tarihli olduğu, davacının davalılara takipten evvel 26.06.2019 tarihinde noter kanalıyla 2.899.751,00 TL borcun üç gün içinde ödenmesi, aksi halde ipoteğin paraya çevrileceğini ihtar ettiği, iş bu ihtarın davalı şirkete ve davalı …’a 28.06.2019 tarihinde tebliğ olduğu görülmüştür. Davacı tarafça icra takibinden önce, ipotek veren taşınmaz maliki davalı …’a usulüne uygun muacceliyet ihbarı gönderildiği anlaşılmıştır. İş bu yönden davalıların istinaf isteminin reddi gerekmiştir.İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibinde yetkili icra dairesi, ilamsız icrada yetkili olan icra daireleri ve ipotekli taşınmazın bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Bu durumda, alacaklı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibini, borçlunun ikametgahındaki, sözleşmenin icra edileceği yerdeki veya taşınmazın bulunduğu yerdeki icra dairesinde yapabilir. Burada yetki kamu düzenine ilişkin olmadığından taraflar yetki sözleşmesi de yapabilirler. Bu açıklamalar ışığında, davalı borçluların ikametgahının ve taşınmazının bulunduğu yer İstanbul olduğu, ipotek akit senedinde, ihtilaf halinde Kayseri Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili kılınmış ise de, davalı … tacir olmadığından, bu yetki şartı davalı borçlu yönünden bağlayıcı değildir. Ancak, dava konusu icra takibinin dayanağının davacının bir miktar para alacağının (davalının aldığı ve alacağı ürün bedellerinin) teminatı olmak üzere davacı şirket lehine ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. O halde, ilk derece mahkemesince, İİK’nın 148. ve 50.maddelerinde yapılan atıfla HMK’nın 10. maddesi delaletiyle 6098 sy. TBK’nın 89/1. maddesi hükmü uyarınca, davacı-alacaklının yerleşim yerinin Kayseri olduğu ve bu durumda Kayseri İcra Dairelerinin de yetkili olduğu anlaşılmakla davalıların yetki yönünden istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir. (İstanbul Bam. 43. HD 2021/959 Esas 2021/869 Karar)Davalıların davacıya borçlu olmadıklarına dair istinaf istemleri yönünden ilk derece mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda davacıya ait BS, davalıya ait BA formlarının tek tek ve ayrıntılı/denetime elverişli olacak şekilde karşılaştırılmadığı, takip ve dava tarihi itibariyle davacının tüm kayıtları ile BA ve BS form kayıtları da tek tek ve ayrıntılı/denetime elverişli ve açık olacak şekilde karşılaştırılarak alacak borç durumunun tespiti gerekirken bu değerlendirmenin yeterince yapılmamış olduğu görülmekle davalı her ne kadar defter ve kayıtlarını sunmamış ise de dosyaya sonulan BA ve BS formları bilirkişi tarafından karşılaştırılarak alacağın varlığının ortaya konulması, bu yönde aynı bilirkişiden ek rapor alınarak karar tesis edilmesi gerektiği sonucuna varılmakla davalıların buna yönelik istinaf istemlerinin kabulü gerekmiştir.Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda,istinaf eden davalılar vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/07/2021 tarih ve 2020/88 E – 2021/596 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 21/10/2021